12.TEMASSIZ HAMİLE BIRAKAYIM?

1555 Kelimeler
Alanur yalnız kaldığı odada böyle bir adamla nasıl evli kalacağını düşünürken yatağın kenarına oturdu ve oturduğu gibi ayağa fırladı. Gece Gürhan bu yatakta uyumuştu! ‘’Gerizekalı hem sözleniyor hem de kuaför gibi yerde başkalarına sarkıntılık yapıyor.’’ Dolaptan çıkardığı kıyafetlerini giymek için havlusunu açtığında aklına gelenle dolabın kapağına yumruğunu indirdi. ‘’Bir de sapık gibi gizlice gözetliyordu. Ben bu adamı üç güne öldürürüm sonra da dul kalırım.’’ Siyah pantolonunu, beyaz gömleğiyle üzerine geçirip silahını, hançerini beline yerleştirdi. Günlük kıyafetlerinde alışkın olduğu tarz dışına pek çıkmazdı. Etek, elbise özel günler dışında giymezdi çünkü gün içerisinde tarlalara gitmek için özellikle atını kullanıyordu. Böylesi arabayla bozuk yollarda gitmekten daha kolaydı. Saçlarının önden küçük birer tutamını arkada örüp saç tarağı tokalarından birini üzerinden geçirdi. Ördüğü tutam dışındaki saçı tamamen açıktı ve beline kadar dökülüyordu. Makyajını yapıp burnuna hızmasını taktı ve bileğine şahmeran bilekliğini geçirdi. Kısa topuğu olan ayakkabısını ayağına giydiğinde odadan çıktı. Saat öğleni geçmişti ve acıkmıştı. Çalışanlarından biri olan Ayşe yanından geçerken durdurdu. ‘’Ayşe yiyecek bir şeyler hazırlasana.’’ ‘’Hazırlarım Hanımağam.’’ diyen kadın gidecekken duraksadı. ‘’Şey Hanımağam, Damat Bey şu an mutfakta.’’ ‘’Mutfakta?’’ diyen genç kız sebebini anlamaya çalışıyordu. ‘’Kahvaltı yapmak istedi getireceğimizi söyledik ama gerek yok burada yerim diyerek mutfakta oturdu.’’ ‘’Tamam.’’ Alanur olduğu yerden adımlayıp doğrudan mutfağa girdi. Gürhan, karısını gördüğünde güzelliğine hayranlıkla bakıyordu. Kocasının olduğu yere gelip karşısındaki sandalyeyi çekip oturmuştu. ‘’Cidden kahvaltını burada mı yapacaksın? Millete iç güveysi geldim bu evde yerim yok diye bir mesaj mı vermeye çalışıyorsun?’’ Gürhan ağzındaki lokmayı yutup keyifle çayından yudumladı. ‘’Konakta büyümüş bir ağa oğlu olabilirim ama kimliğim mutfakta karnımı doyurmama engel değil. Yani burada yiyerek ben de sizler gibi sıradan bir insanım, kendimi üstün görmüyorum diyorum.’’ Kızarmış ekmeğe sürdüğü balı karısının dudaklarına uzattı. ‘’Biraz tatlı ye de dudaklarından sadece ateşe verilmiş sözler dökülmesin öfkeli ejderham.’’ Alanur uzatılan ekmeği eline alıp kenarından ısırdı. ‘’Dikkat et ateşim seni de cayır cayır yakmasın bal çocuk.’’ Gürhan güldüğünde karısı istemsizce kocasının yakışıklılığına bakmıştı ama hemen bakışlarını kaçırmıştı. ‘’Sen bu bal çocuk kelimesini dalga geçmek için kullanıyorsun ama ben iltifat olarak almaya devam edeceğim.’’ Masanın altından ayağını karısının ayağına sürttü. ‘’Çocuk yapmak için beni yatağa ne zaman atacaksın ateşli ejderham.’’ Alanur ayağına değen ayakla panikleyip oturduğu sandalyeyi geri çekmişti. ‘’Ağzından çıkan kelimelere dikkat et.’’ dediğinde kocasının elindeki kaymak sürülmüş ekmek dilimini alıp mutfaktan kaçarcasına çıktı. ‘’Kaç bakalım nereye kadar kaçacaksın! Çocuk diye evlenip beni bu eve iç güveysi getirten sendin bir yerde hadi sevişelim diye de geleceksin ben de o güzelliğinin sefasını süreceğim.’’ Aldığı ekmek dilimine tekrar kaymak sürüp büyük bir ısırık aldı. Alanur balkonda oturmuş Ayşe’nin getirdiği yiyeceklerle karnını doyurmuştu. Telefonundan tarlalardaki durumu öğrenmek için birkaç görüşme yaparken önüne konan kahveyi ve karşısına oturan kocasını gördü. Tepki vermeden konuşmasına devam etti. Görüşmesi bittiğinde Gürhan kahvesini içerek, ‘’Zarar büyük mü?’’ diye sormuştu. ‘’Benim masraflarımı karşılayacak parayı kazanabilecek misin?’’ ‘’Hayatı her zaman böyle dalgaya mı alıyorsun yoksa tavırların bana özel mi?’’ dedi Alanur. ‘’Sizlerin ciddiyeti hepimize yeter.’’ Aralarında birbirlerine laf atarak konuşurken Halis ağa gelip damadının yanına oturdu. ‘’Sulama sistemindeki hasar çözüldü.’’ dedi kızına bakarak. ‘’Aşireti toplayacak mısın yoksa toplayayım mı?’’ Alanur’un babasına bakışları keskindi. ‘’Bunu Adem’in yanına bırakmam. O tarlalar herkesin ekmek kapısı elini kolunu sallayarak ateşe verip cezasız kalamaz, karşılığını vereceğim.’’ Konuşmadan uzak kalmak isteyen Gürhan gitmek için ayağa kalktığında Halis ağanın, ‘’Otur!’’ diyen gür sesiyle geri oturmak zorunda kaldı. ‘’Bu aileye girdiysen içimizdeki meselelerden kaçmayacaksın.’’ ‘’Tehdit dışarıdan değil kendi ailenizden benim karışmam doğru değil.’’ Alanur derin bir nefes almıştı. ‘’Benimle evlendiğin an bu evde babamdan sonraki ağa konumuna geldin. Tehdit nereden olursa olsun artık sen de hedeflerindesin bu yüzden istemesen de karışmış oluyorsun.’’ Gürhan, Halis ağaya aldırmadan genç kıza doğru eğildi. ‘’Kimse bana bu eve iç güveysi gelmek isteyip istemediğimi sormadı. Babam benden habersiz sözümü verdi ve ne istiyorlarsa onu yapmam için zorladılar yani kendi meseleni kendin çöz hanımağam.’’ Kalkıp gittiğinde Halis ağa arkasından bağıracakken Alanur engel oldu. ‘’Bırak baba önce iç güveysi meselesini kabullensin ilk günden bu kadar yüklenirsek hiçbir konuda yardım etmez.’’ ‘’Başkalarının yanında da böyle konuşursa rezil oluruz millete.’’ ‘’Baba olmasını beklediğin durumun farkındayım Gürhan’ın gerçek bir ağa gibi yanımda durup bu savaşta destek olmasını istiyorsun ama evlenirken benim tek beklentim erkek bir çocuktu. Kocamı ilk defa bugün gördüm ve belli ki karakteri ağalık için uygun değil. İnsanların ağızlarına laf vermek istemiyorsak uzak tutalım.’’ ‘’Erşenlerden böyle bir çocuk nasıl çıkmış! Bir babasına, ağabeylerine bak bir damat diye aldığım adama.’’ Halis ağa öfkeyle sigarasını yakıp bir nefes çekti. Baba kız konuşmaya devam ederken Gürhan, evden uzaklaşmak için dış kapıya yürürken ‘’Pişştt!’’ diyen sesle başını çevirdi. ‘’Hangi kardeşsin bilmiyorum ama uğraşacak havamda değilim.’’ dedi gelen genç kıza. ‘’Büyüyünce de akıllanmamışsın.’’ dedi Zehra. ‘’Yaklaş bakayım kaşındaki yaranın izi hala duruyor mu?’’ ‘’Ah tabi ya ben de diyorum bu çirkin ördek yavrusu bir yerden tanıdık geliyor ama nereden?’’ Gürhan kapıya doğru bir adım atmıştı ki arkadan başka bir ses duydu. ‘’Damat Bey ilk günden kaçıyor musun evden?’’ Duygu, Zehra’nın omzuna kolunu atmış gülüyordu. Genç adam tekrar geri döndüğünde gelen diğer kız kardeşleri de gördü. ‘’Burası ormandaki kulübe, ablanız uyuyan prenses sizler de cüceleri misiniz? Öyleyseniz bilin diye söylüyorum ben ablanızı uykusundan uyandıracak olan prens değilim aksine uyusun da bir daha uyanmasın diye arkamı dönüp gideceğim.’’ Kızlar yeniden laf atana kadar evden çıkıp gitmişti. Alanur olduğu yerden kardeşlerini görüyordu. ‘’Kızlar uğraşmayın.’’ diye seslendi. ‘’Aman abla eğleniyoruz işte.’’ dedi Nagihan. ‘’Eğlenmek tek taraflı olmaz. Siz eğleniyorsunuz ama O sözleriniz altında eziliyor. Buradaki hayatını zorlaştırmak yerine kolaylaştırın. Hiçbir erkek iç güveysi gitmek istemez kaldı ki yaşadığımız topraklarda bunun onun için ne kadar utanç verici olduğunu göz önünde tutun ona göre hareket edin.’’ ‘’Ablanız haklı.’’ dedi Meftun Hanım merdivenlerin başında durarak. ‘’Gürhan bu eve ablanızın konumunu korumasına yardımcı olmak için geldi. Siz ona zorluk çıkarırsanız O da karşılığında ablanıza zorluk çıkarır.’’ ‘’Anladık tamam.’’ diyerek karşılık verdi Ezgi. Gürhan kendini evden dışarı attığında konağın etrafında nöbet tutan adamlara baktı. ‘’Bana bir araba getirin.’’ dediğinde söylediğinin yerine gelip gelmeyeceğini bilmiyordu ama beş dakika geçmemişti ki önünde bir araba durdu. Şoför koltuğuna oturup gaza bastığında sokaklarda bir süre dolaşıp sonra bir mekana girdi ve içki istedi. İçkisini yudumlarken başını masaya dayadı. Karısının güzelliğine söyleyecek sözü yoktu öyle biriyle bir ömür evli de kalırdı ama iç güveysi gitmek, onun soyadını almak ağır geliyordu. İnsanların arkasından konuşacakları sözleri az çok tahmin ediyordu. Zamanında buradan kaçıp gitmişti ama işe yaramamıştı. Ailesi ne yapıp etmiş kendi istedikleri gibi evlendirmişlerdi. Bir de insanların gözü önünde tek başına evlenmek zorunda kalmıştı. Bilerek olduğu yerde oyalanmıştı. Evlendiği kadının ailesiyle bir arada oturup yemek yemek istemiyordu. Alanur ailesiyle akşam yemeğini yerken babası, ‘’Gürhan gelmedi mi?’’ diye sormuştu. ‘’Gelmedi.’’ dedi genç kız. ‘’Biz başkasını alacaktık yanlış seçim yaptık.’’ dedi bu defa Halis ağa. Alanur iç çekti. ‘’Soyu sadece erkek çocuktan oluşan bir o vardı ne yapalım.’’ Zaman ilerlerken odasına girdiğinde üzerindeki kıyafetleri siyah geceliğiyle değiştirdi ve makyajını sildi. Evlilik cüzdanı hala makyaj masasının üzerinde duruyordu. ‘’Cidden böyle bir adamla nasıl evlendim? Yanlış doğmuşuz o kadın olacaktı ben erkek o zaman böyle çaresiz de kalmazdım.’’ Odanın kapısı açıldığında kocası içeri girmişti. Gürhan, karısına bakmadan dolaptan aldığı pijamalarıyla doğrudan banyoya gitti. Üzerini değiştirip kremlerini çıkardı ve pürüzsüz yüzünü temizleyip kremlerini özenle sürdü. Dişlerini fırçalayıp, parfümünü sıktığında uyumak için hazırdı. Odaya geri döndüğünde karısı hala makyaj masasının önünde oturuyordu ve uzun saçlarını tarıyordu. Giydiği gecelikle omuzları tamamen açıktaydı ve göğüslerini ortaya seren derin dekoltesi vardı. Hayran olduğu güzelliğe daha fazla bakmamak için iradesiyle savaşıp yatağa girdi. Karısına sana istediğin kadar zaman vereceğim demişti bu yüzden ilk hamle ondan gelmedikçe elini bile sürmeyecekti. Alanur hazırlanmasını bitirdiğinde aynadaki aksine bakıp gözlerini kapattı ve derin nefesler alıp verdi. Bu işi daha fazla uzatmanın anlamı yoktu. Bir an önce hamile kalması gerekiyordu. Çıplak ayaklarıyla yatağa ilerleyip örtüyü kaldırarak kocasının yanına yattı. Yatağını biriyle paylaşma fikri hâlâ garip geliyordu. ‘’Hadi yapalım bir an önce de bitsin.’’ dedi. Gürhan yüzünde oluşan gülümsemeyle karısına doğru döndü. ‘’Yine sapık diyeceksen hiç başlamayalım.’’ ‘’Kuaförde sözlü olduğun halde laf atman ve sonra banyoda beni gizlice gözetlemen sapıklıktı bunu kabul et.’’ ‘’Ve sen de kendini bu sapığın ellerine bırakacaksın. Bundan emin misin?’’ derken genç adamın eli havalanmıştı ve parmakları avını yakalar gibi bir hareket yapmıştı. ‘’Evet eminim, seni boşayamayacağıma göre elimde çocuk yapmak için kullanacağım tek seçeneksin.’’ Karısının yastığa yayılmış saçından bir tutamı eline alıp okşadı. ‘’Sen isteyene kadar sana dokunmayacaktım ama madem istiyorsun o zaman seve seve zevkini sürerim.’’ Alanur’un havalanan yumruğunu havada yakaladı. ‘’Kocaya şiddet yok.’’ diyerek doğal kırmızılıktaki dudaklara uzandı. Öperken genç kız başını çevirdi. ‘’Bu işi dudağımdan öpmeden de yapabilirsin.’’ ‘’Öyle olsun.’’ Gürhan’ın dudakları yavaşça beyaz boyuna kaydığında çıkan fısıltıyı duydu. ‘’Boynumdan öpmene de gerek yok.’’ İç çekerek öpmeyi bıraktı ve eli geceliğin altına kayıp sıkı popoyu avuçladı. ‘’Beni hamile bırakmak için ellemene de gerek yok sadece sonuç kısmını yap ve bitir.’’ ‘’Aa yeter ama oramı öpme buramı elleme böyle sevişmek mi olur! Neyim ben robot mu seni temassız hamile bırakayım? Yapmıyorum kızım, sana istediğim gibi dokunmama izin verene kadar kocam var deme. Nasıl bensiz nikah kıydıysan çocuğu da öyle tek başına yap.’’ Karısından uzaklaşıp arkasını dönerek örtüyü başına çekti. Alanur birkaç kez, ‘’Gürhan!’’ diye seslendi ama cevap alamadı. En sonunda pes edip sırtını dönüp gözlerini kapattı.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE