Beren’in iyi olduğundan emin olduktan sonra artık burada durmamın bir anlamı yoktu. İçimdeki acı ve yıkım beni yok edecek kadar büyüktü. Onların yüzüne bakıp Aslı’yı görerek yaşayamazdım. Hele bebek. Bana her gün Aslı’yı hatırlatacakken burada kalmam mümkün değildi. Ben ona aile olamazdım. Ama devam edebilmem için her şeyi bilmem gerekiyordu. Gerçeklerle yüzleşmeliydim.
Karakoldan içeri girdiğimde her tarafta bir telaş vardı. Sarp komiserin odasına doğru gittiğimde karşıma çıkan bir polis “Sarp komiser şuan sorguda” deyince “peki odasında bekleyebilir miyim?” dedim.
Kafasını iki yana sallarken karakolun bekleme alanını işaret ederek “orada beklemeniz gerekiyor” dediğinde itiraz etmeden bir köşeye çekilmiştim. Neredeyse bir saat bekleyip gelen geçeni izlerken sonunda tanıdık bir yüz görmüştüm ama beklediğim kişi değildi.
Ali abi beni görür görmez yolunu değiştirip bana yaklaşırken “Can ne işin var burada” dediğinde “Sarp komiserden bir ricam olacaktı abi” dedim.
“Hayırdır bana söyle ne istiyorsun. Olayla ilgili mi?” Dediğinde kafamı onaylarcasına sallayınca elini omzuma atıp “gel odama geçelim Sarp da birazdan gelir” dedi.
Odasına girdiğimizde masanın karşısındaki tekli koltuğa geçerken daha Ali abi yerine oturmadan kapı çalmıştı.
“Komiserim istediğiniz dosya” diyerek elindeki dosyayı Ali abinin masasına bırakan memur, izin isteyerek geri çıktığında Ali abi dosyayı telaşla kaldırınca görmek istediğim şeylerin orada olduğunu anladım.
Kapı tekrar çaldığında bu sefer içeri giren Sarp komiserdi. Beni görünce “hoş geldin Can” diyerek elini uzattığında “hoş bulduk Sarp komiserim” diyerek tokalaştım.
Sarp ile Ali abi benim orada ne aradığımı merak edercesine bakışırken, ben konuya girerek “olay yerinin fotoğraflarını görmek istiyorum” dediğimde ikisi de kafalarını iki yana sallarken Ali abi “olay yerinin fotoğraflarını sana gösteremeyiz” dedi.
“Ali abi buna ihtiyacım var. Lütfen o benim aşık olduğum kadındı. Nasıl öldüğünü öğrenmeye ihtiyacım var.”
Ali abinin yüzünde ufak bir anlayış geçse de “bunlar sana yardımcı olmayacak Can” diyerek az önce kaldırmaya çalıştığı dosyayı göstermişti.
“Abi anlamıyorsun. Ben yıkım ve intikam hissiyle dolup taşıyorum. O şerefsizin öldüğünü biliyorum ama Aslı ve Beren gibi kurbanlar ne ilk ne son olacak. Ben sadece bilmek istiyorum. Yoluma devam etmem için buna ihtiyacım var.”
“Ne yapmayı planlıyorsun” diye soran Sarp komisere dönerken “buradan gideceğim” dedim.
“Gideceğini anladım Can ama ne yapmayı planlıyorsun” diyerek sorusunu tekrarladığında sessiz kaldım. Gözlerindeki bakış benim aklımdan geçenleri okuyor gibiydi. Tek okuyan o olmamıştı.
Ali abi “şehir kahramanı mı olacaksın Can, etrafta gezip kötülük yapanlar mı avlayacaksın” dediğinde yerimde huzursuzca kıpırdanırken Sarp komiser “Can Batman ve Süper Man sadece efsane oğlum gerçeği yok” dedi.
Ben yine sessiz kaldığımda “suça suçla karşılık vereceksin yani” diyen Ali abiye sinirle dönerek “ne yani abi Beren sence suç mu işledi, o şerefsizi öldürürken suçlu o muydu?” dedim.
“O nefsi müdafaydı evlat. Ama sen etrafta gezip suçlu bulduğun kişileri öldürmekten söz ediyorsun.”
“Ben öyle bir şey demedim.”
“Demesen de gözlerindeki bakış çok net Can” diyen Sarp komiserden gözlerimi kaçırmıştım
Bir süre ortama sessizlik çökerken Sarp komiserin “madem illa intikam ve adalet istiyorsun, usulüne göre yap” deyişiyle kafamı kaldırıp ona baktığımda Ali abi “Sarp emin olmadan konuşma” dedi.
Sarp komiser ona dönüp “bir zamanlar o koltukta ben vardım komiserim ve sen beni kurtardın, bence Can da hak ediyor” dediğinde ben ikisine şaşkınca bakıyordum. Neyden bahsettikleri hakkında hiçbir fikrim yoktu ama o saatten sonra hayatım tam anlamıyla değişmişti. Hissediyordum. Artık eski ben yoktu.
***************************
“Bebeğim beni öldürüyorsun” diye solurken İrem hızlı bir hareketle beni tekrar içine aldığında şiddetle orgazm olmuştum. “Ahh” diye bağırarak içine boşaldığımda ateşli hatunum göğsüme serilerek bir kedi gibi kıvrıldı.
Kollarımı onun etrafına sarıp sıkarken “çok iyiydi” dediğimde kıkırdayarak “her seferinde öyle diyorsun” dedi.
“Ama çok iyisin” dediğimde kalçalarını hafif oynatınca ona olan ateşimi tekrar körüklemişti. İçinde hareket ettiğimi hissettiğinde gülerken “adın gibisin Ateş, sürekli alev alev” diyerek ikinci raunt başlamıştı.
Bir saat sonra aynanın karşısında kravatımı bağlarken İrem yanıma gelerek “bırak ben yapayım” dediğinde ona izin verdim.
Kravatımı bağladıktan sonra parmak ucunda yükselip dudaklarıma bir öpücük kondurduğunda ondan ayrılmak zordu. Üstümdeki tüm kıyafeti geri çıkarma isteğimi artırırken geri çekilerek “dur bebeğim dur yoksa bugünkü işleri kaçıracağım” dediğimde “bir gün de servetine servet katma ne olacak” dedi.
Tak kaşımı kaldırıp ona gülümserken “abimin gönderdiği paraları büyütmek benim işim unuttun mu? Eğer ben bir günlük işimi aksatırsam o intikamını nasıl alır” dediğimde “ah şu büyük intikam artık bitse de bizde hayatımıza baksak” dedi.
Onun bu sözleri anında beni sinirlendirirken İrem’i sertçe kendime çekip “bıktın mı?” dediğimde masum bir şekilde gülümseyerek “tabi ki hayır aşkım, sadece seni daha çok kendime saklamak isterdim, çok çalışıyorsun” derken dudak büktü.
“Güzel” diyerek eğilip alt dudağımı dişlerimin arasına alırken “bıkmaya hakkın yok tatlım, bugün bu rahatlığı yaşıyorsak abimin gönderdiği paralar sayesinde” dedikten sonra onu bırakarak yatak odasından çıktım.
Kapıya doğru ilerlerken zil çaldığında kaşlarım çatılarak kimin geldiğini merak ettim. Burada bir tanıdığımız olmadığı gibi evimize de kimse gelmezdi.
Kapıyı açtığımda karşımda kuryeyi görünce “Mr. Aydın” diyen adama kararmış gözlerle bakmıştım. Bu soyadı bir tek abim kullanırdı. Elinde tuttuğu zarfı gördüğümde ters giden bir şey olduğunu anladım. “Evet” diyerek zarfı alıp istediği yeri imzalarken zarfın üstündeki el yazısını gördüğümde artık emindim. Her şey ters gidiyordu.
Zarfı açtığımda Ateş diye başlayan yazını sonunu okuduğumda "İrem" diye bağırdım yatak odasından "efendim aşkım" dediğini duyduğumda "hazırlan ülkeye dönüyoruz" diyerek kapıyı kapatıp valizimi toplamak için odaya ilerlemiştim. Bundan sonraki olacaklar serüvenin küçük bir başlangıcıydı.