Taksi kışlanın önünde durduğunda araçtan indik bana küçük bir çanta yetmişken Gizem koca bavulla geldi.
"Ah Gizem ahh ne lazımsa alırdık kızım buradan bu ne ya tatile gelmiş gibi"
"Napayım kızım ihtiyaç dışında bir şey koymadım"
"Delisin sen bu kadar büyük bavula ihtiyaç mı diyorsun"
"Sana da lazım olduğunda görürüm ben seni"
Gülüşüp ilerledik.
"Sence şu meşhur time girer miyiz?"
"Ay bilmiyorum kuşum ama umarım girersek de beraber gireriz buraya kadar beraber geldik bundan sonra ayrılırsak oturup ağlarım"
"Olsun aynı çatı altındayız ya"
"Kuşum aynı çatı altındayız ama time birimiz girerse birbirimizi zor görürüz."
"Gizem artık kuşum demeyi bırak yoksa bizi değil time kışlanın bahçesine almayacaklar"
"Merak etme sen birazdan diğer maskemi takınıcam"
Kahkaha atıp ilerledik Gizem çıt kırıldım zayıf görünür ama içinden dişi aslan çıkar eğitimlerde benden iyi dayanıyordu.
.
Kimlikleri görevli askere gösterip içeri geçtik.
Bahçede bir kaç asker vardı bir kadın asker yaklaşıp "buyrun birine mi baktınız?" diye sordu. İkimizde askeri kimliklerimizi gösterirken Gizem "buraya görevlendirildik" dedi. "Tabii buyrun size aşağıda yardımcı olacaklardır" diyip gitti.
Biraz ilerledikten sonra bir grup asker gördük rütbeleri belli olmuyordu henüz, içlerinden biri şu dünkü adama benziyordu hayır ya daha uzağım bu sadece bir yanılsama, bir şey oluyor orda bir hareketlilik oldu herkes bir tarafa dağıldı.
Bir asker karşımıza geçip sordu "Buyrun kime baktınız?"
Gizem yine "buraya görevlendirildik" diyince "Buyrun yüzbaşım odasında ben size eşlik edeyim" diyip ilerledi biz de onu takip ettik.
Odasının önüne kadar bizimle gelmişti. Teşekkür ettiğimizde o gitti kapıyı tıklatıp içeri girdik biz de.
Yüzbaşı ile göz göze gelince ikimizden de güçlü bir "Yok Artık" nidası çıktı.
Gizem neden böyle bir tepki verdiğimize şaşırıp kalmış bir bana bir yüzbaşıya bakarken ben utancımdan yerin dibine girmek istemiştim yanaklarımda kızarmıştır şimdi Allah'ım hayır yaa rüya mı bu gerçek olamaz hayır hayır rüya bir süre kimse bir şey demeyince Yüzbaşı "dışarıda bekleyin" dedi düz bir sesle.
Gizem emri almış çıkarken ben afallayıp kalmıştım.
"Ama biz.."
"Dışarıda bekleyin" dedim
"Ama.."
Üstüme gelip "Dışarıda bekliyceksinin nesini anlamadın DIŞARIDA BEKLEYECEKSİN" diye kükredi. Kükremesi ile gözümü sertçe kapatıp açtım Gizemin çıktığı kapıyı sonuna kadar açıp işaret etti.
Ben geriye doğru adımladığımda o da kapıyı suratıma çarptı.
"Çüşş nezaket yoksunu hayvan"
Gizem yanıma koşup "Özüm ne yapıyorsun sus duyacak şimdi" diye fısıldadı.
"Duyarsa duysun görmüyor musun yaptığını"
"Kızım ne oluyor siz tanışıyor musunuz?"
"Çimdikle beni "
"Nee"
"Yap işte Gizoşum yap"
"AHh! Olamaz, bacağımı sikiyim"
"Kızım anlat artık"
"Gizem bu o adam sana dün anlattığım"
"Arabada sabahladığın romantik romeo"
"Sana tüm anlattıklarımdan bir tek onu anladıysan evet o"
Jeton yeni düştü herhalde gözünü kocaman açıp
"Eyvah bittik biz adama yani yüzbaşıya ettiğin küfürler burnuna attığın kafa şeyine geçirdiğin tekmeyi söylemek bile istemiyorum."
"Sus Gizem sus hatırlatma"
"Hem adam özel hayatıma dahil oldu ben napiyim"
Kendimi haklı çıkartıp sakinleştirmeye çalışıyordum ama yok attığım kafa falan her neyse o kaşındı bir yere kadar tabii biraz ileri gittim ama bacaklarımı adama sunmuş "al bak" demiş olmam işte onun açıklanacak bir tarafı yoktu gerçi sarhoştum ama yine de nasıl yüzüne bakacağım şimdi ya komutanım diyeceğim adam sevgilimden dahi ayrıldığımı biliyor daha doğrusu aldatıldığımı Özgür aklıma gelince yine midem ağzıma geldi işaretleri takip ederek wc'nin yolunu tuttum.
"İyi misin geliyim mi" diyen arkadaşıma elimi kal anlamında salladım.
Döndüğümde yüzbaşının odasının önünde volta atıyordu.
"İyi misin kuşum"
"İyiyim iyiyim bir şey yok"
"Çağırmadı mı?"
"Hayır"
"Ne yapmaya çalışıyor bu adam" diye kendi kendime söylendim.
Sivil biri gelip bir bana bir Gizoşuma bakıp içeri girdi.
"AaA bu neydi şimdi kuşum bakışları gördün değil mi"
"Normal baktı işte Gizem abartma"
"Normal mi baktı, yok ben sana hiçbir şey öğretemedim" diyip göz devirdi.
Yaklaşık iki saattir bekliyoruz bir insan bu kadar bekletilir mi uyuz uyuzluğunu yapıyor işte ne olacak bekleyin dediği için buradan kımıldayamıyoruz da hayır yani benim sabrım bu kadar yoktur yüzbaşı olmasan gösterirdim ben sana..
.
.
Ayazın Anlatımı
Kışlaya geleli bir saat oluyor kapıda timle sohbet ederken gelecek yeni personellerden bahsediyorduk henüz dosyalarını inceleme fırsatım da olmamıştı.
Selim kafasını kaldırıp yukarı baktı "ooo beyler gelenlere bakın bir içim su"
Hepimiz onun baktığı yöne baktık.
Bu dünkü kıza benziyor lan ama onun burada işi ne sadece benziyor diye düşünürken
Selim yine lafa girdi.
"Komutanım baka kaldınız?"
"Kes lan dağılın" diyip herkesi dağıttıktan sonra ben de odama geçtim.
"Sadece benziyor o değil" diye söylendim.
Kapı çalındı içeri iki kişi girdi.
Biri ile gözlerimiz buluşunca "Yok Artık" dedim aynısını o da söylemişti çokta kızarmıştı yanındaki kız da ne olduğunu anlamaya çalışıyor.
"Yok bu sefer beynimin bana oyunu değil kaderin bana oyunu bu kalbini kırdığım için karşıma çıkarmıştı resmen" diye düşünürken onlara dışarıda beklemelerini söyledim.
Diğeri çıktı ama bu inatçı çıkmıyor bir şeyler geveliyor şimdi değil bir ölçüp biçmem lazım çık işte kızım ya çıkk bunlar yeni gelen askeri personeller mi önce dosyaya bakıp öğrenmem lazım. Lann kız o yüzden mi o kadar iyi dövüşüyordu. Beynimi siken düşüncelerden sıyrılıp kapıyı iyice açıp dışarı çıkmasını sağladım çıkınca kapıyı hızla kapattım.
Bir şeyler söyledi ama duyamadım.
Hemen masanın üzerinde duran dosyaya koştum, ben dosyanın kapağını açarken öğürme sesi geldi o şerefsiz pezevenki hatırladı herhalde.
.
Kapı tıklanma sesi duyuldu bakmamla içeri Yiğit girip kapıyı kapattı.
Kollarını birleştirmiş adımlarken
"Komutanım?" dedi.
"Ne var?"
"Kapıdaki kızlar sabah ki kızlar değil mi?
"Evet onlar"
"Kim bunlar komutanım ne arıyorlar burada?"
inceleyip şansıma sövdüğüm dosyadan başımı kaldırıp
"Teğmenler üstelik iki yakın arkadaş harp akademisini birincilikle bitirmişler aynı dönem haa öyle kıl payı birisi ikinci olmamış bayağı bildiğin birinciliği paylaşmışlar, hiç ayrılmamışlar nasıl oluyorsa görev yerleri de aynı yere çıkıyor tuhaf."
"Sana tuhaf gelmeyen bir şey var mı ki komutanım" diyip kahkaha attı.
"Ama birincilik meselesi hakikaten tuhafmış ekmek bölüşür gibi birinciliğimi bölüşmüşler şimdi" derken aynı anda kahkahayı patlattık.
"Özüm Selvi... Özüm.. Özüm ne lan böyle isim mi olur."
"Hangisi Özüm oluyor komutanım"
"Şu sert bakışlı, bal rengi saçı olan"
"Saçına hangi ara dikkat ettiniz komutanım" derken pis sırtışını suratına yerleştirmiş imalı imalı bakıyordu kalem kutusundan bir kalem çekip atınca yerinden sıçradı.
"Bir şey demedik komutanım yaa sakin"
"Senin ben sakinliğine sokucam Yiğit"
"Diğer kızın adı neymiş?"
"Gizem Su"
"Su mu o kadar mı soyadı sadece su mu ulan sabah Selim'in dediği gerçek oldu ya la"
"Selim ne alaka lan"
" 'Gelenler bir içim su' gibi bir şey dedi ya onu diyorum komutanım"
" Sen oradamıydın ? "
"Yeni gelmiştim komutanım, gözünüz onu bile görmemiş"
"Lan olum sizin beyniniz nasıl çalışıyor kalk hadi kalk üstünü değiştir şunları da içeri çağır gelsinler"
Yiğit çıktıktan bir dakika sonra kızlar içeri girdi.
Ben de ayaklanıp önlerinde durdum.
"Hazır ol" dediğimde ikiside hazır ola geçti.
"Rahat"
"Hazır ol"
Önce bugün ilk defa gördüğüm kızın önüne geçtim.
"Kimsin sen?"
"Teğmen Gizem Su. İstanbul. Emir ve görüşlerinize hazırdır komutanım."
"Rahat, kızlar koğuşuna git yerleş"
Hazır ola geçip asker selamı verdi.
"Emredersiniz komutanım" diye bağırıp çıktı.
O sırada diğeri gözlerini ayak ucundan kaldırmıyordu. Belli ki o dün saçmaladığı şeylerden dolayı pişmandı ben de kalbini kırdığım için pişmanım ama böyle yaşayamayız burada, burası profesyonellik gerektirir.
"Tekmil ver" diye bağırıp ellerimi arkada birleştirdim.
İşte o zaman başını yerden kaldırıp gözlerime baktı.
"Teğmen Özüm Selvi. İstanbul. Emir ve görüşlerinize hazırdır komutanım."
Sesi olduğundan kısık çıkmıştı.
"Tekrar tekmil ver" diye bağırdım.
"Teğmen Özüm Selvi. İstanbul. Emir ve görüşlerinize hazırdır komutanım."
Yine beğenmemiştim.
"Düzgün tekmil ver" diye iyice bağırdım.
Kaşlarını çatmış kızgın boğa gibi yüzüme baktı.
"Teğmen Özüm Selvi. İstanbul. Emredin komutanım." diye en yüksek sesi ile bağırdı.
"İşte böyle asker" "Benim teğmenim kötü bir şey yapmadı dün sivilken yaptıkların kimseyi ilgilendirmez üstelik ben de sivildim."
"O başın bir daha eğilmeyecek, sesin bir daha kısılmayacak teğmen"
"Komutanım?"
"Anlaşıldı mı teğmenim"
"Emredersiniz komutanım"
"Şimdi git yerleş"
Hazır ola geçip asker selamı verdi "Emredersiniz komutanım" diye bağırıp elini kapı kulpuna attı.
İyi bu meseleyi de hallettik diye düşünürken kız yine öğürüp hızlıca kapıyı açıp peşinden yine aynı hızla kapattı.
"Herif mideni bulandırıyorsa ne diye düşünüp duruyorsun şu pezevenki bak bana ben Serpili unuttum bile, hiç hayatıma girmemiş gibi hiç olmamış gibi çok mu seviyordu acaba o yüzden mi sürekli aklındaydı"
"Sanane Ayaz sanane seviyoduysa seviyordu sanane"
.