bc

Zehir'in Esiri Gülpare

book_age16+
1.0K
FOLLOW
4.3K
READ
dark
drama
twisted
sweet
humorous
serious
mystery
spiritual
like
intro-logo
Blurb

İnsan en çok kaçmak istediği şeye tutulurmuş hayatta. Bir devinimdir aşk ve hiç olmadık bir biçimde girer hayatımıza. Sessiz sakin kendi halinde tek düzene indirgenmiş hayatımı zehir yeşili gözler istila etmişti.

Direndim, çok direndim lakin kalbime yenilmenin ilk kez bu kadar büyük bir savaşa sebep vereceğini hiç tahmin etmezdim.

Bir gecenin karanlığında görmüştüm bir çift zehir yeşili gözü. Ve hayatım o andan itibaren değişti.

Ben Gülpare;

Gül kokulu , toprağa meftun , geçmişe kırgın , geleceği olmayan ama Zehir'in Esiri olan tek kadın...

chap-preview
Free preview
Bölüm 1
İyi okumalar dilerim... Gülpare'den anlatım... Başlangıç; Bu gece yoğun diş ağrım baş göstermişti yine. Evde deli gibi bir sağa , bir sola yana yakıla ağrı kesici ararken olmadığını görerek bu şiddetli ağrının üzerine koca bir hayal kırıklığı yaşamıştım. Hemen telefonuma sarılıp gecenin bu saatin de nöbetçi eczane aradım. Gördüğüm adres ile mutlu olarak hemen kalın hırkamı giyip anahtarlarımı alarak evden çıktım. Merdivenler bir yandan inerken bir yanda da ayakkabılarımı ayağıma giymeye çalışıyordum. Nihayet ayakkabıları ayağıma giymeyi başarıp kendimi apartmandan dışarı atmıştım. İki arka sokakta olan eczaneye neredeyse depar atarak koşup kapıyı hışımla açmıştım. Bu ağrıya mümkün değil dayanamıyordum. Eczanede görevli olan kumral adam ayağa kalkıp "nasıl yardımcı olabilirim ?" diye sorduğun da "kuvvetli bir ağrı kesici rica ediyorum lütfen" dedim. Artık ağrıyla baş edemeyip göz yaşlarım yanaklarımdan süzülmeye başladığın da görevli "ağrınız hangi bölgenizde ona göre ilaç vereyim" deyince sol elimi kaldırıp yanağıma dayadım. Her konuşmamda ya da her nefes alışım da ağrı daha da şiddetleniyordu azmış gibi. Görevli yüzünü buruşturup "hemen yardımcı oluyorum" deyip arkasındaki raflara dönerek ilaç aramaya başlamıştı. Kendimi ne kadar sıkmaya çalışsam da dayanamayarak hıçkırıklara boğularak ağlamaya başladım. Görevli ilaç paketini alıp hemen içinden bir tane hap çıkartıp bir bardak su ile önüme getirdi. Minnetle yüzüne bakıp uzattığı ilacı ve suyu acele ile içtim. Ayakta durmaktan belim ağrıdı için kenarda duran bir sandalyeye oturup "teşekkür ederim" dedim. Tebessüm edip "rica ederim ilacı sisteme okutayım daha fazla beklemeden gidin" dedi. Başımı oynatmaktan başka bir şey yapamadım. O sırada eczanenin kapısı sert bir şekilde açılmış oturduğum yerde sıçramama neden olmuştu. Görevli "bir saniye Bekir abi" diyerek içeri giren koca adamı bekletmiş bana dönüp "20,00 Türk Lirası" diyerek elindeki poşeti uzatmıştı. Oturduğum yerden hızla kalkıp cebimden parayı çıkartıp görevliye uzatıp "çok teşekkür ederim iyi nöbetler" dileyerek poşeti alıp arkamı döndüm. Yanından geçtiğim iri yarı adamın bakışlarını üzerimde hissetsem de ona bakmadan usulca çıkmıştım eczaneden. Tam kaldırımda bir adım atacaktım ki zehir gibi yemyeşil gözlerle beni izleyen tanımadığım bir adam gördüm. Aracın arka koltuğunda oturup yarıya kadar açtığı camdan bakarken tüylerimin ürpermesine mani olamadım. Kendimi toparlayarak seri adımlarla evime doğru yol almaya başlamıştım. Arkama bakmadan hızımı düşürmeden evime ulaşmış derin soluklar alarak kapımı kilitlemiştim. Saat 02:40 gösteriyordu ve ağrım yavaşça hafiflemeye başlamıştı. Bunu fırsat bilerek üzerimdeki kalın hırkayı çıkarttım ve hemen kendimi yatağıma attım. Gözlerimi kapattığım da yine o zehir yeşili gözler canlandı zihnimde. Neden o kadar keskin bakışlara sahipti ? Sanki her an öldürecekmiş gibi soğuk bakışları tüylerimin ürpermesine neden oldu. Zihnim yavaş yavaş beni terk edip , yerini tatlı bir uykuya bırakırken derince nefes alıp sol yanıma dönerek uykunun şevkatli kollarına bıraktım yorgun bedenimi. ********************************************************************************** Havalar ısınmaya başlamış yavaş yavaş bahar kokusu sarmıştı etrafımızı. Gece ne kadar geç uyuduysam her zaman ki alışkanlığım erkenden uyanma mesaimi bırakmamış bu sabahta gözlerimi yorgunlukla 07:00'da açmıştım. Dün gece diş ağrısından dolayı gerçekten çok acı çekmiştim. Rahmetli babam 'diş ağrısı yarı kabir azabı' derdi. Bazen düşünüyorum bu kadar günahım var mıydı? Diye. Sonrada kendi kendime gülüp saçmalık diye geçiriyordum içimden. Ah ben size kendimi tanıtmadım adım Gülpare. Annem beni dünyaya getirirken maalesef doğuma dayanamamış ve benim kokumu alamadan bu dünyadan ayrılmış. Babam benim hayatımın aşkı unvanına layık tek adamdı. Beni suçlamayı bir kenara bırakın , anneme olan bütün aşkını bana vererek büyüttü , her şeyden önemlisi anne yokluğunu hissettirmemek için kendiyle , zamanla ve hayatla savaştı. Babam Mustafa Bilge alanında başarılı ağır ceza hakimiydi. Üç yıl önce yakalandığı kolun kanseri rahatsızlığından ötürü onu da hiç tanımadığım annemin yanına uğurladım. Ve evet bu hayatta yalnız başıma savaşmak zorunda kaldım. Babamı kaybettikten dört ay sonra kalan ufak mirası değerlendirip kendime küçük bir kafe açtım. Alkolsüz hizmet veren gençlerin ve ailelerin tercih ettiği küçük nezih bir yerdi. Benim haricim de üç tane personelim vardı Gökçe ve Yeşim garson , Saniye abla ise bulaşık işlerine bakıyordu. Mutfak bölümü için personel almadım zaten gastronomi mezunu aynı zaman da aşçılık eğitimi aldığım için bazı tatlıları ve tuzlu ürünleri ben yapıyordum. O an hazırlanması gereken siparişleri de sağ olsun Gökçe daha önceki tecrübeleri ve becerikliliğiyle hazırlayıp müşterilere sunuyordu. Evet sadece bayanların çalıştığı bir iş yeriydi ve gerçekten çok mutluyduk. Hepimiz birbirimize yardımcı oluyor her şeyden önemlisi hem birbirimizi hem de iş yerimizi seviyorduk. Sabah saat 09:00'da açtığımız kafeyi akşam en geç yine aynı saatte 21:00'da kapatıyorduk. Gece açık kalması beni hep huzursuz eder hem çalışanlarımın güvenliği hem de kendi kafa rahatlığım için bu kuralı koymuştum. İstanbul gibi bir yerde yaşamak fazlasıyla zordu , bir de kadın olarak gece geç saatlerde çalışmak adil olmazdı. Menümüz de olan spesiyal tatlı adım gibi gülpare tatlısıydı. Kırmızı ve pembe renkli şerbetli tatlı en çok tüketilen ürünümüzdü. Kafenin adı 'Gül tadında' babamın bana verdiği ismi ve onun güle karşı olan sevgisini yaşadığım müddetçe yaşatma derdindeydim. Yine dalıp gittim öylece uzaklara. Babama hep sorardım annem nasıl bir kadındı ? Diye ve gerçekten tanıyamadığım annemi çok kıskanırdım. Babamın gözlerinin içi parlardı , öyle uzaklara dalar buğulu gözlerle anlatırdı annemin ne kadar narin ve kusursuz bir kadın olduğunu. Belki ben de bir gün annem gibi başka bir adamın kusursuz diyebileceği , aşk ile anlatacağı ve yaşayacağı aşkı olurdum kim bilir ? Babamın işinden dolayı çevresi çok genişti. Meslek arkadaşları özellikle Ahmet amca en az ayda bir kez yanıma uğrar bir ihtiyacım var mı diye sorardı. Bir amcam var babamın aksine lanet bir adam. Çok şükür yıllar önce yanılmıyorsam ben on beş yaşındaydım o yurt dışına gitmiş ve bir daha dönmemişti. Daha doğrusu bulaştığı işlerden dolayı dönememişti. Babamın hayatta olup olmadığını dahi bilmiyor gerçi bilse ne olur ? Kendine hayrı olmayan pis işlerin adamı sadece. Pis işeler derken dün geceki adam geldi aklıma. Nasıl bakışları vardı o adamın öyle ? Bir anda tüylerim ürpermişti. Neyse artık düşünceleri bir kenara koyup hazırlanmam gerekiyor. Daha elimi yüzümü yıkamadan yarım saatten fazla zaman harcadım. Hafta sonu olduğu için öğleden sonra fazlasıyla dolu olacaktı kafe. Yattığım yataktan kalkıp hemen koridorun sonundaki banyoya attım kendi. Acele ile elimi yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım. Telefon sesi gelince kendime kızarak tekrar odama doğru koştum. Arayan Saniye ablaydı , hemen telefonu açıp "günaydın ablam" dedim. Saniye abla "günaydın gülüm kaç dakikaya gelirsin ?" diye sordu. Birkaç saniye düşünüp "abla beş dakikaya çıkacağım ona göre ayarla kendini" dedim. Saniye abla kıkırdayıp "anlaşılan yine daldın düşüncelere tamam kızım bekliyorum hadi görüşürüz" diyerek kapattı telefonu. Ben ne den bu kadar düşünüyordum sahi ? Olur olmadık her yerde salak saçma şeyler gelirdi aklıma. Bir keresinde trafikte kırmızı ışıkta aklıma üniversite arkadaşlarımla yaptığım komiklikler geldi. Salak gibi kendi kendime kahkaha atmaya başlamış arkadaki araçların korna sesleriyle kendime gelerek arabayı çalıştırmıştım. Gerçekten bazen şizofren olduğumu düşünmüyor değilim. Bu sefer bu düşüncelerle giyinmeyi başarmıştım. Üzerime beyaz bol gömlek altıma da koyu mavi dar paça kot giydim. Saçlarımı at kuyruğu şeklinde toplayıp patik çoraplarımı ayağıma giyerek telefonumu elime alıp odamdan çıktım. Ayakkabılıktan beyaz spor ayakkabılarımı çıkartıp askılıktan hırkamı alıp üzerime geçirdim. Ayakkabılarımı da ayağıma giyip çantamı ev ve araba anahtarlarımı yanıma alarak evden nihayet çıkmayı başardım. Ben parfüm çok sevmiyordum , bu yüzden her akşam duş alırken bir kovanın içe sıcak su koyup bir kapak gül suyu , bir kapakta ylang yağı atıp karıştırarak duru su ile yıkardım vücudumu. Ter kokusuna her kadın gibi tahammül edemediğim için babamın bana aşıladığı bu kırmızı gül kokulu mum koltuk altı roll-on u kullanırdım. Apartmandan çıkmadan koltuk altlarımı da mis gibi kokutup çıkmıştım. Araca bineceğim sırada karşımda kaputun üzerin de duran pembe gül buketi dikkatimi çekti. Aracın kapısını bırakıp kaputta olan gül buketini elime aldım. Yüzümde tebessüm peyda olurken mis gibi kokusunu derince ciğerlerime çektim. Bu esnada gözlerim kapanmış babamla Pazar kahvaltılarımız zihnimden kısacık bir film şeridi gibi geçmişti. Burnum direği sızladı derler ya , o halde gözlerimi açıp dolmalarına mani olamadan buruk bir tebessümle güllere baktım. İyi de kim bırakmıştı bu gülleri aracımın üzerine ? Hiçbir fikrim yoktu. Sokağa baktığım da kimsecikler yoktu. Güllerin arasında beyaz küçük bir zarf ilişti gözlerime. Çantamı koluma sabitleyip hemen küçük zarfı alarak içinden çıkan siyah küçük kağıdın üzerine beyaz kalem ile yazılmış notu okumaya koyuldum. 'O güzel gözlerinden yaşların aktığını görmemek dileğiyle Gülpare , yakında görüşmek üzere'                                                                                "Zehir"...

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

PRENSİN KORUMASI

read
8.4K
bc

O KIZA ŞİMDİ BAK

read
3.9K
bc

Zor Ajanlar

read
1K
bc

GECE GÜNEŞİ

read
2.1K
bc

KIRIK ANILAR MAHZENİ

read
1.7K
bc

KARANLIĞIN GÖLGESİ

read
2.4K
bc

GİZ

read
6.6K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook