1 Ay Sonra
Genç kız alarmın sesiyle gözlerini araladı.Beyaz ve mor renklerle döşenmiş odasında gözlerini gezdirdi.Mardine geleli 1 ay oluyordu.Babasının kalp krizi geçirmesinden sonra eve gelmişlerdi.Genç kız hala babasına kızgındı.Fakat genç adamın 1 aydır,annesinin yasını tutması genç kızın merhamet etmesini sağlamıştı.Belliydi annesini hala çok seviyordu.Çocukları için kendini toplayan Boran ağa kızının ona mesafeli olmasına sinirliydi.Zaten güzelleri güzeli karısını kaybetmişken birde kızı ona mesafeliydi.Normal bir baba ve kız olmalarını o kadar çok isterdi ki boran ağa bunun için elinden ne geliyorsa yapacaktı.
Genç kız dolabının karşısına geçti.Asker yeşili bir gömlek ve dantelli bir etek aldı.Saçlarına fön çekip toprak rengi topuklu ayakkabılarını ayağına geçirdi.Çıkmadan önce şifoniyerinde duran kahverengi el çantasını aldı.
Yavaş adımlarla kahverengi ahşap merdivenlerden inen ahu kahvaltı masasında gözlerini gezdirdi.
Kahvaltı masasının baş köşesinde babası diğer baş köşesinde ise dedesi oturuyordu.Babannesinin yanında gördüğü rojinle yüzü asılan ahu.Hastanede yaşadıklarını hatırladı.Genç kızın attığı yumruğu babasına ve abisine abartarak anlatmıştı.Neyseki hiç kimse ona inanmamıştı.Tabiki babaannesi dışında geldiğin beri Babaannesi kıyafetleri başta olmak üzre her şeyine karışıyordu.Babaannesini ne kadar takmak istemesede yaşından dolayı hürmet gösteriyordu.
Kahvaltı masasındakiler merdivenlerden gelen seslerle ahuya döndü.Rojda babaanne herkesin duyacağı şekilde
"Burası mardindir.Şehirli adetleri burada sökmez.Adımızı lekeleyecek bu kız boran kıyafeti olmadan dışarı çıkıyor"dedi.
Bora'n ağa sinirle annesine döndü.
"Benim KıZım istediği gibi giyinir ana karışmayasın"
diyerek annesini susturdu.Ahu babasının kendisini korumasıyla içten içe sevindi ve abisinin arkasından sarılıp yanağına bir öpücük kondurdu.
"Günaydın yakışıklı ağam"
diyen ahuyla bedirhan Kardeşinin içtenliğine mutlu oldu.Boran ağa bu manzarayla duygulandı.Hiç değilse kızı abisine mesafeli değildi.Bedirhanın yerinde olmak için herşeyini verirdi Boran ağa.
"Günaydın miniğim"
diyen bedirhanla kahvaltı etmeye başlamışlardı.Saatin 9 olduğuna göre Ahu aceleyle masadan kalktı.
"Afiyet olsun ben hastaneye gidicem"dedi.
Aklına gelen düşünceyle babasına döndü.Çantasından çıkarttığı ilacı Bora'n ağanın önüne bıraktı.
"İlacını değiştirdim.Gün geçtikçe iyileşiyorsun baba.Bugün biraz yürüyüş yaparsan temiz hava iyi gelir"
diyen kızıyla mutlu olan Boran ağa
"Sağol kızım"dedi.
Babasına cevap vermeden çıkan genç kız arabasına binip hastane yoluna koyuldu.Hastaneye gelen ahu yavaş adımlarla indi.
Hancıoğlu Konağı
Hancıoğlu konağında bugün telaş ve heyecan yüksekti.Evin büyük oğlu devran bugün istanbuldan dönüyordu.Sultan hanım sabahtan beri ev işleri ve yemeklerle ilgileniyordu.Oğlunun bugün dönecek olması içindeki özlemi duygusunu kabartıyordu.Çok özlemişti paşasını.Evin neşesiydi devran.Yaptığı esprileriyle gülen yüzüyle bilinirdi.Sultan hanım 5 yıl önce göndermişti oğlunu gurbete.Kardeşi dilanın düğününe bile gelememişti. Bugün büyük özlem bitiyordu.
Hastane
Ahu çıktığı ameliyattan sonra masasına oturdu.Resmen sıkıntıdan patlıyordu.İşi bitmişti ama hastaneden çıkmak istemiyordu.Krem rengi odada minik hastalarının yaptığı resimleri çerçeveletip asmıştı. Kırmızı renk kuş şekilli aksesuarları masasına değişik bir hava veriyordu.Modern bir görünüme sahipti odası.Geldiğinden beri harabe olan bu odayı düzeltmişti.Çalan telefonuyla birlikte irkilen genç kız arayana baktı.
"Alo buyurun"
"Merhaba Ahu hanım ben komiser Melih"
"Buyurun komiserim hayrola"
diyen geç kız merakla telefonu dinledi.
"Bunu nasıl söyleme gerekiyor gerçekten bilmiyorum ama Ahu hanım annenizin yakan kişilerin izini bulduk"
diyen komiserle ahu ellerini sıktı.
"Söyleyin komiserim kim yapmış?"dedi.
Komiser
"Ahu hanım saldırganların telefon numaralarını ele geçirdik ve en son sinyal mardin merkezden gelmiş"
diyen komiserle ahunun başımdan aşağı kaynar sular döküldü.Annesi öldüren katillerle aynı şehirdeydi.Sesini sakin tutmaya çalışarak
"Ta-Tamam komiserim sağolun bir gelişme olursa haberdar edin lütfen"
diyerek telefonu kapattı.Ağrıyan başıyla ayağa kalktı.Koridorda yürürken iki kadının konuşmasını duymasıyla donup kaldı.45-50 yaşlardaki kadın
"Ahh kızım ahh artık biz kadınları insan yerine koymaz bu ağalar.Yarın yapılacak aşiret toplantısın küçücük kızla küçücük oğlan berdele kurban gidecek."dedi.
Karşısındaki genç kadın yazmasını düzeltip
"Yapacak birşey yok daye(anne) biz ne yapabiliriz ki.Hiçbir kadının gücü yetmez o aşiret ağalarına karşı gelmeye.Mirza ağa bile birşey yapmıyor daha kimden medet umacaz.Keşke ağaların arasında halimizden anlayan bir hanım ağamız olaydı.Yazık olacak o çocuklara."dedi.
Ahu biten konuşmayla birlikte tebessüm etmeye başladı.Herşeyi çözüme ulaştıracak olan şeyi biliyordu.1 aydır görmediği mirza ağadan alacağı intikamıda.Babası yerine aşireti kendisi yönetecekti.Koşa koşa arabasına atladı ve konağa sürdü.
Hancıoğlu Konağı
Mirza ağa konaktan çıktığı gibi havaalanına geldi.Kardeşi devranı beklemek üzre arabasının önüne çıktı.Karşıdan gelen kahverengi saçlı uzun boylu ve kahverengi gözlü adamı gören mirza Kardeşinin yakışıklılığıyla tebessüm etti.
Havaalanından çıkan devran kapının önünde arabasına yaslanmış olan abisiyle gülümsedi.Çantasını yere bırakan devran abisiyle sarıldı.
"Hoşgeldin aslanım"
diyen mirza ağayla
"Yani pek hoşbuldum mu bilemem ağam kızları bıraktım geldim benim gibi yakışlıyı özleyecekler"
diyen devranla kahkaha atmaya başladılar.Tek kaşını kaldıran mirza
"Oğlum hala akıllanmadın lan sen ne buluyorsun bilmiyorum ki bu kızlarda"dedi
Devran yakalarını silkerek
"Valla bilemem abicim onlar yakışıklılığıma dayanamıyorlar.Bana diyeceğine kendine bak ağam bugüne kadar elin kadın eline değmedi."dedi.
Mirza ağa devranın söyledikleri ile tebessüm etti.
"Bin bakayım arabaya anam senin için bir sürü yemekler yaptırdı."
diyerek arabaya yöneldi.
Mirza ağaya göre kadının namusu olduğu gibi erkeğinde namusu vardı.Bu yüzden 27 yıllık hayatında asla bir kadına el sürmemişti.Kendi ne kadar evlenmek istemese de eğer evlenirse karısı ona nasıl temiz gelmişse oda ona öyle temiz gitmek istiyordu.
Ulusoy Konağı
Ahu konağa geldiği gibi babasının çalışma odasına çıktı.Boran ağa bu saatlerde genellikle çalışma odasında oluyorudu.Kapıya iki kere vuran ahu
"Gir"
sesiyle İçeriye girdi.Boran ağa karısının fotoğraflarına bakıyordu.Kafasını kaldırdığında kızını görmesi şaşırmasına neden olmuştu.
Ahu annesinin fotoğraflarına bakan adama sevgiyle baktı.Annesine hala çok aşıktı belliydi.Derin bir nefes alan genç kız kendisine bakan şaşkın bakışları yanıtsız bırakmamak için konuşmaya başladı.Babasının masasının önümdeki koltuğa oturdu.
"Biliyorum çok şaşkınsın.Ama ben artık gerçek bir baba kız olmak istiyorum baba"
diyen genç kızla Boran ağa tebessüm etti.Ayağa kalkıp kızının yanına oturdu ve ellerini ellerinin içine hapsetti.
"Bende zaten bunu istiyorum kızım.Aynı meryemime benziyorsun aramızdaki mesafeleri kaldır artık."dedi.
Ahu babasının sözlerini tebessüm ederek dinledi
"Peki baba ben senin dediğini yapıp aramızdaki mesafeleri kapatıcam.Amabende senden birşey istiyorum."
diyen kızıyla Boran ağa
"İste KıZım ne istersen kabulüm yeterki aramızdaki mesafeler kalksın"dedi.
Genç kız hiç düşünmeden konuya girdi.
"Aşiretimizi ben temsil etmek istiyorum baba.Yine senin sözün geçicek tabiki.Ama yapılan oylamalara ve toplantılara ben katılmak istiyorum"dedi.
Bora'n ağa kızının isteğiyle kaşlarını çattı.
"Sen benden ne istediğinin farkındamısın KıZım.Aşiretteki tek kadın sen olacaksın.Bu çok zor kaldıramazsın.Üstelik ben bu meseleye abine sormadan karar veremem sonuçta o koltuk onun hakkı."
diyen babasıyla hayal kırıklığına uğrayan genç kız yalancı bir gülümsemeyle
"Sen bilirsin baba ama bu aramızdaki mesafeleri daha da açtı."
diyerek odadan çıktı.
Boran ağa çıkan kızının arkasından sinirle masadaki dosyaları devirdi.Bu işe bir çözüm bulması gerekiyordu.O sırada odaya giren Bedirhan şaşkınca babasına bakıyordu.Boran ağa derin bir nefes alıp konuşmakta karar verdi.
"Oğlum Ahu aşirette benim yerime ailemizi temsil etmek istiyor.Ona söyledim o koltuk senin hakkın ama beni anlamıyor benden nefret ediyor"
diyerek koltuğa oturdu.Başını ellerinin arasına alan Boran ağa oğlunun sesiyle ona döndü.
"Ben kabul ediyorum baba kardeşimede güveniyorum.O koltuk benim olduğu kadar onunda hakkı.Hem ben aşiret toplantılarına katılamıyorum.Bunu sende biliyorsun.Hem şirket bu aralar çok yoğun ben boşuna işletme okumadım.Belki ahu dayanamaz kendi bırakır bence oluruna bırakalım"
diyerek odadan çıktı bedirhan.Boran ağa oğlunun dediklerini düşündü ve Bedirhanın haklı olduğuna kânaat getirdi.
Genç kız babasının hayır demesine ne kadar sinir olsada yapıcak birşey olmadığının farkındaydı.Açılan kapıyla irkildi.Gelen boran ağada
"Tamam kızım bundan sonra aşiret senindir"dedi.
Ahu babasından duyduğu sözlerle sevinçle sarıldı.Boran ağa kızının sarılışıyla göz yaşlarına hakim olamadı.Ahu geri çekildiğinde ağlayan adamın yanaklarını öptü.
"Ağlama artık babacım ben seni üzmek istemedim.Senin bir suçun yoktu biliyorum.Sadece biraz kızgındım sana ama artık geçti.Sen annemi çok seviyorsun.Bizide öyle"dedi.
Genç adam yanaklarını silerek
"Ben mi ağlıyormuşum meleğim nerde çıkarıyorsun bunları.Hadi hazırlan madem aşiretimizin ağasısın silah tutmayı öğrenmen gerek"
diyerek kızının gözlerinden öptü.Genç kız tebessümle
"Babam öğreticekse öğrenirim ağam hadi gidelim"
diyerek bahçeye yöneldi.
Hancıoğlu Konağı
Devranın gelişi eve şenlik havası vermişti.Herkes gülüp eğlenirken sadece bir kişi çok düşünceliydi.Mirza ağa hala mardin güzeline yaptığı haksızlığı düşünüyordu. Haketmemişti.Mirza ağa yaptıklarından asla pişman olmamıştı bu zamana kadar fakat hastanede yaptıklarından çok pişmandı.Neyse dedi kendi kendine sonuçta çok fazla görmercekti mardin güzelini.Odaya telaşlala giren miranla tüm gözler genç adama dönmüştü.
"Ağam Ulusoy konağından silah sesleri geliyormuş.Bütün aşiret ağaları toplanmış herkes kapıda ağam sizi bekliyorlar harekete geçmek için ne yapalım"dedi.
Sultan hanım ve çalışanlar korku dolu gözlerle mirzaya bakarken Mirza babasına dönüp gözüyle izin aldı.Devranla birlikte arabalara yöneldiler.Sıralar halinde arka arkaya giden siyah arabalar herkesin dikkatini çekiyordu.Mirza ağa ise mardin güzeline ne olduğunu düşünüyordu.Ya ona birşey olduğuysa diye düşündü içinden.Kalbindeki acıyla düşünmeyi kesti.Konağın girişinden inen ağalar kapıdaki çalışanlarla şok oldular.İçerden gelen silah sesleri neydi o zaman.Açılan kapıdan içeri giren aşiret ağaları mini etekle hedefteki şişeleri vurmaya çalışan kıza şaşkınca baka kaldılar
Mirza ağa elinde silah tutup işini odaklanmış olan ahuya bakınca tebessüm etti.Minicik elleriyle silahı kavrayışı yay gibi kaşlarını çatılı çok güzeldi.Kadın dediğin kendini koruyup kollayacaktı yeri geldiğinde nazını yapıp çekilecekti yeri geldiğinde ise bir dişi aslan kesilecekti diye düşündü mirza ağa.Fakat gördüğü mini etekle kaşları çatıldı.Çok güzeldi vicdansızın kızı kimse görsün istemiyordu o bacakları Mirza ağa.Tabi kendisi dışında kendine ne olduğunu anlamayan Mirza ağa bu kıza tutulduğunun farkındaydı.Fakat bu güzeller güzelinin iyiliği için uzak duracaktı ondan tabi kalbi izin verdiği sürece.Gözlerini ahunun bacaklarından çeken Mirza ağa ahuyla göz göze geldi.Genç kızın gözleri biranda yanındaki adama kaydı.Şokla gözleri büyüyen gen kız tebessüm edip koştu ve karşısındaki adamın boynuna atladı.
"Devran"
"Prenses"
Kaşları çatılan Mirza ağa sinirle yumruklarını sıkarken çıkışta devrana bir yumruk geçirmesi gerektiğini aklına kazıdı.