Diyar ağanın ağzından çıkan kelimeler Berivan konağında adeta bomba etkisi yaratmış, hiç kimseden çıt çıkmaz olmuştu. Bawer ağa doru mı duydum diye babasının gözlerine bakıyordu. Ama Diyar ağa keskin bakışlarıyla Bawere bakıyordu. Bir an yanında duran karısına baktı gözleri dolu dolu Diyar ağaya bakıyordu Dilan. Dudakları hafiften titremeye başlamıştı bile. Tekrar babasına döndü.
“ Ne saçmalıyorsun baba sen ben nasıl yengemle evlenirim, ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu senin? “
Diyar ağa keskin bir soluk verdi önce onunda gözleri Dilan’a kaymıştı. Dolu dolu gözlerle kendisine bakıyordu. Onu üzmek istemezdi ama Zülal’i de Dilan’dan ayırmamıştı bugüne kadar, bu olması gereken en doğru karardı, ona göre.
“ Doğru duydun oğlum. Zülal ile evlenmelisin yoksa amcası alıp götürecek konaktan. Amcasının ne biçim bir melun olduğunu sende pekala bilirsin. Bir kaç gün sonra yaşlı bir adama üç beş kuruş para karşılığı satar, Zülal de oralarda gördüğü zulümlerle biter gider. Bu konakta kalması için şart oğlum. “
Bawer bin an ne diyeceğini bilemedi. Bilirdi tabii ki Bedirhanı tam da babasının dediği gibi pislik adamın önde gideniydi. Parasına bakardı sadece. Paradan ve kendisinin rahatından başka bir şey düşünmezdi ki. Ama bunu yapamazdı.
“ Olmaz baba başka bir çare bulmak lazım. Nasıl yengemi nikahıma alırım. Yengemin de o iğrenç adamın yanına gitmesini bende hiç istemem ama başka bir çare yok mudur? “
Bu sefer Hojan hanımağa ayağa kalktı.
“ Yoktur oğlum. Sende bilirsin ki Zülal artık bu konağın kızı oldu. Ağabeyin ölmeseydi de gelecekteki hanımağası olacaktı. Sen de bilirsin oğlum ağabeyin ne kadar severdi Zülali. Şimdi onu kurda kuşa yem mi edelim. O sefil bir hayat sürerken biz günümüzü gün mü edelim he söyle bana oğlum. “
Bawer ağa anasının konuşmasıyla bir müddet sesini çıkarmadı. Ama karısının hafiften titremeye başlayan omuzlarını hissediyordu. Başını çevirip Zülale baktı Zülal de ona bakıyordu. Gözleriyle ‘ yardım et, Bawer ağam! ‘ diyordu sanki. Hafif gözlerini kısıp tekrar bakışlarını anasına çevirdi.
“ Olmaz ana ben ağabeyimin karısıyla evlenemem, kemikleri sızlar ağabeyimin hem Dilan’ıma yapamam bunu onu üzemem, başka çare arayalım. Biz birini bulup evlendirelim, olmaz mı anam? “
“ Olmaz oğlum asıl o zaman ağabeyinin kemikleri sızlar. Neden karıma sahip çıkılmadı diye. Yaşar gideriz yine bu şekilde sen karınla olursun o da kendi halinde kalır konakta. Nikah olmadan burada kalamaz oğlum sende iyi bilirsin bunu. Nasıl ağabeyinin emanetini atarız sokağa. İyi düşün oğlum. Artık ağa sen olacaksın. Hükmünü ona göre ver ki aşiret nasıl bir ağa olacağını şimdiden görsün! “
Hojan hanımağa bunları oğlunun gözlerinin içine bakarken söyledi, sözlerini bitirip gözlerini Dilan’a çevirdi. O da istemezdi böyle olmasını kıyamazdı hiç gelinlerine ama yapacak daha başka da bir şey yoktu. Bilirdi oralarda yaşayanların ‘kuma’ acısını bu durum hiç de hoşuna gitmezdi, ama elden başka bir şey de gelmezdi ki. Törelerine de uymak zorundalardı bir yandan.
Bawer anasına baktı yeniden, sonra dönüp Zülale, oradan da karısına. Tekrardan Zülale döndü bakışları, Zülal adeta gözleriyle yalvarıyordu ona sanki ‘ beni bırakmayın ‘ diye. Yeniden anasına baktı ardından.
“ Ana sen sanır mısın ki, ben buna tamam dersem bu konaktaki eski sakinlik huzur kalır. “
“ Niye kalmasın oğlum, Zülal ile Dilan güzelce anlaşıyorlar zaten. Abla kardeş gibiler. Yine öyle olur. “
“ Herkesin kendi kocası varken güzel anlaşırlardı ana. Şimdi ikisi de benim karım olursa nasıl anlaşacaklar? Eskisi gibi birbirleriyle samimi olur mu sanırsın artık gelinlerin? Kim ister eşini paylaşmak de hele bana. “
“ Sen yine karınla olursun oğlum, var git sana koynuna al demiyoruz ki. Almazsın zaten bilirim de. Sadece nikah, burada kalması için Zülal kızımın. Ağabeyin karısının sefil bir hayat çektiğini görsün mü istersin benim canım oğlum! “
Bawer anasının sözleri bitince bir müddet baktı anasına, ardından bir hışımla çıktı gitti konaktan. Ardında gözü yaşlı iki kadın bırakarak…