"Merhaba gençler!" diyerek elimdeki poşeti sağa sola doğru salladığımda herkes şaşkınlıkla durdu. Aras, koltuğa uzattığı bacaklarını aceleyle yeri indirirken Cenk ağzındaki krakeri bir atışta ağzına tıktı. Ayaz, koltukta uyuklarken Kağan tekli kanepeye oturmuş telefonuyla ilgileniyordu.
Benim sesimi duyduğu an başını kaldırdı ve merakla buraya baktı.
"Size hamburger getirdim." diye devam edip orta sehpaya poşetleri bıraktığımda Ayaz'ın gözleri açıldı. "Aç köpek." dedi Aras ağzının içinden. Ayaz direkt patateslerden birini ağzına tıkıştırdı. "Evde görüşürüz bak sinirlendirme beni."
Aras sustu.
Cenk, diğer paketi yırtarak açarken üzerimdeki kabanı çıkardım ve kanepeye oturdum. "Buraya nasıl girdin?" diye sordu Kağan sakince.
Bacak bacak üstüne atarak sırıttım. "Kapıdaki güvenlik," dedim ve devam ettim. "Eski flörtümdü de," patateslerden birini ağzıma atıp yavaş yavaş çiğnedim. "Sağ olsun yardımcı oldu."
Cenk ağzındaki hamburgerle kalakaldı. Kağan dilini köpek dişlerinin üzerinde gezdirerek "Korumaları bir gözden geçirmem lazım, anlaşılan." dediğinde omuz silktim.
"Ben başka bir yol bulurum, sen endişelenme." diyerek göz kırptığımda iki yana açmış bacaklarının üzerine dirseklerini yaslayarak "Başka bulduğun yolda kaybolma da." diye alayla gülünce sırıttım.
"Keşke beyninizin içinde olabilseydim." dedi Cenk ve ağzının kenarındaki ketçapı sildi. "İkisi birbirine alttan alttan laf sokuyor ama biz anlamıyoruz. Kafayı yemek üzereyim." diyerek kalbini tutunca Aras kafasına vurdu. "Yine başladın drama queen." deyince Cenk orta parmağını kaldırdı.
Ayaz, "Yine kafa ütülediniz." dedi.
Aras ve Cenk birlik olup Ayaz'a saldırıp yemeğini çalmaya çalıştılar ama ondan okkalı birer tokat yediler.
"Valla," dedi Aras. "Şurada kraker kemirirken ölecektik gökten inen bir melek gibisin." deyince şımarıkça saçlarımı savurdum.
"Abartma amına koyayım." dedi Kağan ve ayağa kalkarak aynanın karşısına geçti. Üzerindeki beyaz tişörtü ensesinden tutarak çıkartırken gözlerimi ondan çekmeden bakmaya devam ettim.
kural 1, arsız ol.
"Üç dakika önce önümde pizza gömüyordunuz." diye devam ettiğinde Ayaz "Midemdeki pizzanın yerini yeller esiyor." dedi.
Yine onlar kendi aralarında didişirken ayağa kalkarak Kağan'ın yanına ilerledim. Tam arkasında durduğumda terli ensesini tişörtüyle silerek kenara fırlattı ve siyah tişörtünü eline aldı. Onu giyeceği sırada aynada göz göze gelince durdu ve göz kırptı.
"Neden buradasın?"
Bıkkınca gözlerimi devirdim.
"Kendimi affettirebilmek için."
Bu sefer bıkkınca gözlerini deviren oydu.
Ne kadar oldu bu hayata geleli?
Söyle, ne olacaksın büyüyünce
Diye sorulan sorular tarih oldu
Ama senin kafan hala dolu
İşte benim, işte senin, işte onun diye
Paylaşıyorsun hayatı üç kuruş sevginle
Ne? o da mı aldattı seni be?
Eee? ne kaldı geriye?
Bak sen ne yazık ki klasik bir tablosun dostum
Ne yaparsan yap boşsun
Tamam okumuşsun, ama yetmez
Sadece bununla dertler bitmez
Çıkacaksın kabuğundan, bunalımdan kurtaracaksın kendini
Ona göre yaşamayı bırakıp döneceksin gerçeklere
Ama önce
Bir kadın çizeceksin
Onun gibi bırakıp gitmeyecek
Saklayıp gömeceksin
Kimseler sevemeyecek
Herkes şarkıya eşlik ederken ben de onlardan biriydim. Elimdeki kadehi kaldırarak Kağan'a göz kırptığımda hiçbir şey olmamış gibi davranmaya devam edince sinirlenerek dilimi çıkardım.
Hafifçe tebessüm etti şarkıyı söylemeye devam etti. İçimi çekerek masaya oturdum. Sedef, "Nasıl gidiyor?" diye sorunca dudaklarımı büzdüm. "Hiç bilmiyorum ki..."
Sude önümden içkiyi aldı. "Bence," deyip kafasına dikerken "İlk gün dediğim gibi..." devam edeceği sırada Sedef çemkirdi. "Kimse kimsenin dudağına falan yapışmayacak yolarım sizi." dediğinde Sude ile sus pus olduk.
Garsonun dağıttığı kokteyli alarak pipetini dişlerimin arasına sıkıştırıp çiğnemeye başladım. Alan sessizleşirken Kağan mikrofonu iki elinin arasına alarak "İyi eğlenceler." dedi. Herkes bunu demesini bekliyormuş gibi bağırdı. "Kağan turneye ne zaman çıkacaksınız?" diye bir kız bağırınca ilgimi çekmişti bu defa.
"Sürpriz olsun değil mi?" diyerek göz kırptı.
Kıza göz mü kırptı?
Kız ve arkadaşları kendi aralarında çığırırken ayağa kalktım. Onlar da sahneden inmişti, yüksek ihtimalle odalarına geçmişlerdi. "Kulise mi?" diye sordu Sedef.
Kokteylden içerken içinde azıcık kaldığı için höpür höpür sesler çıktı. Sude ve Sedef yüzlerini buruşturken sırıttım.
"Daha eğlenceli bir yere." dedim ve kızlara yürümeye başladım. Sedef sanki ne yapacağımı hissetmiş gibi "Dur!" diye çemkirirken onu dinlemeden kızların masasına oturdum
"Naber?" diyerek sırıttım ve ortadaki çerezlerden avucuma aldım. "Tanışıyor muyuz?" diye sordu Kağan'ın göz kırptığı kız. "Aşk olsun." alınmış gibi baktım. "Gerçekten tanımadın beni?" diyerek hafifçe sesimi kısınca kız telaşla "Yok yok." dedi. "Tanıdım."
"Ee nasıl gidiyor?" diyerek gevşekçe kollarımı masaya yasladığımda "İyi." dedi. "Yani işte bildiğin gibi." başımı salladım. Kızlar kendi aralarında bakışırken beni tanımaya çalıştıklarının farkındaydım. Bu sırada yan masamda gördüğüm bir adam ilgimi çekti. Buraya doğru, daha doğrusu Kağan'ın göz kırptığı kıza doğru kıskançlıkla bakıyordu. Kızın da ona attığı birkaç kaçamak bakışla "Her zamanki kıskançlık krizleri işte." dedim.
Kız bana dönerek "Biliyor musun?" diye şaşkınlıkla sorunca "Yoksa beni hala tanımadın mı Hale?" diye sordum üzgünlükle. İsmini biliyordum çünkü az önce kızlardan duymuştum. "Yok yok tanıdım da...hani böyle karşılamış olmana şaşırdım." deyince merak etsemde bozmayarak "Beni ilgilendirmez sonuçta." dedim.
Gülümsedi.
Hale'ye doğru eğildim. "Ama anlaşılan senin istediğin kişi başka." diye fısıldadım.
Gözlerini kaçırdı. Tırnaklarımı avucumun içine bastırırken dudaklarımı büzdüm. "Solist değil mi?" gözlerini kırpıştırdı bu defa. "Evet ama onu da bırakmak istemiyorum...of ikisini de aynı anda seviyorum." diye mırıldanırken sertçe yutkundum.
Kağan yat kalk bana dua et seni böyle bir kızdan kurtardığım için.
"Bence sen onunla devam et." diyerek yan masadaki çocuğu gösterdim. "O daha yakışıklı ama." deyince sır verir gibi masaya eğildim. "Bunu söylemeyecektim ama mecbur kaldım." dedim.
Herkes merakla bana bakarken "Benden duymuş olmayın ama o şeymiş..." deyince herkes kaşlarını çattı. "Neymiş?" dediler hep bir ağızdan.
Sıkıntılı bir biçimde gözlerimle aşağıyı gösterdim. Hepsi hala boş boş bakarken "Şeymiş işte..." diyerek alt tarafımı tekrardan gösterince kızlardan birinin ağzı kocaman açıldı.
"Şaka yapıyorsun!" deyince cıkladım. "Anlamadım ya neymiş!" dedi Hale ve onun yanındaki kız da hak verdi. "İktidarsızmış işte." dediğinde arkadaşı, Hale avcunu ağzına kapattı.
"İnanamıyorum." dediler hep bir ağızdan. "Maalesef...yani kalkmıyor." dediğimde Hale merakla bana döndü. "Sen nereden öğrendin?" deyince ne diyeceğimi bilemeyerek ağzıma doldurabildiğim kadar çerez doldurdum ve bir dakika işareti yaptım.
Yalan düşün Yaprak.
Kötü olduğun bir konu değil.
"Bir arkadaşımla yarım kalmışlar." diye fısıldayınca "Yazık ya." dedi siyah saçlı olan. "Neyseki Mete var." dedi Hale de. "Çok teşekkür ederim, bir daha görüşürüz değil mi?" dediğinde gülümseyerek "Tabii ki Halecim!" diyerek sarıldım.
Sedef ve Sude şaşkınlıkla bana bakarken alttan alttan onlara 'hallettim' işareti yaptım.
Kızlar Mete'nin masasına geçtiğinde ben de bizimkilerin yanına yürümeye başlamıştım. Hem, ne dediğini duyar gibiyim ama yanlış düşünüyorsunuz. Ondan tabii ki hoşlanmıyorum! Sadece ona kendimi affettirmeye çalışırken yanında başka bir kızın olmadı dikkatini dağıtabilirdi. Böyle bir durumu tabii ki riske atamazdım.
Sadece bu yüzdendi.