Kırılma Noktası Mardin’in sıcak güneşi bile o sabah buz gibi hissettiriyordu. Konağın avlusu sessizdi ama duvarların ardında yankılanan geçmişin sesi bir türlü dinmiyordu. Halil Ağa, eski sedirine oturmuş, elinde bastonuyla boşluğa bakıyordu. Bora, onun tam karşısındaydı. Aralarında kelimelerden çok yılların sustuğu bir sessizlik vardı. — “Baba,” dedi Bora, ilk defa ona öyle hitap ederek. Halil Ağa gözlerini kaldırmadı. Ama o kelime, avlunun taşlarına, sedirin tahtalarına, havadaki kurumuş çiçek kokusuna çarptı. — “Baba… Sen sustukça o öldü. Annem seni seviyordu. Ama en çok, sana inandığı için öldü.” Halil Ağa iç çekti. — “Ben onu koruyamadım. Ama seni korumaya çalıştım. Babanın kim olduğunu bilmeden büyü istedim. Bilsen yüreğine taş olurdu. Ama şimdi anlıyorum… O taşı yıl

