5

1680 Kelimeler
2 gün sonra her şey planladığım gibi gidiyordu. Akşam bütün takım ve antrenörler ayarladığım mekanda yemek yerken ben içeri girip video kayıtlarını izleteceğim. Saliha orada olmayacak ama görüntülü arama aracılığıyla bütün her şeyi izleyecek. Yemek vaktine kadar arabayla dolaşıyordum ki karşıda 3 kişinin bir çocuğu dövdüğünü gördüm. Arabayı sağa çekip "Hayırdır gençler bi sıkıntı mı var." dedim. "Sen işine bak seninle bi işimiz yok." dedi aralarından biri "Benimle zaten bi işiniz olamaz merak ettiğim şey kardeşimi niye dövdüğünüz bide üçe tek dalıyorsunuz olmuyor böyle." diyip alay ettim. "Ne kardeşi be ne saçmalıyorsun sen ?" "Anlatayım az önce dövdüğünüz kişi benim kardeşim Emir" diyip çocuğa göz kırptım. "Bak sinirlendirmeden git buradan yoksa kötü şeyler olacak." "Hmm neymiş o kötü şeyler ?" diyip üzerine doğru yürüdüm. Çocuk cebinden bi kelebek çıkarıp sallamaya başladı. "Ne oldu hanım abla bi korktun sanki şimdi o güzel yüzünü çizmeden defol git buradan." "On'a kadar sayacağım ya kendiniz gidersiniz ya da ben başka şekilde sizinle ilgilenirim." dedim. "Cengiz görüyor musun bizi tehdit ediyor." diyip gülmeye başladı. "Gördüm gördüm hayır neyine güveniyorsa." diyip o da gülmeye başladı. "Ve on" dedim. İlk başta bana bıçak sallayan çocuğun bileğini tutup kafa attım elindeki bıçağı uzağa fırlattım. Diğerleri üzerime doğru gelirken adının Cengiz olduğunu öğrendiğim karnına tekme atıp diğerlerine yumruk attım. Kafa attığım yerden kalkarken onun üzerine çıkıp suratını iyice dağıttıktan sonra bıçak çektiği sağ elini kaldırıp "BEN SİZE GİDİN DEMEDİM Mİ LAN" diye bağırıp sağ kolunu kırdım. Diğerleri bunu gördükten sonra üzerime gelmeye başladılar. "YA HEMEN ARKADAŞINIZI ALIP GİDERSİNİZ YA DA BÜTÜN KEMİKLERİNİZİ KIRMADAN HİÇBİRİNİZİ BURDAN DIŞARI ÇIKARMAM" diye bağırdım. "T-tamam abla hemen gidiyoruz hatta gittik bile" diyip arkadaşlarını kaldırıp gittiler. Bende hemen diğer çocuğun yanına gidip "İyi misin çocuk" dedim. "İyiyim galiba teşekkür ederim siz olmasaydınız o çocuklar bu kadarla kalmazdı." "Teşekkür edecek bir şey yok çocuk ayrıca sizli bizli konuşma benim adım Zehra" diyip elimi uzattım. Elimi tutup "Demir ben de memnun oldum." dedi. "Bende memnun oldum. Haydi kalk seni hastaneye götüreyim." dedim. "Teşekkür ederim zahmet etmeyin lütfen hem ben iyiyim" diyip ayağa kalmaya çalıştı ama çocuklar nasıl dövdüyse ayağının üstüne basamıyordu. "Zahmet etmiyorum hem daha ayağının üstüne basamıyorsun nasıl iyisin. Kalk bana tutun itiraz istemiyorum hastaneye gidiyoruz." diyip ayağa kaldırdım. Arabaya doğru giderken "Ben size nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum." dedi. "Eğer teşekkür etmek istiyorsan önce siz demeyi bırak Zehra abla diyebilirsin." diyip göz kırptım. "Tamam Zehra abla." "Heh şöyle işte şimdi söyle bakalım o çocukların seninle derdi neydi ?" "Para istediler bende yok dedim sonra üstümü aramaya çalıştılar müsaade etmedim öyle olunca dövmeye başladılar o sırada sen geldin zaten." "Bana bak çocuk şimdi sana 2 nasihat vereceğim bunu aklının bir köşesine yaz. Birincisi tenha sokaklarda dolaşmayacaksın kimin ne yapacağını bilemezsin üç kuruş para için canından olmaya değmez. İkincisi üç kişiye karşı teksen dövemeyeceğinden eminsen karşılık verme sana en yakın olan kişiye ya yumruk at ya da cinsel organına tekme atıp kaç erkeklik yapacağım diye canından olma." Kırmızı ışıkta durup ona döndüm. "Anladın mı beni ?" diye sordum. "Anladım abla sağol." "Önemli değil şimdi hastaneye gidince kimin yaptığını şikayetçi olup olmadığını soracaklar. Aileni ara istersen onlar da gelsinler zaten tahminimce reşit değilsin onların yanında olması gerek." "Evet 17 yaşındayım şikayetçi olursam senin başın yanmaz mı ?" "Sen beni merak etme çocuk bana bir şey olmaz. Ayrıca ben bir şey yapmadım oradan geçerken seni sıkıştırdıklarını gördüm yanına gelince kaçıp gittiler. Doğru mu ?" diyip göz kırptım. "Tamam abla şimdi anladım." diyip güldü. "Eeee şikayetçi olacak mısın ?" "Mecburen ben olmasam eve gidince ailem görecek daha büyük sıkıntı olacak." "Doğru olan da bu zaten şimdi aileni ara ÖZEL ALACA Hastanesine gelsinler." "Ama orası çok pahalı daha uygun bi hastaneye gidemez miyiz ?" "Merak etme para ödemeyeceğiz. Orası bi tanıdığımın hastanesi o yüzden rahat ol ve aileni ara." "T-Tamam ama ailem böyle bir şeyi kabul etmez." "Kabul ederler ya da etmezler o hastane bizden para almayacak" "Tamam abla arıyorum." diyip ailesiyle görüştü. Yaklaşık on dakika sonra hastaneye vardık. Otoparka girince başhekimi arayıp hastanede olduğumu ve birilerini göndermesini istedim. Asansöre binip 9. kata bastığımı bastığımı görünce Demir bana dönüp "Abla nereye gidiyoruz acil 9. kata değildir." dedi. "Evet acil zemin katta biz direk odaya gidiyoruz seninle orada ilgilenecekler." "Tamam ama hiçbir şey anlamadım." Odaya gittikten sonra Demirle ilgilendiler. Bende o sırada restorandakileri arayıp biraz geç kalacağımı müşterileri biraz oyalamalarını istedim. Daha sonra Demirin yanına gidip sohbet ettik hayatı hakkında birkaç şey öğrendim. Ona artık gitmem gerektiğini söyleyip yanından ayrıldım ve restorana doğru yola koyuldum. Restorandan içeri girince bütün gözler bana döndü. "Hepinize iyi akşamlar kusura bakmayın yemek faslına yetişemedim ama tatlılarımızı yerken size göstermek istediğim şeyler var." dedim. Hepsi şok olmuş bir şekilde bana bakıyordu. Simge bana dönüp "Senin burada ne işin var bu kulübün yemeği" dedi. "Yok Simge o öyle değil bu yemek ben istediğim için yapıldı." "Nasıl yani ?" "Şöyle en başından söylediğim gibi size izletmem gereken videolar vardı bu yüzden yetkililer ile görüşüp bu yemeği ayarladım." dedim. "Tamam bize ne göstereceksin ?" "Önce tatlılarımızı sipariş edelim." diyip garsonu çağırdım. Tatlıları sipariş ettikten daha önce ayarladığım görevliler konuşup projeksiyonu ayarlatıp bilgisayarı bağladım. Oradaki görevlilere teslim edip masaya oturdum bu sırada tatlılar da masaya geldi. "Evet gençler tatlılarımız geldi bende görüntüleri ayarladım. Afiyet olsun buyrun." dedim. İlk video Saliha'ya tuzak kurulan videonun kesilmemiş halini oynattık. Herkesin suratında pişmanlık vardı özellikle Elif ve Hande'nin yüzündeki pişmanlık net olarak gözüküyordu. Elif bana dönüp "Ablam nerede onun yanına gitmem gerek." dedi. "Kusura bakma Elif hanım bunu önceden yapacaktınız ama ablan bizi görüyor." kamerayı gösterip "Hadi ablana el salla" dedim. "Lütfen nerede olduğunu söyle onun yanında olup konuşmam gerek." "Maalesef sen olayların en başına onun yanında olmalıydın o şansını çoktan kaybettin. Ablanın sana ihtiyacı yok. Hem daha videolar bitmedi dur bi izlemeye devam et." diyip diğer videoyu oynatmalarını istedim. Diğer videoyu izlerken pişmanlıkları daha da arttı. Hiçbiri tek kelime edemedi bu yüzden ben konuştum. "Bakıyorum da hepinizin sesi kesildi. Sizinle konuştuğum zaman elimde bir kanıt yok ama gün doğmadan neler doğar demiştim. Kaç yaşında insanlarsınız bu kız sizin yüzünüzden ülkesinden kendi kulübünden ailesinden hatta onun için mükemmel bir fırsat olan milli takımdan ayrıldı. Daha sonra ülkesine geri dönünce zorbalık yapmaya devam ettiniz. O kız sizin yüzünüzden ölmek istedi. Ya kendini oldurseydi bunun vebalini kim ödeyecekti." Elife dönüp "Kardeşi olan sen mi ?" Hande'ye dönüp "Dostum dediği sen mi ?" diğerlerine dönüp "Yoksa bir ablası kardeşi yakın arkadaşı olarak gördüğü siz mi ödeyeceksiniz ?" diye sordum. Hepsi susup başını önüne eğdi. "Bende öyle düşünmüştüm. Şimdi gidebilirsiniz arabası olmayanlar için dışardaki arkadaşlar size eşlik edecek." dedim. Elif yanıma gelip ablasıyla görüşmek için resmen yalvardı ama ona dönüp"Elif şimdi sırası değil evine git yaptığın hataları kendini nasıl affettireceğini iyice düşün yarın zaten antrenmanda görüşeceksiniz. He bide sana bir şey yapmadığım için ablana dua et yoksa yaptıklarını sana çok fena ödetirdim." dedim. O sırada Hande gitmek için ayaklandı. "Hande sen dur seninle konuşacaklarım bitmedi." "Daha ne söyleyeceksin ki söylenecek başka bir şey kalmadı." Elifi gösterip "Elife az önce söyledim zaten Saliha'nın kardeşi olduğu için Saliha ona bir şey yapma dediği için ona dokunmayacağım ama seninle olan hesaplaşmamız henüz bitmedi." "İstediğin her şeyi yapabilirsin emin ol canımı daha fazla yakamazsın." "Sende emin ol canını yakmak istersem yakarım şu anda yaşadıkların hiçbir şey o yüzden geç otur konuşacağız." derin bir nefes alıp "Lütfen" dedim. "Tamam" diyip sandalyeye oturdu. Elifi arabalardan birine bindirip eve götürmelerini istedim. Döndüğümde Hande'nin önünde bir şişe votka vardı ve şişe epeyce azalmıştı. Hemen yanına gidip şişeyi önünden alıp "Dur bakalım sen bana ayık lazımsın." dedim. "Ver şunu bana bir şey olmaz. Sen benimle ne konuşacaktın ?" "Tamam dur önce beni dinle ondan sonra içmeye devam edersin tamam mı ?" "Söz mü ?" "Tamam söz şimdi beni dinle sana birkaç şey izleteceğim ve fotoğraf göstereceğim." dedim. Gösterdiğim görüntülerde Semih'in başkalarıyla ilişkiye girme anları çeşitli mekanlarda çekilmiş çok yakın temaslı fotoğraflar kızlar kucağından hareket ederken arkadaşlarının bel altı konuşup çektikleri videolar falan vardı. Hande'nin yüzüne bakınca hiç şaşırmamıştı aksine biliyor gibiydi ama suratında bariz bir pişmanlık vardı. "Biliyordun değil mi Ahh suratının haline bak kesinlikle biliyordun. Bütün bunları bilmene rağmen niye ayrılmadın ?" "Tamam anlatacağım ama önce söz verdiğin gibi şişeyi ver." dedi. Şişeyi ona verip "Tamam al bakalım şimdi anlat." Votkasını içerken "Çok uzun zaman olmadı senin Türkiye'ye geldiğin gün öğrendim ama yüzleşecek cesaretim yoktu. Aslında mesele ondan ayrılmak değildi ben böyle bi insan için dostumu sildim evet elinde deliller vardı ama her ne olursa olsun Saliha'yı dinlemem gerekirdi. Zaten getirdiğin video da Saliha'ya iftira attığı çok net belli." dedi. "E madem öğrendin o zamandan beri niye ayrılmadın ondan ya da niye Saliha'nın yanına gidip niye konuşmadın ?" "Ondan ayrılmak çok kolay olurdu ben onun acı çekmesini istiyorum. Onun yüzünden Saliha'ya iftira attığı için beni aldattığı için bedel ödemesi lazım. Bu yüzden ayrılmadım. Saliha'ya gelecek olursak onunla konuşmaya yüzüm yok benim yüzümden çok acı çekti. Ben onun yerinde olsam beni asla affetmezdim." dedi. "Tamam her şeyi anladım da benim geldiğim gün Semihin neler yaptığını öğrenmişsin buna rağmen niye Saliha'ya zorbalık yapmaya devam ettiniz ?" "O gün ben bir şey yapmadım senin geldiğinden haberim bile yoktu. Kulübe geldiğim zaman kızlar kendi aralarında konuşuyordu yok lüks bi araba Saliha'yı kulübe bırakmış falan yani ben en azından o gün hiçbir şey yapmadım." dedi. Artık kelimeler ağzından yuvarlanmaya başlamıştı. Elinden şişeyi alıp"Bu kadar yeter artık elindeki su değil kendine gel." dedim. "Öff bırak be istediğim kadar içerim. Sen bana karışamazsın." diye bağırdı. "Buraya seni ben çağırdıysam istediğim kadar karışırım. Ne sanıyorsun içince yaptığın yaşattığın onca şey geçmiş mi olacak ?" dedim sert bir şekilde. Birden ağlamaya başladı "Biliyorum hiçbir şey geçmeyecek." diyip hıçkırarak ağlamaya devam etti ve birden bana sarıldı. Yüzüme bakıp "Saliha beni hiç affetmeyecek değil mi ?" dedi hala ağlarken. "Şşşş tamam ağlama" teselli etmeye çalıştım. "Hem sana bi sır vereyim mi ?" diye sordum. Usulca başını salladı. "Bence Saliha seni affedecek sadece zamana ihtiyacı var ikinizin de zamana ihtiyacınız var." "Gerçekten mi ?" dedi heyecanlı bir şekilde gözlerinin parladığına şahit oldum. "Gerçekten" dedim ama daha fazla içimde tutamayıp "Ama ben olsam affetmem çünkü bunu hak etmiyorsun ?" dedim. Bunu dememle beraber daha fazla ağlamaya başladı. "Hey tamam ağlama daha fazla ağlaman için söylemedim. Hem merak etme Saliha benim gibi değildir o yüzden bu son dediğimi çok ciddiye alma." dedim.
Yeni kullanıcılar için ücretsiz okuma
Uygulamayı indirmek için tara
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Yazar
  • chap_listİçindekiler
  • likeEKLE