Bölüm 6-Kraliçe Geldi

752 Words
Ekrana “Evet” yazdıktan birkaç saniye sonra bilgisayarında karanlık bir ekran açıldı. Siyah zemin üzerinde yalnızca bir yükleme çubuğu vardı. Çubuk %99’a geldiğinde aniden parlak renkli bir pencere açıldı. Dramatik org müziği çalmaya başladı. Ardından kocaman harflerle belirdi: “KRALİÇE GELDİ!” Bir anda ekranı konfeti animasyonları doldurdu. Tayfa’dan biri, Jack Sparrow kılığıyla kameraya çıkarak teatral bir selam verdi: — Hoş geldin Kraliçe! Bizim korsan gemimize binmeye cesaret eden ilk kadın sensin. Meltem kahkahasını tutamadı. “Bu muydu yani büyük gizem?” diye mırıldandı. Sonra başka bir yüz göründü. Bu kez bir korsan papağanıyla, göz bandıyla biri konuştu: — Şef’imiz seni bekliyor. Lütfen kemerlerinizi bağlayın, uçuşa hazır olun! Ekranda korsan bayrakları, gemi dalga sesleri ve aptalca efektler dönüyordu. Meltem gözlerini devirdi ama dudaklarının kenarı gülümsemekten kurtulamadı. “Gerçekten mi? Dark web’in en korkulan tayfası… Çocuk tiyatrosu gibi davranıyor.” Tam o sırada ekran değişti. Altan’ın yüzü gözüktü. Işık arkadan vuruyor, yüzü tam seçilmiyordu. Ama bu kez ciddiydi. — Hoş geldin Kraliçe, dedi. — Şakaları boş ver. Artık oyunun ciddi kısmına geçiyoruz. Meltem Tayfa’nın şakalarıyla kahkahalara boğulmuştu. Ancak Altan’ın yüzü belirip, — “Oyunun ciddi kısmına geçiyoruz,” dediği anda… Birden tüm gürültü kesildi. Müziğin sesi kapandı, korsan papağanı bile sessizliğe gömüldü. Meltem’in ekranında sadece Altan’ın gölgesi vardı. Arka planda karaltılar seçiliyordu. Meltem gözlerini kıstı, saymaya çalıştı: Altan’ın dışında dört kişi daha vardı. Yüzleri özellikle karanlıkta bırakılmıştı. Altan devam etti: — Öncelikle ekibi tanıtmak isterim. Gerçek isimleri değil, lakaplarıyla… Ekranda birer birer yazılar belirdi: “Gözcü” — “Anahtar” — “Sessiz” — “Bay Kısmet” Meltem istemsizce gülümsedi. “Bay Kısmet mi? Şaka mı bu?” diye mırıldandı ama sesini çıkarmadı. Altan, ciddiyetini hiç bozmadan sürdürdü: — Burada yaptığımız şeylerin çoğunu sen zaten kodlarda, bağlantılarda fark ettin. Ama kalan kısmı… yüz yüze yapmamız lazım. Meltem’in kalbi hızlandı. Gözlerini ekrandan ayıramıyordu. Altan son cümlesini vurgulu söyledi: — Yarın okul çıkışı hazır ol. Seni alacağım. Ve bağlantıyı kesti. Ekran simsiyah kaldı. Meltem yalnızca kendi yansımasını gördü. İçinde hem korku hem merak… bir de tuhaf bir heyecan vardı. Bilgisayarı kapattı, ama odasında bir aşağı bir yukarı volta atmaya başladı. — Yarın okul çıkışı… hazır ol… Yahu ben rehberlik görüşmesine mi gidiyorum, yoksa gizli bir örgüte mi katılıyorum! diye homurdandı. Tam bu sırada annesinin sesi geldi mutfaktan: — Melteeem! Çay hazır, gel de al! Meltem başını iki yana salladı. — Evet, kesinlikle örgüt. Annem bile işin içinde olabilir, dedi kendi kendine ve gülümseyerek mutfağa gitti. Çayın yanında yenmesi için kek yapmıştı annesi. Servis için yardımcı olduktan sonra kendi tabağını ve çayını aldı. “Ben odamdayım anne,” diyerek odasına yöneldi. O sırada babası televizyondaki haberlerden yakınıyor, annesi örgü için şişlerini eline alıyordu. Evet, annesi ev hanımıydı. Babası bir şirkette muhasebe müdürü olarak çalışıyordu. Bir abisi vardı; üniversitede yatılı kalıyordu. Sınav zamanı olmadığı takdirde eve gelmiyordu. Meltem çoğu zaman tek çocuk gibi hissediyordu. Durumları iyiydi. Odada bilgisayarın siyah ekranı hâlâ aklını kemiriyordu. Çayını karıştırırken çayın dönen halkalarına bakakaldı. Dudaklarından istemsizce döküldü: — Ben hazır mıyım gerçekten? Ya bu iş düşündüğümden daha büyükse? Ya da… Bir an sustu. Bardaktaki kaşığın çıkardığı metalik tını odasını dolduruyordu. Aklında deli sorular dolaşmaya başladı: “Ya Altan sandığım kişi değilse? Ya aslında bambaşka bir niyetleri varsa? Bir grup hacker, liseli bir kızla neden ilgilensin? Belki de sadece eğleniyorlar… Peki ya bu bir testse? Ya da bir tuzak? Polis kapıyı çalsa aileme ne derim? ‘Ben sadece merak ettim’ mi?” Meltem başını ellerinin arasına aldı. — Allah’ım… ben gerçekten çıldırmış olabilirim, diye fısıldadı. Ama sonra kendiyle çelişir gibi kıs kıs güldü: — Öte yandan… ya gerçekten korsansa? Ya da o Korsan’ın Tayfası dedikleri grup buysa? O zaman ben… tarihe geçen ilk ‘liseli korsan avcısı’ olurum! Hatta Netflix dizisi bile yaparlar. Bir an gözleri parladı, sonra tekrar ciddileşti. — Ama ya bu dizinin ilk bölümünde öldürülen yan karakter ben olurum? Bardaktan bir yudum aldı, kekten küçük bir lokma kopardı. Çiğnerken bile aklı durmuyordu: “Altan… sen kimsin? Gerçekten rehber öğretmen misin, yoksa maskeli bir hacker mi? Yarın okul çıkışı beni alacağım diyorsun… peki ya hiç bırakmazsan?” Çay soğumaya başlamıştı ama Meltem farkında değildi. Gözleri duvardaki saate takıldı. Saniyeler ilerliyordu, ama ona göre zaman durmuştu. Bir anda kendi kendine güldü: — Yok artık, ben bu gidişle sabaha kadar kendi kendime paranoya üretirim. Bari anneme kek tarifinin şifresini sorayım, onu çözmeye çalışayım… Ama gözleri istemsizce bilgisayara kaydı. Ekran simsiyah, masum ve sessizdi. Sanki onu tekrar çağırıyordu. Meltem derin bir nefes aldı. İçinden bir cümle geçti: — Tamam… yarın ne olursa olsun gideceğim. Çünkü bu merak… beni yiyip bitirecek.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD