2

789 Kelimeler
Altı yaşında olduğumu sanıyorum. O sene okula başlayacaktım. Annem bunu bana neredeyse her gün söylüyordu. Okula başlamanın ne demek olduğunu daha iyi idrak etmem için değil, okula başladıktan sonra benden beklediklerinin aceleci sunumunu yapabilmekti maksadı. Çünkü okuyan kadınların annemin nezdinde ki yeri ulaşılamayan hayallerin en önemlisiydi. Koca eline bakmamak, aynı zamanda koca dayağı da yememek demekti. Minik kareleri olan kahverengi köşe koltukların süslediği salonlu evde oturmak demekti. Tıpkı Emine Teyze'nin ayağındaki pabuçlar gibisinden pabuçlarının olması demekti. Üzerindeki kıyafetlere; cüzdanmış gibi duran aslında çanta olan klipsli olanlardan uydurmak demekti. Okumuş kadın okumamış kadınların –aslında okuyamamış-  gıpta ettiği olabilmek demekti. İmrenen ile imrenilen arasında ki o derin uçurumu hissedenin her zaman eksik tarafta olan olduğunu bilmek demekti. Her zaman oturduğum kaldırımda oturuyordum. O sene hem okula başlayacaktım hem de evimize yeni bir misafir gelecekti. Kardeşim olacaktı! Beni oyunlarına almayan mahalle çocuklarının bir uzağında ben de kardeşimle oynayıp bir daha onlara muhtaç olmayacaktım, ancak bir süre daha onlara mecburdum. Kardeşim büyüyene dek. Belki o zamana kadar birkaç kez oynatırlardı beni. Özellikle Lale'nin önderliğinde kurulan evcilik oyunlarından birinde... Herkesin getirdiği o süslü Barbie bebeklerinden birine sahip olmamın imkânsızlığında onlardan birine dokunabilecek olmak bile mucizevi bir şeydi benim için. Lale, mahallenin en zengin kızıydı ve oyunların hepsinde de en zengin onun bebeği olurdu. O günde bir kuaförde saçlarını yaptırıyordu Barbie'ler. Hepsinin adları vardı. Kimisi Ece kimisi İpek'ti. Yeni dönem isimlerinden... Bizim oralarda pek duyulmamış olanlardan. Lale'nin bebeğinin adı Lauren'di. Çünkü babası o bebeği bir yurt dışı ziyaretinden alıp getirmişti. O zamanlar ana caddede büyükçe bir emlak komisyonculuğu dükkanı olan babasının tefeci olduğunu büyüdüğümde öğrenecekti isem de o günlerde şapkaları, parlak derili ayakkabıları ile Kadir Amca babamla kıyaslanamayacak türden bir yıldızdı. Akşam vaktinde elinde dandy sakızları ile gelirdi. İçinden çizgi roman kahramanlarının karikatürleri çıkan şu sakızlarla... Tek baloncuklu konuşmalar olurdu içinden çıkan hikâyelerde. "Al bakalım," derdi sakızı uzatırken babası ve Lale sıçrayarak kalkardı oyundan. Babası geldiğinde dünya dururdu ve birisinin yarıda kesmesi ile onu bir daha oyuna almama cezası veren kişi olduğunu önemsemeden her oyunu yarıda keserdi. Daha evin kapısını kapatmadan sakızını açar ve kâğıdını oraya atardı. Attığı kâğıtları toplayıp üst üste koyar ve bir gün okumayı öğrendiğimde okumak üzere biriktirirdim. Okumayı öğrendiğimde devamları üzerine zihnimde uydurulmuş hikâyelerin her birinin sebebidir Lale'nin sokağa attığı dandy sakızlarının kağıtları. O gün de, babasının elinde yeni bir dandy sakızı ile gelmesinden sadece dakikalar önce burunlarının dibindeki kaldırımda oyunlarını izliyordum. Kuaförde saçlarına kıvırcık yapılmasını istiyordu Lauren. Kuaföre ücretin mühim olmadığını, önemli olanın istediği kadar güzel kıvırcıklara sahip olmak olduğunu söylüyordu. Dayanamayıp güldüğümü hatırlıyorum. Gülüşümün dikkatini çekme şerefine nail olduğu ilk andır o an. "Ne var, ne gülüyorsun?" diye sorduğunda Lale'nin benimle konuşması ile içimde açtığı çiçeklerin her biri farklı renkti. Sahip olamayacağım her rengin taşıdığı ise umuttu. Ona yaranabilirsem oyuna dâhil olabileceğimi sanarak. "İstersen kuaför de ben olayım," dedim. Arkadaşlarının hiç ilgisini çekmemiş olmama rağmen Lale itina ile beni onlara gösterdi ve sordu. "Oynasın mı bizimle?" Lale bunu soruyorsa her birinin onayı gecikmezdi. İçlerinden biri omzunu silkti, onun için önemli değildi. Kim katılmak isterse katılabilirdi oyuna. Diğeri ise bir bana bir Lale'ye baktı ve "Onun bebeği yok ama," dedi. Benim için çözümdü. İşaret parmağım ve orta parmağımı iki ayak haline getirdim ve "Bunları konuşturabilirim," dedim. Güldüler... Çocuk gülüşlerinin umudunu kaybettirecek kadar alaycı ve sinsi olanlarına sahip olması inandırıcılıktan çok uzaktır fakat tastamam da böylesi gülenler vardı içlerinde. Neye güldüklerini anlamlandıramazken, Kadir Amca'nın sesi duyuldu. "Lale, prensesim, ben geldim." Lale prensesti! Benim hiçbir zaman erişemediğim bir mertebe... "Ben gidiyorum," diyerek kalktı. Babasına doğru koşarken, "İzin verin de parmaklarını bari konuştursun," diye bağırdı. Hevesle bıraktığı boşluğa oturdum. İçlerinden birinin evlerinden getirdiği kilimin üzerine... İki parmağımı bebeklerinin karşısına diktim ve Barbie'lere bakarak sordum, "Sizin saçlarınıza meç çok yakışır, hanımefendi," dedim. Barbie bebeklerin her biri tek tek parmaklarımın karşısından çekildi. Oyun arkadaşlarım ayaklandı ve bana tek söz etmeden uzaklaşmaya başladılar. İçlerinden bir tanesi başımda dikilip onlarla gitmeyince ona döndüm. "Sizin saçlarınıza da..." Sözümü yarıda kesti. "Kalk, kilimimi alacağım." Kalktım! Kilim toparlanırken sadece baktığımı hatırlıyorum. Bomboş gözler, dolmuş göz pınarlarımla. Sonra omuzumda bir el. O elin sıcaklığını ilk hissettiğim an! Bir daha vazgeçemeyeceğimden habersiz! Başımı çevirdiğimde benden yarım boy farkla baktığım mahallenin zıpkın çocuğu Halil Efe. "Kızların oyunları da oyuncakları da salak! Gelsene bizimle top oyna." Benden iki yaş büyüktü Halil Efe. Ancak aşırı uzun boyu ve hep yaşıtlarından büyüklerle takılıyor olması nedeniyle o akşamüzeri oynadığım topun geri dönüşü şişmiş ayak bilekleri oldu. Babama erkeklerle kapıda top oynadığımdan bahsetmeyen annem, beni de sıkı sıkı tembihlemişti. Erkeklerle oynanmayacağının öğüdünü de üstü kapalı bir şekilde vermişti. Belki biraz açık olsaydı ben bir daha Halil Efe ile oynamazdım. Belki biraz daha net olsaydı ben Halil Efe'ye bir daha güvenmezdim. Belki annemin o sözünü anlamlandırabilseydim ertesi gün şiş bileklerim izin vermediği halde taşlarla çizilen kale sınırlarının ortasına dikilmezdim. Yine gider, Lauren'in kuaförü olmak isteyen parmaklarımı okşar dururdum.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE