1.Bölüm
Hemşire nazlının getirdiği dosyaya bakarken saatin sabah 4 olduğunu gördüm.Yaklaşık 10 saattir ayaktaydım.
"evet Aysel sultan tahlillerine baktım hepsi normal seni yarın taburcu edebiliriz."dedim.
Karşımdaki tombul yanaklı sarı yazmalı kadın gülümseyerek
"sağol yavrum Allah razı olsun senden."dedi.
Tebessümle"ben sadece işimi yaptım."dedim.
Yürüyerek asansöre bindim.Asansörden gelen sesle odama doğru yürümeye başladım.2 saatlik uyku iyi gelebilirdi.Gözlerim yavaş yavaş kapanmaya başlamıştı.
Hemşire nazlının sesiyle gözlerimi araladım.
"doktor hanım 1290'daki hastanın tahlil sonuçları"dedi.
Esneyerek gözlerimi araladım.
"tamam nazlı hemşire geliyorum hastayı hazırlayın."dedim.
Nerdeyse 2 yıldır durmadan böyle çalışıyordum.Tıp fakültesini kazanmak benim için hiç kolay olmamıştı.Ama asla pes etmedim çünkü annemin emeklerini boşa çıkaramazdım.Benim hikayem babamın anneme ihanetiyle başladı.Babam boran ağa Mardin'in en güçlü olmasada adı bilinen aşiretlerinde Ulusoy aşiretinin ağasıymış.Annem Meryem ise babama nazaran karadenizin hırçın kadınıymış.İkisi yıllar önce babamın bir iş için Trabzon'a gitmesiyle tanışmışlar.Babam anneme orda kaldığı 1 yıl içinde aşık olmuş.Annemde babama sevdalanınca karşılarında ne annemin ailesi ne de Ulusoy aşireti duramamış.Mardinde dillere destan bir düğünle evlenmişler.Yaklaşık 1 yıl sonra 7 yaşımdan beri hiç görmediğim ağabeyim Bedirhan dünyaya gelmiş.Herşey çok güzel ilerlerken bu sefer annem bana hamile kaldığını öğrenmiş.Tabiki babam bu haberi duyunca anneme bir kez daha aşık olmuş.Bütün mardin bu aşka çok imrenmiş.Ben doğduğumda annem babamın gözyaşlarına boğulduğunu söylemişti.İşte babam bu kadar güzel yürekli bir adammış.Ama işte her güzel şeyin bir sonu vardır derler ya bizimkisi de tam böyleymiş.Babaannem annemi hiç gelini olarak istememiş Dedem Mehmet ağa babaanneme bu konu yüzünden seneler evvel çok kızmış.Hikaye tamda burda başlıyor.Babaannem annemin üstüne kuma getirmeye çalışmış.Dedem ve babam babaannemle seneler evvel çok şiddetli bir kavga etmişler.Kavganın üstüne annem benide alıp bağ evine gitmiş.Bağ evinden döndüğümüz zamanki görüntü aklımdan hiç çıkmıyor.Babam Boran ağa ve yanında kahverengi saçlı bir kadın yatakta koyun koyuna yatıyorlardı.Annem hangi ara valizleri hazırladı Ve hangi ara mektup bıraktı bilmiyorum ama tek bildiğim şey babamın anneme ihanet etmesiydi.Annem giderken abim selimide yanında götürmek istedi.Ama hizmetçi kadının söylediğine göre okulla birlikte 1 haftalığına Ankara'ya gitmişti.Annem son çare benide alıp İstanbul'a geldi.Böylelikle izimizi kaybettirdik.Annem senelerce beni okutmak için bir restoranda yemek yaparak para kazanmaya başladı.Allaha şükür onun sayesinde en iyi okulları bitirdim.Bizim için herşey çok iyiydi ta ki bir gece annemin abimin resmine bakarak hıçkırarak ağlamasını duymama kadar meğersem her gece kalkıp ağlıyormuş.Tıp fakültesini bitirdikten sonra kalp ve damar cerrahisi doktoru olarak İstanbul'un en iyi hastanesinde çalışmaya başladım.Aldığım ödüller başarımı daha da zirveye çıkardı.İş hayatında ne kadar başarılıysam özel hayatımda o kadar başarısızdım.Annemle aldığımız haberlere göre babam rojin denen o kadın,babaannem,dedem ve abimle beraber yaşıyormuş.Ama hala o kadınla evlenmemiş çünkü annemle boşanmadılar.Zaten boşansalar bile evlenmezdi herhal duyduklarımıza göre imam nikahı bile kıymamış.İşte benim 24 yıllık hayatımın özeti bu paramparça olmuş bir aile.En çok annem benzeyen siyah saçlarımı ve beyaz pürüzsüz tenimi seviyorum.Hatırladıklarıma gör gözlerim babama benziyor yemyeşil.Hızlıca hastamın yanına ilerledim ve tahlil sonuçlarını özet geçtim.Saata baktığımda nöbetimin bittiğini anladım çünkü saat sabah 9'du.Hızla arabama atladım Ve eve doğru yol almaya başladım.
Annemle yediğimiz yemekten sonra karşılıklı çay içmeye başladık.Annem gülümseyerek
"nasıldı günün kuzum"dedi.
"iyiydi annecim"dedim.
Annem kaşlarını kaldırarak
"KıZım hala YOk mu bir damat adayı"dedi.
Kaşlarımı çattım.
"Anne lütfen yapma ben evlenmeyi düşünmüyorum."
dedim.Annem huysuzca yerinden doğrulurken hala simsiyah olan saçlarını eliyle geriye ittirdi.
"KıZım bu yaşına kadar bir sevgilin bile olmadı niye böyle yapıyorsun."dedi.
Sinirlerim iyice gerilmişti.
"senin gibi mi olmamı istiyorsun anne babamın seni aldattığı gibi mi olmamı istiyorsun"diye bağırdım.
Kendimi tutamamıştım.Annemin bal rengi gözleri dolmaya başlamıştı.Biranda içimi pişmanlık duygusu kapladı.Annem yerinden kalkıp odasına doğru giderken
"Allahtan tek isteğim kızım senin benimle aynı kaderi yaşamaman dilerim karşına öyle biri çıkar ki ilk gördüğün anda kalbini ellerine teslim edersin"dedi.
İçimdeki pişmanlıkla
"Anne ben özür dil-"
diyemeden annem odasına girmişti.Pişmanlıkla yatağa ilerledim ve kendimi uykunun kollarına bıraktım.
Gözlerimi araladığımda masmavi denizin görüntüsüyle kumların üstünde uyandım.Nerde olduğumu idrak ettiğimde korku içinde ayağa kalktım.Neredeydim ben?Üstümdeki beyaz elbiseyle kumlardan kalktım. Karşımda arkası dönük heybetli bir adam vardı.Arkamdan esen ılık rüzgarla ayaklarım beni ona sürükledi.
"hey bakar mısın?"
Arkasından seslenmeme rağmen bana dönmedi.Simsiyah olan saçları güneşin altında parlıyordu.
"sana diyorum."dedim
ve kolundan tuttum.Önüne geçtiğimde masmavi gözleriyle bana bakan adamı gözümü kırpmadan izlemeye başladım.Biranda olan kum rüzgarıyla adam kayboldu.İçimde anlamlandıramadığım bir duygu oluştu.Kumlara çöktüm.Gelen sesle denize baktığımda üstüme gelen dalgayla gözlerimi sımsıkı kapatıp çığlık attım.
Alarmın sesiyle gördüğüm rüyanın etkisinden çıkmam bir oldu.Kan ter içinde kalmıştım.Noluyordu bana böyle?Kalbimdeki bu ritim neydi?Kendime gelmem gerekiyordu.Bu yüzden duş almak için banyoya yöneldim.
Hancıoğlu Konağı
Hancıoğlu Konağı büyük bir koşuşturma içersindeydi.Evin küçük kızı dilan yaklaşık 1,5 ay sonra evleniyordu.Bugün olucak nişan için sultan hanım evi birbirine katmıştı.Güzelleri güzeli kızının bugün nişanı vardı.Dilan buradaki bir çok kızdan daha şanslıydı.Mardin gibi bir yerde sevdiği adamla evlenecekti.Sultan hanımsa biricik kızının gelin gitmesine elinde olmadan üzülüyordu.Dilan ailenin 3. çocuğuydu.Sultan hanımın ilk göz ağrısı 27 yaşında olan Mirza ağaydı.Ardından ise abisini örnek alan devran geliyordu.Aralarında 4 yıl vardı.Dilan ise en küçükleriydi.Daha 20 yaşında idi.Sultan hanım onun hala minik kızı olarak görüyordu.Sultan hanım bütün çocuklarına sevgiyle tapardı.Bir tek mirzası çok sertti.Sultan hanım onun sertliğini ve soğukluğunu aşık olacağı kadının gidereceğini düşünürdü.Dıştan ne kadar sert görünürse görünsün mirza ağa tüm Mardin'in dilindeydi.Mirza ağanın yiğitliği yakışıklılığı adaleti ve cesurluğu herkes tarafından konuşulur ve sevilirdi.Özellikle genç kızlar onunla evlenmek için sıraya girmişti.Ama gelin görün ki bu yaşına kadar kimseyi istememişti.Sultan hanım içten içe buna üzülsede sesini çıkarmazdı.
Mirza ağa gördüğü rüyanın etkisinden hala çıkamamıştı.Rüyasındaki genç kızın yemyeşil gözlerini unutamıyordu.Onu uyandıran yağmura lanet etti.Hızla üstünü değiştirip çalışma odasına gitti.Sağ kolu miranı aradı.
"Buyurun ağam"dedi
Mirza ağa derin bir nefes alıp
"Miran geçen gün çarşıda gördüğümüz Raşit dayının hanımına erzak yardımı yap"dedi.
"Tamam ağam"
Diyen miran işe koyuldu.Mirza ağa deri koltuğuna oturup dirseklerine bacağına dayadı.Başına ellerinin arası alıp gözlerini kapattı.Rüyasında gördüğü yeşil gözleri bir türlü aklından çıkaramıyordu.O asla böyle biri olamazdı.Bir kadına gönlünü kaptıramazdı.Ona tersti bu aşk meşk olayları.Soğuk bir duşun iyi geleceğini düşünerek adımlarını banyoya çevirdi.
İstanbul
Ameliyatımı bitirdikten sonra hasta yakınlarına ameliyatın iyi gittiğine dair açıklamalar yaptım.Odama doğru yöneldim.Annemle barışalı nerdeyse 1 hafta oluyordu.Onu üzmekten nefret ediyordum.Allahtan anneciğimin yufka gibi yüreği vardı.Eve gitmek için yola koyulmadan önce annemi aradım.
"Efendim kuzum"dedi.
"Anneciğim bu gece nöbetim var haberin olsun"dedim.
"Tamam kuzum bende yatıcam şimdi"dedi.
"Tamam annem seni seviyorum"dedim
"bende seni seviyorum kuzum"dedi
Elimdeki telefonu kapatıp hastalarımı gezmeye başladım.Saatler ilerledikçe kalbimde aralıklarla sıkışma oluyordu.Noluyordu bana böyle.Hızlıca odama yönelip saate baktım.O sırada odamın kapısı Hızla açıldı.Gelen nazlı hemşireydi.
"Hocam bir apartmanda yangın çıkmış.Acil karıştı."dedi.
"Ne bekliyoruz nazlı koş çabuk hadi"dedim.
Stetoskop'umu takıp acile inmeye başladım.Nazlı hemşirenin dediği gibi acil çok karışıktı.Hastalara müdahale etmek için eldivenlerimi giydim.Arkamı döndüğümde Aysel teyzeyi gördüm.Ama bu olamazdı.Yangın bizim apartmanımızda mı çıkmıştı.Aklıma annemin gelmesiyle içimde bir sıkıntı oluştu.Aysel teyzeye koştum.Korku dolu gözlerle dumandan zehirlenen kadının maskesini çıkardım.
"Aysel teyze neler oldu an-annem ner-nerde"dedim.
Aysel teyze annemin yakın arkadaşıydı.Öksürerek
"KıZım nolduğu anlamadık.Polisin dediğine göre bile isteye bizi yakmaya çalışmışlar.Kim bilmiyoruz.Meryem çıktı mı? Bilmiyorum"dedi ağlamaya başladı
Aysel teyzenin Hızlıca iğnesini yapıp resepsiyona yöneldim.
"Buyurun hocam"dedi karşımdaki adam
"Meryem Ulusoy adlı bir kayıt var mı?
Acil bak çabuk"dedim.
Karşımdaki adam gözlerini bilgisayara dikti.Anlamlandıramadığım bakışlarla bana baktığımı görünce
"CEVAP VERESENE!"
diyerek gürledim.
"Hocam oturun ben başhekimi çağırdım şimdi gelicek"dedi.
Gözlerim dolmaya başladı.
"NE DİYORSUN SEN NE BAŞHEKİMİ CEVAP VER NOLDU ANNEME!"
Diye bağırırken Tarık hoca geldi.Kolarımı sımsıkı tuttu ve bana hayatımın en büyük acısını yaşatıcak sözlerini söyledi.
"Üzgünüm Ahu ama annen yanarak can vermiş.Başın sağolsun.Güçlü dur"
Gözlerindeki yaşlar sırayla düşerken boğazımda bir yerlere bir yumru oturdu.
"ANNEEE YALAN SÖYLÜYORSUNUZ BENİM ANNEM BENİ BIRAKMAZ BIRAKIN BENİ ANNEME GİDİCEM ANNEMİ İSTİYORUM BIRAKKKKKK!"
En son hatırladığım şey gözlerimin yavaş yavaş kapanması ve ıslanan yanaklarımdı. Beni neyin beklediğini henüz bilmiyordum Ama artık hiçbirşey eskisi gibi olmayacaktı.