BAR KAVGASI

1048 Kelimeler
Mayıs korkuyla bana döndü, gözleri kocaman açılmıştı. “Lütfen sarışın olan deme!” Kahkahamı tutamadım. “Hayır, tabii ki diğeri. Hem sarışın hiç tarzım değil.” Omzunu rahatlamış gibi düşürdü, saçlarını parmaklarıyla savurdu. “Çok şükür… çünkü o sarışın benim bugünkü avım olacak.” İkimiz de kıkırdarken garson içecekleri getirdi. Kadehlerimizi kaldırdık, bakışlarımızda aynı anda hem umut hem de inat vardı. “Yeni bir hayata!” Kristalin çarpışma sesi müziğe karıştı. Şarabı yudumladığımda dudaklarımda acı bir tat kaldı ama içimde garip bir ferahlık da vardı. Bar kalabalıklaşmaya başlamıştı. Mayıs, kapı gıcırtısına bile oynamaya alışkın olduğundan anında ritme kapıldı. Gövdesi ışıklarla dans ederken onu izleyip gülümsedim. Sonra istemsizce gözüm yine ona, o mavi gözlü adama kaydı. Kendi masasında, arkadaşına yaslanmış bir şekilde konuşuyordu. Ne bir kadınla ilgileniyor ne de ortamdaki curcunaya bakıyordu. Çevresindeki kaosa rağmen sanki kendi sessizliğinde yaşıyordu. Sertti, mesafeliydi. Ve belki de tam da bu yüzden gözlerimi ondan alamıyordum. Çünkü kolay olan hiçbir zaman ilgimi çekmemişti. Mayıs dans ederken birkaç kez bana el etti, ben de eğlenceye katıldım. Ama bir süre sonra fark ettim: yalnız biz değildik. Bardaki kızların çoğu onların masasına bakıyordu. Göz kırpanlar, omuz silkip dans edenler… Bütün dikkat onların üzerindeydi. İçimden buz gibi bir şey geçti. Biz de o kızlar gibiydik. Mayıs’ın kolunu tutup kulağına eğildim. “Biz ne yapıyoruz burada?” Şaşkın gözlerle baktı. Ben derin bir nefes aldım. “Kızım, farkında mısın? Hayatımız darmadağın olmuş, biz ise buraya gelip diğer kızlar gibi gözlerini dikmiş, aynı adamların peşinden gidiyoruz. Bu bize ne kazandıracak? Onlardan farkımız ne? Ben diğerleri gibi olmak istemiyorum. Hem yarınımız bile belirsizken…” Sözlerim havada asılı kaldı. Mayıs etrafa bakınca onun da yüzündeki eğlenceli ifade yavaş yavaş kayboldu. Bir an düşündü, sonra kadehini bana kaldırdı. “Haklısın. Buraya erkekler için değil, kendimiz için geldik. Onların tek gecelik kaçamaklarından biri olmayacağız. Biz buradan daha güçlü çıkacağız.” Birbirimize gülümseyip kadehlerimizi tokuşturduk. Sonrasında dans ettik, güldük, eğlendik. Ama o gece bir daha asla Kuzey’e bakmadım. Baksa da görmedim. Çünkü gerçekten umurumda değildi. Ben videomuzu çektiğim sırada yanımda bir hareketlilik hissedince kafamı kaldırdım. Tanımadığım bir adam yanımıza gelmişti. Ben ona ters ters bakarken kulağıma eğildi. "Yeni misiniz burada?" "Siktir git lan masadan!" Mayıs'ın tepkisiyle gözlerim faltaşı gibi açılırken afallamış şekilde ona bakmayı sürdürdüm ama gelen adam buna fazla sinirlenmişti. Birden Mayıs'ın üzerine yürüdüğünde araya girmeye çalıştım. "Ne diyorsun lan sen?" "Siktir git rahat bırak bizi diyorum!" Mayıs onu kışkırtmaya devam ederken ben adamın omzunu tuttum. "Lütfen gider misiniz? Bizi rahatsız etmeyin." "Nereye gidiyorum lan? Sen benimle geleceksin," dedi ve kolumu yakaladı. Ben korkuyla ona bakarken Mayıs birden adamın üzerine atladı ve ona vurmaya başladı. "Sen kimi götürmeye çalışıyorsun orospu çocuğu!" Korku ve hayretle onlara bakarken, ayıramadığım için çaresizdi. Mayıs'ın o adamla kavga ettiğini gören Kuzey'ler yanımıza gelmişlerdi. Sarışın arkadaşı Mayıs'ı kendisine çekerken Kuzey de o adamı itmişti. "Kendin git yoksa rezillik çıkar." Onlar Mayıs'a bakarlarken ben şok olmuş halde yeri izliyordum ve bunu fark eden Kuzey yanıma geldi. "İyi misin?" Tepkisiz kaldığımda eli çeneme gitmişti. Tenimde bir yanma hissederken öfkeli bakışlarımı ona çevirdim ve elini ittim. "Özel misafirlerinle uğraşmaktan diğer müşterilerin güvenliğini ihmal ediyorsun." "İnsanlık yapanda kabahat," dediğinde öfkeyle dişlerimi sıktım. Bir de insanlık yaptığını mı söylüyordu? Mayıs'ın yanına gittiğimde onda bir hasar olmadığını görünce derin bir oh çektim. Deliydi bu kız, zırdeliydi hem de. "İyi misin aşkım?" "Evet, nasıl dövdüm ama şerefsizi," dedi gülerek. Buna karşılık sarışın adam ve ben de gülmüştük. Birden bana döndü. "Böyle bir şey yaşandığı için çok üzgünüm, Bunu telafi etmek için elimden geleni yaparım. Kartımı alın." Kartını Mayıs'a uzattığında, onun içinden zafer kahkahaları attığına emindim çünkü bu adamı çok beğenmişti. Ve istemeden de olsa en başında söz verdiği gibi o adamı avlamıştı. Ben ise yeni bir düşman kazanmıştım adeta. , Birden büyük bir gürültü duyduğumda kafamı sesin geldiği yöne çevirdim. O kadar yüksek sesler gelmişti ki dj, müziği kesmişti. Bize sataşan adam yanında kalabalık bir grupla ve öfkeyle bize doğru geldiğinde korumalar da yanımıza koşmuşlardı. O adam bağırdı. "Keserim lan kellenizi!" Kuzey, sarışın adama seslendi. "Sarp, kızları çıkar buradan." "Sen ne yapacaksın?" dediğinde kafasını salladı. "Hallederim ben, gidin." Sarp, gitmemiz için bize öncü olurken tedirginlikle arkamızda bıraktığımız ve kavga eden gruba baktım. Bizim yüzümüzden birilerine bir şey olacaktı ama sahiden bizim bir suçumuz yoktu ki. Dışarıya çıktığımızda derin bir iç çektim. "Kimseye bir şey olmaz değil mi?" "Bizimkilere olmaz da diğerlerini bilemem," dedi sırıtarak. Gözü hep Mayıs'taydı. "Sen o adama nasıl saldırdın öyle?" "Arkadaşımı rahatsız ediyordu ne yapsaydım?" dediğinde gülümseyerek ona bir öpücük attım. "Tanışmadık bu arada, ben Sarp." "Ben Mayıs, o da arkadaşım Eva," dediğinde gülümseyerek baş selamı verdim. "Memnun oldum kızlar. Yaşanan mağduriyeti telafi etmek için sizi sadece özel misafirlerimizin girebildiği terasa çıkarmamı ister misiniz?" Mayıs ile biraz birbirimize baktıktan sonra ben kafamı olumsuz anlamda salladığımda Mayıs, Sarp'a döndü. "Olur, umarım güzeldir." "Çok güzeldir, benimle gelin," dediğinde onu takip etmeye başladık. Mayıs, bana rağmen teklifi kabul ettiği için onun kolunu çimdiklemiştim ama anında koşar adımlarla Sarp'ın yanına gitmişti. "Hep burada mısınız Sarp?" "İş için sık sık seyahat ediyoruz ama genelde hep buradayız," dediğinde ben sessiz kalarak onların muhabbetini bozmadım. "Siz tatile mi geldiniz?" "Evet, ikimiz de işten ayrıldık ve bir tatile çıktık," dedi Mayıs gülerek. Sarp, asansörü çağırdı ve bize döndü. "Peki tatilinizi bitirince ne yapacaksınız?" Mayıs bana batı ve omuz silkti. "Bir fikrimiz yok." "Aklınızda olsun, burada çok güzel işler çıkar, kafanıza takılan bir şey olursa bana gelin," dediğinde ikimiz de teşekkür ettik. Sarp, Kuzey'e göre ne kadar insaflı ve iyi biriydi. Kuzey ise sert, ukala, kaba biriydi. Terasa çıktığımızda Sarp bize özel bir masa hazırlatıp çalışanlarla konuşmaya gittiğinde masaya geçtik. "Çok güzel burası Eva." "Gerçekten de öyle," diye mırıldandım. Tüm şehir ayaklarımızın altındaydı ve ışıklar dans ediyor gibiydi. Buruk bir şekilde gülümsedim. "Şu anı dondurmayı o kadar çok istiyorum ki hep bu manzaranın içinde kalayım." "Keşke ya çok güzel çok beğendim burayı," dediğinde kafamı salladım. Oysa sadece iki haftamız vardı ve sonrasında hayatımız ne halde olacaktı, bilmiyorduk. Sarp'ın söyledikleri aklımda dolanırken kaşlarımı çattım. Bir iş imkanı çıkarıp buraya yerleşebilir miydik sahi? Etrafa bakındığımda, bulunduğumuz büyük terasın içerisinde, lüks giyimli ve takılar takan, iş insanları olduğunu görmüştüm. Onlar için her şey ne kadar da kolaydı. Biz ise bir günde işsiz kalmıştık. Yanımıza Kuzey ve Sarp geldiğinde düşüncelerimden ayrıldım. Bize şal da getirmişlerdi. Kuzey şalı omzuma bırakırken elinde kan olduğunu görünce korkuyla geri çekildim. "Elin? Ne yaptın onlara sen?" Alaycıl bir şekilde güldü. "Bilmek istemezsin."
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE