BÖLÜM 14

1145 Words
Ormanın derinliklerine yayılan uğursuz sessizlik, Elara’nın kalbine ağır bir gölge gibi çökmüştü. Her adımında yaprakların hışırtısı yankılanıyor, karanlık dalların arasında gizlenen gözlerin varlığını daha da belirgin kılıyordu. Raphien önde, kılıcı ışığa benzer bir parıltıyla avuçlarında yanıyordu. Elara ise bileğindeki mühürden yayılan sıcaklığı hissediyor, göğsünde atan kalbinin her vuruşunda bu ışığın büyüdüğünü fark ediyordu. “Onlar seni denemeye geliyor” dedi Raphien, gözleri ormanın karanlığını tararken. “Soyunun neye karşı durduğunu bilmen için bundan kaçamazsın.” Elara derin bir nefes aldı. Korku damarlarına sızıyordu ama içindeki başka bir şey, çok daha ilkel ve güçlü bir şey, onu ayakta tutuyordu. Sanki geçmişten gelen bütün çığlıklar ve yeminler, kanında yankılanıyordu. Ağaçların arasından siyah duman gibi üç gölge belirdi. Gözleri kıpkırmızı yanıyor, bedenleri şekilden şekile giriyordu. Her biri Elara’ya odaklanmıştı. Sanki ormanın karanlığı onlarla beraber nefes alıyor ve daralıyordu. Elara istemsizce geri adım atınca Raphien omzuna dokundu. “Kaçma. Senin kanın, onların lanetini mühürleyebilecek tek şey. İçinde saklı olanı çağır.” “Nasıl?” diye fısıldadı Elara. Raphien’in gözleri, yılların yorgunluğunu saklayan bir ağırlıkla parladı. “Kendine inanarak. Soyunun asla unutmaması gereken tek şey, karanlığa boyun eğmemektir.” Gölge varlıklardan biri tiz bir çığlık atarak saldırıya geçti. Raphien kanatlarını açıp onu geri savurdu ama diğer ikisi Elara’ya doğru yöneldi. Elara kalbi çarparak bileğine baktı. Mühür alev gibi parlıyordu. Elleri titreyerek havaya kaldırdı. O anda içinden bir güç fışkırdı. Sanki damarlarında dolaşan kan, ateşe dönüşmüş ve ışığa karışmıştı. Avucundan çıkan beyaz parıltı gölgeye çarptı, varlık acıyla geriye savruldu. Elara irkilerek nefesini kesti. “Ben… bunu yaptım” dedi kısık bir sesle. Raphien ona baktı, gözlerinde hem hayranlık hem de yaslı bir keder vardı. “Evet. Ve bu sadece başlangıç.” Diğer gölge tekrar saldırdı. Elara bu kez korkmadı, avucunu ileri uzattı. Işık daha parlak bir patlama ile yayılıp ormanı aydınlattı. Gölge çığlıkla dağıldı. Ama üçüncüsü hâlâ karanlıkta saklanıyordu. Onun gözleri diğerlerinden daha derin, daha şeytani bir kırmızıyla yanıyordu. Raphien’in sesi daha sertleşti. “Bu sıradan bir gölge değil. Onu avlamak için ben bile tek başıma yeterli değilim. Elara, birlikte hareket etmeliyiz.” Elara’nın bakışları onun gözlerine kilitlendi. Korku ile yasak bir bağ arasında ince bir çizgide durduklarını hissediyordu. Ve o an, kaderin ipliklerinin onları birbirine doladığını fark etti. Ormanın içine çöken ağır sessizlik, yalnızca gölgelerin fısıltılarını taşıyordu. Elara’nın bileğindeki mühür artık sönmeyen bir alev gibi yanıyordu. Avuçlarının içine kadar yayılan bu güç, onu aynı anda hem korkutuyor hem de büyülüyordu. Karşılarında duran üçüncü gölge, diğerlerinden farklıydı. Çevresinde dolaşan siyah pus ormanı boğuyor, nefes almayı zorlaştırıyordu. Raphien kanatlarını açtı, beyaz tüyleri karanlığın içinde solgun bir parıltı bırakıyordu. Elara’ya kısa bir bakış attı. “Senin ışığınla benim kılıcım birleşirse, onu durdurabiliriz” dedi. Elara yutkundu. “Ya başaramazsak?” Raphien’in gözleri kısa bir an için yumuşadı. “O zaman ikimiz de burada yanarız. Ama senin damarlarında avcıların iradesi akıyor, Elara. Korku seni değil, onları yok etmeli.” Gölge birden ileri atıldı. Toprak titredi, dallar kırıldı. Raphien kılıcını savurdu, karanlıkla çarpıştığında kıvılcımlar gibi ışık patladı. Elara refleksle ellerini kaldırdı, bileğindeki mühürden yayılan ışık kılıcın parıltısıyla birleşti. Ormanın karanlığı anlık olarak yarıldı. Fakat gölge geri çekilmek yerine güçlendi, etraflarını saracak kadar büyüdü. Elara’nın dizleri titredi. İçinde yükselen ışık ona yetmiyordu, daha fazlasını çağırmalıydı. “Onu nasıl bastıracağım?” diye bağırdı. Raphien gölgelerle çarpışırken gürleyen bir sesle cevap verdi. “Kendi içindeki korkuyu yak! Soyunun gerçeği bu. Avcı, önce kendi karanlığını öldürendir.” Elara derin bir nefes aldı, gözlerini kapadı. İçinde gizlenmiş fısıltıları, geçmişten kalan yankıları dinledi. Kadim atalarının kanlı savaşlarını, zincirlere vurulmuş nefillerin çığlıklarını, annesinin sakladığı gözyaşlarını hissetti. Ve o an kalbinin içinde tek bir gerçek kaldı: Kaçmak yoktu. Gözlerini açtığında, avuçlarının arasında saf beyaz bir alev doğdu. Alev, gökyüzünden süzülmüş yıldız gibi titriyordu. Elara çığlık atarak ateşi ileri fırlattı. Alev gölgenin üzerine düştüğünde ormanın tamamı aydınlandı. Gölge hırlayarak geri çekildi, karanlığı parçalandı. Raphien fırsatı gördü, kılıcını tüm gücüyle sapladı. Çığlık kulakları sağır eden bir yankıya dönüştü. Gölge, parçalanan bir duman bulutu gibi dağılırken ortalık sessizliğe gömüldü. Elara nefes nefese yere diz çöktü, elleri titriyordu. Mühürden yayılan ışık yavaşça sönüyor, bedeninde derin bir yorgunluk bırakıyordu. Raphien yanına geldi, kılıcını indirdi ve ona baktı. Gözlerinde alışık olmadığı bir ifade vardı, hem hayranlık hem de tehlikeli bir yas. “Elara” dedi alçak bir sesle. “Artık saklayamazsın. Sen, kanında uyuyan avcıların mirasıyla yeniden doğdun. Ve bu seni onların hedefi yapacak.” Elara gözlerini kaldırdı, göz göze geldiler. Aralarında söylenmeyen kelimeler dolaşıyordu. Raphien’in bakışlarında hem yasaklı bir yakınlık hem de tehlikeli bir sınır vardı. Ama tam o anda uzaklardan yankılanan başka çığlıklar duyuldu. Gölge yok olmuştu ama orman hâlâ huzurlu değildi. Bu sadece ilk sınamaydı. Elara derin bir nefes aldı. Yüreğinde yükselen güçle birlikte, hem korkunun hem de kaderin artık geri dönülmez şekilde onun boynuna dolandığını anladı. Elara dizlerinin üzerine çökmüş halde titrerken, etrafındaki sessizlik ağır bir örtü gibi üzerlerine indi. Ağaçların dallarında bile tek bir yaprak kıpırdamıyor, orman nefesini tutmuş onları izliyordu. Mühürden süzülen son ışık parıltıları yavaşça havada eriyip kayboldu. Elara ellerini toprağa bastı, derin bir soluk aldı. “Bunu… nasıl yaptım?” diye fısıldadı. Raphien’in sesi kararlıydı ama içinde gizli bir hayranlık vardı. “Çünkü sen sadece bir insan değilsin. Soyunun mirası sende uyanmaya başladı.” Elara başını kaldırdı, gözleri hâlâ parlıyordu. “Ama bu güç bana aitmiş gibi gelmiyor. Sanki içimde yabancı biri var, beni yönetiyor.” Raphien kaşlarını çattı, yanına çömeldi. “O yabancı dediğin şey, aslında senin özün. Onu kabul etmek zorundasın. Aksi halde bu güç seni tüketir.” Elara sessiz kaldı, parmaklarını sıktı. İçinde hem zaferin hem de korkunun izi vardı. Karanlığı yenmişti ama kendi içindeki ışığın kontrolsüzlüğü onu ürkütüyordu. Tam o sırada ormanın derinliklerinden bir uğultu yükseldi. Birkaç kuş ürkerek havalandı, dallar çıtırdadı. Elara irkildi. “Başka biri mi geliyor?” Raphien kılıcını tekrar kaldırdı, gözlerini karanlığa dikti. “Hayır. Bu bir uyarı. O gölge yalnız değildi. Onların efendisi bu savaşı hissetti.” Elara’nın boğazı kurudu. “Efendisi mi?” “Düşmüşlerin karanlık zincirlerinden biri” dedi Raphien. Sesi alışık olmadığı kadar sertti. “Bizim savaştığımız, sadece bir gölgeydi. Onu gönderen şey çok daha güçlü. Ve sen artık onun dikkatini çektin.” Elara’nın kalbine buz gibi bir ürperti yayıldı. O an, yaşadığı her şeyin sadece bir başlangıç olduğunu anladı. Gözlerini kapadı, derin bir nefes aldı. İçinde beliren korkuya rağmen, aynı zamanda yanan bir irade vardı. Kaçamayacağını biliyordu. Raphien, onun bu sessiz kararını fark etmiş gibi başını eğdi. “Hazır ol, Elara. Çünkü bundan sonra her adımda hem bana hem de kendine daha çok güvenmek zorundasın.” Elara gözlerini açtı, bakışlarını onun gözlerine kilitledi. “O halde bana her şeyi anlat. Avcıların mirasını, düşmüşleri, zincirleri… Hiçbir şeyden kaçmadan bilmek istiyorum.” Raphien bir an sustu, bakışları gölgelerde kayboldu. Sonra yavaşça başını salladı. “Anlatacağım. Ama bilmelisin ki, öğrendiğin her şey seni daha da büyük tehlikelere bağlayacak.” Elara kararlıydı. “O tehlike zaten benim damarlarımda dolaşıyor.” Ormanın uğultusu azalırken, gökyüzünde bulutlar aralandı. Dolunayın solgun ışığı ikisinin üzerine düşüyordu. İkisinin gölgesi yan yana birleşmişti, sanki kaderleri çoktan birbirine mühürlenmişti.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD