Defne, banyodan çıkarken saçlarından süzülen damlaların serinliğiyle hafifçe ürperdi. Dubai’nin kavurucu sıcağına karşılık, üzerine sadece ince pamuklu bir sabahlık almıştı. Nemli saçları ensesine yapışmıştı ama bu hâliyle bile zarifti. Odaya adım attığında Baran hâlâ telefonuna gömülmüş haldeydi. Yüzünde ciddi bir ifade vardı, fakat gözlerinin kenarındaki belli belirsiz gülümseme, içten içe bir şeylerle eğlendiğini gösteriyordu. Defne, göz ucuyla Baran’a baktı. Yarın için planladığı o küçük ama etkili sürprizin Baran üzerindeki etkisini düşününce dudaklarına gizli bir gülümseme yerleşti. Onlar bir şeylerin planını kurarken, Defne de kendi oyununu hazırlıyordu. Tam o anda Baran'la göz göze geldiler. Adam telefonu elinden bırakmadan, gözlerini ondan ayırmadan sordu: “Ne düşünüyorsun? Kafa

