🐦‍🔥Ne Umduk, Ne Bulduk🐦‍🔥

1128 Kelimeler
*** Zerin'den... (1 AY SONRA) Aradan bir ay geçmişti ve korktuğum hiçbir şey olmamıştı. Serhad’ın dönüşü, sandığım gibi ilişkimi zayıflatmamış; tam tersine Ömer’e olan güvenimi daha da güçlendirmişti. Onu neden seçtiğimi her gün biraz daha iyi anlıyordum. Doğru olan oydu, hep oydu. Salonda oturmuş, yeni platin sarısına boyadığım saçlarımla oynuyordum. Düğünüm için boyatmıştım ve çok da yakışmıştı. Gündüz kuşağını izlediğim sırada, kapı çaldı. Evde benden başka kimse olmadığı için yerimden kalktım. Annemle, Yaren ablam pazara gitmişlerdi, yine anahtar almayı unutmuşlardır diye düşünmüştüm. Ama kapıyı açınca karşımda Canan’ı görünce şaşırdım. "Canan?" dedim kaşlarımı kaldırarak. Elinde bir sürü zarf vardı. "Selam Zerom." dedi. Yanaklarını şişirip söndürerek o kendine has hareketi yaptı. "Nasıl diyeceğimi bilmiyorum, çok da vaktim yok ama..." diye söze girip elindeki zarfı uzattı. "Serhad ağabeyimin düğün davetiyeleri. Biliyorum gelmeyeceksin, ağabeyimin de haberi yok sana gönderildiğinden. Dağıtırken sizin adınızı gördüm, vereyim dedim." Telaşlı telaşlı konuşurken yüzüne baktım, istemsizce gülümsedim. O da şaşkın şaşkın bana baktı. Kızacağımı sandı sanırım. "Sorun yok Canan." dedim, zarfı alırken. "Yaşadıklarımız eskide kaldı. Davetiye için sağ ol. Umarım bir ömür mutlu olurlar." Mahcup bir gülümsemeyle, "Ya sen nasıl bir kızsın, kurban olurum..." deyip yanağımdan öptü. "Daha bir sürü var dağıtmam gereken, sonra uğrarım!" deyip merdivenlerden indi. "Kolay gelsin." diyerek el sallayıp, kapıyı kapattım. Salona geçip kanepeye oturduğumda, elimdeki davetiyeye bakıyordum. Açınca, her düğün davetiyesinde yazılan yazıları gördüm. Ve tabi isimleri de... LEYLA & SERHAD Kocaman harfler... kocaman bir gerçek. Dünya gerçekten garip. Aynı hayali kurduğun kişi, o hayali başkasıyla yaşıyor. Bende de aynı durum... ben de artık başkasıyla yürüyorum o yolu. Canım yanıyor mu? Evet, yanıyor. Sonuçta yarım kalan bir veda var içimde, bir türlü söylenmemiş bir söz... Geçmiş gibi duruyor ama ara sıra içten içe kanatıyor. Alıştım mı? Alıştım. Kabullendim. Ama yine de, içimde bir yer hala huzursuz. Kapı açıldığında annemle ablam, poşetlerle dolu elleriyle içeri girdiler. Annem daha ayakkabısını çıkaramadan söylenmeye başladı. "Kız her şey ateş pahası. Bak bunlara hele! İki poşet 500 lira tuttu. Allah kabul etmiyor yaw, bu nedir!" Ben gülmemeye çalışsam da gülümsedim. O ise söylene söylene mutfağa geçti. Geçinmek gerçekten zordu. Evde çalışan yoktu. Annemin dulluk maaşı, bir de ördüğü patiklerden, hırkalardan gelen azıcık para... işte o kadar. Bir zamanlar Hanımağa olan annemi şimdi böyle görmek canımı acıtıyor. Kaç kez çalışmak istedim ama amcam izin vermedi. "Karı kısmı çalışmaz." deyip yolumu kesti. Hem çalışmamı istemedi hem de geçineceğimiz bir para vermedi. Üniversite okumam bile boşaydı. Zaten okurken de canımdan can gitmişti... Ömer sayesinde bitirmiştim. Ablam yanımdaki kanepeye oturdu, elimdeki davetiyeyi kaptığı gibi incelemeye başladı. "Kimin düğünü?" dedi. Davetiyeyi açıp isimleri görünce, benim cevap vermeme bile gerek kalmadı. "Utanmadan sana davetiye mi gönderiyor?!" diye köpürdü. "Yok abla. Canan getirdi. Serhad’ın da haberi yokmuş. Sürekli oraya gittiğim için nezaketen davet etmişlerdir." Ablam davetiyeyi gözümün önünde yırtıp, orta sehpanın üstüne attı. Sonra bana dönüp gözlerini kıstı. "Üzülmedin değil mi kız?" diye sordu. Omuz silktim, masum masum. "Hayır. Ömer’im var." deyip kaşlarımı iki kez kaldırıp hava attım. "Gidecek misin peki?" "Bilmem. Gitmeli miyim?" diye sordum. "Bence git. Üzülmediğini görsün. Hem bence bu davetiyede onun parmağı var. Üzül diye yapıyor şerefsiz." dedi sinirle. "Tabii tabi gideyim, hatta bu şarkıyı söyleyeyim." dedim gülerek. Ayağa kalkıp kumandayı kaptım ve şarkıya girdim. "Nikah masasına oturdun işte... Dayanmak çok zormuş böyle sevince... Sana mutluluklar, sözüm kardeşçe... At artık imzanı, git bir an önce..!" Şarkıyı söylerken ablam da ayağa kalkıp kafama vurdu. "Salak kız." deyip söylene söylene mutfağa gitti. Ben arkasından gülerek baktım. Ama aklımda bir soru takıp kaldı. Gitmeli miydim? *** (2 Gün Sonra) Düğün günü gelmişti. Elbette gitmedim. Gitmek ne demek... o kapıdan içeri adımımı atmazdım. Ama yine de görmek istedim. Bir veda gibi... bir kapanış gibi... belki de kendimi ikna etmek için. Bu yüzden konağı tepeden gören yüksekçe kayaya çıktım. Üzerine oturup, ayaklarımı sallandırdım. Tepedeki rüzgar saçlarımı savuruyor, uzaktan gelen zurna–davul sesi havayı dolduruyordu. Karşımdaki avlu; kalabalıktı, gürültüllü... Mardin'in en güçlü ağası Serhad Ağa evleniyordu, kim gitmezdi ki? Gözlerim istemsizce onu buldu. Siyah damatlığının içinde dimdik duruyordu. Boyu, duruşu, karizması... insanlar ona bakmadan geçemezdi. Bu hali bana çok uzak, çok yabancıydı. Derin bir iç çektim. Gülerek, kendi kendime mırıldandım. "Vay be... Ne umduk, ne bulduk." Sonra aynı tebessümle devam ettim. "İkimiz de seçtiğimiz yollarda mutlu olalım, Serhad Ağa." Elbette ağlamaya gelmedim buraya, öylesine biraz aksiyon, biraz dizi havası tadını yaşamak istedim. Çünkü o benim sevdiğim adam değildi artık, benim her şeyim Ömer'di. Elimdeki gazozun son yudumunu içip ayağa kalkacaktım ki... bir şey dikkatimi çekti. Düğünün olduğu konağın hemen bitişiğindeki konağın terasında iki tanıdık yüz vardı. Cemal amcam ve Serhad’ın amcası Behzat... Yıllardır bir arada görmediğim iki adam, şimdi karşı karşıya durmuş hararetle konuşuyorlardı. Düğün bir anda önemini yitirdi; gözüm tamamen onlara kaydı. Herkes aşağıda halay çekerken, terastaki hava buz gibiydi. Derken... Cemal amca beline attı elini. O an nefesimi tuttum. Silahını çıkarıp Behzat amcaya doğrulttuğunu gördüğümde dizlerim boşaldı. "Napıyor bu adam?!" diye fısıldadım kendi kendime. Ve... iki el silah sesinin ardından, elimle ağzımı kapattım korkuyla. Düğünde çalan davul zurna bir anda sustu. Sanki dünya birkaç saniye durdu. Uzaktan net göremiyordum ama Behzat amcanın beyaz gömleğinin göğsünde kırmızının hızla yayılmaya başladığını seçebiliyordum. Boğazım düğüm düğüm oldu. Elim titredi. Neye şahit olmuştum ben?! Cemal amca, az önce vurduğu Behzat amcayı orada bırakıp koşar adım diğer merdivenlerden inip kaçmıştı. Terasa doğru fırlayan birkaç adam arasında bir yüz tanıdıktı... Serhad. Elbet ilk amcasına koştu. Dizlerinin üzerine çöküp amcasını tutarken, ben artık dayanamadım. Gözümden yaşlar boşaldı. Geri geri adım attım... nefes alamıyordum. Ömer. Onu bulmam gerekiyordu. Elimi göğsüme bastırıp, güçlükle yürüdüm. Telefonu titreyen ellerimle açıp defalarca aradım. Ama açmadı. Eve ise nasıl ulaştığımı hatırlamıyordum. Kapıdan içeri girer girmez annem önüme geldi. "N’oldu yavrum regin gitmiş?" dediğinde, yüzüne bakar bakmaz daha da ağladım. "Cemal a-amca..." Sözüm boğazımda kalıyor, hıçkırıklarım nefesimi kesiyordu. Ablam hemen yanıma koştu, dizlerinin üzerine çöktü. Elime su tutuşturdu. "Anlat Zerin, ne oldu? Korutyorsun bizi." Zor nefeslerle anlattım. "C-Cemal amca... Behzat amcayı vurdu. Gözümle g-gördüm..." O an annemle ablamın yüzündeki ifade... şaşkınlık, korku, şok... hepsi bir aradaydı. "Vay başımıza gelen..." diye annem iki elini birbirine vurdu. Ablam taş kesilmiş gibi duruyordu. Benim ise içimde yalnızca o görüntü vardı. Tekrar tekrar gözümün önüne gelen o iki el silah sesi. Ve Serhad’ın dizlerinin üzerine çöküşü... "Behzat Ağa ölürse kan davası olur." diye telaşla mırıldanan ablamın sesi, beynimde yankılandı. Sanki o cümlenin her harfi bir çivi olup göğsüme çakıldı. Hemen ona döndüm. Gözlerim kızarmış, nefesim düzensizdi. Titreyen sesimle, "Ö-Ömer’i bulmam lazım." dedim. Ablam bir anlık korkuyla gözlerini büyüttü, ama ben onun yüzüne bakacak halde değildim. Amcam olacak o şerefsiz kaçtıysa... Geride kim kalacaktı? Baranlı kanından biri. Aşiretin erkeği. Ömer. Ve herkes biliyordu bu toprakların adaletini... kan dökülürse, bir can daha alınırdı. Ömer’i kurban ederlerdi. Bu yeni kan davasının ağırlığını Ömer’in omuzlarına bırakırlardı. Dizlerim titredi, avuç içim buz gibi oldu. Aklım tek bir cümlede kilitlendi. "Buna izin veremem." İçimdeki panik, bir anda öfkeye dönüştü. Asla! Asla Ömer’i bu lanetin içine atamazdım. ****
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE