Alarmın sesi ile gözlerimi araladım. Bu gün benim ilk iş günümdü. Şuan da yaşadığım evi, sırf buraya yakın olan bir sürü şirket olduğu için tutmuştum. İtiraf etmem gerekirse bir yandan da böylesine güzel bir evin kirasını ucuz bulduğumdan da almıştım. Genelde 1+1 ev bile on binden fazla tutarken ben 2+1 evin kirasını beş bin lira ödüyordum. Bana göre beş bin çok azdı.
İki hafta önce birkaç şirkete CV'mi bırakmıştım ve daha dün bı yerden iş teklifim gelmişti. Evet, iki yıl sekreterlik okumuştum ve şuan da şirkette sekreter olarak işe giriyordum.
Yataktan çıkmam zor olsa da kalkıp sıcak bı duşa girdim. Yaklaşık on dakika sonra çıkıp giyinme dolabıma yürüdüm. Her kıyafet seçimim de kendi kendime konuşuyordum.
"Hadi bakalım Ada. Başladı senin mesain kızım, şimdi ne giyeceğini bul bulabilirsen". İlk iş günüm olduğu için giyimime özen göstermem gerektiğini düşündüm. Elbise bölümüne gidip siyah diz üstü bir elbise seçtim. Hava sıcak olduğu için kilotlu çorap giymeme gerek yoktu. Ayakkabı bölümüme gidip elbisemi patlatmaması adına beyaz spor bir ayakkabı tercih ettim.
Makyaj malzememi çıkarıp sade tonlarda makyaj yaptım. Saatın 9 olduğunu farkedince kendime küfür saydırıp evden çıktım. Geç kalmıştım. Evim işime yürüme mesafesi kadar yakın olduğu için taksiye gerek duymadım. On beş dakika sonra nihayet işime gelmiştim. Şirketin kapısından girdiğim de masa başında çalışan kadının yanına ilerledim.
"Merhaba, ben Bora bey ile görüşecektim" başını bilgisayarından kaldırıp bana baktı.
"Siz yeni sekreteri olmalısınız değil mi?" Diye sordu: "Evet" Kadın tebessüm edip ayaklandı.
"Ben size yardımcı olayım. Şuradan buyurun". gösterdiği yöne doğru ilerledim, kadın da yanımda benimle birlikte yürüyordu.
"Adınız neydi?".
"Ada" diye yanıt verdim. Asansöre binip 6.kata çıktık. Asansörden inip düz bir koridor da yürüdüğümüz de bı odanın önünde durduk. Üzerinde kocaman harflerle 'BORA SOYGUN' yazısını görünce patronumun odası olduğunu anladım.
Kadın iki adım atıp kapıyı tıkladı. İçeriden 'gel' sesini duyunca kapıyı açıp içeriye girdi, arkasında da ben girdim. "Rahatsız ettiğim için özür dilerim Bora Bey, yeni sekreteriniz Ada Hanım geldi" Kadın elini uzatıp beni gösterince Bora Bey'in gözleri benimle buluştu. Hafif tebessüm ettim.
"Tamam Esma, sen çıkabilirsin". Kadın başıyla onaylayıp çıktığı sırada Bora bey oturmam için önünde duran koltuğu gösterince oturdum.
"CV'ni inceledim Ada. Gayet iyi gözüküyor." Bunları söylerken bile önünde benimle alakalı olan dosyayı incelemeye devam ediyordu.
"Teşekkür ederim Bora Bey". Başını dosyadan kaldırıp bana baktı.
"Şimdi yapman gereken şeyler hakkında biraz konuşalım. Öncelikle benim sekreterim olduğunu için başka patronların verdiği işleri yapmanı istemiyorum." E ben bunu zaten biliyorum "Tamam" dediğimde konuşmaya devam etti.
"Sadece dosyalar yada iş ile alakalı haberleri vermekten çok evime de gelmem gerek" Kaşlarım hafif çatıldı. Nasıl yani, ben bu adamın niye evine durduk yere gideyim ki?
"Evinize gelme sebebim nedir?" diye sordum.
"Çünkü ben böyle istiyorum. Senden önceki sekreterim olan Sude'den neler istediysem şuan sende de onları istemem en doğal hakkım diye düşünüyorum. Konumuza gelecek olursak her sabah şirkete gelmeden önce evime gel. Ben sana konum atıcam, merak etme seni evime getiren ve şirkete geri götüren bı araç olacaktır. Eve geldiğinde şirket ile ilgili gerekli dosyaları masama bırak. Eğer gelirken kahvaltı veya başka şeyler yapmadıysan. rahatça yiyip iç". Alayla gülüp kaşlarımı daha çok çattım.
"Kusura bakmayın Bora Bey. Ama ben işe girerken böyle bir teklifle karşılacağımı düşünmedim. Kabul etmiyorum. "Bu da ne demek? Ben şimdi 'Kiralık Aşk' dizisindeki gibi her gün patronumun evine mi gideceğim. Umarım sonumuz dizideki gibi aşk ile bitmez..
"Eğer şikayetçiysen şuan istifanı yazıp gönderirim istersen Ada, keyfin bilir" Bunu demesiyle üzerime bı kal gelmişti.
Benim bu işe ihtiyacım vardı aksi takdirde ucuz bulduğum evimin kirasını ödeyecek kadar param olmayacaktı. Hem ne var sanki gerekli şeyleri masaya bırakıp çıkarım.
"Peki. Düşündüm de her gün evinize gelmem de bir sorun bulmadım. Ayrıca benim bu işe ihtiyacım var, maddi sıkıntıdayım. Bu yüzden şu anlık istifamı yazmanız benim için iyi olmayacaktır." Bu nasıl bı U dönüşüdür be Ada. Bora olacak adam sırıtarak başını aşağı yukarı salladı.
"Güzel. Anlaştığımıza sevindim. O halde çıkıp işine devam edebilirsin" Başımı onaylar anlamda sallayıp kalktım. Kapıya yöneldiğim sırada sesini duydum.
"Maddi sıkıntın varsa istediğin miktarda yardım edebilirim Ada." Arkamı dönüp yüzüne baktım. Gözlerinin kehribar olduğunu daha yeni farkettim. "Eğer elimde bir işim olmasaydı bu teklifinizi geri çevirmezdim Bora Bey. Diyince kaşı alayla havalandı. Sonra tekrar boş ve sürekli sinirli bakan bakışlarını geri yöneltti.
"İstifa olayında sana göz dağı vermek istedim. Ben çalışanlarımı işten kovmam. Bana yanlışı dokunmadığı sürece tabi." O an aklıma eski sekreteri geldi. Bora'nın oturduğu masaya yaklaşıp eski yerime tekrardan oturdum.
"Bir şey sorabilir miyim size?"
"Dinliyorum"
"Sude... Yani eski sekreteriniz. O niye çıktı işten peki?"
"Çıkmadı, çıkardım"
Alaycı bı gülümsemeyle göz devirdim.
"Daha demin çalışanlarımı işten kovmam diyen siz değil miydiniz?"
"Hatırlarsan arkasından bir söz daha söyledim"
"Doğru. Peki naptı o zaman size." Yüzündeki hafif sırıtış bı anda tamamen soldu. Bu kız ne yapmış olabilir ki bu adama?
"Sen hep böyle meraklı mısın?"
"Kısmen" Dudağının kenarı tekrardan kıvrıldı.
"Hadi işine. Ben Murat'a bazı evraklar bıraktım onları da getir bana gelirken." Bu adam benim buraya yeni geldiğimi unutuyor muydu acaba? Ben tanımıyorum ki buradaki kişileri nerden bilim Murat'ın kim olduğunu.
"Murat kim?" diye sordum.
"Benim odamın yanındaki odada ismi yazılı kapıyı göreceksin zaten." Başımla onaylayıp dışarı çıktım. Bora Bey'in de dediği gibi hemen yan tarafdaki odanın üzerinde MURAT KARAN yazısını görünce kapıyı tıkladım. İçeriden 'gel' sesini duyunca kapıyı açıp içeriye girdim.
Karşımda esmer, sanki uykusundan yeni uyanmış gibi olan dağınık saçları ve simsiyah gözleri olan bı adam ile karşılaştım.
"Merhaba, Murat bey Bora bey size bazı evraklar bırakmış, onları alabilir miyim?". Adamın gözleri sürekli olarak çıplak bacaklarıma kayması beni çok rahatsız etse de belli etmemeye çalıştım.
"Sen yeni olmalısın. Daha önce görmedim seni. Gerçi Bora bahsetmişti yeni sekretirinin bugün geleceğini unutmuşum" soğuk bı tebessüm ettim.
Gözleri biraz daha üzerimde oyalandıktan sonra yanındakı kasanın şifresini açıp içinden dosya ve bir zarf çıkardı.
"Al bakalım. Ama zarfın içini hiçbir şekilde açmanı istemiyorum. Bora ne yapması gerektiğini biliyor. Senin vermen yeterli". Bende çok meraklıydım sanki zarfı açmaya.
"Tamam Murat bey. İyi çalışmalar size "
"Sana da küçük kız." Küçük kız mı? Hayır Ada, bu adamı burada parçalayıp da işten atılamazsın kızım. Kafamı çevirip zoraki bir şekilde gülümsedim. Odadan çıktığım da yine kendi kendime konuşmaya başladım.
"Küçük kızmış. 24 yaşındayım kızım nerem küçük be gavat. Bu adamı da gözüm hiç tutmadı ama hadi bakalım"
Bora Bey'in odasının kapısını çaldım. Gel sesini duyunca içeriye girdim.
"Dosyanız. Ha bide Murat Bey bunu size vermemi istedi. Ne yapacağınızı bilirmişsiniz"
Elimdeki zarfı dosya ile beraber masanın üzerine bıraktığım da Bora dişlerinin arasından sessiz bir şekilde 'şerefsiz' demişti ama ben duymuştum. Ne var ki o zarfın içinde? Ben şimdi nasıl uyuyacağım ya. Meraktan uyuyamam ki.
"Tamam Ada çık. Kapıyı da kapat!" Bu niye bana sinirlendi ki şimdi. Of kadın patron yok muydu buralarda da bana bu öküzü verdiler ya.
Başını sallayıp çıktım ve kapıyı kapattım. Murat bey ve Bora Bey'in odalarının ortasındaki küçük oda benimdi ama üzerinde hâlâ Bora'nın eski sekreterinin ismi yazılıydı. En kısa zaman da şu ismi değiştirmelerini söylesem iyi olacak.
Bora'nın ağzından
Ada'nın bıraktığı zarfı elime aldım ve demir kasamın şifresini girip kapıyı açtım. İçi para dolu zarfı açıp paraları çıkardım ve kasanın içine doldurup kapısını tekrar kilitledim. Murat'dan istediğim evrakları incelemeye başladım.
Bu şirket babamdan bana kalmaydı ve babam ölünce başına benim geçmem gerekiyordu. Ama ben aynı zaman da bir Mafyanın lideri olduğum için hem şirketle hem de mafyalıkla uğraşmak istemediğimden şirketi satmak istiyordum ki satacaktım da.
Şuanlık kime satacağımı daha bilemesem de Almanya'da yaşayan büyük iş adamı olan Cevdet Kara benden bu şirketi istemişti. Evet, Almanya da yaşıyor ama kendisi bir Türk. Yurtdışına belirli sebeblerden dolayı gittiğini söylemişti ama bende dahil olmak üzere kimse neden gittiğini hala bilmez.
Ben evraklara gereken imzaları atarken kapım çaldı. 'gel' diye seslendiğim de içeriye Ada girdi. Bir dakika. Yanındaki annem mi?