İstanbul, iki gün sonra. Şehir, yazın sıcak ama karanlık gecelerinden birine uyanıyordu. Boğaz'da rüzgâr, suyun yüzeyine hafifçe dokunurken Burak, askeri üsse ait gizli birimlerin yer aldığı Arnavutköy tarafındaki bir yapının önünde durmuş, sabit bir noktaya bakıyordu. Gözleri düşünceli, yüzü keskin çizgilerle gerilmişti. Yanında sessizce bekleyen Onur, bir adım ileri çıktı. “Komutanım… Dün gece gelen şifreli iletideki adres burasıydı. Ama içeriden sinyal gelmiyor. Tıpkı madende olduğu gibi...” Burak başını salladı. “Oyun aynı, sadece sahne değişti.” Kapının güvenlik sistemi bozulmuştu. Duvarda hafifçe yanıp sönen bir kamera hâlâ çalışıyor gibi görünüyordu. Burak çantasından küçük bir cihaz çıkardı, hızlıca sinyal boğucu yerleştirdi ve ardından kapıyı açtı. İçeri girdiklerinde gözleri

