Karmaşa...

962 Kelimeler
Mehmet annesinin yatağında küçücük bedenini cenin pozisyonuna sokmuş, adeta ana rahmindeki huzurlu günlerine duyduğu özlemi dışa vurmuştu. 'Ateş parçası, uyuyor musun?' Dedi yanındaki adam. Çocuk bir emir almışcasına doğruldu ve ayağı kalktı. 'Uyumuyorum amca. Sadece annemin yatağında yatmak istedim bu gece. Bana kızma olur mu?' Narin korkuyla karışmış bir öfke ile adama baktı. Turan bu bakışların sebebini anlamıştı. 'Sana neden kızayım ateş parçası, yerinde göremeyince endişelendim sadece.' dedi ama Narin bu karşılıktan pek de tatmin olmadı. Bu adamda çözemediği, rahatsız edici bir sakinlik vardı. Kendini toplayıp asıl odağına yoğunlaştı. Bir adım attı ve Mehmet'in önünde diz çöktü. Yüz hatları annesine benzemiyordu, muhtemelen yüzünün şeklini babasından almıştı ama saçları aynı annesi ve kendininki gibi yoğun dalgalıydı. Ellerini avuçlarının içine aldı ve 'seninle tanışabilir miyiz Mehmet ?' dedi. Çocuk karşısında gördüğü kadına acayip bir yakınlık hissetmişti. 'Sen benim adımı biliyorsun ama ben seninkini bilmiyorum. Adın ne?' - Benim adım Narin. Ama ben kimim biliyor musun? Duyunca çok şaşıracaksın. Ben senin teyzenim. Annenin küçük kız kardeşiyim. Mehmet dolan gözlerini kaçırdı, odada dolaştırdı, amcasının gözlerine bakmadan tekrar karşısında diz çökmüş olan kadına baktı ve kimsenin beklemediği bir içtenlikle boynuna sarıldı. -Teyze, biliyor musun benim annem öldü. Narin'in boynuna öyle sıkı sarılmış, küçük vücuduyla öyle güçlü abanmıştı ki, günlerdir güçlükle ayakta duran dizlerinin bağı çözülmüş, olduğu yerde çökmüş ve Mehmet'i bağrına basmıştı. Haykırarak ağlamak istiyordu ama ne o adamın, ne de kendisine bakan meraklı gözlerin, özellikle annesini yeni kaybetmiş bir çocuğun önünde bunu yapamazdı. Bir müddet öylece kaldıktan sonra, Mehmet'i kucaklayıp yatağa oturdu ve onun saçlarını, yüzünü, ellerini koklaya koklaya öpmeye başladı. Mehmet'ten bu karşılığı beklemeyen Turan durumdan pek hoşnut olmasa da manzara karşısında bir an duygularına yenik düştü. Koridorda kendini bekleyen Kemal'e bir kaş göz işaretiyle odasını gösterdi. İki adam bu kavuşma manzarasının önünden çekilip çalışma odasının yolunu tuttular. -Bu kızın ortaya çıkması hiç iyi olmadı Kemal. Mesleği, ilişkiler ağı, yakın arkadaşı olan o komser bizim işlerimizi sıkıntıya sokabilir. - Haklısın Turan. Ben de sana tam bu konu hakkında bilgi vermeye geliyordum. Duyduğuma göre abinin cinayetini soruşturmuş komser. Dosyanın yeniden açılmasını sağlamak için başvurularda bulunmuş. Şirin hanıma yapılan otopsinin sonuçlarını bekliyor. -Şirin'in bu konuyla ne ilgisi var. O intihar etmedi mi? -Turan biliyorsun intihar vakaları da adli vaka olarak değerlendiriliyor. Hastahanede yapılan ön otopside kullandığı ilaçların haricinde ağır bir uyuşturucuya rastlamışlar. Bu da şüphe uyandırmış. Otopsi ilk önce doktor Narin Kırca'nın önüne gelmiş. O cesedin kime ait olduğunu anlayınca şok geçirmiş ve otopsiyi kurumdaki kıdemli doktorlardan biri üstlenmiş. Rapor önümüzdeki hafta açıklanacak. Turan kafasında bir çok soruyla kalakaldı. Ama Kemal ile aralarında geçen konuşmada kafasına takılan tek bir bölüm vardı. 'Otopsi ilk önce doktor Narin Kırca'nın önüne gelmiş.' Bu cümle onda tanıdık duyguları uyandırmıştı. Üç yıl önce bir çete hesaplaşması için Gökhan'la silahlarını kuşanıp buluşma yerine gitmişler ve orda pusuya düşürülmüşlerdi. Birbirlerinden ayrılmak zorunda kalmışlar ve neden sonra Turan duyduğu üç el silah sesiyle ormanın ortasında çakılıp kalmıştı. Sesin geldiği yöne doğru koşmaya başlamış ve o noktaya geldiğinde abisinin cansız bedeniyle karşılaşmıştı. Daha şoku atlatamadan ormanda bir hareketlilik sezmiş ve bir ağacın arkasında saklanmış, düşmanının ortaya çıkmasını bekliyordu. Ormanın içinde birden fener ışıkları ve telsiz sesleri duyulmaya başladı. Organize şubenin iz üstünde olduğunu biliyordu ama kendilerine bu kadar yaklaştıklarından haberi yoktu. Cesedi bulan ekipler olay yerini çembere almış ve adli tıp ile savcıyı beklemeye koyulmuştu. Turan yılların verdiği çeviklik ve vahşi yaşamda mücadele veren mahlükatın tümünü kıskandıracak beceri ile o ormandan ayrılmış ve köşke geri dönmüştü. Polisler geldiğinde evde olacak, kendi hakkındaki bütün şüpheleri dağıtacak ve o alçaklardan intikamını tek başına alacaktı. Bir kardeşin cansız simasına yakından bakmak ne demek, biliyordu Turan. Narin Kırca ile ortak bir acıları vardı. -Her neyse. Bu kızı aileden uzak tutmanın yolunu bulmalıyız. Otopsi raporunu takip et. Hiç bir şüpheye yer kalmasın. Şüpheli bir durum varsa da bunu abimin hatırası için ben çözeceğim. -Turan biliyorsun, Narin Kırca o kurumda çalışıyor. Gözü kulağı raporlarda olacak hatta belki bizzat ilgilenecektir. -Ben onu rapor çıkana kadar kurumdan uzak tutmanın yolunu biliyorum. Hatta ben hiç bir şey yapmayacağım. Bunu Mehmet yapacak. Kemal, Turan'ın yanında imalarını tek seferde anlayacak kadar uzun süredir bulunuyordu. Ne demek istediğini anladı ve izin isteyerek odadan ayrıldı. Hava kararmak üzereydi. Tasarladığı şeyin risklerinden endişeliydi ama eski defterlerin Şirin yüzünden açılması hiç de iyi olmazdı. Odadan çıkıp Şirin'in odasına gidecekti ki Mehmet'in odasından gelen seslerle duraksadı. Narin uyuyan çocuğun başını okşuyor ve onu bahşettiği için Allah'a şükrediyordu. Turan sessizce süzülüp 'uyudu mu?' diye sordu. Narin başıyla onaylayıp kalktı ve üstünü düzeltti. Eğilince kısa kazağının açıkta bıraktığı belini kapattı ve ceketini alıp giyindi. Ceketini giyerken göbeği de açılmıştı. Turan kendine çeki düzen vererek konuştu: -Uyandığında seni göremeyince fena bozulacak. - Merak etme. Uyumadan önce gerekli açıklamayı yaptım. Şimdi gidiyorum ama onu görmek için tekrar geleceğim. 'Hay hay' dedi genç adam alaycı bir tavırla, 'ne zaman isterseniz.' Narin aldırış etmeden çıkışın yolunu tuttu, Turan kahyaya "Hanım efendi gidiyor, yolcu edin." Emrini vermişti bile çoktan. Çıkış kapısına gelen Narim, dönüp mermer zemine ve korkuluklara yeniden baktı. Bu evde ablasının başına neler geldiğini bulacaktı. Arabasına bindi ve kontağı çevirdi. Hooverphonic'in Elizabetzhaal'deki canlı performansının kaydından 'Mad about you' şarkısı çalmaya başladı. Güçlü orkestra girişi, Narin'in içindeki savaşçı için adeta bir savaş tamtamıydı. Şimdilik görünürde her şey sıradan gibiydi fakat içindeki his, gördüklerinin tamamının bir yanılsama olduğunu fısıldıyordu. Bu güne kadar kadere pek itimadı olmayan genç kadın, ablasının cesedinin o kadar adli patolog içerisinde kendi önüne gelmesinin bir işaret olduğunu düşünüyordu. Mehmet ile tanışmış olmak ise üstlendiği bu sorumluluğun daha da ehemmiyet gerektirdiğini düşündürmekteydi. Annesinin bir kaç gün içerisinde uçup gidecek olan ten kokusunu, hafızasına kazımak istercesine yastığa sarılmış olan çocuğu tekrar hatırladığında ise acı bir tebessüm belirdi çehresinde. Yalnız kaldığını düşündüğü en çaresiz anda varlığından haberdar olmuştu. Bu durum da onu korumak adına girmeyeceği savaşın olmadığına yönelik bir cesaret sağlıyordu. Köşkün avlusundan çıktı ve evinin yolunu tuttu. Üst katın avlu penceresinden kendisine bakan adamın farkında bile değildi...
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE