Bölüm 3– Ayışığı Lisesi

654 Words
Lise’nin taş binasında yeni dönemin telaşı hâlâ dinmemişti. Bir hafta geçmişti ama öğrenciler arasında hâlâ tek bir dedikodu dolaşıyordu: “Genç ve yakışıklı yeni hoca!” Meltem bu hoca ile henüz tanışmamıştı, ama koridorda dönen fısıldaşmalardan artık adını bile bilmeden bıkmıştı. O sırada okul bahçesine yanaşan kamyonetlerden dev kutular, ekranlar ve kasalar indiriliyordu. Öğrenciler başlarını uzatıp “Hediye mi bunlar?” diye sorarken, Meltem kutulara gözünü dikti. “Bilgisayar laboratuvarı… Hımm, bakalım ne almışlar,” diye mırıldandı. Sessiz adımlarla bir kutunun yanına süzüldü. Tam görevli kapağı açarken içeriye doğru eğildi. Arkadan sert bir ses duyuldu: — “Affedersiniz, siz ne yapıyorsunuz?” Meltem irkildi, hızla döndü. Elinde evraklarla uzun boylu bir adam dikiliyordu. — “Ben… şey… sadece bakıyordum.” — “Bilgisayar kutularına mı? Yoksa içindekilere mi?” — “Merak etmek yasak mı? Sonuçta okulda kullanacağız. Belki de siz bizden bir şey saklıyorsunuz?” Adamın dudak kenarı kıpırdadı, — “Benim sakladığım yok. Ama sizin yakalanmış gibi davranmanız ilginç.” — “Yakalanmak mı? Hah! Ben sadece gözlem yapıyordum. Siz kimsiniz ki bana hesap soruyorsunuz?” Adam cevap vermedi, sadece gülümseyip yürüdü. Meltem ise içinden söylendi: “Ne biçim tip ya… Sanki FBI ajanı.” Birkaç gün sonra… İlk ders ziliyle birlikte sınıfa giren yeni rehber öğretmeni gören Meltem’in suratı allak bullak oldu. — “Ben rehber öğretmeniniz Altan Koral. Üniversite yolunda hepinizin pusulası olacağım…” Meltem’in yüzü kıpkırmızı kesildi. “Yok artık! FBI adam rehber öğretmen mi çıktı?” Arkadaşları heyecanla fısıldaşıyordu, ama Meltem’in kafasında tek şey dönüyordu: “Demek pusulam, ha… Benim pusula hep kuzeyi göstermiyor, haberin olsun hocam.” Altan, sınıfı tararken kısa bir an Meltem’e baktı. O an ikisi de kutuların yanındaki karşılaşmayı hatırladı. Teneffüste Altan, öğrencilerin gelecekle ilgili hedeflerini sorarken Meltem’in yanına geldi. — “Peki, sen ne düşünüyorsun? Hangi bölüm, hangi üniversite?” Meltem omuz silkerek: — “Bilmem. Dünya bu kadar saçmayken, bölüm seçsem ne değişir ki?” Altan kaşlarını kaldırdı: — “O zaman sen dünyayı değiştirmek isteyenlerden misin, yoksa sadece şikâyet edenlerden mi?” Meltem gülümsedi: — “Bana rehber öğretmen değil, filozof lazım sanırım.” Arkadaşları şaşkınlıkla gülmeye başladılar. Altan ise belli etmeden dudaklarının kenarını kıvırdı. “Demek kolay lokma değilsin küçük hanım…” Bir hafta sonra bireysel görüşmeler başladı. Meltem sıradan kurtulmak istese de çağrılınca kapıyı çaldı. Altan başını kaldırdı: — “Hoş geldin, Meltem Arsoy. Buyur otur.” Meltem sandalyesine yerleşti, gözlerini devirdi. Altan dosyaya baktı: — “Notların gayet iyi, ama geleceğe dair plan görünmüyor.” Meltem sırıttı: — “Planım var aslında.” — “Öyle mi? Nedir?” — “Anlık yaşamak. Matematik sınavında bile. Soruya bakarım, çözesim gelirse çözerim, gelmezse bakışırız.”. — “Ciddi misin sen?” — “Hocam, ben matematiğe bile duygusal yaklaşıyorum. Bir gün sinirlenirse ilişkimizi bitirebiliriz.” Altan ne diyeceğini bilemeyerek dosyayı kapatmak zorunda kaldı. — “Sen gerçekten kolay lokma değilsin.” Meltem dudaklarını büzdü: — “Ben zaten kolay yakalanmam. Ne okulda, ne başka yerde…” Altan gözlüğünün üzerinden bakarak ciddi bir sesle sordu: — “Peki, insanı en çok ele veren şey nedir sence? Davranışları mı, söyledikleri mi?” Meltem düşündü, sonra gözlerini kısarak cevap verdi: — “İnsanı en çok ele veren şey… karşısındakini kandırmaya çalışırken yüzüne düşen gölgeler.” Altan bu zekice cevabı duyunca başını salladı. — “Görüşmemiz felsefe kulübüne döndü.” Meltem kahkahayı patlattı: — “Siz başlattınız hocam. Ben sırf buraya gelmek için tiyatro kulübünden kaçtım, sonuç aynı oldu.” Altan istemsizce güldü. “Bu kız beni her defasında ters köşe yapıyor,” diye düşündü. Tam o sırada kapı tıklandı. Ezgi öğretmen başını uzattı: — “Altan hocam,Bilgisayar odasında program takıldı da… yardım edebilir misiniz?” ” Meltem gülümseyerek ayağa kalktı: — “Geçmiş olsun hocam. siz bilgisayara bakın anlaşılan onunda rehberliğe ihtiyacı var, bence daha uyumlu öğrenci çıkar.” Altan gülmekle ciddiyet arasında sıkıştı. Kapı kapandıktan sonra defterine tek satır yazdı: “Meltem: Rehberlik dosyası değil, çözülmesi gereken bulmaca.”
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD