KAÇIRILMA
Bardaktan boşalırcasına yağan yağmurun altında şapkamı kafama örterek koşmaya başladım. Deniz, dersten sonra onu beklememi istemişti ama tamı tamına kırk dakika geçtikten sonra gelemeyeceğini haber vermişti. Ben ise yağmura yakalanmıştım. Okul merkeze çok uzakta olduğu için yağmurun dinmesini bekleyebileceğim bir yer yoktu. Koşmaktan başka çarem yoktu.
Zaten yorgun ve açken bu şanssızlığıma karşı bir küfür savurdum. Deniz'i beklemeseydim şu an sıcacık evimde dinleniyor olabilirdim. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım ve daha hızlı koşmaya başladım. Her kim yağmurda koşanlar, yürüyenlerden daha çok ıslanır dediyse bunun yalan olduğunu beyan etmek isterim. Yürüdüğümde daha çok ıslanıyordum çünkü.
Arkamdan gelen arabanın sesini duyunca sevinçten gözlerim parladı. Acaba beni alırlar mıydı? Adımlarımı yavaşlatıp onlara döndüğümde, araba hızla yanımdan geçerek yerdeki su birikintisini bana fışkırttı. Sırılsıklam olmuş halde öfkeyle onlara bakarken durdular ve arabadan iki tane takım elbiseli adamın indiğini gördüm. Onlar hızlı adımlarla bana doğru yürürlerken bu sefer ters yöne doğru koşmaya başladım. Neler oluyordu böyle?
Korkuyla tüm gücümü vererek koşmaya çalışıyordum ama onlar daha hızlı oldukları için hemen arkamda bitivermişlerdi. Onları atlatmam çok zordu ama imkansız değildi. Yapabilirdim, kendime inanıyordum.
Okula doğru koşmaya başladığımda orada Deniz'in olduğunu görmüştüm. Telefonla konuşuyordu. Tüm gücümle bağırdım. "İmdat!"
Deniz'in gözleri beni bulduğunda ona tekrar bağırmak istedim ama arkamdaki adamlardan biri beni yakalayıp ağzımı kapattı. Korkuyla debelenirken Deniz'in de yardıma gelmesini bekliyordum ama orada öylece durmuş beni izliyordu. Adam beni geriye doğru çektiğinde tüm gücüm tükendiği için pes etmiştim. Sadece çaresizce Deniz'e bakıyordum. Farklı bir el burnuma mideli kapattığında her şeyin bulanıklaştığını fark ettim. Bilincim kapanmadan önce gördüğüm son şey ise Deniz'in bizi gülerek izlemesi olmuştu.