İçeriye ayakkabılarla girdik çünkü yerler toz ve pislik içindeydi resmen dökülüyordu burası. Evin hole açılan dört kapısı vardı, beni sağdan ikinci kapıya yönlendirdiğinde ayaklarımı sürüyerek girdim. Odanın içi neredeyse bomboştu yere serilmiş tek kişilik bir yatak ve üzerine bastığım eski bir kilim… Efsaneye döndüğüm de istemsiz bir şekilde yüzümü buruşturmuştum.
“Burada mı yatacağım?”
“Neden beğenmedin mi yoksa?” Ona cevap vermedim.
“Dışarıda yatmadığın için şükret.” Yerde duran yatağın üzerindeki parçalanmış ve tozlanmış örtüyü çekip kenara atışını izledim.
“Bak şimdi daha iyi oldu.” Kesinlikle dalga geçiyordu, buna karşılık gözlerimi devirdim.
“Bunu da bulamayabilirdin yoksa betonun üzerinde mi yatmayı tercih edersin.”
“Sen aklını kaçırmışsın.” İltifat etmişim gibi keyifle gülü
