Kahvaltımı hızlıca edip elimin, ayağımın titremesi dinince aşağı indim. Artık şu kadınlarla yüzleşme zamanım gelmişti. Biraz daha onlarla konuşmayı ertelersem onlardan korkup kaçtığımı düşüneceklerdi.
Güneş konağın iç avlusuna dik düşerken, taş zeminler neredeyse ışıkla parlıyordu. Urfa öyle sıcaktı ki beynimin eridiğini
hissediyordum.
Asma kattan aşağı baktım. Zozan saçlarına kına yakmış ince bir tülbentle kafasını bağlamıştı. Telefonundan kaydıra kaydıra kısa videolar izliyor, gülüyordu. Gülümsemesi kafasını kaldırıp beni görmesiyle dondu.
“Teyze,” dedi mutfağa doğru. Bu üç yılan kız Hatıce’nin kız kardeşinin çocuklarıydı.
Hatice elinde bir bıçakla dışarı çıktı. Bir şeyler doğruyordu belli ki. Beni görünce ters ters bakıp içeri girdi. Bende hızla aşağı mutfağa girdim.
“Soğuk b
