Genç kız şaşkınca bakarken karşı tarafta nasıl bir duygu uyandırdığının farkında değildi. Çok masum ve bir o kadar da güzel görünüyordu. Genç adamın ise sokak lambasının solgun ışığında yüzü daha yorgun, bakışları daha da derinleşmişti. Üzerinde koyu renkli bir gömlek vardı kollarını dirseğine kadar sıvamıştı. Elleri ceplerinde, başı hafif öne eğil fazlaca dalgındı. “İyi akşamlar prenses” dedi sessizce. Sesi, akşamın sessizliğini yırtar gibi yüreğinde yankılandı genç kızın. Aslı yürümeyi bırakırken kalbi göğsünde bir anlığına çarpmayı unuttu. “Ya! Mert Ali burada ne arıyorsun, birileri görecek” Çocuk azarlar gibiydi ama o titrek sesin altında yatan şey öfke değil, ayların biriktirdiği kırgınlıktı. Genç adam omuz silkti. “Boş ver kim görürse görsün. Konuşmamız gerekiyor.” Rüzgâr, ağaç

