Masal, sertçe açtığı kapıdan öfkeyle giriyor içeri.
-''Kız dur kapıyı kıracaksın!'' diyor Neri.
-''Sen dua et kafanı kırmadım!'' karşılığını veren genç kadın anlamsızca öfkeli, bu Neri'nin dikkatini çekiyor:
-''Ne bu hallerin?! Bilmesem adama aşıksın sanırım seni! Atarlar giderler!''
-''Hee aşığım, ölüyorum aşkından! Ne o öyle saçma saçma konuşmalar?! Yok açken böyleymişim de yorgunken falan filan! Adam gitsin diye bakıyorum ben, sen ona çanak tutuyorsun!''
-''Ne bileyim, öyle masum göründü ki gözüme! Biraz saçmalamış olabilirim.''
-''Sus sus! Bir de bu adamı bela etmeyelim başımıza! '' diyen Masal elindeki çantaları salonun ortasına fırlatıyor. Neri çoktan açmaya başlamış bile paketleri:
-''Şu elbisenin güzelliğine bak! O en son aldığım ayakkabı ile ne hoş olur üzerimde!''
Masal, karşılık vermeden sadece arkadaşını seyrediyor. Yeni başladığı dönemde artık maddi sıkıntısı olmayacak ama yine de içi bir tuhaf. Nedense geçmişinden kurtulamıyor genç kadın. Oysa şimdi bu rahatlığa kavuştuğu için Neri gibi çok mutlu olması lazım ama olmuyor. Önceki yılları hala yanında. Üzerine doğru dürüst giyecek bir şey bulamadığı, eski ayakkabılarıyla gezdiği günler. Acı acı gülümsüyor kendi kendine, şimdi bunların hepsine sahip olmuştu ama yine de bunları bir parça eğreti buluyor üzerinde. Ait olmadığı bir yaşamın tuhaf yansımaları gibi. Ama arkadaşı Neri'nin çocuk gibi sevinmesi de bir parça acıtmıyor değil canını. Sanki piyango vurmuş gibi ama değişik bir tarzın içindeler. Masal sonunda dayanamıyor:
-''Adam sana bir ton elbise aldı hala sen ilk aldıkların gibi heyecanlanıyorsun!''
-''Kızım ne yapayım? Eski yokluk günlerinden sonra böyle kaptırıyorum kendimi bir an! Sen de açsana aldıklarını!''
-''Çok yoruldum ben, bir duş almak istiyorum.''
-''Kafana göre!'' diyen Neri ufak bir çocuk gibi renkli eşyaların arasında kayboluyor. Masal, oflayarak yerinden kalkıyor. Kapının sert bir şekilde çalındığını duyuyor. Kapıyı açtığında karşısında o iki iri duruyor.
-''Patron seni istiyor, gidelim!''
Masal, bu sözler karşısında bir an geriliyor ama tutuyor kendini:
-''Az bekleyin.'' deyip kapatıyor kapıyı. İçeride eşyaların arasında neredeyse kaybolan arkadaşına soruyor:
-''Patron beni yine istiyor. Bir günde bu kadar normal mi?''
Neri, anlamlı anlamlı gülüyor ve konuşuyor:
-''Kızım adam parasının karşılığını istiyor, haklı da!''
-'' Alışacağız artık! E ben gittim o zaman!''
-''Tamam görüşürüz!'' diyen arkadaşı hala kendi havasında.
Masal, hafiften aldığı kendi ter kokusu içinde yüzünü buruşturuyor.
-''Bir banyo bile almama zaman yok! Aman bana ne kendi düşünsün ter kokuyorsam da!'' diye kendi kendine söyleniyor ama çantasındaki parfümden bir miktar sıkıyor kendine. Hiç olmazsa, biraz iyi hissetsin kendini. Çantasını alıyor ve çıkıyor. İki adam arkasında binadan çıkıp biniyorlar kapının önündeki lüks araca. Yol buyunca kimse konuşmuyor. Fakat bu sefer başka bir yoldan gittiklerini görüyor Masal ve işin sonu nereye çıkacak diye bekliyor. Artık şehrin dışına çıkmışlardı. Bir süre sonra tek tük evler de kayboldu, tamamen ıssızlık. Masal, biraz ürkse de bir şey olmayacak diye kendini avutuyor. Derken geniş bir ağaçlığın içinde, büyük, iki kanatlı demir kapının önünde duraklıyorlar. İrilerden biri inip kapının girişindeki kulübeye gidiyor ve hemen dönüyor. Ağır iki kapı kanadı yavaş yavaş açılıyor. İki yanı ağaçlıklı, dar yolda araç ilerlemesine devam ediyor. Dönüyorlar, tekrar düz gidiyorlar ve kocaman beyaz bir binanın önünde duruyorlar. Villa dese değil, daha büyük bir bina, malikane gibi. Demek bizde de böyle yerler varmış diye düşünüyor genç kadın. İniyorlar araçtan ve gayet hoş düzenlenmiş bahçede, renk renk, bazısını ilk defa gördüğü çiçeklerin arasından geçiyorlar, evin girişindeki geniş mermer basamaklara geliyorlar. Bahçede çalışan bir hizmetli dışında gayet şık giyimli biri daha var, giriş kapısının önünde bekliyor. iki iri doğrudan onun yanına gidiyorlar, kısa bir konuşmanın ardından genç kadına sağ yanı işaret ediyor biri. Oradan yürümeye devam ediyorlar ve büyük bir havuza ulaşıyorlar. Patronu görüyorlar. Kameriye benzeri ama daha büyük ve gösterişli bir yerde koltuğa sere serpe uzanmış halde. İki iri Masal'ı orada bırakıp geri dönüyor. Genç kadın yerinden kıpırdayamıyor. Böyle bir şeyi sadece yabancı filmlerde görmüştü çünkü, hayran hayran etrafına bakınıyor Masal.
-''Gel benim küçük kızım!'' cümlesiyle patronu hatırlıyor, yavaş yavaş etrafına bakına bakına ona yaklaşıyor. Yaşlı adam, kızı kolundan çekip kucağına alıyor bir hamlede.
-''Çok mu şaşırdın? Bu hiçbir şey değil! Sana daha çok şey yaşatacağım. Öp bakayım babanı!'' Masal, yaşlı adamın yanağına ufak bir öpücük bırakıyor.
-''Öbür yanaktan da!''
Masal, diğer yanağı da öpüyor. Adam, ilk gördüğü günden daha enerjik ve keyifli görünüyor kadına.
-''Bak yavrum, masamız da hazır, akşam yemeğinde beraber olalım istedim, hem seni özledim. Sen de beni özledin mi?'' Masal, karşılık veremiyor adama çünkü hala gördüklerine alışmaya çalışıyor. Patron uzun uzun gülüyor.
-''Bunlara alışacaksın yavrum! İstersen bir havuza gir önce, ferahla.''
-''Yanıma mayo almadım.''
-''Aaaa ne büyük dert! Çıplak gir, olmaz dersen eve geç, sana hizmetçiler gösterir odanı. Mayo da çok bikini de çok, seç birini giy!''
İnsanın kısıtlı imkanlardan neredeyse sonsuz denebilecek bir varlığa kavuşması gerçekten baş döndürücü. Masal, yavaş yavaş idrak ettiği bu durumun tadını çıkarmaya karar veriyor. Üzerindeki tişörtü çıkarırken adama dönüyor:
-''Ben gireyim, sen çağır bir hizmetliyi de bana gerekenleri getirsin.''
-''İşte bu kadar! Aferin çabuk alışıyorsun, seninle iyi anlaşacağız.'' diye yaşlı adam kadının üzerindekileri çıkarmasını bekliyor. Masal, askılarını sıyırdığı tişörtünü hızla çıkarınca göğüsleri tüm ihtişamıyla çıkıyor ortaya. Şortunun düğmesini ve fermuarını açıyor sonra ve küçücük kumaş parçası bacaklarından aşağı kayıveriyor. Yaşlı adam gözleri parlayarak bakıyor genç kadına.
-''Benim güzel, küçük kızım, sen harika bir şeysin! Onu da çıkar!'' diye kızın çamaşırından da kurtulmasını istiyor. Masal, bu sefer gayet rahat çamaşırını çıkarıp atıyor bir kenara.
-''Gel bakayım yanıma, yaklaştır vücudunu bana!''
Masal, isteneni yapıyor. Yaşlı adam, genç kadının sert bacaklarını ve kalçalarını okşuyor önce, sonra eğilip göğüslerini öpüyor. Bu arada:
-''Sana öğrettiğim gibi konuş bakayım!''
Masal:
-''Daddy! '' deyip adamın yanağını okşuyor.
-''Güzellll! Gir bakayım havuza!''
Masal, bir iki basamak merdiveni inip çıplak vücudunu serin sulara bırakıyor. Hızla bacaklarını itip vücudunu öne veriyor, ardından yine aynısı. Havuzun diğer ucuna ulaştığında yüzünü arkasına dönüyor ve yaşlı adamın her detayı görmeye çalıştığını anlıyor. Bir erkeği bu şekilde kendinden geçmiş görmek kadının hoşuna gidiyor ve tekrar ona doğru yüzüyor. Patron yerinden kalkıp kendini genç kadının yanına koyuveriyor, sanki uzaktan bakmaya hali kalmamış gibi. Kadını kollarının arasına alıp okşuyor, sonra dudaklarını buluyor, ateşli bir şekilde genç kadını öpmeye başlıyor, elleri kadının kalçalarında dolanmaya devam ediyor.
-''Sen bambaşka bir şeysin!'' sözlerini adeta inler gibi kızın kulağına fısıldıyor. Kızın bir elini alıp erkekliğine götürüyor adam:
-''Okşa onu ki uyansın, gençleşsin!''
Masal, avucundakini hafiften okşamaya başlıyor yaşlı adam gözlerini kapatıyor ama konuşmasına devam ediyor:
-''Ben yemeğe kadar dayanamayacağım, haydi odamıza gidelim!'' diyor ve kadının ardından gelmesini bekliyor. Üzerlerinden akan su damlaları ile hızlı hızlı yürüyor adam ve kızı elinden tutup çekiyor. İçeri girerken bekleyen hizmetlilere sesleniyor:
-''Bir saate kadar masa hazır olsun!''
Üst kata geniş ve gösterişli bir merdivenden çıkıyorlar, her şey pırıl pırıl parlıyor. Sol yandaki ilk odaya sokuyor adam kızı.
-''Gel yavrun! Çık bakayım üzerime ve benim her yerimi öp!''
Masal adamın boynundan başlayarak dudaklarını gezdirmeye başlıyor adamın vücudunda.
-''Ohhh ohhh! Yavaş yavaş aşağı in ve konuş!''
-''Daddy!''
-''Seni seviyorum, seni istiyorum daddy de!''
Masal, adamın her emrine uyuyor:
-''Seni seviyorum, seni istiyorum daddy!''
-''Ohhh ohhhh daha aşağı!''
Masal, artık tutukluğunu bir yana bırakmış adamın üzerinde kıvranıyor, tüm bedeniyle.
-''Ağzıma ver daddy de!'' diyor patron.
-''Ağzıma ver daddy!''
-''Ohhh al ağzına al kızım benim ohhh!!'' diye inleyen adam adeta kendinden geçiyor.
Ama, patronun erkekliğinde en ufak bir kıpırtı olmuyor çok zevk alsa da.
-''Otur bakayım üzerine, hafif hafif sürt kendini, ıslaklığını hissedeyim.''
Masal, doğruluyor, uzun bacaklarını açıp bir taht gibi gibi kuruluyor adamın üzerine. Hafif hafif ileri ve geri hareket ediyor.
-''Ohhh çok sıcak ve çok ıslaksın! Devam devam ohhh!'' diyen adam yeniden güçlü erkekliğini yaşamanın derdinde ve oldukça heyecanlı. Masal, uzun saçlarını bir eliyle tepesine toplayıp hareketlerine devam ediyor, ileri geri. Dolgun göğüsleri sallanıyor özgürce ve tüm çekicilikleriyle.
-''Getir bakayım onları ağzıma!'' diyor adam onun göğüslerine bakarak, Masal eğiliyor, yaşlı adam bu dirilikleri ağzına alıyor ve üstünde hareket eden kadının altında uyanmayı bekliyor. Dakikalarca devam eden bu uğraşının sonunda istenen gerçekleşmiyor ama yaşlı adam hala umutlu.
-''Şu elbise elbise dolabının en son kapısını aç, Orada kıyafetler var sana göre, bir de onlardan birini giy!''
Masal, elbise dolabının kapısını açıyor, kırmızı dantel şeritlerden oluşan birini seçip giyiyor.''
-''Orada çizmeler var, onlardan birini de giy!''
Masal, kırmızı ve incecik topuklu olanı giyiyor.
-''Harika! Bak şimdi orada diklemesine duran bir kırbaç var, onu da al ve yanıma gel!''
Masal, şaşkın bir şekilde denileni yapıyor.
-''Gel şu koltuğa otur, bacaklarını da iyice arala!'' komutunu alan kadın, koltuğa oturup bacaklarını iki yana çekici bir şekilde açıyor.
-''Şimdi ben senin kadınlığınla oynayacağım biraz, sen de arada bir olmuyor deyip bana kamçıyla vuracaksın. Ben senin kölenim şu anda:'' diyen adam başını kadının bacaklarının arasına büyük bir istekle gömüyor. Masal, bir an geriliyor çünkü bu adamın teması kadınlığını adeta ateşe veriyor. Bırakıyor kendini, anın tadını çıkarmaya kararlı, uzun bacaklarını daha çok açıyor adama. Patron oldukça mutlu görünüyor bu tepkiden. Hafifçe başlayan öpüşleri gittikçe zorbalaşıyor, dili genç kadının içine girip çıkıyor, arada geri dönüp hassas ufacık noktayı emiyor yavaş yavaş. Masal, gözlerini kapatıp koltuğa yaslanıyor ve kendini adamın deneyimine bırakıyor. Adam o kadar ateşli dokunuşlar yapıyor ki Masal inlemeye başlıyor. Onun bu zevk aldığını gösteren sesleri adamı iyice çaptan çıkarıyor. Kadının bacaklarını omzuna alıp dilini gezdirmeye devam ediyor. Masal, gelmek üzere olduğunu hissediyor farkında olmadan elindeki kamçıyı sallıyor, adamın sırtına denk geliyor kamçı.
-''Offff vur yavrum vur, ben senin kölenim!''
-''Durma, gelmek üzereyim!'' diye adeta bağırıyor ve kamçıyı bir kez daha adamın sırtına vuruyor. Adam istediğinden daha fazlasını bulmanın zevkinde yüzünü iyice kadınlığa gömüyor ve çılgınca onu emmeye başlıyor. Masal oturduğu yerde kıvranıyor zevkten, yeni tattığı bir zevk olan kırbaç ile adamın istediği hafif dokunuşları yapıyor arka arkaya. Bir türlü zirveye ulaşamayan genç kadın, bu sefer kalçalarını hareket ettirmeye başlıyor. Yaşlı adam öyle bir yerleşmiş ki içine her hareketinde beraber kıvranıyorlar. Masal, artık iyice yükseldiğini hissediyor, elindeki kamçıyı durmadan kölesine vuruyor. Bir süre sonra o da yetmiyor, kamçıyı fırlatıp atıyor, yaşlı adamın başını iki eliyle tutup daha çok kadınlığına bastırıyor ve o an oluyor her şey.
-''Ahhh ah ahhhh!'' diye bırakıyor genç kadın kendini. Patron usul usul geri çekiliyor o güzel bacakların arasından.
-''Harikaydı! Ben gelemedim ama gelmiş kadar oldum! Çok büyük zevkler yaşatıyorsun bana!'' derken nefes nefese. Masal, oturduğu yerde sadece derin derin nefes alarak normale dönmeyi bekliyor.
-''Ben duş alıp yemeğe iniyorum bahçeye. Sen de yan odadaki diğer duşu kullanabilirsin. Şu dolaptan da istediğini alıp giyebilirsin.'' deyip ayrılıyor kadının yanından. Masal'ın gözü yerdeki kamçıya takılıyor bir an ve yaptıkları şeyi düşünüyor. Neri'nin sözleri geliyor aklına.'' Bizi ilgilendirmez, biz paramıza bakarız!'' Masal yerinden kalkıp duşa gidiyor ama bu moruk hiç fena değil. Aldığı zevkin etkisi hala bacaklarının arasında duruyor.