DANS

1048 Kelimeler
Biz birbirimizin gözlerinin içine bakarken yanımızda bir hareketlilik hissettim. Sarışın bir Kuzey'in omzunu tutmuştu. "Kuzey, canım?" "Hoş geldin Nazlı," dedi ellerini benden çekip sarılırken. Ayrılıp bana döndüklerinde telefonum çaldığı için bir şey demeden uzaklaştım. Mayıs arıyordu. "Kızım neredesin sen?" "Terastayım," dediğimde birden sözümü kesti. "Çabuk gel konuşmamız lazım." Aceleyle terastan çıkıp asansöre binerken Kuzey'lere hiç bakmamıştım bile. Odaya Mayıs'ın yanına gittiğimde oldukça tedirgin görünüyordu. "Ne oldu?" "Eski iş yerimden alacağım yokmuş. Gitmediğim günler için ikğ günlük maaş kesmişler. Sözleşmeyi okumadığım için görmedim." Tüm modum düşerken elimi onun omzuna koydum. "Sıkma canını, bir çözüm bulacağım ben." "Bir gelişme var mı? Murat'larla konuşmuştunuz ya?" dediğinde kafamı olumsuz anlamda salladım. "Şerefsizler bana yavşadılar pas vermeyince öylece bırakıp gittiler. Ben de gidip bir adama bağış etkinliği için işbirliği sordum reddetti." "Bağış konseri güzelmiş de konser işini de Lila yaptı," dediğinde gözlerimi devirdim. "Herkes aynı şansa sahip olmuyor." "Ne yapacağız peki?" dediğinde elini tuttum. "Bana güven, bir yolunu bulacağım. Arabayı satıp biraz daha idare edebiliriz. Birilerinin şirketine girip şirket aracı alırız." "Aşkım sana güveniyorum zaten ama korkuyorum." Onun yanağını öptüm. "En yakın arkadaşım yanımda olsun yeterli. Ben neyim?" "Star girl," dedi gülerek. Bu bizim çocukluk oyunumuzdu. Ben star girl olurdum hep. "Sen nesin?" "Moon girl," dediğinde güldüm. "Biz başaracağız." ☆ Etkinlik saati geldiğinde Cenk de yanıma gelmişti ve hep beraber terasa çıkmıştık. Cenk'in aptalca konuşmalarını alttan almaya çalışıyordum hep. Mayıs da onu çağırdığım için sinirlenmişti. Terasa girdiğimizde, gözüm Kuzey'i aramıştı ve Nazlı'yı tabi. İkisini beraber görünce yumruklarımı sıktım. Bir taraftan şaraplarını yudumlarlarken bir taraftan sohbet edip gülüşüyorlardı. Oysa bana yaptıkları ayıp umurlarında bile değildi. "Nereye geçelim yavrum?" Diyen Cenk'in kolunu çimdikledim. "Bana yavrum demesene." "Nereye geçmek istersin yavrum?" Gözlerimi devirdim ve yürümeye başladım. Ondan ayrılmakla çok iyi yapmıştım gerçekten de. Bir masaya geçtiğimde o da yanıma oturdu. Derin bir nefes aldım. Kesinlikle buraya gelmek, özellikle Cenk ile gelmek büyük hataydı. Aptallık etmiştim. "Ne içersin fıstığım?" Ona küfür etmemek için kendimi zor tuttum. Cenk'e ayık kafayla katlanamazdım bu gece. "Çilekli volim." "Volim içilir mi ya meyve suyu?" Gözlerimi devirdim ve ona eğildim. "Siktir git Cenk." Çenemi okşayıp bara doğru ilerlediğinde derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştım. O ikisini beraber görmek beni yeterince germişti zaten. Tekrardan onlara baktığımda kızın konuşurken onun koluna dokunduğunu görmüştüm. Dişlerimi sıktım. Bu hale düştüğüme inanamıyordum. Dans ederken bir anda düşmanlığı bırakıp yakın olduğumuzu düşünmüştüm ve onun birden o kızla samimi olması bende yabancı duygular uyandırmıştı. Cenk elinde içeceklerle yanıma geldiğinde gülümseyerek teşekkür ettim. "Dans etmek istiyorum." Sırıtarak ayağa kalktı ve bana elini uzattı. Elini tutup onunla beraber piste yürümeye başladım. Ellerini belime koyarken ben de kollarımı onun boynuna dolamıştım. "Şu an buradaki manken gibi kızlarla dans edebilirdim. Sana bakarak vizyonumu çok düşürdüm," diyen Cenk'i hem dövmemek hem de sövmemek için kendimi tuttum ve gülümsedim. "Sana bu özgüveni ben verdim işte." "Ne? Sen mi bana özgüven verdin? Ya yürü git kızım manken gibi kızlarla çıktım ben çok güzel kızlar bile kendini beğenmiyorken sen ortalama tipinle kendini nasıl bir şey sanıyorsun?" Ifadesizce ona baktım. Sevgiliyken de hep böyle şeyler söylüyordu. Ona neden bu kadar katlanmıştım acaba... Göz ucuyla Kuzey'e baktığımda bizi izlediğini görmüştüm. Daha deminki eğlenen o neşeli tavrı gitmişti. Oturduğu yerde nasıl gerildiğini hissedebiliyordum ama sebebini anlayamıyordum. Ona baktığımı fark edince gülümseyerek selam verdim. Karşılık vermemesi keyfimi yerine getirmişti. O kadar keyiflenmiştim ki Cenk bile keyfimi bozamazdı. Dansımız bittiğinde yerimize geçmiştik. "Ben makyajımı tazeleyip geliyorum." Lavaboya doğru yürümeye başladığımda Kuzey'in de ayaklandığını fark etmiştim. Peşimden mi geliyordu? "Buraya onunla mı geldin?" Dediğinde gülümsedim. "Evet." Alaycıl şekilde güldü. "Birlikte misiniz?" "Hayır, biz arkadaş kaldık," dediğimde gülümsemesi genişledi. "Eski sevgiliyle arkadaş kalmak." "Aynen öyle," dedim gülümseyerek. "Şimdi izninle. Bu arada böyle yerlerde yanındaki kızı yalnız bırakmamalısın." "Bunu bildiğim için peşinden geldim. Kalktığında sana bakan çok kişi vardı." Şaşkınlıkla dudaklarımı araladım. Bu yüzden mi peşimden gelmişti? "Peki ya o kız?" Dedim. "Sarp ona bakıyor. Hiçbir kıza zarar gelmesine izin vermem." "İyi eğlenceler," dedim onu umursamadan. Ona sinirliydim. Nazlı geldiğinde onunla ilgilenmekten benim apar topar gittiğimi fark etmemişti. Umursamamıştı işte ve şimdi de umursuyor gibi davranmasının anlamı yoktu. Gideceğim sırada bileğimi tuttu. "Dansımız yarıda kaldığı için bana dans borcun var." "Dans faslı geçeli çok oldu," dediğimde beni dinlemeden terasa doğru yürümeye başladı ve beni de peşinden sürükledi. Bir şey dememe izin vermeden dans pistinde durdu ve ellerini belime yerleştirdi. İnsanların dikkatini çekmemek için ben de ona uyum sağladım ve kollarımı boynuna sardım. Onunla dans ederken hiçbir şekilde gözlerine bakmıyordum. O ise gözlerini hiç yüzümden ayırmıyordu. "Eva sen-" "Müsaade eder misin?" Cenk'in kaba sesini duyduğumda kafamı kaldırdım. Bana doğru elini uzatmıştı. Kuzey ona öfkeyle bakarken ben gülümseyerek Cenk'in elini tuttum. İşte tam da bana yaptıklarının aynısını yapmıştım. Ben Cenk ile dans ederken Kuzey bana soğuk bir bakış atıp kendi masasına gitmişti. Ben ise midem bulansa da Cenk ile dans etmeye devam ettim. Bir gözüm de Kuzey'deydi. Nazlı ile beraber gülüşüyordu sürekli. Normalde hep sert duran adam nasıl da gülüyordu! Gece boyunca onun mutluluğunu gördükçe daha çok alkol aldım. Umursamamayı her şeyden çok istiyordum. Ilerleyen saatlerde o ve Nazlı ayağa kalktığında gideceklerini anlamıştım. Cenk'i zorla gönderdim ve bar kısmına geçtim. Tezgahın önüne oturup barmenden tekila istedim. Sarp da alkollere bakıyordu. "Senin neyin var?" "Başka kızla geldiğini gördüm. Ve normalde ciddi, soğuk dururken o kızın yanında yüzü o kadar gülüyordu ki... Bana hiç böyle gülmedi," dedim. Çok içmiştim ve kelimeleri peltek birisi gibi telaffuz ediyordum. Sarp, konuşmamı duyunca güldü. "Bu çocuğa fena yakmışsın desene," dediğinde kaşlarımı çattım. "Böyle bir insanı sevmem ben. Deve gibi bir şey zaten ve çevresinde manken gibi kızlar var ben ise çok ortalamayım Kuzey'in buraya beraber geldiği kız çok güzeldi," dediğimde dudak büzdü. "Kuzey mi?" Kafamı salladım. "Çok egolu ya onu öldürmek istiyorum. Özel tasarım pusula takılı olan elbisemi gördü yok pusulalar kuzeyi gösterir, kutup yıldızı en sevdiğim yıldız dedim yok kuzeyi gösterir kuzey yıldızı o, adım da Yıldız yok kuzey kuzey." Sarp gülmeye başladı. "Desene siz günlerce başımızın etini yiyeceksiniz." "Hiç umurumda değil hem de hiç!" dedim ağzımı yayarak. "Ben görebileceğin en güçlü kızım." Uyku bastırırken kolumu tezgaha dayayıp kafamı yaslamıştım. Olduğum yerde, uçuyor gibi hissetmem normal miydi? Midem de deli gibi bulanıyordu. Sarp'ın sesi ise uzaktan geliyordu. "Kuzey, kız kör kütük sarhoş oldu. Ben mi halledeyim, sen mi istersin?" "Tamam bekliyorum," demişti en son. Sesler, uğultuya dönüşürken en son hatırladığım şey bedenimin, sıcak bir bedene yaslanması ve burnumu dolduran odunsu koku olmuştu. Kuzey'in fısıltısı da kulağımda gezinmişti. "Neden kendine bunu yaptın Polaris?"
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE