2. Bölüm

1332 Words
İyi okumalar dilerim🥰🐣 Bakışlarım ellerime kayarken alt dudağımı dişledim. Okula Demir'le gitmek güzel bı fikir değildi fakat sabah bırakmak için oldukça ısrar etmişti. Bu yüzden bende kabul etmiş ve şimdi de okula onunla gitme mecburiyetinde kalmıştım. Okula yaklaştıkça daha da fazla hızlı atan kalbim beni yeterince korkutuyordu. Çünkü her an hızlı atmaktan durabilirdi. Bakışlarımı yukarı kaldırıp nerede olduğumuzu baktım. Sadece okulun bı üstü sokağındaydık. Dudaklarımı hızla aralayıp "Tamam burda duralım..." dedim. İlk önce bana baktı ardından tekrar yola bakıp konuştu. "Üzgünüm Azra sırf arkadaşların görmesin diye bu kadar uzakta seni bırakamam. Soran olursa kuzenim falan bir şey dersin" dedi. Şaşkınlıkla onu izlerken ciddi olup, olmadığına baktım. Fakat o çok ciddiydi. Çatılı kaşları ve düz halde ki dudakları bunu kanıtlıyordu. Sabır dileyim tekrar yola baktım. Çok kalmamıştı, en fazla iki dakika sonra inecektim. Sinirlerimi tekrar içimden şarkı söyleyerek yatıştırdım. Sonunda okulun önüne geldiğimizde Demir ben tam arabadan inecekken kolumu tuttu. Sorar gibi ona bakarken "Okul çıkışı beni bu kapıda bekle, seni alacağım." dedi. Yanaklarımı şişirip bıkkınlık ile ona baktım. "Buna gerek yok" dedim. Gerçekten de gerek yoktu. Yürümeyi biliyordum da, farkettim de ben yeni evimi bilmiyordum. Çatılı kaşlarıma bakan Demir "Evi bilmediğini fark ettin umarım." dedi ve güldü. Çatılı kaşlarıma düzeltip ona tatlı tatlı gülümsedim ve "Pekala sevgili kuzenim... Diyorum ki artık kolumu bıraksan da okula gitsem. Nasıl fikir?" dedim. Yeni aklına gelmiş gibi koluma baktı ve hızla bıraktı. Elleri direksiyona giderken, bakışları da yola kaymıştı. Bende daha fazla konuşmadan bu mükemmel arabadan indim. Evet arabası kendisinden güzeldi. Yalancı... Diyen iç sesimi susturup bana merakla bakan arkadaşlarımın yanına ilerledim. "Selam, günaydın" dedim gülümseyerek. Ata bana çatılı kaşlarla bakarken "o kim di Azra?" diye sordu. Sahte bı üzgünlük ile ona bakıp "Daha günaydın demeden ne bu sorgu sual ya!" dedim. Hepsi gülerken Esra koluma girdi. "Kanka maşallah o kimdi ne çok tatlıydı." dedi. Ona gülümserken "Kuzenim" dedim. Hepsi şaşkınlık ile yüzüme bakarken "Kızım senin böyle kuzenlerin varda bizden mi saklıyorsun. Cidden kırıldım" dedi Kübra bana trip atarken Ata ve Olgun başka şeylerden konuşuyordu. Zaten biz böyleydik. İki dakika birbirimizi umursar üçüncü dakika unuturuz. Kızlarla beraber okulun içine doğru ilerlerken Esra o beklediğim soruyu sordu "Dün neredeydin.?" Bunun cevabını çok önceden düşündüğüm için hemen cevap verdim. "Gördüğün gibi kuzenim geldi. Bu yüzden dün gelemedim, onunla biraz vakit geçirelim istedim." Allah'tan ki yalan söyleyince kızaran veya titreyen bı bedenim yoktu. Yoksa şimdiye çoktan anlamışlardı. Esra kolumdan çıkıp önümde dururken tekrar bir şey söyleyeceğini anladım. "Kız dur bakayım sana. Ay vallaha nur gelmiş yüzüne. Tabi gördü yakışıklı çocuğu rengi düzeldi." dedi ve kahkaha attı. Onun kahkahalarına eşlik eden Kübra ile beraber daha da sinirim bozulurken gerçekten rengimin nasıl merak ettim. Onları orada bırakıp hızla lavaboya giderken biraz korkmuştum. Yani ne bileyim renk falan diyince. Ah saçmalamam tuttu gine. Aynaya bakarken elimle de yüzümü kontrol ettim. Yok ya reng falan yok. Onlar uydurdu. Bunun rahatlığı ile lavabodan çıkarken nihayet zil çaldı. ~~~~~~~~~~~~~~~ Sinirle ayağımı yere vurdum. Tam 15 dakikadır onu bekliyordum. Böyle geç gelecekse kendim evin yolunu bulabilirdim. Bakışlarımı hala neredeyse dolu olan okulun bahçesinde gezdirdim. Neden bu öğrenciler eve gitmiyordu ki. Hayır yani sabahın köründe kurşun zoru ile okula geliyorar şimdide gitmiyorlar. Hepsi çok tuhaf. Bakışlarımı tekrar önüme çevirirken uzaktan onun geldiğini gördüm. Arabasız bı şekilde, bu ilginçti. Neden arabasıyla gelmedi ki? Bunu ona soracaktım elbet. Nihayet yanıma geldiğinde hiç beklemediğim bı hareket yaptı. Bana sarıldı! Hemde kolumdan hızla tutarak beni göğsüne yapıştırdı. Bu berbat. Sırf okulun önünde olduğumuz için her hangi bi rezillik çıkarmadan nazikçe ondan ayrıldım. Bana gülümseyen suratına bakarken ay bu günde çok yakışıklı diye araya giren iç sesim sinirlerimi daha çok bozdu. Hayır yani koca benim koca sana ne oluyor lan!... Demir'e sinirle bakarken "Bana bı daha sarılma!" dedim. Gülümsemesini yüzünden atmayıp "Olabilir" dedi. Onu daha fazla umursamayarak "Araban nerede?" dedim. Ellerini cebine koyup "Dedim ki yürüyerek gidersek belki evin yolunu tanıma şansın olur. Nasıl fikir?" diyerek bana sabah yaptığımın aynısını yaptı. Ama fazla umursamadım tabi ki de. "Ne taraftan?" dedim ve kıvırcık saçlarımı düzelttim. Demir yürürken bana sadece onu takip etmek düştü. Bende öyle yaptım zaten. Neyse ki okul fazla uzak değildi. Takriben 15 dakikalık bir yoldu. Artık kendim okula gidebilir ve gelebilirdim. Evin kapısına yaklaştıkça içimde ki korku büyüyordu. Demir'in diğer karısı şuan o evin içindeydi ve ben o eve ikinci kadın olarak girecektim. Ellerim hafif titrerken belli etmemeye çalışarak Demir'in arkasından içeri girdim. Büyük evin kapısını çalan Demir'e bakmadan kapının açılmasını bekledim. Sonunda kapı açılınca bakışlarımı kapıya diktim. Demir'in karısı kapıyı açmıştı. Bundan daha kötü birşey olamazdı elbet. Demir eliyle bana geç işareti yapınca hiç beklemeden içeri girdim. "Hoşgeldiniz" Yaren- Demir'in ilk karısı bunu diyince ben cevap veremedim onun yerine Demir "Hoşbulduk güzelim." dedi. Ben merdivenlere yönelirken onlar sarıldı. Demir Yaren'in saçlarını öptü. Babamın hatası yüzünden onların evliliğini bozmaya niyetim yoktu. Buruk bir gülümseme ile onlara son kez bakıp hızla yukarı çıktım. Odama girdiğim gibi ilk önce kabarık kıvırcık saçlarımı topuz yaptım, ardından formamı düzgün bir şekilde çıkarıp kenara koydum. Elimi yüzümü yıkamak için odada ki banyoya ilerledim. Banyoda da işim bitince odaya geri döndüm. Ayakta dikilip ne yapacağımı düşünmeye başladım. Aşağı inip inmemek arasında kalmıştım. İstiyordum ki ben önceden nasıl bu evde yokmuşsam şuan da öyle davransınlar. Fakat bu odada da canım sıkılıyordu. Ne bı kitap vardı, ne de bı bilgisayar. Sadece telefonum vardı ki onda da pek bir şey yoktu. Sıkılmış bı şekilde yatağıma oturdum. Tırnaklarım ile oynarken odanın kapısı açılmıştı. Oraya baktığım da bunun Demir olduğunu gördüm. Sorar gibi yüzüne bakınca "10 dakika sonra aşağı in. Yemek yiyeceksin." diyerek tekrar odadan çıkmıştı. Arkasından bakarken henüz aşağı inmek için hazır olmadığımı fark ettim. Ayağa kalkarken tişörtümün ucundan tutarak sıktım. Şimdi insem de bir şey fark etmeyecekti. Bu yüzden kapıya doğru titrek adımlar ile ilerledim. Kapıyı açtığımda hiç beklemeden odadan çıkıp aşağıya indim. İç sesim "in be kızım ne olacaksa olsun" diyordu. Ona uydum. Düşüncelerimi bı kenara bırakıp hızlı adımlar ile aşağı indim. Salonda kimse yoktu ve benim mutfağa gitmem gerekiyordu. Büyük olan evde mutfağı bulmam zor olsa da aramaya başladım. Zaten çok geçmeden bulmuştum bile. Mutfağa girdiğim de masa da oturan Demir ve Yaren'i gördüm. Yavaş adımlar ile onlara doğru ilerlerken Demir beni gördü ve yanında ki boş sandalyeyi çekti utançla oraya ilerledim. Ben oraya oturmak istemiyordum ki. Hem karısı varken benim orada oturmam doğru değildi. Tam sandalyenin yanına geldiğim de oturmadan konuştum. "Şey ben oraya oturmak istemiyorum. Hem ben şimdi yemek yemek istemiyorum. Size afiyet olsun." dedim ve hızla mutfaktan çıktım. Aslında açtım fakat aklımda onlarla yemek yemek yoktu. Bu yüzden mutfaktan çıkmış ve salona gelmiştim. Açık olan televizyonun karşısına otururken gözlerim doldu. Neden doldu ki! Elimle gözlerimi silerken televizyon da ki diziye odaklandım. Bu aralar fazla meşhur olan Türk dizisi. Bir gece masalı! Annemde bunu izliyordu ve ben hiç sevmiyordum. Ama şuan kafamı dağıtmak için buna ihtiyacım vardı. O yüzden tüm dikkatimi oraya verdim. ~~~~~~~~~~~ Odamın karanlık olması bana huzur verirken telefonumu elime aldım ve son zamanlarda çok fazla dinlediğim o şarkıyı dinledim. Hiç aşık olmamıştım fakat bu şarkı bana aşık olmadan aşkı öğretti. Öyle çok seviyordum ki bu şarkıyı... En çok içimin, içine kazıdım sözünü seviyordum. Gözlerim dolu bı şekilde şarkıyı dinliyordum. Daha 17 yaşındaydım ve evlenmiştim. Hemde kuma olarak... Kimin hayalinde vardı ki bu? Hangi kız bu şekilde evlenmek isterdi ki? Belki de ikisi birbirini çok seviyordu. Belki de çok aşıklardı.. Ama benim yüzümden belki şuan mutsuzlardı. Ne güzel sarmıştı bugün karısına. Saçından öpmüştü. Güzelim demişti. Peki ya ben? Benim de bi gün böyle sevenim olacak mı? Kapı eşiğinde beni öpen kocam. İkinci bı kadın olmadığım bı zaman olcak mıydı? Umarım olurdu. Çünkü yuva üstüne yuva kurmak istemiyorum. Hem ben ileri de anne olmak istiyorum. Eğer Demir ile evli kalırsam bu şansım olmayacaktı. Akan gözyaşlarım şarkının etkisi ile artarken yalnız olduğum bu odada hıçkırıklarımı bastırma gereği duymadım. Zaten kim duyardı ki? Elimle yüzümü kapatırken değişen hayatıma baktım. Neden bu yolu seçmişlerdi ki. Demir neden beni kuma aldı? Neden bunu tercih etti ki? Aklımda ki binlerce soru ile beraber yatakta cenin pozisyonu aldım ve sesli bı şekilde ağladım. Tüm acımı bu gece çıkaracaktım. İçimde kalmış tüm yarımları bu gece bütün yapacaktım. Bu gece kırıklarımı iyileştırecektim....
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD