Annemin sözleriyle kendimi değil, Mustafa'yı düşündüm. Benden nefret ediyordu ve ben, onu benimle evlenmek zorunda bırakmış olabilirdim. Ağlamamak için daha da zor yutkunarak, yukarı odama gitmeye hamurun başından kalktım. Annem ardımdan; "Nereye Dildâr? Sana diyem kızım! Bi'cevap versene gızım! Huu!..." dese de keskin adımlarla odama çıktım. Sanki durulmak nedir bilmeyen bir sinir vardı içimde. Herkese karşı, en çok da kendime karşı. Annemin ettiği ekmeklerin kokusu gelene kadar acıktığımı fark etmeden cam kenarında oturdum. Gözüm bileğimdeki yarada, aklım senden iğreniyorum sözündeydi. Aynadan yüzüme baktım. Beyaz tenim yeşil gözümle, benim neremden iğrendiğini bulmaya çalıştım. Mustafa benim aynadan baktığım gibi bakmazdı ki bana. Mustafa'nın gözünden görmek lazımdı yüzümü.

