DİCLE Günlerim, iki konağın arasında mekik dokuyarak, bir o yana bir bu yana koşuşturmayla geçiyordu. Nefes bebek, her geçen gün biraz daha büyüyor, değişiyor, adeta gözlerimizin önünde bir bahar dalı gibi filizleniyordu. Bugün onun dünyaya gelişinin tam üç haftası dolmuştu. O minik beden, karanlığın içinde parlayan bir yıldıza benziyordu; etrafına umut ve ışık saçıyordu. Yiğit, onun bu masum ışığı sayesinde yolunu kaybetmemişti; kızı ona pusula olmuştu. Dersima Hanım ise torununu adeta kendi kızı yerine koymuş, ona tüm sevgisini ve şefkatini sunmuştu. Nefes bebek, hepimize bir umut kaynağı olmuş, yüreklerimizi ısıtan bir bahar esintisi gibi hayatımıza dokunmuştu. Sabah, kahvaltıdan sonra Demir işe, ben de annemlere gitmek için hazırlanmıştım. Evden birlikte çıktık. Konağın geniş avlusun

