Sabah işe geldiğimde kendi kendime şarkı mırıldanarak elimdeki siparişin elbisesiyle uğraşmaya başladım. Hızlı akan zaman benim için güzeldi. Kendimi Tamer’e bıraktığım ilk günler suçluluk hissetmiştim ama sonra normale dönmüştüm. Yanıma geldiği her pazar günü eve kapanıp saatlerce beraber oluyorduk ve sonra uçağına binip geri dönüyordu. Aradan iki ay geçmişti yaz bitmişti ve sonbahara girmiştik. Serra cadısının çok merak ettiğim defilesi yaklaşıyordu ve yine benim Tamer'in kuzeninin nişanlısı için yaptığım elbiseyi artık bitirip vermem gerekiyordu. Nişana zaman var diye çok oyalanmıştım ama zamanım bitmişti. Elbiseyi dikmeye devam ederken İdil’in ağlama sesiyle başımı dikiş makinesinden kaldırıp yanına gittim. “Ne oldu?” diye sordum. “Serra Hanım cidden delirmiş.” derken iç çek

