bc

Kanatların Dansı 2

book_age16+
160
FOLLOW
1K
READ
dark
kickass heroine
royalty/noble
weredragon
tragedy
comedy
twisted
sweet
bxg
magical world
like
intro-logo
Blurb

Geçmişim sandığım hayatlar geleceğimdi. Hakkımda anlatılan efsanelerin ilk çıkış noktası aslında binlerce yıl öncesine gitmiş bendim. Kendi efsanemi anlatmış, yaşamış ve yaymıştım.

İhanet acıydı. Beklediğim kadar üzücü değildi. Onun hain çıkması beni düşündüğüm yönde etkilememişti. Kalbim kırılmamıştı. Sökülüp alınmıştı. Tüm güzel ve hüzünlü duygular yerini önce boşluğa sonra saf bir öfkeye bırakmıştı.

İntikam. İstediğim şey ölüm değil intikamdı. Benim için şu an öyleydi. Peki kendi zamanımdan yüzlerce yıl öncesinde yaşayan ve gireceğim bedenlerden biri olan Kanlı Kraliçe için de öyle miydi? Ölüm onun için amaçtı. Benim için de olacak mıydı? Bu korkunç karara nasıl varacaktım?

chap-preview
Free preview
1.Bölüm
İnsanın kendisinden emin olmaması, tereddütler yaşaması, güvenini kaybetmesi ne kadar zor bir şeymiş. Sadece birkaç ay önce önüme gelebilecek her düşmanı yenebileceğimden o kadar emindim ki… Büyüde, dövüşte, stratejik hamlelerde aslında kısaca her konuda kendime çok güveniyordum. Hepsinde iyiydim. Her şeyde en üst seviyelerdeydim. Kimse beni yenemezdi. Ta ki bir kütüphane de masanın yanında çaresizce yere çömelmiş bir şekilde güçlerimi kaybedene kadar… Ta ki benden çok daha güçlü biri karşıma çıkana kadar… Hayatımda inandığım ve güvendiğim her şey bir anda adeta fazla şişirilmiş bir balon gibi patladı ve elim bomboş bir şekilde ortada kaldım. Onca uğraş, eğitim, yıllarca süren koşuşturma bir hiçmiş gibi hissettiriyor. Tam şu an ağaçtan bir yatakta yatan bedenimi izlerken kendimi bir korkak, beceriksiz gibi hissediyorum. Büyüsü olmayan, başkalarına muhtaç, ezik birine dönüştüm. Bedenimi boş bir kabuk olarak bırakıp başka bir yüzün arkasına saklanacak kadar aciz hale düştüm. Nefret ettim. Tüm bu hislerden ve düşüncelerden tek tek nefret ettim. Ve bunun tek suçlusu da o lanet Ejdercadı. Kim olduğu veya düşündüğüm kişi olup olmadığı artık umurumda değil. Artık tek önemli olan şey onu alt etmek. Onu öldürmek… Hayır, henüz o kadar cani biri değilim. Onu hapsedeceğiz. Sonsuza kadar. Bir insan olarak krallığın zindanlarında sefil bir hayat sürecek. Kraliçe olmayı düşlerken bir hiç olarak yaşayıp ölecek. Ona verilebilecek en doğru ceza bu olur. Bu düşüncelerle kalktım hüsranla oturduğum tahttan. Birtakım kararlar aldıktan sonra az önceki şaşkınlığın ardından kaybettiğim özgüvenimi biraz da olsa geri kazanmıştım. Kanlı gölün üstünde yükselen ejderha kafalarından oluşan yoldan yürürken sahip olduğum ders yükü ile çökmüş omuzlarımı dikleştirdim. Artık büyülü ağaç yatağın bir karış üstünde havada duran bedenimden neredeyse zorla aldığım pelerinimi Doktor Strange edası ile savurarak giydim. Pelerin üstümdeki zırh ile hemen bütünleşmişti. Pekala kimmiş şu yenip sonsuza dek bir deliğe tıkayacağımız Ejdercadı öğrenelim bakalım! Bir anda gelen fazladan özgüven patlaması ile gülümseyerek Kanlı Kraliçe’nin bölümünden çıktım. Etrafa adeta hayat yayan o güzel ağacın yanından geçerken gülümsemem biraz hüzünlü bir hal alsa da havamı bozmamaya çalıştım. Buna ihtiyacım vardı. Buz gibi soğuk nehre tekrar gireceğim sırada ejderhaya dönüşmem gerektiğini fark ettim önce. Sonra da onu hissettim. Bedenin sahip olduğu büyü gücünü… Ama heyecanlanmadım nedense. Hemen kullanmak için uzanmadım ona. Garip hatta anlamsız bir şekilde ona ulaşamayacağımı düşünüyordum. Son zamanlarda her konuda hüsrana uğradığım için miydi bu düşünceler? Bilemiyordum. Derin bir nefes alıp verdim. Ve ejderhaya dönüşmem için gereken büyülü sözleri söyledim. Karamel tomurcuklar uçuşurken etrafta o tanıdık his sardı bedenimi. Bir zamanlar benliğimin bir parçası iken şimdi yerinde kocaman bir boşluk olan büyünün verdiği muazzam yenilmezlik hissi… Duyularım keskinleşirken görüş açım değişti. Dönüşümüm tamamlandığında sudaki yansımama baktım. Evet… Soylu kandan gelen, benim gibi kırma olmayan beyaz bir ejderhanın bedenindeydim gerçekten de. Onun sahip olduklarını hissetmiştim. Benim gücüm gibi dolu dolu hissettirmiyordu ama yine de… Ah… Ne özlemişim böyle eksiksiz olmayı. Anın tadını çıkardım. Telaş yapmadan, yavaş yavaş. Tamamlanmış gibiydim. Elbette içten içe öyle olmadığını biliyordum. Sahte idi şu an yaşadıklarım. Yine de birkaç saniyeliğine az önceki özgüven patlaması ile gelen mutlu havayı sürdürmek istedim. Ne zaman kapattığımı bilmediğim gözlerimi açtım. Suda yansımama baktım. Hiç tam bir beyaz ejderha görmemiştim. Evrende saf bir beyaz ejderha görülmeyeli yüz yıl kadar olmuştu. Onların yok oluş hikayesi prenses ile bağlantılıydı. Ben doğmadan evvel olan ve yaşanan korkunç olaylardan dolayı Büyük Vahşet adı verilen savaşta yıkılan krallıklardan birinin prensesiydi bu beden. Prenses Amelia. Evet adı buydu. Bartık Ovalar’ın veliahdıydı. Öldürülmeden önce. Tıpkı diğer aile fertleri gibi. Son saf Beyaz Ejderha’lar o zamanlar ölmüş ya da bir daha görülmemek üzere kaybolmuştu. Acaba Amelia’nın bedeni nasıl olmuştu da bin yıl önce ölmüş bir kraliçenin mağarasında saklanmıştı? Kanlı Kraliçe ne kadar güçlüydü? Neden Amelia’yı seçmişti bu görev için? O savaş zamanında sadece bununla sınırlı değildi yaşananlar. Çok fazla kayıp verilmişti tüm ejderha evreninde. Bundan Kırmızı Topraklar kraliyet ailesi de nasibini almıştı. Kraliçe ve en küçük oğlu ölmüştü. Öldürülmüştü. Küçük prensten geriye boğazı kesilmiş, vahşice katledilmiş minik bedeni kalmıştı. Kraliçenin bedeni ise yıllar sonra bulunmuştu. Bir mağarada ondan geriye kalan kemikler ve ona ait ziynet eşyaları. Vaktiyle merak edip araştırmış olsam da herhangi bir şey öğrenememiştim bu konuda. Oldukça yakın bir zamanda gerçekleşmiş olmasına rağmen krallığın kütüphanesinde dahi yeterli bilgi yoktu. Sanki üstü kapatılmıştı. Kulağa biraz ürkütücü gelse de o savaşta olan olmayan herkesin aklından silinmiş veya bulanıklaşmıştı anıları. Ejderhalar gibi yüzyıllarca yaşayan bir millet için sanki dün gibi olması gereken bu olay kimse tarafından anılmıyor, hatırlanmıyor ve ilginç bir şekilde araştırılmıyordu. Bunu yaklaşık elli yıl önce fark etmiştim. Hala aileme kızgınken. Terk edildiğim, bir başıma bırakıldığım için öfke doluyken. Büyük Vahşet’i araştırırken gizlice gidip gelmiştim krallığa. O zamanlar takmıştım bu olaya. Tüm kütüphaneleri araştırmıştım. Abim Jackson’a, Richard’a falan hep sormuştum. Ama nedense bu merakım son bulmuştu bir anda. Farklı şeylere odaklanmıştım. Hatta kendimce bir aydınlanma yaşamıştım o zamanlar. Savaş sonrası ailelerini kaybeden onlarca kişi ile görüştükten sonra ailemi affetme kararı almıştım. Olan olmuştu. Bizi İhtiyar Heyeti ayırmıştı ve onlar hariç kimsenin bunda bir suçu yoktu. Geçmişi geçmişte bırakarak şimdiye odaklandım. Beyaz pençemi soğuk suya daldırdım ve çok basit bir büyü ile suyu ısıtmaya çalıştım. İçimde bir şeyler vızıldadı. Büyü oradaydı hissediyordum ama az mıydı yoksa onu engelleyen bir şeyler mi vardı çözememiştim. Sonuç olarak büyüye erişemiyordum. Neyse ki bu sefer kendimi hayal kırıklığına hazırlamıştım. O yüzden pek hüsrana uğradığımı söyleyemem. Artık oyalanmak yeterdi. Gitme zamanıydı. Derin bir nefes alıp kendimi suya bıraktım. Girişte akıntıya karşı yüzerken zorlanmıştım. Ama şimdi akıntı ile aynı yönde yüzdüğüm için bir efor sarf etmem bile gerekmedi. Hızla mağaradan dışarıya yüzdüm. Ejderha halimle lanet sudan çıkana kadar en az bir kilometre sürüklendim. İçinde bulunduğum ejderha bedeninin tam anlamı ile bir prensese ait olduğunu anlamak zor değildi. Her ne kadar ejderha olsak da daimi savaş çağı sona ermişti. Bu yüzden savaşçı prensesler yerlerini aristokrat olanlara bırakmıştı Onların savaşı masalarda ve taht odalarında olurdu. Ve her yerde olduğu gibi kendilerini ezmeye çalışan erkekleri ve onları susturmaya çalışan bastırılmış kadınları yenerek aristokrasi de kendi yerlerini edinirlerdi. Delilah da onlardan biriydi. Çıtı pıtı bir kız gibi görünebilirdi. Ama onun Mor Ejderhalar arasında gerçekten saygı gören bir prenses olduğunu biliyordum. Kanatlarımı açıp hızla birkaç kere çırparak üzerimdeki sudan kurtuldum. Aklımdaki planı uygulamak için beklemeden havalandım. Kampa gitmeden evvel ordumun armasını taşıyan ve bu bedene denk gelecek bir zırh bulmam gerekiyordu.

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

Mafyanın Barbi Bebeği

read
116.8K
bc

Mafyanın Namusu

read
95.6K
bc

Vampir Ve Mafya 2

read
1.6K
bc

YERALTI KRALİÇESİ +18

read
18.3K
bc

Kaybolan Hisler +16

read
5.1K
bc

Kehribar Lisesi

read
3.2K
bc

Kedicik

read
5.1K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook