Güneş “Güneş, delirtme beni. Gel şurada uyu işte.” Şahin’in sesi bıkkın ve yorgundu ama içinde belli belirsiz bir yalvarış vardı. Onunla aynı odada kalmaya başladığımızdan beri bu, neredeyse her gece tekrarlanan bir sahneye dönüşmüştü. O yatakta yatıyor, ben ise inatla koltuğa kıvrılıyordum. Sert, dar, rahatsız bir koltuktu ama onunla aynı yatağa girmek, düşündüğüm kadar basit bir şey değildi. İlk başta bahanem hazırdı: “Rahat edemem.” Sonra vicdanım devreye girdi: “Yaran var, ya üstüne dönersem?” Ama işin aslı ne rahatsızlık, ne de yaranın acımasıydı. Gerçek neden, onun sıcaklığına fazla yaklaşmaktan korkmamdı. Çünkü Şahin... çünkü o, sadece bir adam değildi benim için. Yaralı, suskun, inatçı ama aynı zamanda korumacı, güçlü ve kendine has bir çekimi olan bir adamdı. Ve ben ona dokunma

