Ertesi gün Kenan Albay acil koduyla Zafer Timini toplamıştı. Büyük ekranda açık olan Ankara Kızılay Meydanı, özellikle İsra'nın dikkatini daha çok çekmişti. Annesi, kardeşi gibi gördüğü Zehra da kısacası ailesi Ankara'daydı.
Kenan Albay söze girerek, "Gördüğünüz üzere başkentin en kalabalık ve en gözde mekanı. Alınan bilgilere göre yılbaşı gecesi kutlamalarında büyük bir saldırı olacak. Halkı tedirgin edip korkutmamak adına kutlamalar iptal edilmedi şimdilik. Terör örgütü muhtemelen bu günü bekliyor ve çok iyi saklanıyor. Bu yüzden iş bize geldi. Terörle mücadele birimiyle birlikte hareket edeceksiniz. Bunun için bu akşam Ankara'ya uçuyorsunuz, hazırlığınızı yapın. Bu görev çok kritik. Olası bir saldırıda birçok masum vatandaşımız zarar görüp ölebilir. Saldırının boyutunu bilmediğimiz için ülkemiz adına hem maddi hem manevi büyük kayıplar verebiliriz. Bunu engellemek sizlerin görevi. Başarısız olma lüksümüz yok. Allah yar ve yardımcınız olsun."
Zafer Tim'i hep bir ağızdan, "Emredersiniz komutanım," diyerek ayaklandılar. Miran Yüzbaşı başta olmak üzere tim, hazırlıklarını tamamlayıp Ankara'ya uçuş için hazırlandılar.
***
Operasyon dikkat çekmemek adına harp okulundan yürütülecekti. Alana iniş yapan Zafer timi harp okuluna doğru yola çıktı. Okulun eğitim kısmındaki karargahta onları Albay Mehmet Yurdakul ve Yüzbaşı Yaşar Alp karşıladı. Miran Yüzbaşı ve timi selamla karşılık vererek komite ve toplantı odasına geçtiler. Albay Mehmet öncelikle, "Hepiniz hoş geldiniz. Birazdan terörle mücadele biriminden Rıza Müdür ve ekibi de burada olacak. Onlar gelene kadar serbestsiniz," dedi. Herkes kendi haline dönerken Albay İsra'yı yanına çağırdı. "Hoş geldin güzel kızım, nasılsın? Ayrıca hoş geldin," dedi. "Hoş bulduk komutanım, iyiyim ve yeni görev için hem heyecanlı hem de tedirginim, birçok insanın hayatı söz konusu," dedi. "Seninle her zaman gurur duydum ve duymaya da devam edeceğim. Haberlerin geliyor," dedi. "Sayenizde komutanım, sizlere ve ülkemize layık bir asker olabiliyorsak ne mutlu bana," İkilinin sohbetine Yaşar Alp de dahil oldu. "Hoş geldin İsra, nasılsın? Alışabildin mi?" "İlk görev yerine alıştım komutanım, teşekkürler," dedi, gereksiz samimiyetten uzak kalarak göz temasından kaçınmıştı.
***
Miran, Kenan Albay'a geldiklerini haber verip İsra'nın yanına gelmişti. Mehmet Albay, Miran'ı da son görevdeki başarılarından dolayı tebrik etmişti. "Teşekkür ederim, komutanım. Ee, bizim deli kızdan memnun musunuz? Laf aramızda, biraz dik başlı, inatçıdır." İsra utanırken, Miran hiç tereddüt etmeden, "Memnunuz, komutanım. Çok başarılı bir asker yetiştirmişsiniz. İsra Teğmenim, verilen her görevi başarıyla yerine getiriyor." Onlar sohbet ederken, Yaşar Alpin, İsra'ya bakışlarından belli etmemesine rağmen rahatsız olmuştu. Bunu bir ara İsra'ya sormayı aklına not edip sohbete devam etti.
***
Terörle mücadele ekibinin de gelmesiyle toplantı başladı. Rıza müdürün önderliğinde şüpheli bölgeler dev ekranda kırmızı noktalarla işaretlenmişti. Terörist ele başları, yerlerini açık etmemek için büyük bir çaba içerisinde, kırmızı noktalı bölgelere eş zamanlı baskınlar düzenlenecek. Görevimiz bu hainleri yakalayıp büyük planı ele geçirmek. Sızıntıya karşı telefon ve telsiz kullanmayacağız. Herkese tek kullak ve tek komut merkezi olacak; birbirimizle iletişimi tek kişi sağlayacak. Bu sayede hiçbir birimin ifşa olasılığı olmayacak. İletişimi Melike astsubay sağlayacak. Bu konuda Kenan albaydan direktif aldım, "baş üstüne" diyerek Melike kendi görevini aldı. Bizlere gelecek olursak, iki kola ayrılacağız. Her ekipte bir subay, iki terörle mücadele ekibi ve bir keskin nişancı görev alacak. Birinci ekip Rıza müdür, İsra teğmen, Mesut başkomiser ve Ali konser. İkinci ekip Miran yüzbaşı, Hüsnü başkomiser, Yağız astsubay, Selin komiser ve Aram astsubay yönetecek. Ana ekip bunlar; kalan asker ve polis arkadaşlarımız da ikişer kişi olarak bizlere destek olacak.
***
3 gün içinde tüm bölgeler bitmiş olacak. İlk olarak Ulus bölgesinden başlayıp sırayla Çankaya ve Mamak bölgesiyle görev tamamlanacak. Kalan bölgeler polis ekipleri tarafından kuşatıldı, sessiz kuş dahi uçmuyor. Elbette içimizdeki hainlere karşı önemli bölgeler Serbest gözüküyor. Terör ekipleri izlendiklerinin farkında ama okları hep başka yönde tutuyor; amacımız onları gafil avlamak.
Miran ekibinin bölünmesinden hoşlanmasa da, emir demiri keser hesabı o konuda sessiz kalmayı tercih etmişti. Rıza müdür, görev sabaha karşı 4'te başlayacak. Aynı anda belirlediğimiz ilk noktalara baskın düzenleyeceğiz. İlk bölge bittikten sonra tekrar burada toplanıp elimizdekileri değerlendirip diğer noktalara yöneleceğiz. Gazamız mübarek olsun arkadaşlar. Uzun zamandır askeri birimle birlikte çalışmamıştım, sizlerle çalışmaktan mutluyum, görev başına diyen Mehmet albay herkesi hazırlığa göndermişti.
***
Birinci ekip sabah saat 4'te toplandı. İlk mekan olarak bir depo gösterilmişti. Evet, sessizce girip işi bitiriyoruz. Amacımız militanları sağ ele geçirmek; olası bir durumda kanını dökmekten çekinmeyin, dedi Rıza Müdür. Mesut Başkomiser sırıtarak, "Başüstüne müdürüm," dedi. İsra Teğmen, "Yanımdan ayrılmayın, henüz yenisiniz," diyerek sırıttı. İsra bu duruma sinirlense de görev icabı cevap vermemişti. Rıza Müdürün işraretiyle ekip harekete geçerek deponun etrafını sessizce sardı. İsra'nın arkası "Ben de müdürüm," diyerek arka kısma geçti. Rıza Müdür önde, Mesut tek katlı deponun üzerine tırmanırken her taraftan kuşatılmıştı. Depoya sessizce giren İsra, elindeki fenerle arka kısımda oturup telefonuyla oynayan bir teröristi gördü. Hızla arkasından yaklaşarak bayıltıp etkisiz hale getirdi. Kullaklığa dokunup bilgi geçti. Daha sonra sessiz ve temkinli bir şekilde deponun içine yöneldi.Depo geniş ve büyük duvarlarla çevriliydi; labirent misali karşına ne çıkacağı belli olmuyordu. Rıza Müdür ve Mesut Komiser de 3 kişiyi etkisiz hale getirmişti. Kullaklılarından gelen bilgiye göre depoda iki kişi kalmıştı. Deponun merdiven kısmında bir kişinin daha yansımasını gördü İsra. Hızla yaklaştı; kendisini fark eden militan ateş edince kendisini korumaya aldı. İsra, eğilerek yerde yuvarlanıp adamı bacağından vurdu. Adam ayağını tutarken ateş etmeye devam etti.
***
Hızla ateş ettiği için mermisini saymadı militan ama İsra saymıştı. "Son" 1 diyerek tekrar yuvarlanarak duvar dibine geçti. Silahın boş sesi kulağına gelince dikkatli bir şekilde silahını militanına yönelten İsra, adamla göz göze geldi. "Seni sıçan kılıklı pislik, şimdi ne halt yiyeceksin?" pis bir şekilde sırıtan militanın arkasına gözü kayınca İsra, arkasında biri olduğunu bilerek hızla dönüp ateş etti. Son kalan iki militanı da etkisiz hale getirmişti. Bu arada Mesut komiser, İsra'yı izlemişti. Yukarıdan müdahale etmeyi birazcık beklemişti. İsra'nın ne yapacağını görmek istemişti. Rıza müdürden epey övgü almıştı bu asker, o yüzden merakını cezbetmişti. "Depo temizlendi," dedi Rıza müdür. Kulaklığını takarak depo hızlıca aranırken birkaç belge ve iki varil patlayıcı madde bulunmuştu. Depoda işi biten ekip, koordinasyon merkezine döndü.
***
Miran'ın ekibi sabah saat 4'te hedef nokta, büyük ağaçlar arasına gizlenmiş eski bir köşk. Miran'ın liderliğinde, ikişer kişi köşkü sardı. Yağış köşke tırmanırken, Aram ve Selin komiser arka kısımdan köşke girdi. Hızla abluka altına alınan köşk, yaklaşık 15 dakika içinde temizlenmişti. 2 ölü, 4 yaralı altı militan ele geçirilmişti. Köşkün bodrum kısmında da bazı belgeler, silahlar ve başka çeşitli patlayıcı maddeler ile uyuşturucu ele geçirilmişti. İkinci hedef nokta temizlendi bilgisini geçen Miran, ekibiyle koordinasyon merkezine geçmişti.
***
Koordine merkezine toplanan ekip, ulaşılan bilgilerle nasıl bir saldırı düzenleneceğini çözmeye çalışıyordu. Mesut komiser, buldukları patlayıcıyla eğer bunu birleştirip bomba haline getirmiş olsalardı,Kızılay Meydanı'nda taş üstüne taş kalmazdı. Kalabalığı düşündüğümüzde yüzlerce insan ölebilirdi. İlk planlarını çöpe attık, çok şükür ki, dedi Miran. Belgeleri incelemeye devam eden İsra, "Komutanım, burada dikkatimi çeken bir bina var. Kızılay'ı biliyorum ama böyle bir binanın olduğunu hiç görmedim," dedi. "Dikkatini çeken ne?" diye sordu Rıza müdür.
"Müdürüm, patlayıcının ham maddesi ellerinde. Yapacak kişi de büyük ihtimalle yanlarında. Öyle bir yere konumlanmalı ki etkisi büyük olsun. Tabii bir de korunamayan, herhangi bir güvenlik önlemi olmayan bir yer olmalı ki dikkat çekmesin," dedi Miran. İkili birbirine aşkla bakarken, "Aynen öyle, komutanım," dedi İsra. Hemen Kızılay bölgesindeki bütün bina planları ekrana yansıltıldı. Herkes dikkatle binaları incelerken, İsra elindeki belgeye bakıp, "Durun müdürüm, işte burası. Bakın, plan aynı. Hiçbir güvenlik önlemi yok. Yılların milli piyangocusu Melek ablanın yeri dükkanı burası," dedi Mesut komiser.
Rıza müdür, "Mesut, İsra teğmeni al ve Melek ablayla bir görüşme yapın. Açık etmeden bi görüşüp gelin.Duruma göre hareket edelim."Emredersiniz müdürüm." Miran bu duruma bozulsa da el mahkum beklemek zorundaydı.
***
Mesut komiser ve İsra arasında bariz yaş farkından dolayı abi kardeş olarak gittiler Melek ablanın dükkanına. "Bize bir bilet ver abla," dedi İsra. "Abimle hayallerimize kavuşmamız lazım." Melek abla dalgındı. Bu halini fark eden İsra, tekrar ederek, "Bir bilet alabilir miyiz?" dedi. "Ah pardon hanımefendi, buyurun," dedi Melek abla, biletleri tutarak. "Hayallerimizi gerçekleştireceğiz abi," diyerek tekrar laf attı İsra. Melek abla acı bir tebessümle, "Hayaller gerçekleşir mi bilmem ama Allah kimseyi çaresiz bırakmasın," dedi. Bu konuşma dikkatlerini çekmişti. Mesut komiser etrafa göz atıp, "Çaresiz değilsiniz, yardım edebiliriz," dedi. Gözleri büyüyen Melek abla, çaktırmamaya çalışarak gülümsedi. İsra, kadından bilet alıyormuş gibi parayla birlikte notu verdi. Notta, "Başınız dertte, biliyoruz. Yardım edebiliriz. Sizi Anıt Parkı'nda bekliyor olacağız. 15 dakika içinde gelmezseniz, sizi ekipler almak zorunda kalacak," yazıyordu. Melek abla şaşkınlıkla ne yapacağını ne cevap vereceğini bilemedi. 15 dakika sonra dükkanı komşusuna emanet edip, "Benim az işim var Ahmet, bir saat dükkana mukayet ol," dedi. "Kızın okul ihtiyaçları var, onları alıp geleceğim." "Tamam abla, merak etme ben bakarım," dedi simitçi Ahmet.
***
Parka gelen Melek Hanım hızla etrafı taradı. İsra yürüyüş yapıyormuş gibi yanına gelince bir şey soruyormuş gibi durdu. Melek Hanım, öncelikle sakin olun, etrafa belli etmeyin, ileride aracımız bekliyor, bana bir yer tarif ediyor gibi araca yöneleceğiz dedi.
Takip edildiğini Melek Hanım da biliyordu. Araca yaklaşırken büyük bir grup eylem yapıyor görüntüsü verildi. kalabalık arasına karışıp belli etmeden araca bindiler.
Mesut, hoş geldiniz. Öncelikle sakin olun ve başınıza geleni lütfen yalansız bir şekilde anlatın.
Melek Hanım, kızını kaçıran teröristleri ve ne yapmak istediklerini anlattı. Dükkan öyle bir binanın altına konumlanmıştı ki, üst tarafın boş olması, yakın zamanda yıkılıp kentsel dönüşüme girmesi binayı gereksiz ve önemsiz kılıyordu. Melek Ablanın dükkanı dikkat çekmediği ve halkın sevdiği bir yer olduğu için seçilmişti. Yılbaşı gecesi büyük bir konser olacak, toplanan kalabalıkla birlikte Kızılay Meydanı havaya uçacaktı. Eğer büyük patlama gerçekleşmezse, Melek Ablanın kızı canlı bomba olacaktı.
Melek Abla, kızının hayatını kurtarmak için dükkanın altındaki büyük depoyu militanların hem laboratuvar hemde patlamaa yeri olarak kullanmasını mecburen kabul etmişti.