YÜREK SIZIM [ TAMAMLANDI ]

3. BÖLÜM

Yasemin son hızla düğün hazırları için halası ile birlikte uğraşmaya başlamıştı. Hakan ile bir kere bile telefonda konuşmamışlar, Hakanın kardeşi ve annesiyle seçiyorlardı her şeyi. Evlendikten sonra Hakan’ın ailesi ile yaşayacakları için yatak odasını en güzel şekilde hazırlamaya çalıyordu Yasemin. Hakan’ın annesi ve kardeşi de bu durumdan pek memnun değillerdi. Hakan bir kere bile ne yaptıklarını sormuyor hatta eve bile zar zor geliyordu. Ne kadar; babası olsun, annesi olsun, kardeşi olsun bir kaç kere konuşmak için uğraşsalarda Hakan onlarla konuşmamak için direniyordu.

Günler birbirini kovalarken Hakan düğünü umursamadan, Melis ile günlerini geçiriyordu. Çoğunlukla onun evinde kalıyor, sadece şirkete gitmek için yanından ayrılıyordu. Babası inatsa kendisi daha bir inattı. Bütün boşluklarını Melis ile değerlendiriyor, onu yemeklere çıkartıyor, gezmelere götürüyordu.

Yasemin bir kaç kere Hakan’ı telefonla aramıştı ama genç adam onun sesini duyar duymaz telefonu kapatıyor bir daha açmıyordu. Numarasını bile kaydetmemişti. Diğer yandan bu durumu Hakan’ın ailesi ile paylaştığında onun yoğun bir şekilde çalıştığını, bunun için fırsat bulamadığını söyleyip konuyu kapatıyorlardı. Gelinliğini bile kayınvalidesi ve görümcesi ile seçmişti. Takacakları yüzükleri seçerken bile Hakan gelmemişti.

Yaseminin babası da bu duruma sinir olmaya başlamıştı. Damat bey hiç bir hazırlıkta yoktu. Düğün yerini bile asker arkadaşı ile seçmişlerdi. Bunu bir kaç kere söylemişti arkadaşına, o da aynı şekilde yoğun işleri olduğunu bahane etmişti. Mehmet bey anlamıştı bahane bulduğunu. Acaba bu çocuk evlenmek istemiyor muydu kızıyla? Yine bir gün Mehmet beyle, Kenan bey düğün salonunun hazırlıklarına bakmak için buluştuklarında Mehmet bey artık dayanamadı.

“ Kenan, söylesene Hakan efendi neden hiç bir hazırlıkta yok. İş yoğunluğu deme bana yemem. İstemiyor mu yoksa bu adam kızımla evlenmeyi. “

“ Öyle şey olur mu Mehmet’im, sadece bilirsin işte, yeni bir yola çıkacak ve kendini buna hazırlamaya çalışıyor. Şirketinde tam yoğun olduğu zamana denk gelince düğün olayı da, kafasını dağıtmak için kendini işe verdi. “

“ Doğru söylüyorsun değil mi, Kenan? Bak başka bir şey varsa söyle bana, sonradan ortaya çıkarsa bir daha ömrümün sonuna kadar konuşmam seninle. “

“ Olur mu dostum, ben sana ne zaman yalan söyledim? “

“ Tamam bakalım dediğin gibi olsun. “

Mehmet beyin içi hiç rahat değildi aslında ama arkadaşının da ona yalan söylemesi için bir sebebinin olmadığını içinden geçiriyordu. İçinden öyle geçiriyordu ama yüreğinin bir yerinde de garip bir endişe baş göstermişti. Onu görmeyi yok saymaya karar verdi.

Hakan da düğünden hemen sonra İzmir’deki şirkete geçmek için bir kaç düzenleme yapmıştı. Burada bir dakika bile duramazdı, hele de o kadınla. Bir kere yüzüne bile bakmamıştı ama kadın onu aramaya devam ediyordu. Gerçekten de yüzüne bile bakmamıştı Yasemin’in. Çok yüzsüz diye düşünüyordu onun için. Onu istemediğini o kadar belli etmesine rağmen, kadın ondan vazgeçmiyordu. Gerçi ailesinin kıza hiç bir şey söylemediğini de düşünmeye başlamıştı. Ailesi için itibar her şeyden önce gelirdi bu hayatta.

********************************

Nihayet belirlenen düğün tarihi gelmişti. Yasemin sabah erkenden kalkmış, kendine hafif bir kahvaltı hazırlamış, güzelce karnını doyurmuş, ardından da bir bardak kahve içmişti. Saçı makyajı hepsi düğün salonunda yapılacaktı. Arada telefondan görümcesiyle mesajlaşıyor, evdeki son gününün tadını çıkarıyordu.

Mutfaktan gelen seslerle babasının da uyandığını anlayan Yasemin yavaş adımlarla babasının yanına gitti ve ona sarıldı. Yaşlı adamın anında gözleri dolmuştu. O da kızına sımsıkı sarılarak karşılık verdi. İkisinin de dolu gözlerindeki yaşlar yanaklarından akıyor sessiz sessiz ağlıyorlardı. Bir müddet sonra Mehmet bey kızından ayrıldı.

“ Güzel gözlüm, tek tanem, en mutlu günün senin bugün ağlamak yok! Gül sen, hep gül. “

“ Babam canım babam, yarından itibaren başka bir evde yaşayacağım. Senden ayrılmak çok zor geliyor bana, ne yapayım? “

“ Bende senden ayrılmayı hiç istemiyorum bir tanem ama yapacak bir şey yok güzel kızım. “

“ Canım babam benim, seni çok seviyorum. “

“ Bende seni çok seviyorum güzel kızım. Hep mutlu ol, Allahım yüreğine en ufak bir kırgınlık bile düşürmesin birtanem. Hep mutlu ol hep gül benim canım, cananım. “

Mehmet bey, kızına yeniden sarıldı, bir müddet o şekilde beklediler. Konuşmadan, birbirlerinin nefes seslerini dinleyerek, kısa bir zaman öldürdüler. Yasemin, babasına da halidir bir kahvaltı hazırladı, Mehmet beyin de kahvaltısını yapmasının ardından, karşılıklı oturup, güzel birer türk kahvesi içtiler. Yasemin evlendikten sonra bile babasına sık sık gelip gitmeyi düşünüyordu aslında. Çünkü düğünün ardından halası da gidecekti ve babası tamamen yalnız kalacaktı. Kahvelerini içtikten sonra, Yasemin odasına gidip banyoya girdi ve güzel bir duş aldı. Banyodan çıktıktan sonra, saçlarını kurutup, üzerine sade bir elbise giyinip salona geçti. Yasemin güzeldi. Burnunun üzerindeki çillere sinir olurdu ama o çiller ona ayrı bir güzellik katıyordu aslında. Biraz zaman sonra babası da üzerini giyinmiş bir şekilde salona geldi, Yasemin oturduğu yerden kalkıp babasının yanına geldi. Mehmet bey kızının elini tutup öptü ve çıkış kapısına doğru yürüdüler. Yasemin’i düğün salonuna bırakacaktı. Giyinmesi, gelin makyajı, gelenle gidenle fotoğraf derken, anca yetişirlerdi zaten. Arabaya binip düğün salonuna doğru giderlerken yolda, giderlerken Hale aradı Yasemin’i. Yasemin de telefonu açıp, düğün salonuna gittiklerini belirtti. Hale’nin bende yarım saate orada olurum deyip kapatmasıyla, yolculuklarına devam ettiler. Fazla uzun sayılmayacak bir yolun ardından düğün salonun otoparkına Mehmet bey arabasını pat etti ve arabadan indiler. Yasemin hemen içeri geçerek gelin odasına girdi. Çalışan yardımcı kızlar, onu bekliyordu. Üzerindeki elbiseyi çıkartıp, gelinliğini giyindi. Düşük omuzlu, kabarık, uzun kuyruklu, dantel ve taş işlemeli çok güzel bir gelinlikti. Gelinliği ile aynanın karşısında kendine bakarken, kuaförün ve makyözün de gelmesiyle, makyaj masasına geçip çalışanların da yardımıyla sandalyeye oturdu. Saçlarını sade bir topuz istemişti. Kuaför bütün ciddiyetiyle saçlarıyla uğraşırken, makyöz de makyajını yapmak için yüzüne kremler sürüp alt zemini hazırlıyordu. Zaman geçerken, Hale’nin de gelmesiyle, bol sohbetli bir ortam oluştu. Hale de üzerini burada giyinip, saçını makyajını yine burada yaptıracaktı. Yasemin’in saçına duvarının da takılmasıyla, saçlarına yapılan işlem bitmiş oldu. Makyaj yapımı devam ederken, bir yandan da Hale ile sohbet etmeye devam ediyordu. Makyöz, makyajının gittiğini belirttiğinde, aynadan kendisine baktı. Yüzünü bir sağa bir sola zarif baş hareketleriyle çevirdi. Çok güzel olmuştu. Kendisinin bile ağzı açık kalmıştı neredeyse. Hale’de yanına gelip beğeniyle Yasemin’e bakmaya başladı. Kız gerçek manada çok güzel, masum ve çekiciydi ama ağabeyi bir kere bile bakmamıştı. Aslında bir yanı Yasemin’e bunu yaptıkları için üzülüyordu. Ağabeyinin nikahtan hemen sonra Melis’le birlikte gideceğini biliyordu çünkü. İçinden sürekli Yasemin’in yüzüne bakıp özürler diliyordu. Yasemin’i tanıdığı bu bir ay içinde çok sevmişti. Birbirlerine bayağı bir yakın olmuşlardı. Annesi, Nergis hanım da çok sevmişti gelinini. Keza Kenan bey de öyle. Aslında Hakan da severdi ama bir kere bile bakmamıştı kızın yüzüne. Hale Yasemin’e gülümsedi ve üzerini giyinmek için, prova tahtasının arkasına geçti. Gözlerinin renginde masmavi, diz üstü yırtmaçlı ve hafif sırt dekoltesi bulunan saten bir elbise tercih etmişti. Elbisesini giyinip çıktığında Yasemin beğeni dolu bir ıslık çaldı. Hale’de utanıp tatlı bir gülümseme gönderdi Yasemin’e. Ardından Hale’nin saçının ve makyajının yapım aşamasına geçildi. O salık kıvır kıvır bir model düşünmüştü. Makyajını da gözlerini ortaya çıkartacak dumanlı bir göz makyajı yapmışlardı. Gözleri yeterdi Hale’nin. Geçen iki saatin ardından ikisi de hazır bir şekilde odada oturuyorlardı. Düğünün başlamasına iki saat vardı. Davetliler birazdan gelmeye başlardı. Yasemin içinden sürekli dualar ediyordu, mutlu bir hayatının olması için.