Dağıtırız

1085 Words
Ayaz'ın Anlatımı Uyku tutmayınca bahçeye attım kendimi banklardan birine geçip oturdum saatime baktığımda 02.50 olduğunu gördüm. Tüm gece onu düşündüm ne kadar üzdüğümü.. Benim yüzümden eski anılarını da hatırlamıştı. Selime "kıza niye sarılıyorsun sen?" diye sinirle sorduğumda "Paşama bakın hele" deyip elini sinirle havaya kaldırıp indirerek diğerlerine bakmıştı. "Kız kardeşimi benden kıskanıyor" diyerek ekleyip masada yaşanan o duygusal anları anlatmıştı. Selimin de timdeki herkesin de o gözle bakmayacağını zaten bilirdim benim sinirim kendimeydi aslında onu bu kadar üzmüş olmamaydı. 18 yaşına kadar yetimhanede büyüdüklerini biliyorduk anlatmışlardı ama ne yaşadıklarını bilmiyoruz. Gizem ailesini hatırlamayacak kadar küçük yaşta bırakıldığını söylerken Özüm daha sonra gittiğini söylemişti. Şimdi deli gibi merak ediyorum bu kız ne yaşadı ?.. Gizemin söyledikleri.. Selimin anlattıkları.. Ben düşünürken Barın lafa girmişti. "Oğlum onlar benim kardeşimdi lan! ben sahiplenmiştim onları" dediğinde Selim; "Siktir lan ! hayvan mı sahipleniyon kızlar beni seçti kıskanç köpek" diyerek omuz silkmişti. Herkes kahkaha atarken Barın "Düzgün konuş lan sıçtırtma ağzına" diyerek sinirini ve kıskançlığını belli ederek rütbeye geçiş yapmıştı. Selim tabii ki hemen anlayıp "Özür dilerim komutanım yani siz kıskançsınız ya kızları sıkarsınız demek istedim." demişti. Barın "kes sesini yırtık dondan fırlayan sik gibi her yerden çıkma ulan!" diyerek omuz atmıştı. Herkes onların atışmasına gülerken Selim de Barının kıskançlığına çaktırmadan gülmeye çalışmıştı. "Ayıp oluyor ama komutanım" diyerek yalandan alınmış gibi yaparak dudaklarını birbirine bastırarak gülmüştü sonunda daha fazla tutamayıp püskürtürcesine kahkahayı basmıştı. Barın kıçına tekmeyi geçirince daha fazla dayak yememek için kaçıp gitmiş biz de dağılmıştık. Şimdi bahçe de tekrar tekrar olanları düşünüyordum. Zihnim iyice allak bullak olmuştu. Saate tekrar baktım 04.30 yarım saat sonra kalkış kalkıp spor salonuna doğru ilerledim kızın gözlerine yağmuru düşürmüşüm nasıl kapansın bu gözler.. . Duş almış üstümü de giyinip çıkmıştım hiç keyfim yoktu askerler yavaştan toplanmaya başlıyordu gözüm Yigiti aradı bulunca seslendim. "Yiğit sabah eğitimleri sende" "Emredersiniz komutanım" deyince odama ilerledim. Dönen koltuğa oturup başımı arkaya yasladım o düştü yine aklıma, her şeyi nasıl da mahvettim aptal bir kıskançlık uğruna daha ortada hiçbir şey yokken kızı nasıl suçlarım. Ne diyorlarsa ne yapıyorlarsa hepsini hak ediyorum. Aptall Aptal.. diyerek kendime saydırarak başımı birkaç kez koltuğa vurdum. . Herkes yemekhaneye geçmişti dün Selime sordum bizim masaya gelmeleri gerektiğini söyledin mi diye söyledim dedi yiyesim yoktu ama belki yüzünü görürüm üzüntüsü geçmişse en azından benim de içime biraz olsun su serpilir diye kalktım gittim. Yemekhaneye girdim. Bizimkiler masada yer açmış ama bu keçiler yine aynı yere oturmuş Özüm mahzun bir şekilde tabağı ile bakışıyordu hiçbir şeye dokunmamıştı. Beni görünce başına yasladığı elini çekip çatalına patatesi batırıp yedi. Geçip oturdum bizimkilerin yanına böyle de göremiyorum ki kapının oradaki masaya mı otursaydım tam karşısına... Yine yemeyi bırakmıştı e beni görünce yedi..? İyiyim yıkılmadım mesajı mı veriyor? "Yıkılma zaten bal özüm benim" "Komutanım bal kalmamış" diyen Oğuza döndüm. "Ne saçmalıyorsun?" deyip herkese baktım gülmeyen yok varmış Barın... "Ne oluyor lan?" "Sesli düşünüyorsun oğlum" dedi Yiğit. Bizim inatçıya mı dönüşüyorum. Yanımdaki Selimin ensesine bir tane geçirdim. "Hani söylemiştin lan masaya geleceklerini" "Söyledim komutanım" "Nerede oğlum masadalar da ben mi göremiyorum." diye kızdım "Kucaklamanıza alıştıysa demek.." diye imayla konuştu. Tam bir şey diyecekken "Lan düzgün konuş" diyerek bu sefer Barın yerinden doğruldu vuracaktı ki kendisini geri çekti. Nıç nıçlayarak kafasını sağa sola salladı. "Çok kıskançsın kıskanç sevgili tamam da kıskanç abi nıçç hiç çekilmez acıyorum kızlara ama şanslılar ki küçük abileri senin gibi değil." "Gerçi bu da sever kıskançtı da ne oldu?" diyerek tekrar bana laf attı. "Oğlum bir sus lan gidip akşam yemeğine gelmelerini söyleyeceğim oradan da giderim" dedikten sonra ayaklandım. Haklı olmasa bilirdim ben yapacağımı da sonuna kadar haklı Allah kahretsin ki! Masalarına ilerleyip ikisine de baktım. Gizem bana sinirli bakışlarını gönderirken Özüm baktıktan sonra kafasını tekrar eğdi. Yüreğim parçalandı o bakışların altında ama böyle devam edemeyiz bu şekilde acısı hep baki kalır onu daha fazla üzgün görmek istemiyorum kendimi affettirmem lazım Rica etsem hayatta gelmezler diye düşünüp "Akşam yemeğinde masada olacaksınız" dedim. İkisi de bir şey demedi Özüm başını masadan kaldırıp Gizeme baktı sözsüz iletişim kurduklarına şu an yemin edebilirim ama kanıtlayamam onlardan bana bir yanıt gelmeyince tekrar konuşacaktım ki aynı anda tabildotlarla kalktılar. Özüm masanın kenarından adımını atarken Gizem "emredersiniz komutanım" diyerek birlikte bizim masaya ilerledi. Lan göt gibi kaldım burada. İstediğim şeyi yaparken bile inatlaşabiliyor manyak lan bu kız deli manyak benim manyağım. "Hee kafana tükürdüğüm senin manyağın" diye kendime lanetler okuyarak peşlerinden ilerledim. Karşılıklı oturmuşlar, bunlar karşılıklı oturmadan duramıyorlar mı? Benim biraz önceki yerime Selimin yanına oturmuş Gizem, Özüm de Barının yanına geçmiş ben de tek boş olan yere oturdum Gizemin yanına. Karşısında değilim ama yüzünü net görebiliyorum. "Komutanım akşam yemeğine gelecekti kızlar ne oldu ? siz de orada g.." deyince lafını bitirmeden Atahan öksürdü. Herkes Selim'e bakarken " Siz de oradan gitmeyecek miydiniz diyecektim işiniz vardı ya hani.." "Kes sesini Selim işim falan yok" diyerek dişlerimi sıkarak konuştum. Özüme baktım biraz önce oyalandığı tabaktan şimdi iştahlı iştahlı yemeye başladı. Eminim ben kalkar kalkmaz yemeyi bırakır benim de iştahım yerine geldi aradaki Gizeme dikkat ederek uzanıp Selimin tabildotunu aldım aman fırtına bizi çarpar falan.. "Komutanım yiyordum ben daha" "Çok yiyorsun oğlum göbeğin çıkmış göbekli bir ağabey olmak istemezsin" dedim. Özüm başını kaldırıp bana baktı sonra tekrar önüne döndü. Barın "Benim gibi yakışıklı bir ağabeyleri varken bu maymunu napsınlar komutanım" diye alaylı bakışlarını Selime gönderdi. "Sen gizemli ağabey değil miydin lan? Senin gizemin kızları tekrar görene kadarmış." diye yanıtladı Selim. Özümün gözyaşları düştü peş peşe durduramayınca masadan kalkıp gitti. Gizem de gözyaşlarını siliyor. Selimle Barın birbirlerine baktıktan sonra Barın Gizeme "yanlış bir şey mi söyledik özür dileriz" dedi. Gizem "hayır" deyip tekrar gözyaşını sildi. "Bizim için kimse böyle didişip kavga etmedi de bu bir ilk" diyerek hem gülümseyip hem ağlarken tekrar gözyaşlarını sildi. Özümün sevgisiz bir ailede daha çocukken yaşadıklarından bahsetti. "İşte bu yüzden Özüm daha çok etkilenir ben aile nedir bilmedim bir Özüm var işte o benim ailem, bir de artık siz varsınız" deyip masadaki herkese bakıp devam etti "ama Özüm için durum çok farklı dışarıda arkadaşlarının ailesini görüp evde kendi ailesinin depremini yaşamışken şimdi sizin gibi bir ailesi olması.. yaralı ruhuna iyi geliyorsunuz merak etmeyin yani kötü bir şey olmadı" diyerek Selim'in elini tuttu Barının masadaki eline de uzanıp sıktı. Herkes dağılmış bir şekilde neye uğradığına şaşırırken Gizem bana dönerek "İşte bu yüzden size kardeşim o yıllara dönerse dedim o yıllarda ben de dahil hiç kimseyle konuşmazdı çünkü dediğimi tekrarlayayım eğer kardeşim o yıllara dönerse ilk rütbede değiliz dediğin an suratını dağıtırım" "Dağıtırız" diye aynı anda bağırdı Barın ile Selim, peşinden bir "Dağıtırız" daha geldi. Bu sefer timin geri kalanı hep bir ağızdan konuşmuştu. "Hak ediyorsam hiç tereddüt etmeden dağıtın" "Dağıtmazsanız adam değilsiniz." deyip kalktım.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD