Sabah Vizitesi Hastane odasına ince bir sabah ışığı süzülüyordu. Yarkın, başucundaki sehpadan su şişesini almak için uzanmaya çalışırken, Alper bir yandan bandajlı kolunu tutup ona laf atıyordu. Alper (gülümseyerek): “Komutanım, siz değil misiniz bana ‘Koş!’ diye bağıran? Hâlâ kolumu kullanamıyorum bak…” Yarkın (yarı ciddi yarı şaka): “Kolunu ben vurmadım ki. Üstelik vurulmamışsın, şarapnelmiş. Hem sen olmasaydın o dere yatağından çıkamazdım.” Kapı hafifçe tıklandı. İçeri, beyaz önlüğüyle Dilay girdi. Yüzündeki sakin ama net ifade, odadaki havayı bir anda değiştirdi. Dilay: “Günaydın Beyler. Nasılsınız bakalım?” Yarkın, refleksle doğruldu. Anında buna pişman oldu, canı yanmıştı ama “Teğmen” hitabından sonra gelen bu resmi tınıyı sevmişti. Alper ise bir an bakışlarını kaçırdı, s

