Misafir +18

1343 Words
9. BÖLÜM "MİSAFİR +18" Ellerim istemsizce ağzıma kapandı. Sonra fesat şeyler düşündüğüm için kendime kızdım. Belki de, köpeği de odadaydı. Ya da misafirine başka bir şeyi emrediyordu, nerden bilebilirdim! Bilmiyordum! Hem bana neydi! Daha fazla dinlemek istemeyerek kapıdan ayrıldım. Üzerimde ki şu iğrenç geceliği çıkartıp hemen ebeveyn banyosuna girdim. Sıcak bir duşa ihtiyacım vardı. Henüz yaşlı adamı, ormanı, yaşlı adama yapılanları zihnimden atamamış, etkisinden çıkamamıştım. Duşta bir kadının ihtiyacı olabilecek her şey vardı. Saç bakım ürünleri, vücut peelingleri... Bunların hepsini benim için mi koydurmuştu böyle! Bu adam kötü kalpli canavarın tekiydi, vicdanını böyle mi rahatlatıyordu yoksa? Duştan çıkıp yumuşacık havlulara sarındım. Havlu tam bedenime göreydi ve kalçalarımın altında bitecek şekilde sarındım. Yine onun dolabından ne bulsam giyinecektim. Bana neden ısrarla o beyaz geceliği giydirdiği hakkında bir fikrim yoktu. Sanki sürekli vücudumu görmek istiyormuş gibiydi. Saçlarımı tarayıp ıslak bıraktım ve odaya geçtim. Tam kıyafetlerin oraya doğru ilerleyecekken odaya bir askılık getirildiğini fark ettim. Askıların yarısında seksi gecelikler vardı, diğer yarısında ise seksi elbiseler. İnanılmaz yüksek topuklu ayakkabılar askılığın altına sıralanmıştı. Ve bir de... Gözlerime inanamayarak kenarda, sağda duran sepetin yanına ilerledim. Jartiyerli iç çamaşırları duruyordu... Bu ne cüretti böyle? Hesabını soracaktım. Hızla elime jartiyerli g-string'i alıp kapıyı açtım. Odanın kapısı yarı aralıktı ve... İçeriden sesler geliyordu... Ama odama dönüp kaçmak yerine merakıma yenilerek, kapıyı araladım. Şok içinde odaya baktım. Odanın ortasında kocaman bir yatak vardı ve Aren çırılçıplak bir şekilde yastıkların üzerine uzanıyordu. Kucağında ise sarışın bir kadın vardı. Kadın çıplak kalçasıyla Aren'i içine alırken saçlarını havalandırdı ve ellerini boynundan göğüslerine doğru getirdi. "Ah... Aren... Öyle büyük ki seni içime almakta zorlanıyorum..." Aren ona temas etmemeye dikkat eder gibiydi. Derken, bakışları beni buldu. Kadın ritmik bir şekilde Aren'in üzerinde zıplarken yerimden kıpırdayamıyordum. Hayatımda ilk kez böyle bir şey görüyordum. İzlemek, orada olmak, bu rezilliğe tanık olmak iğrençti ama donup kalmıştım. Üzerimde ki havlu daha fazla bedenime tutunamadı ve yere düştü. Aren'in dudakları alaycı bir gülümseme ile bükülürken vahşice tüm vücuduma bakıyordu şimdi. Çırılçıplak öylece dikilirken sonunda algılarım açıldı ve gerçekliğe dönmeyi başardım. "Siktir!" diyerek havluyu elime aldım ve odama kaçtım. "Geliyorum!" diye bir çığlık attı benden bi'haber olan sarışın kadın. Sadece sırtını görebilmiştim ve neye benzediği hakkında bir fikrim yoktu. "Ah Aren, geliyorum..." Kapıyı gürültülü bir şekilde kapattım. Burada ne bok dönüyordu böyle? Ne akla hizmet, üzerimde ki minicik havluyla ve elimde ki jartiyerle Aren'in odasına gidip ona hesap sormayı aklımdan geçirmiştim ki? Sinirle Aren'in dolabına yöneldim ama bomboştu. Siktir siktir siktir! Bu kahrolasıca askıda ki kıyafetlere kalmıştım. Hızla gidip kendime göre en kapalı şeyi seçmeye çalıştım. Aren gelecek diye ödüm kopuyordu ama belli ki beni hiç umursamadan seks yapmaya devam ediyordu. İğrençti! Aklımda kadının yüzünün nasıl olabileceği dönüyordu? Neyi merak ediyordum ben şimdi? Aren'in tipini mi? Neler düşünüyordum ben böyle, kafayı sıyırıyordum! Sonunda siyah bir geceliği üzerime geçirdim. Nispeten diğerlerine göre daha kapalıydı. Kalçalarımı tamamen örtüyordu. Göğüs dekoltesini önündeki dantelleri çekiştirerek kapatmaya çalıştım ve yatağa girdim. Ama o gece Aren hiç gelmedi... * Odaya ışıklar süzülürken uyandım. Kadının sesleri kesilmişti. Acaba şu an da Aren'le birlikte mi uyuyorlardı? "Kendine gel Gece," diye söylendim. Sana ne Aren'den ve sevgilisinden? Bir an önce Aren'den kurtulmalıydım. Karnım öyle acıkmıştı ki, başım dönüyordu. En son ne zaman yemek yediğimi hatırlamıyordum bile. Hızla ayağa kalkıp yüzümü yıkadım ve saçlarımı şöyle bir düzelttim. Aşağı mutfağa inecek ve yiyecek alıp geri odama çıkacaktım. Görünüşe göre burada rehinelere kapıya yemek bırakma gibi bir hizmetleri yoktu. Filmlerde hep öyle olmaz mıydı? Kaçmama rağmen, odamın kapısını bile kilitlemiyorlardı hatta. Belli ki sıkı önlemler alınmıştı kaçma girişimimden sonra. Üzerime geceliğin sabahlığını bağlayarak kapıdan çıktım. Mutfağın yerini, daha önce oradan kaçtığım için biliyordum. Sabahlıkta miniydi ama en azından uzun kollarıyla üstümü tamamen kapatıyordu. Evde hiç ses duymuyordum. Ve Aren'in tam karşımdaki odasının kapısı kapalıydı. Merdivenlere doğru yöneldim ve mutfağa girdim. Ama girmemle birlikte durmam bir oldu çünkü dün gece kadın (bu sefer üzeri giyinik bir şekilde) bana arkası dönüktü ve bir şeyler hazırlıyordu. Merhaba falan diyecek değildim. Ben bu eve gönüllü gelmemiştim. Kimseye de misafirperver davranamazdım. Hızla buzdolabına doğru yürüdüğümde blenderı çalıştırdı. Mutfak gürültüyle dolarken, beni fark etmiş gibi gözükmüyordu. Kendine kırmızı renkli, smoothie bir karışım hazırlamakla meşguldü. Demek ki bu seksi fiziğini yemek yememeye borçlu olanlardı. Benim aksime. Ben çok yemek yerdim ama vücudum hızla yakardı. Metabolizması hızlı olan, yiyip kilo almayan, çoğu kişiye göre o gıcık kızlardandım. Dolaptan kendime malzemeler aldım ve sandviç ekmeği bakındım. Blender durdu ve bir çığlık koptu. "Ödümü kopardın. Sen kimsin?" Yavaşça sarışın kadına doğru döndüm. Dün onu Aren'le gördüğüm görüntüleri hafızamdan atamıyordum... Ama yüzünü çok merak etmiştim. Bakışlarımı suratına doğru çevirdim. Tek kelimeyle... Barbie bebek gibiydi... Bir su perisini andırıyordu. İnce telli, zarif, kraliyet sarısı saçları tatlı buklelerle omzuna doğru salınmıştı. Üzerinde pembe bir crop ile, pembe bir şort vardı. Gözleri tatlı bir maviydi, göz kamaştırıcıydı ve her şeyiyle benim zıttım gibiydi. Bense esmer teninde bal renginde duran iri ela gözleri olan, esmer, "tatlı" kelimesinden çok "vahşi" duran bir kadındım. İçimde bir ses "Aren'in tipi değilsin..." diye fısıldarken kaşlarım çatıldı. Bu sese yabancıydım. Bu içimdeki ses Aren'le bir araya geldiğimden beri kulağıma tatsız şeyler fısıldayıp duruyordu. Ve onu sevmiyordum. Dürüst olmaya karar verdim. Bu kız fazla tatlı duruyordu. Evde böyle rahatça kahvaltı hazırlayabildiğine göre de Aren 'in sevgilisiydi. Ve herkes bilirdi ki; kimse sevgilisinin evinde benim gibi minicik gecelikle dolaşan birini istemezdi... Kısacası, bu kız bana yardım edebilirdi. Benim kaçmamı sağlayabilirdi. "Dinle!" dedim açlığımı ve malzemeleri bir kenara bırakarak. "Aren beni kaçırdı ve babamın bıraktığı bir şeyi bulmam için zorluyor. Ben masumum. Bana buradan kaçmam için yardım edebilir misin?" Bebek mavisi bakışları bir an da buz kesti. "Aren seni kaçırdı mı?" diye sordu. "Yani sen bu evde mi kalıyorsun? Ne zamandan beri?" "Ya ne önemi var?" dedim gözlerimi devirerek. "Sen Aren'in sevgilisisin değil mi? Bana yardım edebilirsin!" "Tatlım," dedi gülerek ve önündeki blendera döndü. "Aren'i kızdırmak isteyeceğimi de nereden çıkardın? O bir boğa kadar güçlü ve azgın bir adam. Sadece benimle birlikte olarak tatmin olmasını beklemiyordum elbette..." Ağzı böyle söylüyordu ama sözcükler dilinden sinir olmuş bir ifadeyle çıkmıştı. Anlamıştım. "Ben Aren'le yatmıyorum!" diye bağırdım. Bana yardım etmesi için kontrolü kaybetmemem gerekiyordu. "Ben burada tutsağım, anladın mı?" Blenderda ki karışımı cam bir bardağa döktü ve içine cam bir pipet attı. Pipetten bir yudum çekerek bana döndü. "Onu kıskanmıyor musun sen?" diye sordum. "Bekle," diyerek mutfak kapısından koridora doğru bir göz attı. "Areni bu sabah hiç gördün mü? Ya da Serhan'ı?" "Serhan kim?" "Şu yanında dolaşan sarışın adam, dövmeli olan, sağ kolu." "Hayır kimseyi görmedim." dedim sabırsızca. "Bak tatlım," dedi bardağını koyup kollarını kolunda birleştirerek. "Eğer Aren'e karşı bir şey hissetmiyorsan ve yatağına girmek istemiyorsan düşmanım değilsin. Sana yardım ederim. Ancak..." "Ancak ne?" "Ancak yakalanırsan beni bu işe karıştırmayacaksın." "Tamam." dedim direkt. "Dışarıda adam kaynıyor, seni buradan çıkarmak kolay değil." "Hep burda mı kalıyorsun?" diye sordum. Onu ilk kez dün gece görmüştüm ve evet Serhan'ı da hatırlamıştım. Dün gece kapıya gelip bu kadının geldiğini haber veren adamdı. Hatta ondan yardım bile dilenmiştim. "Hayır ama şimdi fark ettim de, senin neden böyle giyindiğini anlamadım." "Çünkü bana sadece bunlar verildi," dedim gözlerimi devirerek. Ve sonra aklıma arkadaşlarım geldi... Buğra, Hakan, Duru ve Meltem... Buğra'nın numarası ezberimdeydi. "Telefonunu kullanabilir miyim?" diye sordum hemen. "Eğer arkadaşlarıma burada olduğumu ve kaçırıldığımı haber verirsem ve konumu atarsam gelip beni polislerle buradan alabilirler." Birkaç saniye düşünse de, kendi başını da derde sokmadan benden bu şekilde kurtulmak ona da mantıklı gelmiş olmalıydı. "Tamam," dedi pembe kaplı telefonunu çıkarırken. "Numarayı yaz." Hızla Buğra'nın numarasını mesajlara girdim ama o sırada dış kapının açılma sesi ikimizi de irkiltti. Sarışın kadın hızla telefonunu elimden aldı ve cebine atıp eline bardağını tutuşturdu. Önce dünkü köpek içeri girdi. Adı Demon'du, unutmamıştım. Korkutucu, siyah bir k9 cinsi köpekti bu. Öldürmek ve korumak için yetiştirilmişti. Evin içinde böyle serbestçe gezmesi tüylerimi ürpetti. Hızla yanıma gelip beni kokladı ve sonra sarışına dönüp hırlamaya başladı. Ve ardından Aren kapıda göründü... Sarışın kadına ölümcül bakışlar fırlatırken, kaşları çatıldı. "Senin hala burada ne işin var İpek?" Adının İpek olduğunu öğrendiğim kadın korkudan titremeye başladı ve sesli bir şekilde yutkundu. Sonunda İpek, hiç beklemediğim bir şekilde bana döndü. "Hepsi onun suçu!" Demon sanki İpek'i anlamış gibi dönüp bana hırlamaya başladı. Siktir! İpek'e güvenim buraya kadardı demek ki. Şimdi yutkunma sırası bendeydi.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD