📕 “YOLDA İKİ ÇILGIN”

1240 Kelimeler
📖 12. BÖLÜM – “YOLDA İKİ ÇILGIN” Kapadokya’ya gidiş günü sonunda gelmişti. Saat 06:30 olmasına rağmen okulun önü fuar alanı gibi kalabalıktı. Herkes valizini getirmiş, çanta taşıyor, çığlık atıyor, yanında 8 tane atıştırmalık getiren bile vardı. Otobüsün kapısı açılır açılmaz Derya bağırdı: “GÜÜÜNAYDIIIN KAPADOKYAA, GELİYORUZ BİİİZ!” Derin kulağına eğildi: “Derya sabah sabah bağırma. Ben daha uyanamadım.” Derya çoktan uyanmıştı: “Bebeğim, PERİ BACALARI BİZİ BEKLİYOR, ben sabaha kadar uyumadım!” Kübra valizini çekiştirirken: “Benim valiz çok ağır ya… İçine ne koyduysam artık.” Derya göz kırptı: “Bence içine kaderini koydun… Kapadokya’daki aşkını!” Kübra çığlık attı: “Sussanaaa!” Derin kahkaha attı. OTOBÜS KARMAŞASI BAŞLIYOR Hocaları bağırdı: “Gençler; Oturma düzeni listesi bende! İsimlerinize göre oturun!” Kızlar dondu. Derya: “Allah’ım ne olur Derin’le oturayım…” Öğretmen listeyi okumaya başladı: “Derin ile… Derya!” Derya bağırdı: “TEŞEKKÜRLER EVRENYAAA!!!” Kübra arkadan: “Peki ben kimle oturuyorum…” Öğretmen: “Kübra ile… Efe.” Derya gözlerini açtı: “Aha! AHAHAA! Kübra’nın kaderi başlıyor!” Kübra kaskatı kesildi: “Kim bu Efe?! Ben tanımıyorum?!” Derya fısıldadı: “Tur rehberi değil ama… çocuk çok tatlı! Bence kader!” Derin gülmekten bayılacaktı. Sıra erkeklere geldi. “Alp ile… Deniz!” İki çocuk aynı anda: “NE???” Derya koltuktan bağırdı: “İşte budur! Kaderin sopası size vurdu!” Alp homurdandı: “Yan yana mı oturacağım ben bununla?” Deniz sırt çantasını bıraktı: “Ben seni geçerim, Derin’in row’una geçerim.” Öğretmen sert bir bakış attı: “Kimse yer değiştirmiyor. Bu kural!” Derya söylendi: “Hocam bir tanedir. Kader ise acımasız.” YOL BAŞLIYOR: ÖĞRETMENLER MÜZİĞİ AÇAR Otobüs hareket etti. Derin camdan dışarı bakıyordu. Derya bir anda çantasından dev bir hoparlör çıkardı. Derin şok oldu: “Derya, onu ne ara aldın???” Derya gururla: “Bebeğim, Kapadokya’ya müziksiz gidilmez!” Tam Derya açacaktı ki öğretmen arka sıradan bağırdı: “Hoparlörü kapat Derya! Biz açıyoruz!” Ve hocalar ne açtı dersin? 👉 Ankara Havası Tüm otobüs ayağa kalktı. Kızlar çığlık attı: “AYYYY BAŞLADI!” Derya bağırdı: “GÖBEK ATIYORUUUZ!” Hocalar bile koltuklarında tempo tutuyordu. Kübra, Derin’in kolunu çekti: “Çabuk kalk! Bu bizim şarkımız!” Derin utandı: “Ben göbek atamam…” Derya tuttu: “Peri bacalarına giden kız göbek atar!” Kübra coştu: “Derin ben bile atıyorum!” Ve kızlar: • Derya delirmiş gibi oynuyor • Kübra yastıkla ritim tutuyor • Derin utana sıkıla da olsa kalkıp oynuyor Erkekler bağırıyor: “ÇEKİİN! KIZLAR DANS EDİYORRR!” Alp kafasını Deniz’in koluna koydu: “Bunlar bizi öldürmeye geldi.” Deniz gülerek: “Derin iyi oynuyor ama…” Alp kaşlarını kaldırdı: “Sen onun önüne baka baka ölürsün zaten!” OTOBÜS TAM BİR KARNAVALA DÖNER Otobüste: • Mısır patlatan var • Çekirdek çitleyen var • Selfie çeken var • Story atan var • “Kapadokya yolcusu kalmasın!” diye bağıranlar var Öğretmen bile pes edip sandviç açtı. Derya bagaja koştu: “Benim jalapeno cipsim nerede?! Bensiz gezi mi olur?!” Kübra bağırdı: “Derya, ben Efe’yle konuşamıyorum, yardım et!” Derya: “AZ SONRA! ÖNCE CİPS!” Derin kahkaha attı: “Biz manyağız yemin ederim…” Alp arkadan seslendi: “Deriiin! Çok oynamaaa, düşersin!” Derya bağırdı: “ALP! Bizim yüzüğümüz var, sen karışma!” Deniz seslendi: “Yüzük olayını hâlâ çözemedim…” Otobüsün içi hâlâ kahkaha, müzik ve bağırışlarla çalkalanırken Derin yavaşça koltuğuna geri oturdu. Derya hâlâ nefes nefese: “Bu daha başlangıç bebeğim! Biz Kapadokya’ya eğlenmeye gidiyoruz!” Derin gülerek başını cama yasladı. Camdan dışarı bakan Derin, yavaşça uzaklaşan şehre baktı. Heyecanın içindeki küçük bir sessizlik anıydı bu. Derya hemen yanına eğildi: “Ne düşünüyorsun?” Derin omuz silkti: “Bilmem… Sanki bu gezi bir şeyleri değiştirecek gibi.” Derya gülümsedi: “Bence de… Hem de KADER gibi bir şey.” Bu sırada arkadan Deniz’in sesi geldi: “Deriiin! Kameraya bak!” Derin dönmeye kalmadan Derya telefonu kaptı: “DERİN GÜL! KAPADOKYA YOLCUSU GÜLER!” Şak diye fotoğraf çekildi. Kübra hemen yanlarına yanaştı: “Derya, Efe bana ‘merhaba’ dedi. Ben ne dedim biliyor musun?” Derya başını ellerinin arasına aldı: “Ne dedin Kübra… ne dedin?” Kübra utançtan kıpkırmızı: “‘Ben de merhaba’ dedim.” Derya çığlık attı: “BİTTİK! AŞK BAŞLADI!” Otobüs kahkahadan yıkıldı. Öğretmen ayağa kalkıp bağırdı: “Gençler, sakin olun! Biraz sonra mola vereceğiz!” Derya anında ayağa fırladı: “MOOLAAA! ÇEKİLİN! BEN ORADA SUCUK EKMEK YİYECEĞİM!” Derin gülmekten nefes alamadı: “Derya, daha iki dakika önce jalapeno yedin?” Derya göz kırptı: “İşte enerji oradan geliyor bebeğim!” Otobüs viraja girerken Alp ayağa kalktı ve Derin’e seslendi: “Derin! Mola yerinde yan yana oturuyoruz. Derya yüzünden bir daha seni görme şansım olmaz!” Derya bağırdı: “OTUR ALP! KIZ KABİLEM BENDE!” Deniz kahkahalarla: “Kabile mi? Biz hangi filme döndük ya?” Ve… Tam bu sırada otobüsün hoparlöründen yeni bir şarkı patladı: “GELİYORUM DÜNYAYAAA!” Derya zıpladı: “DOĞRU ŞARKI! OTOBÜS HAYATA DÖNDÜ!” Herkes şarkıya bağırarak eşlik ederken Derin sessizce içinden geçirdi: “Bu gezi… gerçekten bir şeyleri değiştirecek.” Ve otobüs, kahkaha çığlıklarıyla Kapadokya yolunun uzun virajlarında karnaval gibi ilerlemeye devam etti. Otobüs şarkılarla sallanırken öğretmen bir anda mikrofonu eline aldı: “Gençler! Şimdi herkes yerine otursun, yoklama alacağım!” Derya hemen Derin’in kulağına eğildi: “Yoklama mı? Hocam biz zaten buradayız, nereye kaçacağız? Otobüsteyiz neticede!” Derin gülmekten omzuna vurdu: “Derya… bir gün seni disipline verecekler, biliyorsun değil mi?” Derya gururla kabardı: “O da bir anıdır bebeğim!” Kübra önden seslendi: “Ben yok yazılmayayım, Efe yanımda! Kader beni çağırıyor olabilir!” Derya bağırdı: “Kübra sus, çocuk duyar! Ama doğru… kader seni dürtüyor olabilir!” Kübra yastıkla Derya’ya vurdu: “Sana dürtüyor olabilir!” Otobüs kahkaha kıyameti bir kez daha koptu. Bu sırada Alp arkadan eğilip Derin’e seslendi: “Derin, ciddi sorum var… Bu kafayla biz Kapadokya’ya ulaşabilecek miyiz?” Derya hemen atladı: “Ulaşırız! Hatta Kapadokya bizi görünce ulaşmamızı kutlar!” Deniz de güldü: “Hocam bence otobüsü durdurup bu kızları indirin, biz yürüyerek gidelim daha hızlı varırız.” Derya parmağını salladı: “Deniz! Biz olmasak bu otobüs ruhsuz kalırdı, ruhsuz!” Derin başını cama yasladı ve tüm karmaşanın arasında küçük bir anlık huzur hissetti. Derya hemen o anı bozdu: “Derin! Bak bak! Şu tarlaya bak! Ben burada fotoğraf çekmek istiyorum!” Derin gülerek cevap verdi: “Derya… burası Ankara çıkışı. Tarlada ne fotoğrafı?” Derya dramatik: “Bebek, her yer konsepttir. Biz istersek olur!” Kübra hemen ekledi: “Ben de konsept istiyorum! Ama Efe duymasın!” Derya kahkahayı bastı: “Efe duysa bile kaçmaz kızım, kaderden kaçar mı?” Kübra gözünü devirdi: “Ben kader istemiyorum!” Derya: “Kader seni istiyor amaaaa!” Otobüs bir anda büyük bir viraja girdi ve herkes hafifçe sağa doğru savruldu. Deniz: “Bu viraj bile Derya’nın sesi kadar sert değil.” Derya: “Teşekkür ederim, bu bir iltifat sayılır!” Derin derin bir nefes alıp arkadaşlarına baktı. İçinden sıcak bir cümle geçti: “İyi ki bu deliler benim arkadaşım…” Derya yine duydu: “Ne dedin Derin?” Derin utandı: “Bir şey demedim…” Derya hemen sarıldı: “Ben duydum! Bizi seviyorsun! Kapadokya bizi daha çok sevdirir!” Derin yüzünü gizledi: “Sus Derya… sus.” Otobüs güneşin ilk ışıklarıyla birlikte uzun yola devam ederken herkes kendi halinde eğleniyor, ama aynı heyecan içlerini hafifçe titretiyordu. Ve Derin bir kez daha düşündü: “Bu gezi… bir şeyleri kesinlikle değiştirecek.”
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE