Kapı zili çalar çalmaz, deli gibi kapıya koştum. Göz göze göremediğim, sesini duyduğum ama ellerimle dokunamadığım sürece Irmak’ın gerçekten güvende olduğuna inanmıyordum. Kilidi açıp kapıyı ardına kadar açtığımda, karşımda, gözleri korku ve pişmanlıktan şişmiş, sarsılarak ağlayan küçük kız kardeşim duruyordu. Hiçbir şey söylemeden, onu kollarıma çekip sımsıkı sarıldım. Bedeni titriyordu, benimki de öyle. Ona sarılmak nefes alabildiğimi, hâlâ hayatta olduğumu kanıtlıyor gibiydi. “Allah’ım, Irmak... Irmak’ım...” diye inledim saçlarına gözyaşlarımı akıtarak. Bir an bile gevşetmeden onu içeri çektim, hemen odasına yöneldim ve kapıyı arkamızdan kilitleyerek çevirdim. Dış dünyayı, o karanlığı, Asil Denizhan’ın tehditlerini dışarıda bırakmamız gerekiyordu. Tabii amcam ve yengemleri de. Onu y

