Vedat “Vedat!” diye bir ses duyunca gözlerimi yavaşça araladım. En son Gülay’ın yüzüne beyaz örtüyü çekmiştim. Ne ara uyumuştum? Gözlerimi ovduğumda “Ne ağır uykun varmış,” diyen sesin sahibine şaşkınlıkla baktım. “Sen ölmedin mi?” Gülay gözlerini devirdi. “Henüz değil. Ne o rüyanda öldüğümü mü gördün?” Tanya monitöre bakarken zihnimdeki bulanıklık netleşmeye başlamıştı. Gülay uyuduğunda bende ona bakarken uyuya kalmıştım. Ne Tanya’yı becermiştim ne de Gülay ölmüştü. Hepsi çok gerçekçi bir rüyaydı. “Galiba. Neyse beni niye uyandırdın?” “Telefonun çalıp duruyor. Önemli olabilir.” Gülay’ın demesiyle titreyen telefona baktım. Arayan Cemal’di. “Söyle,” dedim. “Ağam Kemal Karaca sizlere ömür. Vurmuştuk ama kesin ölüm haberini de aldık.” “İyi. Eee ne yaptınız? Var mı sıkıntı?”

