11

1002 Kelimeler
"Anladığınızı sanıyorsunuz ama hiçbiriniz beni anlayamıyorsunuz! ben öleceğim Ulaş hem de yaşayacağım sayılı günüm kaldı" Kendimi ağlamaya zorlayarak derin bir iç çektim. "Ben yaşadığım her bir güne bir ömür sığdırmak istiyorum bir gün geldiğinde arkamda hiçbir keşkem olmasın istiyorum!" Ulaş hızla elimi tutarken lafa atladı. "Tamam her gününü bir ömür yapacağız Hiçbir Keşken olmayacak istediğin buysa ben zaten buna hazırım" Bakışlarıma yapmacık bir sinir ekledim sesimi hafif yükselterek "Bak yine beni anlamazlıktan geliyorsun!" İçimde birikenlere karşı daha fazla dayanamayarak yapmacık ağlamam yerini gerçek bir ağlamaya bırakmıştı. Derin iç çekişlerin eşliğinde ağlarken Ulaş korku ile bana baktı "Ben özür dilerim tamam sakin ol ne anlamamı istiyorsan anlat anlayayım güzelim" Ulaş'ın istediğim her şeyi yapacağını haykıran sesi planımın tıkır tıkır işlediğini göstergesiydi. "Eğer o ilaçları kullanmaya devam edersem her günüm yatağa bağlı ölümü bekleyen bir hasta gibi geçecek ben bu ilaçları kullanmak istemiyorum Ulaş!" Sonlara doğru çığlık çığlığa çıkan sesim içimdeki acıyı dışa vururken Ulaş'ın ne yapacağını bilmez bakışları üzerime kenetlendi düşünmesine izin vermeyerek konuşmaya devam ettim. "İlaçları aldığım her gün, tüm enerjisi çekilmiş boş bir bedene dönüyorum Ulaş! Nefes bile almaya takati olmayan bir insan olur mu? Ben oldum Ulaş görmüyor musun? Her gün biraz daha eriyip yok oluyorum ölüme kucak açmış bir kıza son günlerinde bunları yaşatmaya hanginizin hakkı var! ben kendimi yaşamak istiyorum" Ne kadar Ulaş'ı ikna etmek için konuşsam da söylediklerim tamamen gerçeği yansıtıyordu Ben ilk defa kendimi yaşamak istiyordum, koskocaman evrende kendimi bulmak istiyordum. Ulaş bana tedirginlikle bakıyordu ne yapacağını düşünüyordu büyük ihtimal, atladığı şeyse her türlü öleceğimdi varsın bir kaç ay az yaşayıp güzel günler biriktireyim. Sonunda istediğime boyun eğdi, bakışlarına yerleşen tedirginlikle bana bakmaya devam etti "Eğer tekrar gözlerimin önünde fenalaşırsan bu haplarla seni boğarım Nefes." Hızla kasvetli ruh halinden arındım, kahkaha atarak yatakta ulaşın üzerine atladım, ikimizde kahkaha atarak Ulaşın yatağına sırtüstü düşerken kahkahalarımız odada yankılanıyordu Ulaş beni üzerinden atarak ellerimi tuttu. "Bana oyun oynamak ha, nefes hanım." Hızla beni gıdıklamaya başlarken kahkahalarımın arasına yankılanan çığlık sesleri eşliğinde ellerimi Ulaştan kurtarmaya çalışıyordum, beni bırakmamasıyla odanın içinde ufak bir çığlık attım "Bırak beni." Can havliyle bağırmamla Ulaş ufak bir kahkaha atarak kendini sırtüstü olacak şekilde yanıma attı, tam konuşacağım esnada gürültü ile açılan kapıya çevrildi bakışlarım. Elinde bir silah olan Bora ve yanındaki ikizler. Şokla onlara bakarken onlar da aynı bakışlarla bize karşılık veriyorlardı gözlerim hızla üzerimi taradı tişörtümün göğüslerimin altına kadar sıyrılan ucu ve nefes nefese kalmış bedenim adeta bizi yanlış anlamaları için çırpınırken hızlı ayağa kalktım. Ulaş umursamamış olacak ki yattığı yerden herhangi bir harekette bulunmadı, karşımdaki şaşkın bakışlı üçlüye bakarak açıklama yapacağım sırada "Oww biz çok yanlış anlamışız olayı, şimdi sen bağırınca biz korktuk odanın ulaşın olup olmamasına dikkat etmemişiz, işi pişirdiğinizi anlamadık yani." Arel'in dedikleriyle gözlerim yuvalarından çıkacak derecede açılırken ellerimle saçma sapan hareketler yapmaya başladım, ağzım lâl olmuş gibi konuşamazken yanlış anlaşılmanın verdiği utançla ağlamak üzereydim. Bora bizim ne yaptığımızı umursamaz bir edayla silahını beline yerleştirerek birkaç adım geriledi, gözlerime kaçamak bir bakış atmasıyla çığlık çığlığa bağırmak istedim. Herkes bizi yanlış anlamıştı. "Rahat bırakın insanları." Bora'nın ikizlere yönelik sert sesiyle Arel muzur bir ifade ile sırıttı "Amacımız baskın yapmak değil gençler, siz devam edin." Arel'in dedikleriyle vücudum kırmızıdan mora geçiş yaparken hızla konuşmaya başladım "Yanlış anladınız hem de çok yanlış anladınız. Biz hiçbir şey yapmadık sadece..." Bora'nın gözlerine bakarak kurduğum cümlelerin bir anda tıkandı, kendimi ifade edememekten nefret ediyordum "Sizin ne yaptığınız bizi ilgilendirmez sadece biraz sessiz olun." Soğuk bakışlarıyla yarışan soğuk sesi kaskatı kesilmemiş sağladı. "Evet sizi ilgilendirmez." Sinirle kurduğum cümleyle bakışlarını benden çekerek umursamaz adımlarla yürümeye başladı. "Nefes az önce yapmak istemediği bir şey için bana bir oyun oynadı ve bana zorla istediğini kabul ettirdi, bende ortamdaki gerginliği dağıtmak için Nefesi gıdıklamaya başladım, bu bizim aramızdaki bir eğlencedir yanlış anlaşılacak bir şey yok." Bora gittikten sonra konuşmaya başlayan Ulaş benim bir saattir kıvranıp da söyleyemediğim şeyleri iki dakikada için de söylemişti, yanlış anlaşılmanın üzerimden kalkan etkisiyle derin bir nefes aldım beni kıvrandırmadan söyleseydi ne olurdu sanki, Aral bizi umursamadan aşağı kata yönelirken Arel alayla bize bakıyordu "Yani küçük Ulaşlar ve küçük Nefesler olmayacak mı?" Hızla yüzüne kapıyı kapattım daha sonra yaptığım şeyi fark ederek aynı hızda açtığım kapıyla birlikte Arel ile karşı karşıyaydık, açtığım kapıdan adeta koşarcasına çıkarak areli odaya ittirdim ne yaptığımı anlamaz bakışlar atarken o bakışlara katılan diğer isim ise ulaştı kapının arkasından hızla anahtarı alıp kapıyı kapattım. Heyecanla anahtarı kapının deliğine sokmayı başarırken kapıyı hemen kilitledim. Benim ne yaptığımı yeni fark eden ikili kapıyı kırmak ister gibi bir hızla kapıya vururken attığın kahkaha ile bağırdım "Küçük Areller ve küçük Ulaşlar konusunda başarılar." Arel korkuyla çığlık atarken bağırmaya başladı "Nefes Allah aşkına yapma bak zaten bana tanışır tanışmaz öpücük attı, namusum elden gider." Dedikleriyle Ulaş kükreyerek Arel'e kızarken umursamadan odama yöneldim, bugün yorucu bir gün olmuştu odama gireceğim sırada gördüğüm silüetle hızla gözlerimi kırpıştırdım, Bora açık kapının ardından bizi izliyordu yakalanan kendisi değilmiş gibi bir ifade ile konuştu "Gürültü yapmayın dedim diye inat mı yaptınız?" Aral ve Ulaş'ın çıkardığı gürültüye yüzünü buruşturdu bense yanlış anlamanın verdiği rahatsızlıkla yüzümü buruşturdum, Bora neden bizi izlesindi ki tabii ki çıkan gürültünün sebebini merak etmişti "Arel ve Ulaş beni sinir edince onları odaya kilitledim." Masumca dediklerimle gözlerinde ufak bir parıltı geçer gibi oldu kafasını aşağı eğerek sırıtmasını saklamayı başaran Bora ile kaşlarımı çattım. Gülümsemesini birileri görünce ceza mı yazacaklardı sanki ona! "Küçük Ulaşlar ve Areller yapmaları için mi?" Dedikleri bizi dinlediğini gösterirken kaşlarımı çattım. "Seni ilgilendirmediğini sanıyordum ne o yoksa yanılmış mıyım?" Boranın saniye saniye bozulan yüz ifadesi beni eğlendirirken gözlerini gözlerime dikti. "Şu an umrumda gibi mi duruyor? Arel çok fazla bağırıyor." sert sesiyle dediklerinden sonra sertçe yüzüme kapattığı kapıyla homurdandım "Öküz işte ne olacak Dağ öküzü!" Kapıya sinirle sert bir tekme savurunca ayağıma giren acıyla iki büklüm bir şekilde Bora'nın kapısının önüne çöktüm, sağ taraftan açılan kapıyla çıkan kişinin Anka olması için bildiğim tüm duaları içimden okudum. Bir de Elis'e rezil olmayı çekemezdim. Yanımda dikilen bedeni yavaşça süzdüm eğer Anka birden zayıflamamışsa yanımdaki kişi Elis'ti. Yavaşça yüzüne diktiğim bakışlarımla nokta atışı yaptığımı anladım, karşımda dikilen Elisti, gergin bir gülümseme attım aynı şekilde karşılık alırken ikimiz de birbirimize gergin gülümsemeler atıyorduk.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE