1.BÖLÜM

4978 Words
Askeri bir kurguyla karşınızdayım. Umarım kitabımı beğenirsiniz. !!! Kitabımda kadına şiddet yoktur. Küfür bulunur. !!! Kitap düzenlenmeye alınmıştır. Koyu yazısı olan bölümler düzenlenmiş bölümlerdir. Başlama tarihinizi buraya koyun. İyi okumalar ☕︎ ______________________________________ KAVİN Sabah gözlerimi alarmın iğrenç sesiyle açtım. 5 dk daha yatakta yuvarlanıp lavaboya ihtiyaçlarımı gidermeye gittim. Hemen dolabımın karşısına geçip siyah kot pantolon siyah askılı tişört giydim. Beyaz sporlarımı da giyip aşağıya Mine teyzenin yanına gittim. Hemen yanağından bir öpücük alıp konuştum. "Günaydın canımın içi" Onunda karşılık vermesiyle kahvaltıya oturdum. Mine teyze bizim evin yardımcısıydı. Uzun yıllardır beraberdik. Annemin yapmadığı anneliği Mine teyze yapıyor. Annem ve babam ben kendimi bildim bileli çalışıyorlar. Babam holdingin başında annem ise holdingin avukatlığını yapıyor. Bu zamana kadar hiç aile gibi olamadık. Onların ailesi hep işleri oldu. Paramı veriyorlar hiç eksit etmiyorlar ama hiçbiri sevginin yerini tutmuyor. Ben içli içli bunları düşünürken Mine teyzenin seslenmesiyle irkildim. "Güzel kızım daldın, geç kalıyorsun okula hadi çabuk ol. " Çantamı alıp koşar adımlarla çıktım. Okulum eve yakın olduğu için yürüyerek gidiyorum. Okulun bahçesine girmemle rahatladım. Okulda sadece anlaşabildiğim bir tek kişi var. O da Cemre. Cemre'yle çocukluktan beri arkadaşız. Benim Asi, sert tavırlarımın aksine o her zaman güler yüzlü cıvıl cıvıl bir kız olmuştur. İnsanlar çoğu zaman bizim nasıl anlaştığımızı sorguluyorlar. Bazen Cemre'ye gidip " Bu kızla nasıl arkadaşsın, kibirli narsist, yazık sana" gibi söylemlerde bulunuyorlar. Ama ne Cemre ne de ben bunları umursamıyoruz. Aslında bunları sırf beni sevmedikleri ve kıskandıkları için yapıyorlar. Derslerde başarılı olmam, hocalar tarafından sevilmem yada çoğu erkeğin peşimde olması gibi şeylerden sevilmiyorum. İnsanlar aslında ikiyüzlü. Kimseye yüz vermiyorum. Kendime söz verdim bu konuda. Bir gün aşık olup onunla hayatımı birleştireceğim diye. Bu yüzden gelenleri reddediyorum. Ben reddedince de kendini beğenmiş oluyorum. Eğer kabul etsem de eminim ki " Sürtük" gibi ithamda bulunurlar. O yüzden çoğu insandan uzağım. Sadece sevdiğim insanların yanında güleryüzlü oluyorum. Buda benim karakterim. Bunları düşüne düşüne sınıfım 12/A ya geldim. Hemen sırama Cemre 'nin yanına kendimi attım. O da benim gibi yeni gelmişti. Yanına oturur oturmaz pozitif enerjisiyle cıvıldadı. "Günaydın bebişim" Onun bu neşesine hemen yüzümü buruşturdum. Ben onun aksine düz tonda "Günaydın" dedim. Benim bu hareketime göz devirip bana çıkıştı. " İğrençsin bütün enerjimi sömürdün" Bunun üstüne ben kıkırdadım. Ben kıkırdayınca birkaç göz bana döndü. Sanki ilk defa gülen insan görmüş gibi bakıyorlar. Onlara ters bir şekilde bakarken Cemre beni sakinleştirmek ister gibi konuştu. " Sinirlenme hemen kanka" Bana şirince sırıtıyordu. Ben bu hareketi biliyorum. Yine birşey isteyeceğim ama kızma hareketi. 'Hadi söyle' dercesine bakış attım. O da hemen nefes almadan anlatmaya başladı. " Kanka bugün ben de seninle dövüş klubüne gelebilir miyim? Vallaha bak sessiz sessiz otururum sesimi çıkarmam. Geliyim he ne olur? Lütfen canımın içi, çocukluk arkadaşım, sevdiceğim, Geliyim olur mu?" Onun bu heyecanlı haline göz devirdim. Gelemeyeceğini bildiği halde ısrar ediyor her seferinde. Aslında tehlikeli bir yer değil gittiğim yer. Gayet düzgün ama götüremeyeceğim bir yer. Dövüş dersi almamın nedeni aslında Asker olmak istemem. Küçüklüğümden beri hayalim asker olmak. Bana bu asker sevdasını dedem aşıladı. Dedem emekli general. O da benim asker olmamı çok istiyor. Bana bu konuda destek veren sadece dedem ve Cemre. Annem ve babam ilk söylediğimde karşı çıkmışlardı. Annem bunu duyar duymaz yalandan bayılma krizlerine girmişti. Onun isteğine göre moda tasarımcı olmam ve zengin biriyle evlenmemdi. Babama göre ise holding le ilgilenmem gerekli. İkiside kendi isteklerine göre hareket etmemi istiyorlar. Ama ben asla onların dediğini yapmamakta kararlıyım. Bu düşüncemden henüz ikisinin haberi yok. Olsa eminim ki engel olmak için herşeyi yaparlar. Bu yüzden haftaya olan MSÜ sınavına gireceğimden de haberleri yok. Dışarı çıkıyorum diyip gitmeyi düşünüyorum. Zaten dövüş derslerine giderken de bale veya piyano dersine gidiyorum diyip çıkıyorum. Küçükken annemin ısrarlarıyla ikisine başlamıştım. Ama bir süre sonra bıraktım. Dövüş derslerine başladım. Aslında sadece dövüş dersi değil atış talimi gibi derslerde alıyorum. Orta okulda başladım bu derslere. Dedemin tanıdığı bir Albay 'dan ders alıyorum. Beni her konu da eğitiyor. Dedemde arasıra gelip beni izliyor. Yapmaman gerekenleri hatalarımı felan söylüyor. Şuan aşırı derecede iyi dövüşüyor, hedefleri tam 12 den vuruyorum. Yani asker olmamak için aile dışında bir engelim yok. Dürtülmem ile düşüncelerim anında yok oldu. Yanımda kolumu delmekte olan arkadaşıma döndüm. " Kızım ne düşünüyorsun sabahtan beri ya bir soru sordum sadece" Bu sefer hiç beklemeden cevapladım onu. " Olmaz Cemre , götüremeyeceğim biliyorsun. Yalnız olmak zorundayım hem orada bana eğer hainler tarafından yakalanırsam konuşmamam için psikolojik eğitimde de bulunuyorlar. Orda neler yaptıklarını tahmin edemezsin. Senin kaldırabileceğin şeyler değil. O yüzden olmaz. Israr etme. Beni de bir daha bu kadar konuşturma " O da pes etmişlikle dudağını büzüp kafasını aşağı yukarı salladı. Ardından zaten hemen hoca geldi. Hoca ders anlatmaya bende not almaya başladım. *** Nihayet son derste bitince çantamı toparlayıp sınıftan çıktım. Cemre de yanıma geldi hemen. Tam bahçe kapısından çıkmıştıkki birinin bana seslenmesiyle arkamızı döndük. Okulumuzun havalı çocuklarından Cenk'ti gelen. Hani şu çoğu kızın ağzının suyunu akıta akıta baktığından. Ben ise görür görmez yüzümü buruşturuyordum. Yine aynısını yaptım. O da benim hareketime piç Bi gülüşle karşılık verdi. ' Hadi konuş' dercesine yüzüne baktım. O da ne demek istediğimi anlamış ki hemen söze girdi. " Kavin'cim akşam partim var gelmek ister misin, biraz eğleniriz" Ona ters bir bakış atıp cevap verdim. "Hayır" Bu seferde gelip kolumu tuttu. İlk önce tuttuğu koluma sonra yüzüne baktım. Ardından " Bırak kolumu" diye dişlerimin arasından konuştum. O ise beni umursamayıp sırıtmakla yetindi. Hal böyle olunca tuttuğu kolu tutup tek hamleyle arkasına aldım ve dizlerine vurup yere çökerttim. Herkes bana şaşkınlıkla bakarken kimseyi umursamadım. Çünkü bu zamana kadar kimseyle kavga etmedim. Soğuk ve sessizdim. Hal böyle olunca insanların tuhafına gitti tabi. Ben kolunun tutuşunu daha da sertleştirince bir inilti koptu dudaklarından. Kulağına eğilip sessizce konuştum. " Bana bulaşmamayı öğrenmelisin, ben senin çevrendeki kızlara benzemem" Ardından da hemen kolunu bırakıp seri adımlarla yoluma gitmeye başladım. Cemre de hemen yanıma geldi. "Ay Kanka o neydi öyle herkes şok oldu" Onun bu heyecanlı haline gülmekle yetindim. Biraz sonra yollarımız ayrıldı. Bende hemen eve geçtim. Eve geçtiğim de annem babam ve misafirler vardı. Benim içeri girmemle tüm gözler bana döndü. Annem hemen yanıma gelip yanağımı öperken konuştu. " Ah tatlım hoşgeldin, hadi üstünü değiştirde misafirlerle tanış" Bu sevgi gösterisini de zaten sadece başkalarının yanında yaparlardı. Annemin yapmacık hareketlerine göz devirmekle yetindim. Odama gidip kıyafetlerimi değiştirip aşağıya indim hemen. Herkesle tanışıp tekli koltuğa oturdum. Babamın yeni ortaklarıymış. Ailemizi tanımak için gelmişler güya. Bide yirmi beş yaşlarında zengin züppesine benzeyen oğulları var. Sürekli beni süzmesinden rahatsız oldum. Babam gil iş hakkında konuşurken Berke - yani zengin züppe olan- su istedi. Annem de hemen bana kaş göz yapıp yolu göstermemi istedi. İsteksizce kalkıp mutfağa yol aldım. " Ben gösteriyim Berke abi" Benim abi demem üzerinde hemen kaşlarını çattı. Umursamayıp mutfağa götürdüm. Dolaptan bir bardak alıp su verdim. Bana bakarak tek dikişte içti. Sonrada dudağını yalayıp bardağı bana verdi. Hemen alıp bulaşıklığa koydum. Tam eğildiğim yerden kalkıyordum ki arkamda Bi beden hissettim. Hızlıca ona temas etmeden yerimde dikleştim. " Biraz uzaklaş Berke abi" Ona abi dememden mi yoksa azarlamam dan mı bilemedim ama sinirlendi. Dişlerini sıkmaya başladı. Ardından dişlerinin arasından konuştu. " Bana abi demeyi kes, yakında evlenicez sevgili nişanlım" Ha demekki abi dememe kızmış. Ne var canım bunda kaç yaş büyük tabiki abi di- ne evlilik mi nişan mı' ne saçmalıyorsun' dercesine yüzüne bakıp kaşlarımı çattım. " Ben söyleyeceğimi söyledim git ailene sor" Tamam annem gille aram iyi değil ama sevmediğim biriyle evlendirmez diye düşünüyorum. Ama yinede emin olmam lazım o yüzden hemen salona geçip annemgilin karşısına geçtim. " Anne Berke abi bana şaka yapıyor herhalde, komik değil yalan olduğunu söylesin" Annem susmam için kaş göz yaptı. Ardından babamın gür sesi yankılandı. " Ne şakasından bahsediyorsun sen Kavin " Hiç beklemeden ona cevap verdim. " Evlilik felan diyip saçmaladı işte baba" Bunun üzerine babam beni dumura uğratacak o sözleri söyledi. " Şaka değil onlar Kavin, evleniyorsunuz o da senin abin değil nişanlın. " İlk birkaç dakika dumura uğramış bir şekilde kaldım ardından bağırıp çağırmaya başladım. " NE SAÇMALIYORSUN SEN BABA! DAHA 18 YAŞINDAYIM BEN. NE EVLİLİĞİNDEN SÖZ EDİYORSUN. KAFAYI MI YEDİNİZ SİZ" Ben bağırınca babam yerinden kalkıp sinirli sesiyle konuştu. " O sesini alçalt yoksa çok kötü olur" O böyle konuşunca benim tepemin tası attı. Başladım hem bağırmaya hem de etrafı dağıtmaya. "NE OLUR NE YAPARSIN VURUR MUSUN, ÖLDÜRÜR MÜSÜN? HADİ DURMA BU ZAMANA KADAR BABALIK YAPMADIN ŞİMDİ DE BAŞKASINA SATIYORSUN RESMEN BENİ. SENDEN NEFRET EDİYORUM EDİZ YILDIRIM . SENDEN DE NEFRET EDİYORUM SUDE YILDIRIM HEPİNİZDEN NEFRET EDİYORUM. SİZİN GİBİ Bİ AİLEM YOK BENİM ". Benim bu sözlerimin üzerine babam hızlıca yanıma gelip sert bir tokat attı. Babam ilk defa vurdu bana. Hemde sevmediğim biriyle evlenmek istemiyorum diye. İstersem reflekslerimle bana vurmasına izin vermezdim ama ilk defa sinir krizi geçirdiğim için bir anlık boşluğuma geldi. İşaret parmağımı sinirle ona sallayarak konuştum. "Dua et büyüğümsün. Yoksa babam felan demez o eli kırardım." O arkamdan "Terbiyesiz" diye bağırırken koşar adımlarla çıktım evden. Hızlı hızlı yakındaki parka yürüdüm. Ardından da Bi ağacın altına çöküp hıçkırarak ağlamaya başladım. Ağlamam iç çekişlere dönünceye kadar oturdum. Tam kalkıyordum ki yanıma biri geldi. Başımı kaldırıp kimin geldiğine baktım. Dedem gelmişti. Hemen boynuna atlayıp sıkı sıkı sarıldım. " Dede o gelininle oğlun beni evlendirmeye zorluyorlar" " Biliyorum güzel torunum. Haberim var. Onun için geldim zaten. Seni o hayırsızların yanından almaya geldim" Dedemin konuşması üzerine çocuksu bir tavırla" Gerçekten mi? "diye sordum. O da başını aşağı yukarı hareket ettirerek yanıtladı beni. Ardından arkasındaki adamlara takip etmeleri için bir hareket yapıp eve doğru yürümeye başladı. Bende arkasından tabi. Eve gelir gelmez dedem azarladı onları. Misafirler hala evdeydi. Onlara da iyi bir azar çekip benimde elimden tutup yürümeye başladı. Tam kapıdan çıkıyordukki babamın seslenmesiyle ona döndük. " Eğer o kapıdan çıkarsan Bi daha dönemezsin Kavin. Seni evlatlıktan reddederim. Yüzümüzü bile göremezsin bir daha" Onlara sadece ' yazık size' bakışı atıp çıktım evden. Annem arkamdan "yazıklar olsun sana"diye bağırıyordu. Daha fazla dayanamayacağım için korumaların getirdiği arabaya bindim. Dedemde bindiğinde dedemin evine doğru yol aldık. Gidene kadar sadece camdan dışarı ya baktım. Dedemin gözü sürekli üstümdeydi hissediyordum hep. O da çok üzgündü ama belli etmiyordu. Buda askerliğin bir getirisi işte. *** Dedemin evine geleli 1 hafta olmuştu. Son yaşadıklarım beni çok üzsede onları düşünmeyi bırakıp ders çalışmıştım. Şimdide hazırlanıp yola çıkıyorum. Yanımda da dedem vardı. Yoldan Cemre'yi de alacaktık. Geçen günler de ona da anlatmıştım. O da benim halime çok üzülmüştü. Birazda kızmıştı tabi aileme. Şuan ise tahmin ettiğiniz üzere MSÜ sınavına girmek için gidiyordum. Destek olmak için dedem ve Cemre geliyordu. Onu da yoldan alıp sınav yerine sürmeye başladık. Bu sürede de her İkiside motivasyon konuşması yapmışlardı. Aslında gerek yoktu ama zor zamanlarımda yanımda olan insanlara kötü davranmak istemiyorum. O yüzden her dediklerine olumlu anlamda başımı salladım. Sınav yerine gelince Cemre yanağımdan dedemde alnımdan öptü. Onlarla vedalaşıp girdim hemen. Sonunda uzun süredir beklediğim sınava girmiştim. Sınav beklediğimden daha iyi geçmişti. 1 en fazla 2 yanlışım vardır diye düşünüyorum. Koşa koşa gidip sarıldım onlara. Onlara iyi geçtiğine dair yanıtlar verdim. Onlarda çok sevinmişti özellikle de dedem. Dedem askerler tarafından söz edilen bir efsaneydi. Bende onun gibi olmak istiyordum. Bunun içinse elimden gelen her şeyi yapacağım. Oradan çıktıktan sonra bir köfteciye gidip oturduk. Bu arada annem gil gerçekten beni evlatlıktan reddetmişlerdi. Akıllarınca bana ceza veriyorlardı. Para olmayınca onlara itaat edeceğimi felan sanıyorlar galiba. Bu zamana kadar bana verilen parayı biriktirmiştim. Gereksiz harcamayı sevmeyen biriyim. Yüklü miktarda param var o yüzden. Bunun yanı sıra dedem bütün mirasını bana bırakmıştı. Şuan bundan babamgilin haberi yok. Olunca mutlaka olay çıkarırlar. Dedemin tek çocuğu olunca miras babama kalıyordu. Ama artık değil. Babaannem de ölmüştü bir süre önce. Onunla da anlaşırdık. Ama annemin ailesiyle hiç anlaşamazdım. Akraba olarak sadece dedem ve Babaannem vardı. Ama şuan maalesefki sadece dedem var. Düşüne düşüne köfteyi yemiştik. Ardından eve geçtik. Cemre de kendi evine. Bu arada Cemre de doktor olmak istiyor. Onun ailesi benim ailemin aksine hep yanındalar. Sevgilerinide gösteriyorlar. Bana aile sevgisini yaşatan Mine teyze vardı. Onunla da konuşamıyoruz. Babamlar benimle konuşmasını yasaklamış. Eğer konuşursa kovmakla tehdit etmişler. Hal böyle olunca bende konuşmaya çalışmadım. Markete felan çıkarsa bende gidip markette alışveriş yapar gibi yapıp buluşuyordum. Böyle böyle 1 ay geçmişti. Sınavlar açıklandı bu arada. Duyunca o kadar sevindim ki anlatamam. Birinci olmuşum. İlk 10a girerdim diyordum ama birinci olmayı tahmin etmemiştim. Şok olmakla beraber havalara uçtum. Hayatımda ilk defa bu kadar mutlu olmuştum. Bir ihtimal belki sevinirler diye annem gile de söylemiştim. Karşılığında ise tonlarca laf işittim. Hayal kırıklığıyla dedemin evine dönmüştüm. Dedem de muhtemelen yüzümden ne olduğunu anlamış olmalı ki bişey dememişti. Şuan tam Olarak MSÜ'nin kapısında duruyorum. Kapıdan adımımı atar atmaz yeni bir hayat başlamış olacak. Bu süre boyunca fiziki sınavı kazanmıştım. Bu sınavda da dereceye girmiştim. Cemre de tıpı kazanmıştı. O günden sonra ailemle bir daha konuşmamıştım. Mine teyzeyle ara sıra konuşmuştuk. Dedemin mirası bana bıraktığının öğrenilmesi büyük olay olmuştu. Hem ailem hemde çevre tarafından çok konuşuldu. Magazinler bir sürü fotoğrafımı çekmişlerdi. Çok rahatsız olmuştum bu dönemde. Bir süre sonra ise dedemin yardımı ile magazinciler yaklaşamadılar bana. Ben böyle dalmışken birilerinin seslenmesiyle kendime geldim.. Yanımdan geçen 3 çocuk bana bakıyordu dik dik. Ardından kumral mavi gözlü oldukça yakışıklı bir çocuk konuşmaya başladı. "Bugün okulun ilk günü ziyaret yoktur. Boşuna bekleme istersen, hem yavşak tipliler de var. Rahatsız olma kardeşim" Onun bu iyi niyetine hafif tebessüm edip konuştum. "Ziyarete gelmedim ben. Bende burada okuyorum" İlk önce anlamadılar galiba çünkü kal geldi. Sonra şaşkınlıkla kaşları havaya kalkmış bir şekilde konuştular. "Oha" Bunlar böyle bağırınca çoğu göz bize döndü. Umursamayıp yanımda ki valizi de alıp içeri girmeye başladım. Arkamdakiler de koşar adım yanıma gelip konuşmaya başladılar. Konuştuğum çocuk Yiğit miş. Diğerleri de Kaan ve Mert miş. Odalara yerleştikten sonra onlarla bahçeye indim. Resmen tüm gözler üstümdeydi. Rahatsızca kıpırdandım bunun üzerine. Normalde umursamam ama hocalar bile bakıyor. Acaba küfretsem ayıp olur mu ki? Bu arada yanımıza 3 kişi daha gelmişti. Onlarlarla da tanıştık. Ömer, Ahmet ve Hakan 'mış adları. Hepsi de çok iyiydi. Normal de anlaşamam pek ama bu sefer hemen kanım kaynamıştı. Kaan biraz geveze olsada hepsi iyiydi. Nerden bilebilirdim ki ilk günden tanıdığım insanların benim herşeyim olacağını. ______________________________________ KAVİN ~7 yıl sonra ~ "Rahat dursana biraz" "Beceremiyorsan yapma şu işi aptal" " Hızlı ol dedin hızlı oluyorum işte" "Ah! Acıdı hayvan herif" "Düzgün dursana kızım ya" "Sende düzgün sok şunu" "Alt tarafı kurşun yarası dikiyoruz kızım amma abarttın." Şimdi ne mi yapıyoruz? Geçen gün katıldığımız operasyonda tam Yiğit vurulacakken onun önüne geçip vurulmamdan dolayı oluşan yarayı dikiyoruz. Daha doğrusu Yiğit dikiyor. Aslında önceden dikilmişti ama eğitim yaparken kendimi zorladığım için dikiş açıldı. O yüzden tekrar dikmek zorunda kaldık. Aslında acımıyor. Bu diğer yaralarımın yanında neredeyse hiç birşey. Ama ben sırf gıcıklık olsun diye Yiğit'e acımış numarası yapıyorum. Biliyorum biliyorum çok kötüyüm. Aslında sadece onun iyiliği için. Ayrıca diğerlerininde iyiliği için. Eğer dikkat etmeyip vurulacak olurlarsa önlerine atlayacağımı söyledim. Onlarda daha dikkatli olacaklar bu sayede. Şuan vicdanlarıyla oynuyorum resmen ama olsun. Herşey onlar için. Benim canım Tim'im. "Hey, sana diyorum kızım nereye daldın gittin?" Mert'in seslenmesiyle ona döndüm. 'Ne var' dercesine bakış attım. "Ohoo baksanıza şuna kesin aşık oldu. Dalıp dalıp gitmeler felan." Her zaman ki gibi Tim'in zevzeği Kaan konuştu. Onun sözlerine göz devirip Hakan'a döndüm. "Pişşttt Hakan" Okuduğu ansiklopediden kafasını kaldırıp bana baktı ve 'ne var' dercesine göz kırptı. "Bırak şunu ya. Ne bok anlıyorsun bunlardan. Ortama katılsana" Evet bundan sonrası benim ona çemkirmemle ve onun bana her seferinde sakin cevap vermesiyle geçti. En sonunda onun bu sakinliğine dayanamayıp yanından ayrıldım ve tuvalete gittim. Çişim gelmişti ne yapıyım. İşe. İç sesime göz devirip işemeye başladım. Bu arada 7 yıl içinde pek çok şey oldu. Bunlardan ikisi benim için çok kötüydü. Aynı zamanda iki kayıp verdim. Bunlardan biri eski Tim'im diğeride dedem. İlk önce Tim'imi kaybettim. Hemen sonra da dedemi. İkiside beni çok yıktı. Timime olanlar gelince gözlerim doldu. "Kılıç Timiyle beraber yeni bir operasyondaydık. Geldiğimiz yer şerefsizlerin konakladığı bir köydü. Köylüler yoktu sadece teröristler vardı. Teröristlerin başı lekeli kol 'da olan önemli belgeleri ve flaşı almak görevimizdi. Geriye kalan herkesinde ölmesi. Yavaş yavaş ilerliyorduk o sırada tim komutanımız Erdem abi konuştu. "Gölge biz dışarıyı temizleyelim sende içerideki belgeleri al çık. Çabuk ol seni koruruz." "Emredersiniz Komutanım" diyip sessiz adımlarla belgelerin olduğu depo benzeri yere yürümeye başladım. Bu görevi hep ben yapıyordum. Bir süre bale yapmam bana bu konuda çok yardımcı oluyordu. Hiçkimse sesimi duymuyor, beni görmüyordu. Sadece öldükleri an hissediyorlar. Ama eğer istersem onlara görünüyordum. Şimdi ise görünmeden herkesi öldürüp belgeleri almam gerekti. Sessiz adımlarla önüme çıkan itlerin ya boynunu kırıyor yada susturucu takılı silahımla vuruyordum. Böyle böyle herkesi öldürüp içeri girdim. Lekeli kol koltukta kucağında terörist Bi kadınla yiyişiyorlardı. Onları o halde görünce yüzümü buruşturdum. Şerefsiz hain planlar yapıp o kadar insanı öldürüyor hemde burada zevkini tatmin ediyor. Onların yiyişmesini daha fazla izleyemeyeceğim için kadının kafasına sıktım. Lekeli kol İlk önce ne olduğunu anlamadı. Daha sonra üstüne kan damlaması ve kadının hareketsiz kalması ile hızla kadını kucağından itti. Sonrada beni gördü. Yüzü kireç gibi oldu. Sonra silaha davranmaya kalktı. Ona izin vermeden koluna sıktım. Acıyla inleuip yere düştü. Yanına gidip hemen tekmelemeye başladım. Bizimkilere içeride olduğuma dair bilgi verdim. Onlarda çatışmaya başladı bu sürede. Şimdi dışarı silah sesleri kaynıyordu. Gereken belgeleri alıp göğsüme koydum. Sonrada yerde acıdan kıvranan şerefsizin eğilip kemerini çözmeye başladım. Alt tarafı çıplak kalınca erkekliğini canlı canlı kestim. Bu sırada o bana yalvarıyordu. Bi süreden sonra da acıdan bayıldı. Bende kafasına sıkıp göğsüne "GÖLGE" yazdım. Sonrada Erdem komutana "Belgeler alındı, dışarı çıkıyorum" dedim. Ondan da olumlu yanıt alınca hızla dışarı çıktım. Çıkarkende gördüğüm her şerefsizi öldürüyordum. Hepsini öldürmüştük. Tim nişancısı Cengiz "Etraf temiz" demesiyle onların yanına adımlamaya başladım. İkinci adımı mı atmıştım ki kulakları sağır edecek Bi patlama duydum sonrada geriye uçtum. İlk birkaç saniye gözüm karardı. Kulağım çınladı. Sonra hemen yerimden kalkıp çevreye baktım. Gördüklerimle yıkıldım. Timdeki 11 kişi şehit olmuştu. Hemde vücudunun çoğu parçaları da yoktu. Koşarak oraya gidip hepsinin nabzına baktım. Bi ihtimal belki vardır diye ama yoktu. Ben onlardan uzakta olduğum için bişey olmamıştı bana ama onlar artık yoktu. Hıçkırarak ağlamıştım. Ardından telsizden albaya haber vermiştim. Yarım saat sonra 1 ekip ve helikopter gelmişti. Bir ihtimal sonucu kaybetmiştim onları. Sevda'nın yanlışlıkla Bi mayına basması sonucu olmuştu. Abim ablam kardeşim dediğim insanlar artık yoktu. Hemen ailelere haber gitmişti. Tören yapılmış, şehitler defnedilmişti. Herkes gitmişti. Aileler acısını yaşamaya devam edicekti tıpkı benim gibi. Olanlar aklıma gelince birkaç damla yaş düştü gözümden. Bizim timin bombayla patladığını duyan dedem benim de öldüğümü düşünüp kalp krizi geçirmiş. Kalbi dayanmayınca da ölmüş. Törenden hemen sonra söylediler bana da. İki kayıp üst üste gelince kaldıramadım. Çok kötü oldum. Bu olaylardan bir hafta sonra timimin yazdığı mektuplara ulaştım. Sanki hepsi hissetmişler gibi mektup yazmışlar bana. Normalde toplanamazdım ama mektuplardan sonra toplanmaya başladım. Acımı içime gömdüm. Erdem abi ve eşi kaçarak evlenmişlerdi. Ailelerin rızası yoktu. O yüzden kimsesiz kalmışlardı. Erdem abi de bana onları emanet etmişti. Onların yanına gitmiştim bende. 8 yaşında bir oğlu vardı. Onun adı da Gökhan dı. Gökhanın eğitim masraflarını üstlenmiştim. Nermin ablanın - Erdem abinin eşi - yanına uğruyordum sürekli. Timimdeki kişilerin emanet ettikleri kişilerle sürekli iletişim halindeyim. Bu olaylardan bir ay sonra da bir tim kurmamı istediler benden. Bende MSÜ nde tanıştığım ilk arkadaşlarımla iletişime geçip onlara haber etmiştim. Onlarda kabul etmişti. 1 yıldır beraber operasyonlara çıkıyorduk. Benim iyi olmam için elinden geleni yapıyorlar. Onları da kaybetmekten korkuyorum. O yüzden onlarda aşırı dikkat ediyorlar. Düşüncelerime ara verip tuvaletten çıktım. İnşallah günaha girmemişimdir. Kendi kendime neyse diyip odama geçtim. Bu arada eskisi kadar soğuk değildim. Evet hala soğuktum ama sevdiklerime sevdiğimi dibine kadar gösteriyordum. Kaybetme korkusunu yaşayınca böyle oldum işte bende. Bu sırada içeriye bir adet hayvan gibi giren bir Kaan geldi. "Albay acil bizi çağırıyor hemen gitmemiz gerekmiş" diyerek koşar adımlarla çıktı. Bende üniformamı giyip silahlarımı da alıp çıktım evden. Normalde izinliydik. Ankara daki son günlerimizdi. Şırnak'a tayinimiz çıkmıştı. Oraya gidecektik. Ben düşünürken çoktan karargaha gitmiştik. Toplantı odasına koşar adımlarla girip içerideki albaya selam verip yerime oturdum. Ardından timim de oturdu. Albay hepimize göz atıp konuşmaya başladı. "Biliyorum izinlisiniz ama çok önemli olduğu için göreve gitmeniz gerekiyor. Şırnak'ta görev alan Kalkan Tim'i çıktığı operasyonda esir düşmüş. Teröristlerin başı Doktor lakaplı biri. Siz tanıyorsunuz zaten önceki operasyonlardan. Bu görevi en iyi yapacak tim sizsiniz. Onlara GÖLGE Tim'inin kim olduğunu gösterin. Doktor hariç hepsini öldürün. Askerlerimizi de sağsalim kurtarın. Size güveniyorum. " Hepimiz ayağa kalkıp aynı anda " Emredersiniz Komutanım" Diyip çıktık. Odalara girip silahlarımızı aldık. Kemerimin altına bıçak ve tel koydum. Botumun içine de bir çakı koydum. Yedek şarjörleri de alıp çıktım. Timim de çıkmıştı. Hemen helikopterin yanına geldik. Albay da gelip son sözlerini söyledikten sonra hemen helikoptere bindik. Bizim Tim sessizliğiyle bilinen bir timdi. Çokça tanınıyorduk ama yüzümüzü ve kim olduğumuzu nadir kişiler biliyordu. Düşüncelerime ara verip bizimkilere baktım. Hepsi son derece kararlı duruyordu. Askerlerimizi alıp sağ salim gelmekten başka yol yoktu. Bir süre konuşup planları anlattık. Geldiğimiz belli olmasın diye uzak bir yerde iniş yaptık. Sessiz adımlarla etrafımıza baka baka 2 saat yürüdük. Sonunda askerlerimizin esir alındığı yeri görünce durmalarını işaret ettim timime. Kulaklığa dokunup keskin nişancımıza hitaben konuştum. "Ömer sen kendine bir yer bulup yuvalan." "Emredersiniz komutanım" diyip bir yer buldu kendine. Hakan ve Kaan'a dönüp "Siz sol tarafa" dedim. Onlarda "Emredersiniz komutanım" diyip geçtiler yerlerine. Ahmet ve Mert'e dönüp "Sizde sağ" dedim. Onlarda onaylayıp geçtiler. Bu seferde Yiğit'e dönüp "Sen benimle orta taraftan" dedim. Oda aynı şekilde yerine geçti. Bu sırada Ömer'in sesi duyuldu. "Komutanım dışarıda 97 kişi var. 3 tane de keskin nişancı var." dedi. İçeriyi şimdilik göremeyeceğimiz için dışarıyı sessiz bir şekilde temizlemeye karar verdik. Kulaklığa dokunup konuştum. "Ömer sen kayalıklardakini, Hakan sende çatıdakini emri le beraber vuracaksınız bende diğerini vuracağım. Aynı anda ve sessiz halledicez. Hata istemiyorum" diyip şerefsize nişan aldım. Onlarda nişan alınca emrimle beraber aynı anda vurduk. Neyseki kimse bişey anlamadı. Hepsine yapmaları gereken şeyleri söyleyip sessizce dışarıyı temizledik. Ömere yerinde kalmasını ve gözcülük yapmasını istedim. Mağaranın girişin de de 9 kişi vardı. Onları da sessizce halledip içeri girdik. Askerlerimiz hırpalanmış bir biçimde kollarından duvara asılmışlardı. Başlarındaki şerefsiz sandalyeye oturmuş dalga geçip gülüyordu. "Bak ne oldu o çok güvendiğiniz Türkler gelmedi. Ölüme terkedildiniz hadi konuşun da sizi serbest bırakıyım" dedi. Sonra Tim komutanı olduğunu düşündüğüm biri bağırıp "KES SESİNİ ŞEREFSİZ! ASKERİME LAF ETME" Dedi. O bağırınca Doktor denen şerefsizin yanındaki it ona yumruk atıp tekrar yerine geçti. Bu arada kimse bizi farketmemişti. Time işaret verip Doktorun 2 adım arkasında duran kişilerin boynunu kırıp geriye koyduk. O kadar sessizdik ki kimse anlamadı. Askerler o kadar kötü dayak yemişti ki etrafa bile bakmıyorlardı. O sırada şerefsiz tekrar konuştu. "Haliniz o kadar kötü ki komutan size acıyorum. 2 haftadır buradasınız ne gelen var ne giden. Sizi umursamıyorlar bile" diye dalga geçti. O sırada soğuk namluyu ensesine dayadım ve konuştum. Maskelerden dolayı sesimiz robotik çıkıyordu. "SENİN DİLİNİ KESERİM ŞEREFSİZ. BİR DAHA DEVLETİME DE ASKERİME DE LAF ETMEYECEKSİN" Dedim. Benim sesimi duyan askerler başını kaldırıp bize baktı. Hepsi şok olmuş Bi şekilde bakıyorlardı. Bu sırada şerefsiz kekeleyerek konuşmaya çalıştı. "Siz ki-kimsini-niz" Yiğit'e ve hakana şerefsizi tutmalarını işaret edip önüne geçtim. Geçtiğim gibi yumruğu yüzüne çaktım. Biraz daha yumruklayıp son kez tekme atıp kalktım ve askerlerin yanına gittim. Hepsinin yüzü gülüyordu. Kemerimden teli çıkarıp tek tek zincirli kelepçeleri çıkardım. Ahmet Mert Kaan a yardım etmelerini söyleyip tek tek kurtardım hepsini. Hepsine tek tek su içirdik. Komutanları bana dikkatli bakıyordu. Galiba kim olduğumu anlamaya çalışıyordu. Bu arada gerçekten çok yakışıklıydı. Siyah saçlı beyaz tenli mavi gözlü biriydi. Keskin çene hatları vardı. Evet hırpalanmıştı ama yakışıklılığından bişey kaybetmemişti. Düşüncelerime hayali Bi tokat atıp kulaklığa doğru konuştum. "Nişancı durum ne" diye sordum. Ömer anında cevap verdi. "Temiz komutanım". "Anlaşıldı" diyip bizimkilere döndüm. "Askerlere destek olun çıkıyoruz" dedim. Olumlu yanıt alınca bende Komutanlarının yanına gittim. Ona destek olup dışarı çıktık. Askerler şok olmuş Bi şekilde etrafa bakıyorlardı. Muhtemelen sessizce nasıl yaptığımızı merak ediyorlardı. Sonunda yakışıklı komutan konuştu. "Hiç kimse birşey anlamadan nasıl temizlediniz?" diye sordu. Ona dönmeden cevap verdim. Bu sırada Yiğit helikopteri çağırmıştı. "Bizim görevimiz bu Yüzbaşım" dedim. Bişey demedi. Çünkü biz neredeyse hiç konuşmadan sadece robot gibi hareket ediyorduk. Seslerimizde bunu destekliyordu zaten. Hepsi meraklıydı ama yorgun oldukları için pek konuşamıyorlardı. Nihayet Ömer de yanımıza gelmiş ve Şerefsiz Doktor la helikopterin yanına gelmiştik. Hepimiz sağ salim binince rahat bir nefes aldım ve telsizi aldım. "Albayım görev başarılı. Kalkan timi kurtarıldı. Doktor sorgu için alındı" diyip cevap bekledim. Zaten anınca cevap geldi. "Aferim Gölge Timi. Size güveneceğimi biliyordum. Bende şırnakta sizi bekliyorum " diyip bıraktı. Bende "Anlaşıldı komutanım" diyip telsizi bıraktım. Kalkan timine bakış atıp ilk yardım çantasını aldım. Önlerine geçip tek tek pansuman yaptım. Ciddi bişeyleri yoktu ama fazla hırpalanmışlar. Sonrada çantamda bulundurduğum çikolataları çıkarıp onlara verdim. İlk önce bir çikolataya bir bana baktılar sonra da açıp yediler. Sonra üsteğmenlerden biri konuştu. "Siz şu efsanevi Gölge timimisiniz? Biz sizi daha sonra gelecek sanıyorduk. Erken mi geldiniz" diye sordu. Bana bakarak sorduğu için ben cevap verdim. "Erken gelmedik. Sizin esir alındığınız bilgisi geldiği için göreve geldik. Normalde 2 gün sonra şırnakta olacaktık" diyip cama doğru döndüm. Oda konuşmak istemediğimi anlamışki sessizce "tamam" diye mırıldandı. Diğerleri de konuşmadı zaten. Ama Yüzbaşının gözlerinin üstümde olduğunu hissediyordum. Bir süre sonra karargaha geldik. Hepimiz dışarı çıktık. Çoğu kişinin gözü bizdeydi. Buradaki albay ve Ankara'daki albay bizi bekliyordu. Hemen hepimiz önlerine geçip selam verdik. Buradaki Albay Kalkan timine bakış atıp bize döndü. "Maske çıkar kendinizi bize tanıt tek tek asker" dedi. Rütbeden dolayı ilk öne çıkıp maskemi çıkardım ve yüksek sesle konuştum. "YÜZBAŞI KAVİN ASENA YILDIRIM , İZMİR EMRET KOMUTANIM" Deyip yerime geçtim. Bu sırada çoğu kişi şoktaydı. Tabi beklemiyorlardı kadın olmamı. Sonra sırayla bütün timim kendini tanıtınca albayın işaretiyle içeri adımladık. Kalkan Timiyle bireyler konuşup onları izne çıkardı ve bizi yanına çağırdı. Doktor şerefsizini teslim edip karargahtan çıkmak için yürümeye başladık. Herkes bize bakıyordu. Bildiğim kadarıyla buradaki tek kadın bendim. Ev tutmak için bugün evlere bakacaktık. O yüzden birkaç eve bakmamız gerek. Buraya gelmeden önce haber verdiğim için kapıda bir araba bizi bekliyor. Dedemden kalan miras yüzünden fazlaca param var o yüzden para sıkıntım yoktu. Sonkez karargaha bakmak için döndüğümde bir çift mavi gözle göz göze geldim. İçimde bir elektrik akımı hisseder gibi oldum. Hemen önüme dönüp arabaya bindim ve ev bulmak üzere yola çıktık. ______________________________________ BÖLÜM SONU Home Spotify Top 50 Türkiye Listesine Giren Şarkılar Måneskin - Beggin' Türkçe Çevirisi Måneskin - Beggin' Türkçe Çevirisi Yazar. Magazin Tur Tarih. Sonntag, Mai 30, 2021 Spotify Top 50 Türkiye Listesine Giren Şarkılar Måneskin - Beggin' Türkçe Çevirisi [Intro] Put your loving hand out, baby 'Cause I'm beggin' Sevgi dolu ellerini dışarı koy bebeğim Çünkü yalvarıyorum [Chorus] I'm beggin', beggin' you So put your loving hand out baby I'm beggin', beggin' you So put your loving hand out darlin' Yalvarıyorum, sana yalvarıyorum Öyleyse sevgi dolu ellerini dışarı koy bebeğim Yalvarıyorum, sana yalvarıyorum Öyleyse sevgi dolu elini uzat sevgilim [Verse 1] Ridin' high, when I was king I played it hard and fast, 'cause I had everything I walked away, you want me then But easy come and easy go And it would end Ben kralken yükseklere çıkıyordum Sert ve hızlı oynadım çünkü her şeye sahiptim Uzaklaştığım zaman beni istiyorsun Ama kolay gelir ve kolay gider Ve bitecekti So, any time I need ya, let me go Yah, any time I feed you, get me? No Any time I see you, let me know But I planted that seed, just let me grow I'm on my knees while I'm beggin' 'Cause I don't want to lose you Hey yeah, ratatata Yani, ne zaman sana ihtiyacım olursa, bırak gideyim Yah, seni ne zaman beslersem, beni anlıyor musun? Hayır Seni ne zaman görsem, bana haber ver Ama ben o tohumu ektim, bırak büyüyeyim Ben yalvarırken dizlerimin üzerindeyim Çünkü seni kaybetmek istemiyorum Hey evet, ratatata [Chorus] I'm beggin', beggin' you And put your loving hand out baby I'm beggin', beggin' you And put your loving hand out darlin' Yalvarıyorum, sana yalvarıyorum Öyleyse sevgi dolu ellerini dışarı koy bebeğim Yalvarıyorum, sana yalvarıyorum Öyleyse sevgi dolu elini uzat sevgilim [Verse 2] I need you to understand Tried so hard to be your man The kind of man you want in the end Only then can I begin to live again Anlamana ihtiyacım var Senin adamın olmak için çok uğraştım Sonunda istediğin türden bir adam Ancak o zaman yeniden yaşamaya başlayabilirim An empty shell I used to be The shadow of my life Was hangin over me A broken man But I don't know Won't even stand the devil's dance To win my soul Boş bir kabuk ben önceden hayatımın gölgesi üzerimde asılıydı kırık bir adam ama bilmiyorum Şeytanın dansına bile dayanamayacak ruhumu kazanmak için Home Spotify Top 50 Türkiye Listesine Giren Şarkılar Måneskin - Beggin' Türkçe Çevirisi Måneskin - Beggin' Türkçe Çevirisi Yazar. Magazin Tur Tarih. Sonntag, Mai 30, 2021 Spotify Top 50 Türkiye Listesine Giren Şarkılar Måneskin - Beggin' Türkçe Çevirisi [Intro] Put your loving hand out, baby 'Cause I'm beggin' Sevgi dolu ellerini dışarı koy bebeğim Çünkü yalvarıyorum [Chorus] I'm beggin', beggin' you So put your loving hand out baby I'm beggin', beggin' you So put your loving hand out darlin' Yalvarıyorum, sana yalvarıyorum Öyleyse sevgi dolu ellerini dışarı koy bebeğim Yalvarıyorum, sana yalvarıyorum Öyleyse sevgi dolu elini uzat sevgilim [Verse 1] Ridin' high, when I was king I played it hard and fast, 'cause I had everything I walked away, you want me then But easy come and easy go And it would end Ben kralken yükseklere çıkıyordum Sert ve hızlı oynadım çünkü her şeye sahiptim Uzaklaştığım zaman beni istiyorsun Ama kolay gelir ve kolay gider Ve bitecekti So, any time I need ya, let me go Yah, any time I feed you, get me? No Any time I see you, let me know But I planted that seed, just let me grow I'm on my knees while I'm beggin' 'Cause I don't want to lose you Hey yeah, ratatata Yani, ne zaman sana ihtiyacım olursa, bırak gideyim Yah, seni ne zaman beslersem, beni anlıyor musun? Hayır Seni ne zaman görsem, bana haber ver Ama ben o tohumu ektim, bırak büyüyeyim Ben yalvarırken dizlerimin üzerindeyim Çünkü seni kaybetmek istemiyorum Hey evet, ratatata [Chorus] I'm beggin', beggin' you And put your loving hand out baby I'm beggin', beggin' you And put your loving hand out darlin' Yalvarıyorum, sana yalvarıyorum Öyleyse sevgi dolu ellerini dışarı koy bebeğim Yalvarıyorum, sana yalvarıyorum Öyleyse sevgi dolu elini uzat sevgilim ŞARKI ÖNERİSİ YAPTIM. DİNLEYİN!!!!
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD