Güneş O iğrenç söz… "Benim karım da benim malımdır!" O an içimde bir şeyler koptu. Gözyaşlarım sadece korkudan değildi. O aşağılayıcı ifade, beni bir mal gibi görmesi… İşte o an içimde bir tohum filizlendi. İntikam tohumu. Belki şu an çaresizdim, belki şu an onun esiriydim ama bu böyle kalmayacaktı. O bana nasıl davrandıysa, ben de ona aynısını yaşatacaktım. Belki hemen değil, belki zamanla ama mutlaka. Akşam çöktüğünde konaktaki o kasvetli sessizlik daha da derinleşti. Herkes taziyenin yorgunluğuyla odalarına çekilmişti. İşte şimdi harekete geçme zamanıydı. Kalbim öfkeyle çarpıyordu. Adımlarımı bilinçsizce Şahin’in çalışma odasına yönelttim. Kapıyı açtığımda loş bir ışık odayı aydınlatıyordu. Şahin, sırtı dönük bir şekilde döner sandalyede oturuyordu. “Ne var?” diye sordu, sesi umursam

