25-Paris-2❤️‍🔥

1853 Words
Naz Kapıyı açtığımda bakışlarım, kapının eşiğinde duran Poyraz’ın üzerinde takılı kaldı. Siyah tişörtün altında göğüs kaslarının belli oluşu, saçlarının duştan sonra hafif ıslanmış hali, burnuma gelen temiz sabun kokusu… Hepsi aklımı bulandırdı bir an. Poyraz gözlerimi yakaladı, gülümsedi. Ama bu gülümseme yaramaz bir çocuğun değil, koca bir adamın “Seni istiyorum” diyen gülümsemesiydi. Birkaç saniye boyunca sessizlik oldu; sadece kalp atışlarımın kendi kulaklarımı döven sesi vardı. Şaşkınlıkla, “İtalyanca oda servis mi dedin?” dedim titreyen bir sesle. Ama aslında dudaklarımın köşesinde beliren gülümsemeyi saklayamıyordum. Poyraz omuzlarını silkerek bana doğru eğildi. “Ne yapayım? Başka türlü seni kapıyı açmaya ikna edemezdim. Biraz kurnazlık yaptım.” Yüzümdeki gülümsemeyle gözlerim gözlerine takıldı. “Ne bu?” dedim, bornozumun uçlarını sıkıca kavrayarak. “Rahat ol, Yeşilim,” dedi kısık bir sesle. “Sadece sana kahve getirdim. Tatlı da var. Beraber yiyelim istedim.” “Bu saatte mi Poyraz?” “Saatin ne önemi var? Bence kahve ve tatlı için uygun bir zaman, özellikle tatlı için,” dedi muzipçe gülümseyerek. Kelimeleri sıradan olsa da bakışları sıradan değildi. İçeri girmek için izin istemedi; zaten benden habersizce bir adım atması bile dizlerimin titremesine yetti. Servis arabasını kenara çekip kapıyı kapattı. Odayı kahve ve çikolata kokusu sardı. Kahve fincanlarının ve tatlıların bulunduğu tabakları masaya bıraktı. Ama gözlerini benden ayırmıyordu. “Bu saatte seni asla beklemiyordum.” Poyraz bir adım daha yaklaştı. “Ben de… seni bu halde görmeyi beklemiyordum,” dedi fısıltıyla. Gözleri, saçlarımdan süzülen damlalarda, boynumun kıvrımlarında gezinirken nefesim kesildi. “Poyraz…” dedim uyarır gibi. Ama sesim o kadar yumuşaktı ki aslında onu durdurmaya hiç niyetim yoktu. O da bunu anladı. Bir an bile tereddüt etmeden elini kaldırdı, saçlarımın arasına dokundu. Avucunun sıcaklığıyla ürperdim. Gözlerimin içine eğildi, dudaklarıma çok yakın, nefesini hissedebileceğim kadar yakındaydı. “Beni kovmayacaksın, değil mi?” diye fısıldadı. Başımı yavaşça salladım. Gözlerim doldu ama bu sefer hüzünden değil. Dudaklarımın kenarında ince bir tebessüm vardı. Poyraz gözlerimi gördüğünde rahatladı. Ellerini yanaklarıma koydu ve alnını benim alnıma yasladı. Sessizlik çöktü aramıza. O sessizlikte kalplerimizin çarpışını duyabiliyordum. Sonra dudakları usulca dudaklarıma dokundu. Önce ürkek bir temas… sonra derinleşen, sahiplenen, yılların hasretini taşıyan bir öpücük. Zaman durmuştu. Ama benim dünyamın tek gerçeği buydu. Uzun uzun koklayarak öptü dudaklarımı. “Ahhh, Naz,” diye kısık bir inilti döküldü dudaklarından. Bense kendimi tamamen ona bırakmış gibiydim. Dudakları bütün kontrolümü kaybettiriyordu bana. Sonra nefeslenmek için biraz uzaklaştığında hemen ondan birkaç adım geriye kaçtım. Masaya bakıp, “Kahve ve çikolata harika görünüyor. Hemen üzerime uygun bir şey giyip geliyorum,” deyip Poyraz’ın çekim alanından koşarak uzaklaştım. Arkamdan, “Yeşil, üzerindekiler bence gayet uygun,” diyen Poyraz’ın sesi geliyordu. Üzerime hızla şortlu askılı ipek bir takım giyip çıktım. Poyraz beni görünce yutkundu. “Harika görünüyorsun,” deyip yanıma gelip beni etrafımda döndürdü. “Bu güzellik başımıza çok iş açacak.” “Hadi Poyraz, kahveler soğudu,” diye masaya geçtim. Gelip yanıma oturdu. Kahvelerimizi içerken birçok şeyden konuştuk. Çikolatayı ise tek başıma yiyordum. “Tadına da mı bakmayacaksın? Bence denemelisin. Harika…” “Emin misin denemem konusunda?” “Evet,” diye başımı salladım. Bu hareketim üzerine dudaklarıma resmen yapışıp öpmeye başladı. Karşılık verme fırsatı bile tanımadı. En sonunda alt dudağımı emerek bıraktı. “Gerçekten tadı harika, Yeşil. Bundan sonra daha sık tatlı yiyeceğim,” dedi imalı bir şekilde. Utançtan renkten renge girdiğime emindim şu an. Poyraz Onunla Paris’te olmak harikaydı ve bir şans daha vermişti bana. Bu son şansımdı, biliyordum. Bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirecektim. Naz o kadar güzel ve özeldi ki ondan ayrı olmayı nasıl düşünebildim hâlâ bilemiyorum. Naz olmadan nefes almak bile bana şu an zor gelirken… Otel odasında baş başaydık ve bulduğum her fırsatta onu utandırmak çok hoşuma gidiyordu. Ne kadar güçlü dursa da söz konusu ben olunca çok zayıftı ve bunu göstermekten asla gocunmuyordu. Bana karşı şeffaftı; saklısı gizlisi olmadan, her şeyiyle bana ait ve bana özeldi. Durgunlaştığını fark ettim, yüzü düştü. Kafasında onu rahatsız eden düşünceler vardı. “Nazım, neyin var güzelim?” Bir süre gözlerime baktı. “Poyraz, korkuyorum… Belki bunu sık sık dile getiriyorum ama sen beni korkutuyorsun. Duyguların, davranışların, hayatındaki insanlar…” diye sıraladı. Onu bütün bu soru işaretlerinden kurtarmalı ve rahatlamasını sağlamalıydım. “Naz, bunu benden ilk defa duyacaksın,” dedim. Sonra oturduğu sandalyeden kaldırıp kucağıma oturttum. Çünkü bu söylediklerimi duyarken kalp atışlarımı da hissetsin istiyordum. “Güzelim, Yeşilim, Naz’ım… Ben seni seviyorum.” Bu kelimeyi söyledikten sonra şaşkın bakışları eşliğinde elini tutup kalbimin üstüne koydum. “Hissediyor musun? Senin için atıyor bu kalp. Ve ben yaşadığım sürece sadece senin için atacak. Ve tamamen senle dolu, sana ait, sadece sana… Evet, hatalar yaptım güzelim, ama bir daha asla tekrarlamayacağım. Ben sana kadar hiç âşık olmadım Naz. Evet, çok kadınla ilişkim oldu, çok fazla… Ama bunlar sevgi temelli ilişkiler değildi, bunu sen de biliyorsun. Bunlarla övünmüyorum. Bu övünülecek bir durum değil. Ama şimdi gerçekten aşığım. Seni seviyorum ve senin için karşıma alamayacağım kimse yok. O gece seninle o konuşmayı yaparken seni de düşünerek yaptım. Herkes hemen kabul etmeyecek birlikteliğimizi, bunu biliyorsun. Başlangıç biraz yıpratıcı olacak. Ben, senin bu dönemi kaldıramayacağını, çok üzüleceğini bildiğim için cümlemi bitirmeden…” “Poyraz, seninle her şeye razıyım. Seninle gelecek her şey kabulüm. Seni seviyorum. Seni çok uzun zamandır seviyorum. Sen benim ilk ve son aşkımsın. Ne yaşarsak yaşayalım senden vazgeçmem,” dedi. Kollarımla onu sıkıca sardım. Saçlarına, yüzüne, burnuna, gözlerine sayısız öpücük kondurdum. Kollarımda, her şeyiyle bana teslim güzel kadınım vardı. Naz Poyraz’ın kollarındaydım ve zaman sanki ağırlaşmıştı. Kalplerimizin ritmi aynı anda hızlanıyor, nefeslerimiz birbirine karışıyordu. Aramızda inanılmaz bir çekim vardı. Onu istiyordum, evet… Çok erkendi ama ona dair ne varsa istiyordum. Elleri yüzüme usulca dokundu. Parmak uçları yanağımda gezinirken gözlerimi kapadım, o anın sıcaklığına kendimi bıraktım. İçimde büyüyen hisler kelimelerle anlatılamayacak kadar güçlüydü. Başımı yavaşça Poyraz’ın göğsüne yasladım. Onun kalp atışlarını duymak, sanki kendi ruhuma güven veriyordu. Bu kalp atışları benim içindi. Ve kokusu aklımı başımdan alıyordu. Poyraz’ın gerildiğini, kaslarının gerginliğinden anlıyordum. Kendini kontrol etmeye çalışıyordu. Kucağında biraz hareket edince altımdaki sertlikle donakaldım. Kocaman açtığım gözlerimle ona baktım. O da müzip bir ifadeyle bana bakıyordu. Poyraz saçlarımı koklayıp hafifçe fısıldadı: “Bana neler yaptığının farkında mısın, Yeşil?” Sonra dudaklarıma resmen saldırıp tutkuyla öpmeye başladı. Kalbim heyecandan deli gibi çarpıyordu. Bir süre sonra acemice de olsa ona karşılık vermeye başladım. Ben karşılık vermeye başladıkça altımdaki sertlik daha da büyümeye başladı. Poyraz beni kucağında yatağa yatırdı. Bir süre ayakucumda durup beni seyretti. “Çok güzelsin… Çok. Ve bana özelsin. Sadece bana. Anladın mı, Yeşil?” dedi şehvetten koyulaşan gözleriyle. Kafamı usulca salladım, onu onaylamak için. “Beni deli ediyorsun,” deyip tekrar öpmeye başladı. Öpüştükçe arzusu ve tutkusu artıyordu. Tekrar üzerimden kalkıp ayakucumda soyunmaya başladı. Önce tişörtünü tek seferde sıyırıp çıkardı. Poyraz iri bir adamdı. Vücudundaki bütün kaslar gözümün önündeydi ve kusursuz bir vücudu vardı. Asker olması ve düzenli spor yapmasının buna katkısı tartışılmazdı. Karın kasları ve göbeğinden başlayıp aşağıya doğru uzanan adonis kaslarını süzerken dudaklarımı ıslattım. Pür dikkat beni izleyen Poyraz’ın bu çok hoşuna gitmiş gibi tebessüm etti. Ben ise ona yakalandığım için utançtan pembeleşmeye başlamıştım bile. Eşofmanını çıkarmadı ama eşofmanının önünde onu zorlayan kabarıklık sanki her geçen saniye daha da büyüyordu. Bu, beni hem korkutuyor hem de heyecanlandırıyordu. Gözlerime bakarak tekrar onayımı almak istedi: “İstiyor musun güzelim?” Her şey kontrolümden çıkmış gibiydi. Sadece başımı salladım. “Bu gece sadece birbirimizi tanıyacağız, güzelim. Tamamı senin. Sadece tadacağım seni. Ama daha sonra sana ait ne varsa… Duydun mu? Benim olan ne varsa her şeyi alacağım.” Bu cümleleri o kadar baskın bir şekilde söylemişti ki ağzımın kuruduğunu hissettim. Poyraz tekrar üzerime uzanıp önce dudaklarımı tutkuyla öptü. Dudaklarımı emdi. O kadar keyif alıyordum ki dudaklarımdan istemsiz bir inleme koptu. Bu sesten sonra Poyraz hareketlerine daha da hız verdi. Dudaklarımı ısırarak bırakıp boynumu ve göğüs oluğumu koklayarak öpmeye başladı. “Naz… Kokun, her şeyin harika…” Askılı tişörtümü tek hamlede çıkarıp odanın içine fırlattı. Gözlerime bakıp, “Vücudunun kusursuz her bir noktasını öpmek istiyorum,” dedi. Göğüslerime yaklaştı. Nefesini göğüslerime üfleyince vücudumdaki bütün hücrelerim hareketlendi. Birini ağzına alıp öperken diğerini eliyle yoğurmaya başladı. Her öpücüğünde müthiş bir haz almaya başladım. Artık kontrol edemeden inlemeler dudaklarımdan dökülmeye başlamıştı. Ağzımdan çıkan her ses Poyraz’ın biraz daha kontrolünü kaybetmesine neden oluyordu. Bu duygular, hissettiklerim inanılmazdı. Dakikalarca öptü, kokladı beni. Islandığımı hissediyordum… Poyraz üzerimden doğrulup gözlerimin içine bakarak, “Kendine dokunuyor musun?” dedi. “Hayır,” dedim. “Nasıl yani, kendini hiç tatmin etmedin mi?” “Hayır Poyraz,” dedim nefes nefese. “Ne olduğunu biliyorum tabii ki ama şu ana kadar bunu hiç istememiştim.” dedim dürüstçe. Biraz şaşırdı ama bu durumdan memnun olmuş gibiydi. “Demek ki ilk orgazmını ben yaşatacağım. Bundan sonraki bütün orgazmların bana ait olacak güzelim. Ve hepsinin hafızanda kalıcı yer etmesi için elimden geleni yapacağım.” Her geçen dakika heyecanım ve utancım artıyordu. Poyraz tekrar üzerime uzanıp önce dudaklarımdan uzun bir öpücük aldı. Yüzümden başlayarak tüm vücudumu öpüp yalayarak göbek deliğime kadar ilerledi. Dilini göbek deliğimin etrafında gezdirip elleriyle şortumun kenarlarından tuttu, kafasını kaldırdı. Yine benden izin alıyordu ve bu çok hoşuma gitmişti. Gözlerimi açıp kapatarak ona onay verdim. Yavaşça aşağı indirmeye başladı şortumu, her anın tadını çıkarıyordu. Şortumu da çıkarıp odanın içine fırlattı. Sadece dantelli küçük tangam la onun karşısındaydım ve bu beni çok utandırıyordu. “Sakinleş güzelim, istemediğin hiçbir şey olmayacak. Ben sana zevk vermek için buradayım,” dedi. Bu kelimeler heyecanımı biraz yatıştırmıştı. Çamaşırımın üzerinden beni öpüp kokladı. Bu duygular bana çok yeniydi ama içimde daha fazlasını yaşamak için korkunç bir istek vardı. Beni koklarken, “Kokun harika Naz ve benim için sırılsıklamsın. Şimdi tadına bakacağım güzelim,” deyip çamaşırımı çıkarıp burnuna dayayıp derin derin kokladı. Poyraz’ın karşısında çırılçıplaktım şu an. Utanç, istek, heyecan, arzu… Bütün duygularım kontrolümden çıkmış gibiydi. Ama karşımda işini çok iyi bilen bir adam vardı ve dediği gibi bugünkü tek amacı beni memnun etmekti. Eğildi, gözlerimin içine bakarak oraya bir öpücük bıraktı. Ve sonra diliyle yalamaya başladı. Bu müthiş bir histi. Bacaklarımı kapatmaya çalıştım. Bir an kafasını kaldırıp, “Yeni başladım güzelim, sakin ol,” deyip çok önemli bir iş yapıyormuş gibi tekrar beni öpmeye, yalamaya başladı. Bir süre sonra vajina dudaklarımın arasında dilinin kaydığını hissettim. Bu heyecanımı daha da artırdı. Dudakları girişime önce yumuşak, sonra sert ve seri darbeler indirmeye başladı. Ellerimle saçlarına asılmış, çekmeye başlamıştım. Bir yandan da deli inleyip adını sayıklıyordum. Verdiğim tepkiler Poyraz’ı delirtiyordu. İçime diliyle daha hızlı girip çıkmaya başladı. Bir süre sonra kafasını kendime bastırdığımı fark ettim. Müthiş bir haz içindeydim. Dakikalarca beni ağzıyla sömürmeye devam etti. Artık onun için de benim için de her şey kontrolden çıkmıştı. Çığlık atarak boşaldım. Ama Poyraz çekilmedi ve beni yalamaya devam etti. Orgazmdan sonra vücudum o kadar rahatlamıştı ki sanki bütün ağırlıklarımdan kurtulmuştum. Poyraz bacaklarımın arasından çıkıp gelip tekrar dudaklarıma yapıştı. “Harika bir tadın var. Ve seni boşalırken izlemek beni resmen delirtti. Bu gece senin. Ama bir daha kine seni gerçek Poyraz’la tanıştıracağım. Sana hayatında yaşamadığın bir haz yaşatacağım.” Dudaklarını kulağıma yaklaştırıp, “Naz, seni o gün saatlerce sikeceğim ve her şeyinle tamamen bana ait olacaksın,” deyip yanıma uzanıp beni kollarına çekti. O kadar yorgundum ki söylediklerine cevap bile veremedim. Ama o gece bir şeyi çok net anladım: Cinsellikte Poyraz, tutkulu, doyumsuz ve kuralsız bir adama dönüşüyordu. Bütün bu düşüncelerle ona sıkıca sarıldım ve onu başıma kondurduğu öpücüklerle uykuya daldım…
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD