O akşam, avluda elinde meyve tabağıyla oturuyordu Rozerin. Bugün Leyla’yı istemeye geleceklerdi. Leyla, bu hayatta mutluluğu en çok hak edenlerden biriydi. Gerçi Ahmet, küçük çaplı bir kıyamet koparmıştı önce: “Önce ben evleneceğim!” diye. Ama Makbule, “Daha zamanı var,” deyince sesini çıkarmamıştı. Rozerin meyve tabağındaki bir dilim karpuza uzanmışken, yukarıdan bir ses geldi: “Kurban olayım… bırak artık şu meyve tabağını da gel! Bak bir, saçım başım olmuş mu?” diye seslendi Leyla. Rozerin gülerek tabakla Leyla’nın yanına gitmek arasında kaldı. “Canım ikiye bölünüyor, ikisine birden yetişemiyorum!” diyerek gülümseyip meyve tabağını eline alıp yukarı çıktı. Kapıyı açtığında… olduğu yerde kaldı. Ağzı açık, hayranlıkla bakıyordu. “Oy kız… ne güzel olmuşsun! Seninki seni görü

