"Yosun nerede kaldın kızım bir ekmek alıp gelecektin sözde yarım saattir seni bekliyoruz bak babanda uyandı adam ağaç oldu masada" diyen annemin sesiyle kapıdan içeriye giriyordum. Benden bir cevap beklediği aşikardı meraklı gözlerle bana bakıyordu bense ona ne diyeceğimi düşünerek ayağımdaki terlikleri çıkarıyordum. kim bakkala giderken ayakkabı giyerdi kimse yani en azından ben giymiyorum . Hemen kendime annemin bir cevap beklediğini hatırlatarak cevapladım sorusunu "Geldim anne yolda Meltem'le karşılaştık o yüzden geç kaldım. O bu gün buluşacaktık ya onun planlamasını yaptık ve vaktin nasıl geçtini anlamadım ve koşarak geldim . Ona komşumuzun oğlunu yarım saattir dikizliyorum diyemezdim . Birgün yalan söylemekAnnem beni iyice süzdükten sonra bir kaşını kaldırarak kendi kendine mırıldandı " Koşmamış uçmuşsun Yosun suratın patlıcan moruna dönmüş" diyerek gülümsedi ve elmdeki ekmek poşetini alarak mutfağa geçti. Bense biraz olsun utancımı gizlemek adına yüzümü yıkamak için banyoya geçmiştim . Yüzümü yıkayıp aynada kendime baktığımda biraz olsun rengim kendine gelmişti ama halen gördüğüm manzara aklıma geldikçe hem utanıyor hemde üzülüyordum. Ahhhh beni bu dünyada en çok üzende mutlu edende o Talha, Nevin teyzenin oğlu benimse ilk ve tek aşkım. Onu yine kapısında Bir kız ile vedalaşırken görmüştüm ama ne vedalaşma kapıda bir malum olayı yapmadıkları kalmıştı ve bende dakikalarca onların o hallerini izlemiştim . Kızın hiç gitmeye niyeti yoktu ama Talha daha fazla uğraşmak istemiyordu biliyordum. Onu hiç bir zaman bir kızla birden fazla yan yana görmemiştim . Ama kızda bırakılacak gibi değildi tam bir esmer bombasıydı . Eminim boyu 175 ve modellerinin aratmayacak bir fizik ama kalçasıyla göğüsler inin maşallahı vardı benim bile dibim düşmüştü. Kızla dakikalarca kapının önünde yiyiştikten sonra içeri girmişti. Bende evdekilerin benden ekmek beklediğini hatırlayıp koşarak markete gitmiştim. Bu arada size kendimden "bahsetmiş mıydım ben Yosun Lidya Hekim . 15 yaşında lise 2. sınıf öğrencisiyim . İsmimden anlayacağınız üzere yosun yeşili gözlere fındık bir burna ve de dolgun dudaklara sahip kumral ufak tefek bir kızdım . Böyle anlatınca güzelim diye düşünenleriniz olmuştur ama gerçekler öyle düşündüğünüz gibi değil ergenliğin getirisi olan bine aşkın sivilceyle savaşan bir vücudum var. Sadece yüzümde olsa ona bile şükredecek durumdayım cünkü bu sivilcelerden sırtımda bile var .
"Yosun Lidya nerde kaldın biz babanla doyduk " annemin sesiyle aynaya bakmaktan vazgeçmiştim .
pekte umrunda olduğumu düşünmüyordum o adam için sonuçta ben onun gerçek kızı değildim ve oda bu durumu her halükarda bana hatırlatıyordu.
Babam ben daha 6 aylıkken vefat etmişti. Annemse bana tek basına bakmakta zorlanmaya başlayınca dedemlerden yardım istemiş . Ancak anneme yardım şurada dursun dedemler annemle konuşmamışlar.l bile . şimdide ne görüşüyoruz ne de konuşmuyoruz . dedemler asla babamı kabullenememişler onlara göre annem kendi denginde biriyle evlenmeliymiş. Babam Mardin'in bir köyünde dünyaya gelmiş ve üniversite yıllarına kadar bir adım bile dışarı çıkmamış Mardin'den . sonra üniversite okumak için Ankara'ya gelmiş burada annemle tanışmışlar. ve çok geçmedende evlenmişler aslında biraz da mecbur kalmışlar benden dolayı. çok tecrübediz iki genç yani ateşle barut yan yana durmazmış durmamışlarda... Herşey babamın ölümünden sonra başlamıs . Annem işsiz tek başına babamın ailesini tanımıyor bilmiyor yapayanlız sokaklarda bir başına . Annemde mecbur Veli abiyle evlenmiş. Onu asla babamın yerine koymadım koyamamda zaten annemde hiç bir zaman bunun için beni zorlamamıştı.
kahvaltımı yapmış ev işlerine yardımcı oluyordum anneme. Bir şekilde annemden izin alıp gerçekten meltemle buluşmalıydım . Ama önce biraz anneme yardım etmeliydim. Biraz bulaşıklara birazda evi silip süpürme ye yardım ettikten sonra hızlıca annemin yanına gidip izin istedim.