bc

İzmirli

book_age16+
466
FOLLOW
1.5K
READ
dark
dominant
badboy
goodgirl
sensitive
drama
comedy
sweet
serious
city
like
intro-logo
Blurb

"Seni sevmek Seçil, tüm geçmişimin üstüne kar yağdırmak gibi."

Giray Doğan: nam-ı değer İzmirli ve aşkının daima arkasında olan Seçil'in hikayesi. Aşk sevdiğin insana kıymet vermek ve değerli hissettirmektir. Giray Doğan zamanla da olsa bunu başaracaktır.

27.09.21

chap-preview
Free preview
1 ▪️
Kolumu masaya, dayamış uyuklarken kendi hapşırığımda boğuldum. Bir el gelip başımı kaldırarak ona bakmamı sağladığında elime bir peçete tutuşturdu. "Aldın soğuğu ha?" Yusuf'a cevap vermeden başımı tekrar eski yerine koyup uyuklamaya devam ettim. Eller bu sefer koltuk altımdan tutup beni ayağa kaldırdığında Yusuf'un ellerini bir kenara ittim. "Bak işine, bekliyorum ben." Tekrar oturduğumda o da gelip karşımdaki yerini aldı. "Bu haldeyken mi? İzin alıyım evine bırakayım seni." "Ayşe gelmeyecek mi?" diye sordum yorgun çıkan sesimle. "Ayşe değil, Asya. Hem seni evine bırakıp gelene kadar anca gelir." diyerek koluma uzandığında sert bir şekilde ittim. "İzmirli! Canımı sıkıyorsun ama." diye sesini yükseltti. Ayağa kalkarak beni tekrar kaldırdı ve kolumu omzuna attı. "Mert! Ben Giray'ı evine bırakıp geliyorum, idare et." "Bağırma kulağımın dibinde," diyerek kafamı diğer tarafa döndürdüğümde onu gördüm: Yusuf'un sosyal medya aşkı, gelmiş. Kolumu Yusuf'tan kurtararak sandalyeye oturdum. Yusuf'un gözleri Asya'yı gördüğünde sevinçle parladı. Aptal adam! Kız iki gün sonra geri dönecek İsanbul'a. Yusuf'la sarılması bittiğinde yanındaki kızı gösterdi. Onu ilk o an fark ettim. Dağınık bir şekilde topladığı kumral saçlarının üzerine siyah çerçeveli bir güneş gözlüğü takmıştı. Güneş gözlüğünü kafasına koyanları hiç anlamamışımdır. Saçın ön kısmını güneşten korumak için tasarlanmıştı sanki. "Bu arkadaşım Seçil. Bahsetmiştim." Seçil denen kız hafifçe gülümsediğinde gözlüğü de kafasından almıştı. Yusuf'un ona uzattığı eli sıkarken göz göze geldik. Yusuf bakıştığımızı gördüğünde beni hatırladı ve elini omzuma koyarak bizi tanıştırdı. "Mert mutfakta. Birazdan gelir. Bu da Giray. Fotoğraflarda görmüşsündür." "Memnun oldum." diyerek bana gülümsediğinde hafifçe karşılık verdim. "Giray biraz hasta." "Geçmiş olsun." Asya'ya başımı sallayarak karşılık verdim. Yanındaki kız hala bana bakıyordu. Yusuf onları bir masaya oturttuğunda ayağa kalktım. "Ben gidiyorum." diye seslenince yanıma geldi. Asya'yı gösterip gülümsedim. "Yengeye selamlarımı iletirsin." "Sessiz ol. Kesin bir şey yok." "Tabii, onu reddettiğini öğrenmek için buraya kadar geldi." "Mert'e söyleyeyim de seni eve bıraksın." "Ben giderim" "Bu halde motor kullanacağına izin vereceğimi düşünüyorsan yanılıyorsun." O an ellerimle ceplerimi karıştırdım. Elimi Yusuf'a uzattığımda kızların bize baktığının farkındaydım. En azından kumral olanının. "Ver şu anahtarı." "Mert de gelecek?" "...Tamam. Söyle gelsin." Sonunda pes edip dışarıya yöneldiğimde tekrar göz göze geldik. Bakışlarımı kaçırıp dışarıya çıktım. Biraz sonra Mert elinde motorumun anahtarıyla dışarı çıktığında motora bindim. "Ben süreceğim." dediğinde Yusuf'un pencereden bizi izlediğini gördüm. Oflayarak arkaya kaydım. Mert motoru çalıştırdığında başımı Mert'e yasladım. "İyi misin?" "İyi misin?" diye tekrarladığımda bana dirseğiyle vurdu. "Ben iyiyim, sen nasılsın?" dedi. Ama öyle olmadığını biliyordum. "Hayır değilsin. Ne yaptı yine o piç?" "Giray babam hakkında bu kadar tatlı konuşman ne kadar da güzel." "Babanı sevmiyor olmana rağmen onu bu denli savunman beni çıldırtıyor." diyerek sırtına yasladığım başımı geri çektim. "Bir 'Tamam' de alalım anneni o evden. Onu da kurtarmış olursun o piçten." Motoru bir süre yerde sürterek durdurdu. Bir anda inip yürümeye başladığında yetişip kolunu tuttum. "Mert! Bir daha bana arkanı dönüp gitme." Bunu söylerken kolunu sertçe sıkmıştım. Ama bunu yapmamış olması gerekiyordu. Kolunu bırakıp yürümeye başladığımda ardımdan seslendiğini duydum. "Tabi! Çünkü bunu ancak sen yapabilirsin değil mi? Şu an yaptığın gibi?" Durup ona bakmak istesem de yapmadım. Motoruma atlayıp oradan uzaklaşırken aklımda eve nasıl döneceği vardı. Geri dönmek istesem de içimdeki İzmirli buna izin vermedi. Sabah kapının hızla çalındığını duyunca yine ev sahibinin geldiğini sandım ama kapıyı açınca karşımda Yusuf'u buldum. "Nasıl oldun?" "İyiyim." dedim umursamazca. "O zaman hazırlan da şu tercihleri halledelim." dedi. İçeri geçecekken aklıma gelen şeyle duraksadım. "Mert?" "Çocuğa dün ne yaptın bilmiyorum ama gelmek istemedi. Onunkileri de biz yapacağız." Elindeki kağıtları görünce iç geçirdim. İçeriden ceketimi alarak sokağa çıktık. Bana bir şey sormamasını umuyordum. Aksi halde onunla da bir tartışma yaşayabilirdik. İnternet Kafe'ye vardığımızda bir çocuğun bana seslendiğini duydum. "İzmirli!" Çocuğa döndüğümde elleri önünde birleşmiş bir şekilde bana baktığını gördüm. Diğerleri neyse de çocukların da benden korkması canımı sıkıyordu. "Ne var lan?" "Biri seni soruyor. Dışarıda." Bir şey söylemeden dışarıya yöneldim. Çocuğun yanından geçerken saçlarını karıştırdım. Dışarıya çıktığımda onun meymenetsiz suratını gördüm; Ev sahibim. "Ne var yine? Ömrümü yedin ya. Boşaltıyorum işte evi." diye diklendim. Ne söyleyeceğini biliyordum çünkü. "Adamlar yıkım için bekliyor." "Senin adamlarına ben... Bir gün daha bekle. Tam olarak boşaltayım evi." "Son bir gün Giray. Yarın 12'ye kadar vaktin var. "Tamam. Yarına kadar mümkünse gözüme gözükme." Arkamdan bir şeyler saçmalıyordu ama dinlemedim. İçeri girdiğimde Yusuf'da kalkmıştı. "Hallettin mi hepsini?" "Evet, hepsi aynı zaten." Başımı salladığımda dışarıya çıkarak kafeye doğru yürümeye başladık. "Kimdi gelen?" diye sorduğunda cebimdeki elimi yumruk yaptım. "İsmail." dedim tükürürcesine. Adını her duyduğumda kan beynime sıçrıyordu. "İsmail Abi mi?" "Çıkarken ben yıkacağım o evi." "Resmen kendini evden attırdın farkında mısın? Ne diye ödemedin parayı? İsteseydin kurtarabilirdin." "İstemedim. Ayrıca her yerde o adamın bir pisliğinin olduğu bir evde yaşamak istemiyorum daha fazla." "Zaten adamı yıllardır görmüyorsun." "O ev onun sahip olduğu tek yerdi. Bir dahaki gelişinde kalacak başka bir yer arasın. Gerçi o kıçını sokacak bir delik bulur." "Bana geliyorsun di mi? Küçük parka gidemezsin." "Bakarız." "Bakarız deme. 'Tamam' de. Mert'e de gidemezsin biliyorsun babasını." "Tamam." "Kardeşim benim." diyerek kolunu omzuma attığında kafeye varmıştık. İçeriye girdiğimizde onların yine aynı masada oturduklarını gördüm. İkisi de bizde bakıyordu. Kumral olanı düne göre daha sert bir şekilde gözlerini gözlerime dikmiş bana bakıyordu. Ceketimi sandalyeye bıraktım. Masaya yaklaştığımızda Asya ayağa kalktı. "Geciktin?" "Kusura bakma ne olur? İşimiz vardı. Onu hallettik. Siz bir şeyler yediniz mi?" Yusuf'a şaşkın bir bakış attım ama gözleri şu an sosyal medya aşkından başka bir şey görmüyordu. Resmen kıza hesap veriyordu. "Sizi bekledik." "İlk günden koy verdin Yusuf." dedi kumral olanı. Gözleri hala benim üzerimdeydi. Benimle derdi neydi bu kızın? Asya'ya döndüğümde bakışlarını kaçırdığını hissettim. "Benim yüzümden uzadı." Ses tonum daha çok sana ne kızım der gibiydi ama Yusuf buradayken seslice söylemek yemiyordu işte. O an -adını unuttuğum- kumral kız bana dönüp konuşmaya başladı. "Tahmin etmiştim." Kaşlarımı havaya kaldırmış ona tip tip bakarken kapıdan içeri Mert'in girdiğini gördüm. Hızla mutfağa girdi. Aklımdan geçenin olmamasını umarken Yusuf'a döndüm. "Mert sana tercih kağıtlarını ne zaman verdi?" "Dün akşam." "Onu bu sabah hiç görmedin mi?" "Hayır. Zaten bugün izin günü. Niye geldi bilmiyorum." Hızla mutfağa girdim. Sırtı bana dönük bir şekilde su içiyordu."Ne oluyor? Kızgın mısın bana?" Yüzüme bakmadan cevap verdi. "Umurunda mı?" "Umurumda olmasa sormazdım." "Sana kızgın değilim." dedi. Sesinden anlaşılıyordu ama bir şey olduğu belliydi. "Keşke yüzüme bakarak konuşsan." Bana cevap vermeyip yaptığı işe devam edince kolunu sertçe tutup yüzünü kendime çevirdim. Hızla sol gözünü kapatmaya çalışsa da bariz bir şekilde belli olan morluğu görmüştüm. "O mu yaptı?" "Hayır... Bak, gerçekten bir tatsızlık..." "O mu yaptı dedim Mert?" Sesim sakin çıkmıştı. Çünkü ne diyecek olursa olsun o piçin sonu belliydi. Cevabı biliyor olsam da onun ağzından duymak istiyordum. "Evet, o yaptı. Ne olur bir şey yapma. Üzülen annem oluyor." Yaklaşarak şişmiş olan gözünün altına dokununca acı içinde yüzünü buruşturdu. "Şimdi ben ne yapayım?" "Hiçbir şey..." Hiçbir şey mi? Hala o piçi savunuyor olması beni deli ediyordu. "Bana hiçbir şey deme Mert! Bu o itin yanına kalmayacak." "İlla bir şey yapmak istiyorsan, buz koyabilirsin mesela." Buzluktan aldığım buz kütlesini Mert'in şişmiş olan gözüne yavaşça bastırdım. Bana minnetle baktığını görünce aynı şekilde karşılık verdim. Bu hayatta gözümü kırpmadan her şeyi yapabileceğim iki kişi vardı; Biri Mert, diğeri Yusuf. Mert'i sürekli böyle görmekten bıkmıştım. Babası olacak it hep böyleydi. Eve sarhoş gelir, o gün kumarda kaybettiklerinin hıncını karısından ve oğlundan alırdı. Kendi babamı hatırladım da... Onun da Mert'in babasından aşağı kalır bir yanı yoktu.. Bana bir kere bile el kaldırmamıştı. Daha ağırıyla karşılaşacağını biliyordu çünkü. Onu en son ne zaman görmüştüm?..2, belki 3 yıl önce.Gelir,para aşındırır, sonra da giderdi.Adi piç! Buzu bir kenara bırakıp Mert'e döndüm. "Bir hata daha Mert. Tek bir hata daha... Eğer seni bir daha böyle görürsem yemin ediyorum beni durduramazsın. Duydun mu beni?" Mert'in yaşaran gözlerini elimle sildikten sonra ona sarıldım. "Sağ ol Giray." Bir şey söylemedim. Yusuf'un içeri girmesiyle Mert kolunu Yusuf'un gelmesi için açtı. Yusuf, Mert'in onun için açmış olduğu kolundan çok morarmış gözüne baktı. "Ne oldu lan gözüne?" "Geliyor musun?" Yusuf'a 'Hadi' der gibi bir bakış attım. Üstelememeye karar vererek yanımıza gelip bize sarıldı. Bana bakan mavi gözleri o an fark ettim. Kapının önünde durmuş bize bakıyordu. "Asya birlikte bir şeyler yapalım mı diye soruyor." Mert ayrılarak arkasını dönüp gözyaşlarını silmeye başladı. "Siz gidin.Ben bugün bakarım bugün buraya." "Sen de geliyorsun." dedim Mert'e. "Üsteleme Giray." Bana sert bir bakış attığında Yusuf'la birlikte gülmeye başladık. "En iyisi bu muydu? Çok korkutucuydu." dedim alayla. Mert'in kıvırcık saçlarını karıştırıp Yusuf'a döndüm. Bana kesin bir şekilde "Geliyorsun." deyince kaşlarımı kaldırarak ona baktım. "Bana emir mi veriyorsun?" "Altında gizli bir rica kelimesi var. İçindeki "İzmirli Kötü Çocuk" edasını atarsan görürsün." Kumral kızın gülümsediğini zar zor gördüm. Hemen arkasını dönmüş, Asya'nın oturduğu masaya doğru ilerlemeye başlamıştı. Yusuf ona attığım sert bakışlarımı görünce Mert'e döndü. "Bu gerçekten korkutucuydu, değil mi Mert?" "Fazlasıyla." diyerek gülümsedi. Paçayı kurtardın Yusuf. Mert'e dua et sen. Yusuf'un arkasından içeriye doğru ilerleyince Asya ayaklandı. "Ne yapıyoruz?" Yusuf, "Siz nereye gitmek istersiniz?" deyince yüzümü buruşturdum. "Hayatında ilk defa İzmir'e gelen birine bunu sorman ne kadar mantıklı. Bari 'ne yapmak istersiniz' diye sor." Bana ölümcül bir bakış attıktan sonra Asya'ya döndü. "Sinema'ya ne dersiniz?" Asya gülümsedi. Klasik kız hobisi: Sevgilisiyle romantik bir filme gitmek. "Olur." Ceketimi bıraktığım sandalyede kumral kızın oturduğunu görünce sandalyeye eğilerek kıza "Bir kalksana." dedim. "Ceketimi verir misin de diyebilirdin." Yusuf o an güldü. "Giray ve 'misin' sözcüğü mü? Giray için 'Asla yapmam' listesindeki ilk üç şeyden ikincisi; Rica sözcükleri kullanma!" Kız kalkınca ceketimi aldım. Bana doğru eğildiğinde nefesini yüzüme vurarak konuşmaya başladı. "Öldürmüyormuş bu kelimeler. Merak etme." Ona hiç bakmadan ceketimi giydim. Fısıltıyla söylenen sözcükleri zar zor duydum. "Ukala İzmirli." Bana? Arkasına döndüğünde ona öyle sert bir bakış attım ki gözlerini kaçırıp çantasını aldı. Yüzüme karşı söyleseydi alacağı tepki daha farklı olurdu. ***

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

SINIR (TÜRKÇE)

read
12.9K
bc

KALP HIRSIZI (Hırsız Serisi-2)

read
5.9K
bc

Leyl Tutkusu

read
305.0K
bc

HÜKÜM

read
133.4K
bc

Kalbimin Derininde

read
7.4K
bc

Ufaklık | Texting

read
1.7K
bc

Yasak İlişki (+18)

read
7.9K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook