Tanışma

1587 Words
Duru Kerimle geçirdiğimiz o harika haftanın sonunda, işler nedeniyle geri dönmek zorunda kaldı. Daha arkasını dönüp giderken bile içimde kocaman bir boşluk oluşmuştu. Onu şimdiden delicesine özlüyordum. Kerim’i sevmek… nefes almak gibiydi benim için. Hayatımın eksik yanını o tamamlamıştı. O hayatıma girdikten sonra, ben de tamamlanmıştım. Onun varlığıyla artık tam bir bütün, huzurlu bir insandım. Kerim, duygularını kelimelerle ifade eden biri değildi ama bakışları… o bakışları her şeyi anlatıyordu. Sevgisini sözcüklerle değil, ilgisiyle, sessizliğiyle, o derin ve sahiplenen tavrıyla hissettiriyordu bana. O Türkiye’ye döndükten sonra ben de evime dönmüştüm. Fakat bu defa Ayfer Sultan bana çok kırılmıştı. Bir hafta boyunca onu yalnız bırakmıştım, üstelik Kerim’le tanıştırmamıştım bile. Kırılmakta sonuna kadar haklıydı. Ne dese, ne yapsa kabulümdü. Ama konu Kerim olunca, içimdeki o kör taraf, her şeyi ikinci plana atıyordu. O varken dünya yalnızca ondan ibaretti. Şimdi yatağımda uzanmış, onunla geçirdiğim o büyülü günleri düşünüyordum. Her gece onun teniyle ısınmış, her sabah onun nefesiyle uyanmıştım. Kollarında kaybolmak, sanki dünyadan uzak bir cennetin içinde dinlenmek gibiydi. Onun yanında geçen her an, tarifsiz bir tutkunun içinde eriyip gitmekti. Kerim arzu konusunda sınır tanımayan ve doyumsuz bir adamdı. Tutkusuyla beni yeniden ben yapan, her dokunuşunda içimde başka bir kadını uyandıran biriydi. Kulağıma fısıldadığı utanmaz sözlerle duvarlarımı yıkıyor, beni kendine her defasında biraz daha bağlıyordu. Onun yanındayken utanç duygumu çoktan kaybetmiştim. Daha cesur, daha tutkulu, sadece ona ait bir kadına dönüşmüştüm. Artık Kerim’i yalnızca kalbimle değil, bedenimle de özlüyordum. Onunla yaşadığım her an, her dokunuş, her bakış aklıma geldikçe içimde kıvılcımlar yakıyordu. Onu düşünmek bile bir arzuya dönüşüyordu bende… onu istemeyi bile seviyordum. Kerim… hem görünüşüyle hem karakteriyle kusursuz bir adamdı. Her kadının isteyebileceği türden bir adam. Ama beni en çok etkileyen, onun diğer kadınlara karşı takındığı o mesafeydi. Birlikte olduğumuz günden beri, çevresine tek bir mesaj veriyordu: Hayatımda sadece o var. Beni yüceltmekten, gururlandırmaktan asla çekinmiyordu. Onu o kadar çok seviyordum ki, söz konusu Kerim olunca geriye kalan her şey anlamsızlaşıyordu. Ama Kerim bu gidişinde diğerlerinden çok daha farklıydı. Uçağa binmeden önce dakikalarca bana sarıldı. Saçlarımı kokladı, dudaklarının tadını sanki dudaklarıma kazımak ister gibi uzun uzun öptü. Boynumda soluklandı; sanki bırakıp gitmek istemiyordu. Gözlerindeki o derin hüzün beni daha da yaraladı. Kerim’in bu vedası bana çok farklı hissettirmişti. Onun da beni özlediğini, benden ayrı kalmak istemediği için bu kadar duygusal olduğunu düşünüyordum. Tıpkı benim gibi o da zorlanıyordu belli ki. Ama ilk kez, duygularını böylesine açıkça belli ediyordu. Sonunda, avuçlarımı ellerinin arasına alıp yavaşça öptü. Kulağıma fısıldadı: “Kalbimi avuçlarına bırakıp gidiyorum, masum prensesim.” Arkasından uzun süre baktım. Gidişini seyretmek içimi parçalasa da, beni teselli eden tek şey, ‘on gün sonra tekrar geleceğim’ diyerek verdiği sözdü. Boynumdaki kolyeyi dudaklarıma götürüp usulca öptüm. Gözlerimi kapatıp onun kokusunu hayal ettim. Sonra, her zaman olduğu gibi, Kerim’i düşünerek uykuya daldım Kerim(ATEŞ) Duruyla geçirdiğim o bir hafta benim için paha biçilemezdi. Ama artık oyuna başlama zamanı gelmişti. Duru’yla işim en azından bir süreliğine bitmişti. Artık Esat’tan intikamımı alacak, ölmüş babamın ruhunu huzura kavuşturacak ve annemin yeniden hayata dönmesini sağlayacaktım. Kendime ayırdığım, her şeyi ikinci plana attığım o bir hafta artık bitmişti. “Tan, artık başlıyoruz.” dedim, iyice yaslandığım uçak koltuğundan doğrularak. Tan bana şaşkın bir ifadeyle baktı. “Abi, zaten başlamadık mı?” “Evet başladık, ama artık Duru’yla işimiz bitti.” dedim, en ciddi ses tonumla. Tan yutkundu. “Abi… böyle mi yani?” “Evet, Tan. Amacımız onun acı çekmesi değil miydi? Duru bana sırılsıklam âşık. Şu an hayatının merkezindeyim. Ve yarın sabah uyandığında, ben onun hayatında hiç var olmamışım gibi olacak. Esat’ın bu hayatta en değer verdiği kişi kızı Duru. Duru’nun günden güne acılar içinde kıvrandığını görecek. Ve hiçbir şey yapamayacağı için, onun canı Duru’dan bile çok yanacak. Kızının sevgisiyle dolu olan kalbi, her geçen gün acıya boğulacak. Bu dikkatini dağıtacak, ben de bu sırada Esat’ın her şeyini o farkında bile olmadan tek tek elinden alacağım.” Bu cümleleri kurarken, Duru’nun canının yanacak olması kalbimi sızlatsa da… Onun sevdiği kerimi, ve beni gerçekten seven o kızı yani Kerim’in gözünden gördüğü saf sevgiyi hissettiğim duygularla birlikte, sonsuza kadar içimin en derinlerine gömmeye karar verdim. Tan tekrar bir şey söylemek için ağzını açtı ama susturdum: “Tan, sakin. Duru’yla ilgili tek bir kelime bile etme. Bitti. Ben ne dersem o olacak. Bu mevzuyu bir daha açmayacaksın. Burada kullandığın hattı kır. Birkaç gün içinde ben de aynısını yapacağım. Buradaki adamları geri çek. Ev olayını hallet. Duru ve arkadaşlarının telefonlarını hackleyip, bizimle ilgili tüm fotoğrafları sildir. Zaten çok bir şey yok. Anlaşıldı mı?” Sözlerim bittiğinde derin bir nefes alıp tekrar koltuğuma yaslandım. Duru’yu artık düşünmemeye, kendime bu konuda söz verip planlarıma odaklandım. Türkiye’ye döneli iki gün olmuştu. Bu iki gün boyunca tüm odağım yalnızca işlerim ve Aslı’ydı. Aslı’nın ve annesinin ısrarıyla bu gece onlarla yemeğe katılacaktım. Esat’la zaten tanışıyorduk aynı masanın ortaklarıydık ama bugüne kadar bana hep soğuk mesafeli davranmıştı. Şimdi ise karşısına, kızının sevgilisi olarak çıkacaktım. Bu onu kesinlikle çok şaşırtacaktı. Vereceği tepkiyi görmek için sabırsızlanıyordum. Telefon çaldığında ekranda “Aslı” yazısını görünce yüzümde bir tebessüm oluştu. “Selam, güzelim.” “Selam Ateş. Bu akşam geliyorsun değil mi? Planımızda bir değişiklik yok, değil mi? Annem o kadar hazırlık yaptırdı ki.” “Merak etme güzelim. Bu geceki tek planım, senin o muhteşem ailenle tanışmak. Değişiklik yok.” “Çok sevindim Ateş! Gerçekten çok heyecanlıyım.” “Ben de, inan bana. Böyle bir tanışmayı ilk kez yaşıyorum.” “Senin için birçok konuda ilk olmak beni mutlu ediyor.” “Benim için ne kadar önemli olduğunu tahmin bile edemezsin, Aslı.” Telefondan gelen şen kahkahasını dinledim. “Seni seviyorum, Ateş.” dedi heyecanla. Sadece gülümsedim. “Akşam sekizde sizdeyim, güzelim.” deyip kapattım. Yapmam gereken işler vardı; duygulara yer yoktu. Hemen işe geri döndüm. Zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştım. Saate baktığımda yediyi gösteriyordu. Ofisteki odamda hızla hazırlanırken Tan içeri girdi. “Abi, saat yaklaşıyor.” “Hazırım, koçum. Hadi çıkalım.” “Araba hazır abi.” “Çiçekler ve diğer şeyler de?” “Her şey hazır abi.” Arabaya bindik. Bu geceden sonra her şey değişecekti. Eve vardığımızda Aslı kapıda beni bekliyordu, gözlerinde kocaman bir mutluluk vardı. “Hoş geldin, Ateş.” “Hoş bulduk, güzelim. Nasılsın?” dedim ve ona sarıldım. Elimdeki çiçek demetlerinden birini ona uzattım. Birlikte eve doğru yürümeye başladık. “Ateş, herkes çok heyecanlı.” “İnan, benim kadar heyecanlı olamazlar, güzelim.” dedim gülümseyerek. İçeri girdiğimizde bizi ilk Nevin Hanım karşıladı. Yüzünde kocaman bir tebessüm vardı. “Hoş geldiniz, Ateş Bey.” “Hoş bulduk, Nevin Hanım.” dedim ve çiçekleri uzattım. “Ne kadar zarifsiniz.” “Sizin güzelliğiniz yanında çiçekler sönük kalıyor.” dedim. Nevin Hanım gülümsedi, teşekkür etti ve bizi salona buyur etti. Salona geçtiğimizde Esat, Serdar ve Furkan çoktan yerlerini almışlardı. Esat beni görünce şaşkınlığını gizleyemedi. Aslı’nın ve annesinin ona kimin geleceğini söylemediği belliydi. Yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirip elini uzattı. “Hoş geldiniz, Ateş Bey.” “Hoş bulduk esat bey.” dedim ve tokalaştık. Aslı babasına mutlu bir bakış attı. Serdar’la da tokalaştım. En son Furkan geldi; onun gülümsemesi diğerlerinden farklıydı. Samimiydi. Gerçekti. O anda bu evdeki tek içtenlik parçasının Furkan olduğunu anlamıştım. Esat herkesi koltuklara yönlendirdi. Nevin Hanım ve Esat tam karşımda oturuyordu, Aslı ise yanımdaki yerini aldı. Esat tekrar söze girdi: “Hoş geldiniz. Aslı özel bir misafirim olacak dediğinde sizin olabileceğiniz aklıma gelmemişti doğrusu.” “Umarım olumlu yönde şaşırmışsınızdır, Esat Bey. Uzun zamandır tanışıyoruz ama böyle bir vesileyle aynı masada olmak benim için memnuniyet.” dedim. Bu evdeki yapay samimiyet beni şimdiden boğmaya başlamıştı. Esat bir süre daha sorular sordu. “Aslı’yla aranızdaki durum nedir?” “Baba, lütfen…” dedi Aslı, utangaç bir sesle. “Aslı, Esat Bey’in soru sorması hakkı. Sonuçta bu kez söz konusu olan iş değil, biricik kızı. O yüzden istediğiniz soruyu sorabilirsiniz.” “Böyle düşünmenize sevindim. İş ve özel hayat çok farklıdır.” “Kesinlikle size katılıyorum.” Nasıl tanıştığımızdan, ne kadar zamandır birlikte olduğumuza kadar birçok soru yöneltti. Elimden geldiğince samimi görünerek cevapladım. “Esat Bey, siz zaten beni tanıyorsunuz. Bugüne kadar hiçbir kadının elini tutmadım ama Aslı benim için özel. Onunla kısa vadeli değil, uzun vadeli bir hayat planlıyorum.” dedim. Aslı ve annesinin gözleri mutlulukla parladı. Esat ise ne kadar memnun görünse de içten içe rahatsız olduğu belliydi. Ama kızının kararına saygı duyacağına emindim. Yemek boyunca sohbet ettik. Nevin Hanım sofraya fazlasıyla özen göstermişti. Masadaki gerginliği yalnızca Furkan’ın samimiyeti biraz olsun dağıtıyordu. Yemek sonunda gülümseyerek teşekkür ettim: “Nevin Hanım, her şey harikaydı. Uzun zamandır bu kadar keyifli bir aile sofrasında bulunmamıştım.” Esat sordu: “Aileniz yok mu, Ateş Bey?” Gözlerinin içine bastırdığım öfkeyle baktım. “İkisini de yıllar önce bir trafik kazasında kaybettim. Bu yüzden aile kavramına sonsuz saygı duyarım.” “Başınız sağ olsun, üzüldüm.” “Sağ olun, dostlar sağ olsun.” dedim kısaca. Sonunda bu boğucu gecenin sonuna gelmiştim. Nevin Hanım’ın ellini öperek teşekkür ettim. Serdar’la ve Furkan’la el sıkıştım. En son Esat’a döndüm. “Misafirperverliğiniz için teşekkür ederim.” “Rica ederim Ateş Bey. Sizi bir gün ben de ziyaret edip sohbet etmek isterim.” “Tabii Esat Bey, ne zaman isterseniz.” dedim gülümseyerek. Dışarı çıktığımızda Aslı elimi tuttu. “Ateş, çok teşekkür ederim. Ailem sana bayıldı.” “Asıl ben teşekkür ederim, güzelim. Bu gece benim için bir dönüm noktasıydı.” dedim. Arabaya kadar yürüdük. Tam vedalaşacakken birden dudaklarını dudaklarıma bastırdı. O an dünya durdu. Bedenim kasıldı. Kalbim sıkıştı. Ama ne yazık ki kendimi ondan çekemeden kısa bir an da olsa karşılık verdim. “Seni seviyorum, Ateş.” dedi. Ellerimi saçlarının arasına daldırıp alnından öptüm. “Kendine dikkat et, güzelim. Yarın görüşürüz.” dedim ve arabaya bindim…..
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD