Asya Murat’ın “Hareket!” deyişiyle birlikte içimdeki her damar buz kesti. Sesin geldiği yöne dönmeden bile tehlikeyi hissettim; içgüdüsel bir ürpertiydi bu iliklerime kadar işleyen bir korku değil, aksine beni ayakta tutan o tanıdık savaş hissi. Dizlerim titremedi, elim geri çekilmedi. Çünkü Emir oradaydı. Emir’in yanında diz çöküp başını yastığa daha dikkatlice yerleştirdim. Her nefesi düzensizdi; ama o nefesleri alıyor oluşu, bana yaşamak için gerekenden fazla neden veriyordu. Kafamı kaldırdım. Onur, elinde silahıyla kapıya pozisyon almıştı. Serdar’ın gözleri duvardaki çatlakta sabitlenmişti, Murat sessizce işaret verdi. “Arka pencerelerden biri zorlanmış,” diye fısıldadı Murat. “Tek kişi olamaz.” Boğazım kurudu. O an, tüm sesler birbirine karıştı: monitörün bip sesi, Emir’in zayıf n

