bc

ASTASYA 2 / ATEŞ ÇİÇEĞİ

book_age4+
210
FOLLOW
1K
READ
dark
prince
witch/wizard
warrior
magical world
first love
spiritual
crown prince
like
intro-logo
Blurb

Bir gece vakti küçük bir bebek ormana bırakıldı.

Ölsün diye götürüldüğü orman ona kıyamadı.

Mavi gözleri safirler kadar parlak,

Kızıl saçları alev alev yanacaktı.

Eşsiz bir güzellikti onun ki,

Kem gözlerden uzakta.

Bir gece vakti kaybedildi varlığı,

Ta ki aşk bulana dek kalbini...

Astasya kızıl bir düştü, büyülü ormanda saklı...

chap-preview
Free preview
-1-Yeni Hayat
ASTASYA ATEŞ ÇİÇEĞİ 1. BÖLÜM ‘’Sanisha Lenikov! Ah seni kızıl sincap!’’ Orta yaşlarını geçmek üzere olan düzgün giyimli kadın, sabırsız ve asabi vücut diliyle altında durduğu ağacın tepesine bakarken yeniden bağırdı, ‘’Astasya! İn o ağaçtan çabuk!’’ Halasının sabırsız ve onaylamaz sesi genç kızın kıkırdamasına sebep oldu. Dağılmış uzun kızıl saçları yaprakların arasından sızan güneş ışıklarıyla parıldıyordu. Yüzünde artık erişkin bir genç kız olmanın çekici hoşluğu vardı ama gözleri yaramaz bir kız çocuğunun pırıltılarını yansıtıyordu. Asla büyümeyecek çocuk ruhu sanki bakışlarından meydan okuyordu dünyaya. ‘’Bir de gülüyor musun genç bayan? Geleceğin çariçe adayısın ve ağaç dallarından sincap gibi sarkıp durmaktan daha iyi yaptığın ne var?’’ Astasya bir daldan diğerine sıçradı ve tepesindeki daldan tutunup halasına sırıtırken, ‘’Henüz çariçe olmaya karar vermediğimi söylemiştim sevgili halacığım. Üstelik sadece ağaçlara tırmanmak da değil, hayvanlarla anlaşmakta da iyiyim biliyorsunuz.’’ ‘’Acaba sarayda bu meziyetlerinin ne gibi faydalarını göreceksin genç bayan?’’ Astasya kısa bir an düşünür gibi yaptı ve, ‘’Ağaçlarına tırmanamayacağım bir sarayda yaşamak mı? Ne sıkıcı!’’ ‘’Prens Aleksimov seni resmen müstakbel eşi olarak belirledi ve yaza merhaba balosuna katılmana sadece bir buçuk ay var genç bayan! Adap ve saray kurallarına çalışman gerekirken bunun yerine seni ağaç tepelerinde buluyorum. Ve hatırlatırım, hiçbir prens ki kendisi geleceğin çarı aynı zamanda, ağaçtan düşmüş sakat bir eş istemez. İn çabuk oradan!’’ Genç kız bu azardan etkilenmiş gibi değildi. Dallardan tutarak ustalıkla en alt dala indi ve ardından ağacın dibine atlayıp sert ifadeli kadının tam önünde ayakta durup onu saraylı kadınlara has şekilde abartıyla selamladı. Doğrulduğunda halasının göz devirdiğini görüp gülmemek için kendisini zor tuttu. ‘’Baloya katılmak istediğimden emin değilim. Tıpkı geleceğin çariçesi olmaktan emin olmadığım gibi.’’ Astasya’nın çillerle kaplı kibirli burnu havaya dikilmişti. Sabrı azalan diğer kadın, ‘’Prensin balo davetini, daha da ziyadesiyle evlenme teklifini ret mi edeceksin? Peki bunun yerine sürdürmeyi düşündüğün hayat nasıl olacak genç bayan?’’ Astasya umursamaz bir tavırla omuz silkerken etrafına boş boş baktı. Malum olaydan beri annesi ve Liyatta ile birlikte babasının konağında yaşıyordu. Tabii arada ormana dönüp kaldığı da oluyordu çünkü Danil de Aleksimov’un davetiyle subay olmak için başkente gittiğinden beri yalnız yaşayan Vitoli ve Anuşka konağa yerleşmeyi kabul etmemişlerdi. Astasya onlara hala çok düşkündü ve konakta geçirdiği günlerde Vitoli’yle Anuşka’yı çok özlüyordu. Bazen konağın çevresindeki ağaçlık alana dalıyor ve saatlerce ortadan kaybolduktan sonra saçı başı dağılmış halde çıkıp geliyordu. Desa onun nereye gittiğini ve kimlerle vakit geçirdiğini tahmin ettiği için sesini çıkarmasa da konakta çalışanlar için kesinlikle tuhaf biriydi küçük hanımları. Hoş, Astasya çalışanlara karşı da nazik ve sevecendi. Liyatta’nın aksine araya soğuk bir resmiyet koymadan konuşuyordu hepsiyle ve bu yönünü de çok seviyordu tüm çalışanlar. ‘’Bu konakta kalabilirim mesela. Kadınlar da Vikones olarak toprakları yönetebilirler. Yasa buna izin veriyormuş.’’ Astasya’nın sesindeki kendinden emin ton halasının gözlerini kısıp ona daha dikkatli bakmasına sebep oldu. ‘’Koca bir ülkeyi yönetecek adamın karısı olmak varken küçük bir toprak hanımı olmak mı?’’Astasya omuz silkti, ‘’Ülkeyi kocam yönetecekse ben ne yapacağım o büyük ve kalabalık sarayda? Burada en azından sevdiğim insanlarla yaşayabilirim.’’ Yalina Olgiyev sabrı tükenmek üzereymiş gibi derin bir nefes alıp verdi. Kafasını sağa sola umutsuz bir yüz ifadesiyle sallarken, ‘’Bana kalırsa da burada kalmalısın küçük hanım. Üstelik Prens sana gönlünü kaptırmışken bile,’’ Astasya’yı baştan aşağı süzerken yüzünde bir memnuniyetsizlikle devam etti, ‘’burada tavuklara şarkı söyleyip ağaçlara tırmanmak için bu teklifi reddedecek kadar asi olduğuna da ikna olmak üzereyim. Sadece bu kadar aptal olup olmadığından emin olamıyorum kızım.’’ İki kadın bu soru üzerine birbirlerine dikkatle baktılar. ‘’Basit bir hayat yaşamanın neresi aptallık?’’ dedi sessizliği bozan Astasya. ‘’Çariçe olacak kadar cesur olmadığın için seni suçlayamam. Bu uzun yıllar süren bir eğitim ve disiplin gerektiriyor. Prens senin güzelliğine vurulmuş belli ki ama muhtemelen o da senin isteksizliğin ve uyumsuzluğun karşısında pes edecektir. Eh madem istemiyorsun, ağaçlara tırmanmaya devam et.’’ Yalina Olgiyev ciddi bir bilmişlikle burnunu havaya dikince Astasya duymayı beklemediği sözler için biraz duraksadı. Bu bir meydan okuma mıydı yoksa halası kendisinin gerçekten de yetersiz ve vasat bir orman kızı olduğunu mu söylüyordu açık açık. Halası Yalina Olgiyev annesinin davetiyle kıştan sonra, kendileriyle yaşamak için başkentten yanlarına gelmişti. Emekli bir asker olan eşi iki sene önce ölünce tek başına yaşadığı için bu daveti reddetmemişti Yalina. Üstelik gelişinin iyi bir sebebi vardı; Desa Lenikov, görümcesinden önemli bir konuda yardım bekliyordu. Astasya ormanda büyüdüğü için birçok konuda epey geri kalmıştı. Genç kıza abayı yakan Prens Aleksimov ise onu eşi yapmaya kararlıydı. Lakin öncelikle Astasya’nın görgü kurallarını ve saray adabını öğrenmesi, Çar ve Çariçe kadar soylulara da iyi bir çariçe adayı olduğunu kanıtlaması gerekiyordu. Prens sözlüsü olduğu genç kızı reddetmekle ve kendisine suikast düzenleyen adamın kız kardeşini yeni eşi olarak seçmek istemekle birçok kişinin desteğini kaybetmeyi göze almıştı. Ve her ne kadar bir Vikon kızı da olsa Astasya henüz bir prens eşi olmaya hazır değildi. Desa bunları öngördüğü için görümcesini, kızına saray adabı ve görgü kuralları konusunda ders vermesi için konağa davet etmişti. Yalina Olgiyev sert mizaçlı ve disiplinli bir kadındı. Yer yer beyazlamaya başlamış sarı saçlarını her gün sıkı bir topuzla başının arkasında topluyor ve kıyafetlerinin görüntüsüne de azami dikkat gösteriyordu. Çok uzun zaman başkentte yaşamış ve bu nedenle her sözüyle, hareketiyle ölçülü bir hanımefendi gibi davranmak onun için normal hale gelmişti. Liyatta ile çok iyi anlaşıyor olsa da Astasya ile yıldızları bir türlü barışmıyordu. Liyatta’nın başkent ve saray adabı görmüş olması, halasının derslerine ve beklentilerine itirazsız uyum sağlaması Yalina’yı mutlu ediyor ancak Astasya ile neredeyse bir savaş veriyordu. Astasya ‘Kızıl Tilki’ lakabının hakkını vermeye devam ediyordu. Malum olaydan sonra aile kendi arasında bir yemin etmişti. Yuşhakov’u Astasya’nın öldürdüğünü kimseye söylemeyeceklerdi. Aynı şekilde Liyatta’nın Yuşhakov’un telkinleriyle Prense suikast düzenlenmesine ortak oluşu da unutulması gereken sırlardan biriydi. İki genç kızın karşılıklı olarak saklaması gereken sırlardı da denilebilirdi buna. Çünkü Astasya’nın Yuşhakov’u korkunç bir şekilde öldürmesinin ardından genç kız, Liyatta’ya iki seçenek sundu; ya çenesini kapalı tutup babasının anısına saygı gösterecek ve annesiyle ablasının yanında yaşayacak, ya da başkente halasının yanına gidecekti. Neredeyse Prensin ölümüne sebebiyet verecekti ve ablası sayesinde büyük bir yanlıştan döndürülmüştü. Sonuçları çok ağır olabilecek bir hata sonrası Liyatta her şekilde aklıselim kararlar almalı ve ailesine zarar verecek yeni düşünce ve hareketlerden uzak durmalıydı. Nitekim onun da Astasya gibi kendine has bazı özel güçleri olduğu artık sır değilken bunu kötüye kullanması hiç iyi sonuçlar doğurmazdı. Başlarda Liyatta yaşadığı sarsıntı yüzünden kendine gelmekte zorlansa da annesinin sevgisiyle iyileşmeye başlamış ve büyük sarı konakta kalmayı kabul etmişti. Lakin o ve Astasya arasında, malum olaydan sonra üstü kapalı, adı konulmayan bir gerilim devam etmişti. Liyatta annesine karşı ne denli sıcak ve cana yakınsa, Astasya’ya karşı da o denli soğuk ve mesafeli kalmayı tercih ediyordu. Desa kızlarının arasındaki gerilimin gayet farkındaydı, gözleri görmese de duyuları onu sürekli uyarıyor ve kızlarının arasını bulmaya çalışıyordu her fırsatta. Ancak birbirlerine genel olarak kibar ve sabırlı davransalar da bir denizin iki kıyısı kadar uzaklardı iki genç kız. Desa bunun sebebini çözmeye çalışıyor ama Liyatta bu konuda hep ketum kalmayı seçiyordu. Astasya ise Liyatta’nın kibirli kibarlığına karşılık mecburi konuşmalar dışında onu yok sayıyordu. Vitoli ve diğerlerinden bahsederken çok heyecanlı ve sıcak olan tavırları sıra Liyatta’yla ilgili bir konuya geldiğinde kendisini ilgilendirmeyen bir yabancıdan bahseder gibi yüzeysel bir hal alıyordu. O malum olaydan sonra çok şey değişmişti. Prens Aleksimov’un emriyle adamları Yuşhakov’un emrindekileri de öldürüp ormanda açılan çukurlara gömmüşlerdi. Genç Prens bu olayı babasına naklederken Yuşhakov’un, kendisini av partisi bahanesiyle ormana götürüp suikast düzenlemeye çalıştığını, bu suikast girişiminden ormancı Vitoli’nin yardımıyla kurtulduğunu ve Yuşhakov’u orada infaz etmek zorunda kaldığını söylemişti. Ayrıca Yuşhakov’un kendi kız kardeşini bebekken ormanda öldürmeye çalışan kişi olduğunu ve buna gerekçe olarak babası Vikon Alendurov Lenikov’un, küçük kızı Sanisha’yı Vikones yapmasını engellemek olduğunu, sonrasında babası küçük kızı Sanisha’yı yeniden bulduğunda da bu kez babasına suikast düzenleyip onu öldürdüğünü, üvey annesi Vikones’in de bu olaydan ağır yaralı kurtulduğunu, görme yetisini kaybetse de ormanda gizlenerek hayatta kaldığını da ekleyerek Yuşhakov’un işlediği adi suçları açıklığa kavuşturmuştu. Halk da Yuşhakov’un acımasız yönetiminden bezdiği için onun ölümü kimseyi üzmemişti. Gebe karısı Yinet hariç tabi. Yinet, kocasının işlediği suçları ve öldürüldüğünü duyunca korku ve paniğe kapılmıştı. Bir prense suikast girişimi düzenleyen kocası yüzünden acaba kendi çocuklarının başı belaya girer miydi diye yaşadığı korku zaten zayıf olan kişiliğini daha çok sarsmıştı. Fakat Prens Aleksimov yüce gönüllük gösterip Yinet’e ve çocuklarına asla dokunulmayacağını, bunun yerine onun çocuklarıyla güven içinde nerede yaşayacağına Vikones Desa’nın karar vermesinin en uygunu olacağını söylediğinde Desa, Yinet’i doğumundan bir süre sonra babasının konağına gönderme kararını uygun görmüştü. Birbirlerini tartan bakışlar atan iki kadının sessiz mücadelesini Desa’nın nazik öksürüğü bozdu. ‘’Demek buradasınız? Güzel havanın tadını çıkarıyorsunuz sanırım?’’ Desa’nın nazik sesi ikilinin arasında bir melodi gibi dolaştı. Görümcesi, Vikones’e dönerken Astasya’ya son bir bakış attı. ‘’Biz de tam Sanisha ile geleceğine dair güzel bir sohbet yapıyorduk.’’ ‘’Ah, öyle mi?’’ Desa artık yanlarına varmıştı. Gözleri görmediği için yardımcısı Neta’nın koluna girmişti. Sonra Neta’nın kolundan çıktığında yardımcısı biraz uzaklaşması gerektiğini anlayıp eve doğru geriledi. ‘’Sanisha bana burada sade bir yaşam sürmek istediğini anlatıyordu.’’ Yalina Olgiyev sözünü sakınacak biri değildi. Astasya hiç sesini çıkarmadan annesinin ne tepki vereceğini öğrenmek istedi. Desa kısa bir an derin bir nefes aldıktan sonra, ‘’Onu suçlayamam. Ben de Alendurov ile evlendiğimde buraya aşık olmuştum. Yüzlerce güzel anı biriktirdiğim bu evden uzak kaldığımda da çok canım yanmıştı. Ancak, ’’ Genç kadın görmeyen gözlerini direk kızına çevirdiğinde Astasya annesinin yine onu görüyor gibi baktığını düşünürken ekledi Desa, ‘’Astasya eminim ki o baloya katılıp saray ortamını da gördükten sonra karar verirse çok daha sağlıklı olacak. Birçok genç kızın hayali olan bir şeyi reddetme hakkına sahip olsa da, o Alendurov Lenikov’un kızı ve onun kadar cesur bir yüreğe sahip. Benim Astasya’m hem öğrenmesi gereken her şeyi öğrenecek kadar zeki, hem de koca bir salon dolusu saray godomanını kendine hayran bırakacak kadar da özel bir kız. Kendisi bile bundan şüphe etse de ben etmem.’’ Astasya annesinin sesindeki sevgi ve güven duygusunu o denli yoğun hissetti ki az önceki fevri davranışlarından utandı bir an. ‘’Ama ona yardım etmemi istiyorsa kendisi de buna inanmalı.’’ Genç kız birden beklenmedik bir şey yaparak yerinden fırladı ve halasına sarıldı. Onu tüm adap kurallarını hiçe sayarak iştahla öptüğünde Yalina hayretle dona kalmıştı. Lakin Astasya bunu umursuyor gibi değildi. Geriye çekilip halasına kuş cıvıltılarını andıran bir sesle cevap verdi, ‘’Annemi haklı çıkarmak, senin de emeğini ve zamanını boşa harcamadığını göstermek için çok çalışacağım sevgili halacığım. Beni affet ve bana bildiğin her şeyi öğret. Çünkü ben Alendurov Lenikov’un kızıyım. O saraya gidip babamı gururlandıracağım.’’

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

Mafyanın Barbi Bebeği

read
117.3K
bc

Kaybolan Hisler +16

read
5.1K
bc

YERALTI KRALİÇESİ +18

read
18.4K
bc

Vampir Ve Mafya 2

read
1.6K
bc

Mafyanın Namusu

read
96.1K
bc

Kehribar Lisesi

read
3.2K
bc

Kedicik

read
5.1K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook